• 26 yaşıma giriyorum ve çocukları aşırı seviyorum. özellikle son bir senedir evrimin gerçekliği gereği türümü devam ettirmek istiyorum. etrafımda pek çok aday bulunuyor fakat o kadar seçiciyim ki kimseyi hayatıma alamıyorum ciddi anlamda. klişe gelebilir fakat ciddi anlamda bir evlilik düşlüyordum ama o kadar rezalet hikayeler dinliyorum ki giderek soğuyorum.

    bugün iş arkadaşlarımdan biri kendi hikayesini anlattı. eşi zamanında bir depresyon geçirmiş. ve bunun sonucu olarak kadına inanılmaz olarak baskı kurmaya başlamış ve kendi özgüvenini yitirmiş. zamanla bu baskı akıl almaz seviyelere gelmiş. kadın telefonda kendi oğluyla konuşurken bile, "sen oğlunla telefonda haddinden fazla konuşuyorsun bu hoşuma gitmiyor" tarzı sapıkça bir yere doğru evrilmiş. insan hakikaten bu kadar güvensizliğin olduğu, bağlılıkların sapkinca, vazgeçmelerin bu kadar kolayca olduğu bir dünyada ne evlenebilir ne de bir çocuk sahibi olabilir.
  • en iyisi en geç yapılanıdır.
  • sabah işe giderken eşimi öptüm. uyuyordu uyandı ve ilk sözleri "bahar gibi olmuşsun" oldu. ne güzel şey sabah sabah kendini güzel hissetmek, özel hissetmek.
    mutfak dağınıkmış, akşama yemek yokmuş hepsi boş şeyler. güzel bir sözle, hoş sohbetle, sıcacık bir öpücükle her dert unutulurmuş.
    benden gençlere tavsiye size güzel davranan kişilerle evlenin. evde huzur dünyayı çok daha yaşanır kılıyor.
  • nazarımda evliliği en iyi karşılayan benzetme karpuzdur.
    manavda güzelce seçerek, temas ederek ve koklayarak alırsınız.
    eminsinizdir doğru kararı verdiğinizden.

    eve gelirsiniz ama işler öyle olmayabilir.
    ne kadar titiz, kriterlere uygun seçmiş olsanız da içinin kelek çıkma olasılığı hep vardır.
    kimi o keleği almış bulunduğundan yer, kimi çöpe atar doğruca.
    bir de kelek çıkma ihtimalinden korkup hiç yememeyi tercih edenler var tabii.
  • millet artık evlenmek için evleniyor. kimi görsem boşanıyor. akrabalardan falan patır patır boşanan var. bir de aşkım canım derken bir anda ayrılıyorlar. 1 hafta sonra bakıyosun başka biri ile. aldatan aldatana. evlilik dediğin şey aşk bitse bile sevgi denen şeyin sonuna kadar devam etmesi gereken beraber yaşlanılması gereken bir durum. bu kadar yüceltilip de aslında herkesin kendini kandırdığı içi boş bir süreç evlilik
  • insanlarin konvansiyonel kari koca kaliplariyla yaklasip tu kaka ettigi kurum, oysa dunyada yasanan evliliklerin binde biri bile olsa hayat arkadasligi hali gayet mumkundur. nedense insanlar seçimlerine degil de evlilige kufretmeyi tercih eder.

    evlilik ne romantik anlamlar yuklenecek ne de yerin yedi kat dibine batirilacak bir seydir, yasal bir anlasmadir. organ bagisindan hastanede refakate, yabanci bir ulkeye yerlesmeden hapishane gorusune kadar pek cok alanda imtiyaz saglar. basima gelmez dememeli, su hayatta, tabii allah korusun, hepsi mumkun.

    dunyada escinsellerin evlilik ve evlat edinme hakki gibi haklarinin iadesini istemesi iste hep evliligin sagladigi bu imtiyazlardandir. iliskiniz iyi gidebilir ama sevgilinizi kaybetmeniz ya da allah korusun onun yatalak olmasi durumunda ailesiyle ve akrabalariyla kotu surprizler yasamayacaginizi kim garanti edebilir? ha ben yatalak kalsa zaten terkederim diyorsaniz, zaten sizi ilgilendirecek bir kurum degil evlilik. ayipli da degilsiniz, tek bir yasam sansiniz var ve onu nasil yasayacaginizi kimse size soyleyemez.

    biyolojik saat, hayat yalniz gecmez falan hikaye, insanlara evlilik ve çocuk konusunda bu kadar sosyal baski yapildigi için, bana kalirsa, evlilik kurumu bosanmayla sonlandiriliyor.

    hayattaki seçimlerimizi ihtiyaçlar belirler, yalnizligi gerçekten iliklerinize kadar yasamissaniz ve ondan olumune biktiysaniz, hayat arkadasliginin kiymetini çok ama çok iyi anlarsiniz.

    paylasmak, aksam bos eve donmemek, sabahlari birlikte gune uyanmak, aksamlari birlikte gozlerini kapatmak, o olmadan yemenin/ içmenin/ gezmenin keyif vermemesi, onda surekli kesfedilecek yeni minik çekmeceler aramak ve bulmak, onu incitmekten olumune korkmak, onu hep mutlu gormeyi istemek, ayni kanapede yillarca guzel filmler izlemek, guzel sarkilari birlikte soylemek... iste bunlardir evlilik, hayati paylasmaktir, simbiyotik yasamdir kisacasi.

    iki kisinin surekli farkli faaliyetler yapmaktan hoslandigi, birlikte uzun konusmalar yapmaktan sıkıldıgı ve kacindigi, etrafta yeni alternatifler aradiklari, sadece maddi rahatlik ve çocuk için birbirlerine katlandiklari iliskiye ben gonul iliskisi demem, diyen var ama.

    hayat arkadasligi sanstir, hayattaki diger her sey gibi. akilla isin içinden çikilmaz, akilla ancak klasik kari koca olursunuz, cocuk yapar onu buyutur, ele gune karsi birbirinize tahammul edersiniz.

    attila ilhan evlenirken esine uc sartini belirtmis: aileler uzak tutulacak, araba alinmayacak, çocuk yapilmayacak. sonuncuya esi bir sure sonra direnemedigi için bosanmislar. hayata ayni vizyonla bakmiyor, benzer bir hikayeyi paylasmiyor, benzer seylere gereksinim duymuyorsaniz boyle sartlarla ancak bir yere kadar goturursunuz iliskinizi.

    çocuk konusunu bilmem, tercihim degil ama aileleri ve arkadaslarinizi iliskinizin disinda tutarsaniz mutlu olursunuz. ote yandan, esinizle sorunlarinizi onun hemcinsi ve ona karsi notr insanlara anlatir, onlardan hosunuza gitmeyen seyler duyarsaniz dogru yoldasiniz, bunlari uygulayin derim.

    birlikte yasam, bir ogrenme ve kendini modifiye etme becerisi gerektirir. ailelerimizle birlikte otururken bile bir suru problem yasiyoruz; elin adami/ kadinina alismak ilk basta herkese zor gelecektir. sevgili olmak ve birlikte yasamak da evlilige benzemez. hep tatli ve yumusak cumleler kurmaya zorlarsaniz kendinizi ve karsinizdaki de bunu yapabilirse gul gibi geçinir gidersiniz. çevrenizdeki insanlar bile karakterinizdeki degisiklige hayran kalir.

    enteresan, hobileri olan,hayattan keyif alan, pozitif mizaçli, sakin ve gozlem yetenegi gelismis insanlarla birlikte olur, bir de zamanla onlari yari tanri/ tanriça gibi kudretli, vazgeçilemez, yerine baskasi konulamaz gibi gorurseniz mutlu olursunuz.

    "mutfagin içine etmissin" ya da "saatini ayarlayamiyor musun, yarim gundur agac oldum" anlamina gelen ama gayet tatli, soylenince karsidakini utandirip, hatasini telafiye yonlendirebilecek bir suru cumlecik var. saygi ve tatli dille her seyin ustesinden gelinebiliyor, tabii dogru duzgun bir insani es seçmisseniz.

    birlikte yasamda esas, bir kavga esnasinda (ki bu normaldir, kavga etmeyen çiftler iletisim kurmuyorlar) agziniza geleni soylememek/ akliniza ilk geleni sinirle yapmamaktir. aksi halde, bir cehpeyi kazanip, savasi riske edersiniz (evlilik savas degil tabii de bu ornegi geçenlerde buldum, her yerde kullaniyorum, yakisiyor.) keskin sirke kupune zarar bence.

    hatalarindan ders alan, dinleyen, ogrenmeye açik, paylasimci insanlarla es olun. en "iyi ben bilirim", "en iyi ben yaparim" diyen kaba saba insanlardan degil es, uzak arkadas bile olmaz bence. insan birlikte yasarken oyle degisir ki, karsinizdakinden çok sey ogrenirsiniz. cennet papagani/ sevda papagani çok iyi ornektir ikili yasama. bir bakarsiniz birbirlerini yerler, iki dakika sonra birbirlerini besleyip, tuylerini temizlerler. tek baslarina yasayamayacaklarini bilirler.

    gunumuzde insanlar, internetin de sagladigi kolaylikla, maymunlar gibi bir dali tutup eskisini birakabiliyor. çesit çok bol ve biz tahammulsuzuz, niye? çunku gerçek anlamda hayati paylasmaya ihtiyaç duymuyoruz. geçmiste sosyal baski daha fazlaydi ki bu da çozum degil. nafaka davasi da ortadan kalkarsa, tipki avrupa'daki gibi insanlar çok daha kolay bosanir bana kalirsa. ha bu kotu bir sey mi? bence degil. daha once de belirttigim gibi dokuz tane daha hayatiniz yok, kim size "-meli/-mali" diyebilir? birlikte yasamak herkesin gereksinim duydugu bir sey degildir.

    bin kere dusunup bir kere almaniz gereken bir karardir evlilik, ihtiyaç duyan herkesin gun olup ruh esi, ki boyle bir sey var, ile tanisip, çok mutlu olmasini dilerim.

    onemli ekleme: siddet ve aldatma gibi durumlarin telafisi yok, ustune dusunmeye, barismaya da gerek yok. altini çizelim, ne olur ne olmaz.
  • türkiye’de genellikle kız tarafının hamile kalması dolayısıyla gerçekleştirilen eylemdir

    bunu yazarken şu da çok ilginç geldi. bazı dinlere göre seksi mübah kılmak için de kullanılır. halbuki evlilik insanı yarattığı bir kavram. burdan dinin de insan eliyle yaratıldığı kanısına vardım vay anasını sayın seyirci
  • onca olumsuz tecrübeye rağmen şu an yıkılmış bitmiş bir halde kalp ağrısı çekmeme rağmen artık hakkında olumsuz düşünmediğimi farkettim. sanırım artık huzura güvene ve düzenli bir ilişki içinde samimi bir hayat arkadaşına her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyorum.
  • konut kredileri çok pahalı..
  • eğer kalbiniz size o'nun doğru kişi olduğu sinyalini veriyor ise, geç kalınmadan yapılması gereken eylemdir.

    sonu ne olursa olsun. boşuna dememişler, ''aşk için ölmeli aşk, o zaman aşk'' diye. evlilik işi, biraz da yapılan nazlara katlanabilmektir hatta bazen alttan alabilmektir. sonuçta dünya hiç birimizin etrafında dönmüyor.

    eğer iki taraf birbirini gerçekte sevdiğini ve uzun yıllar birbirlerine katlanabileceklerini hissediyorsa, o iş olur.

    hee, siz derseniz ki, ben ilişkide strateji planları güderim, beni kimse aptal yerine koyamaz, ben kimseyi alttan alamam gibi abuk subuk takıntılarınız var ise, bir süreliğine, hatta mümkünse uzun bir süre evlenmemeniz lehinize.

    edit: imla.
hesabın var mı? giriş yap