• -offf genemi osurdun necmi???
    -evet iyi insanın icinde kötü şey durmazmış hayatım.
  • ne olursa olsun, ister evlen, ister bosan, istersen 50 yıllık evli ol, kokulu bir osuruk eylemi gerceklestirilmemeli, bir kere ayıp denen bir sey var * *.
  • askin eski sihrini kaybetmesi, sevginin durumu idare etme sureclerinin ardindan saygi'nin da bittigi andir, asla olmamali...
  • ba$arili birlikteliklerde evlilikten once de ba$ari ile sonlanabilen bir surec.
    insan 40 sene evli kalsa, bir gunun ortalama 1/5'i uyku haric, bilincli ve duyu organlari acik olarak birlikte gecse (emekliligi falan du$ununce daha fazla cikar), nezaket yapmak 8 sene boyunca osurmamak icin kasmak demektir. [bakin kari kocanin devamli osuruk duymak icin alert halinde oldugunu varsayiyorum, daha buradan belli olayin abesligi]
    insan boyle bir istirap icin evlenebilir mi?
    boyle bir $ey olabilir mi?
    yaninda osuramadigin kadini seviyor olabilir misin?
    o cocuklarinin annesi olabilir mi?
    bana sevgiyle saygiyla falan gelmeyin...
    gercekci olun. sinirlendirmeyin iftar vakti.
  • -pıırt
    -duyduuum
    -neyi duydun?
    -osurdun, duydum
    -yok ben osurmadım, dışardan gelmiştir.
    -zoortt, aha bu da yan komşudan geldi.
  • osurmayacaksan geğirmeyeceksin de.
    bu sebeple asitli şeyler içmeyecek, biradan koladan sodadan uzak duracaksın. kurufasulye, kavun ve ılık süt gibi nimetlerden faydalanmayacaksın. ha keza tuvalet kokabilir endişesi ile sadece eşin evde yokken tuvalette çalışmalar yapacaksın.
    ona göstermeden tırnaklarını keseceksin, sivilce sıktığında kızarıklık geçene kadar oyalanacaksın.
    her sabah o uyanmadan koşup ağzın kokmasın diye dişlerini fırçalayacak, dağınık görmesin diye saçlarını jöleleyeceksin.
    ayakkabılarına gizli gizli parfüm sıkıp sürekli çorap değiştirecek, es kaza çoraplar kokarsa çaktırmadan elde yıkayacaksın.
    kirli çamaşırını görmesin diye hemen poşete koyup çöpe atacaksın.
    sonra da " dostça ayırdık yollarımızı" diyerek boşanacaksın.
    kaç sene gazını tutabilir bir insan?

    evlilik, hayat ortaklığıdır.
    onun canı yandı mı seni bin beter vurur. o öksürürse senin ciğerlerin acır. ateşi çıktığında terli atletini değiştirirsin, sesi kısıldıysa nanelimon kaynatırsın.
    gaz sancısı varsa sırtını sıvazlarsın.
    gün gelecek, yaşlanacak, belki de yatağından kalkamayacak.
    o zaman hayatında gaz kaçırdığını görmediğin insanın altına lazımlık sürebilecek misin? midesini bozup kusarken alnını tutmayacak mısın?
    eli kolu kırılıp alçılara alınsa, onu yıkamayacak mısın? sırtını keseleyip - ooo çıkan kirlere bak, silgi şeysi gibi oldu- demeyecek misin?
    ortadan kaybolsa bir gün, terli atletini bile burnuna götürüp koklamaz mısın, o kokuya bile hasret kalmaz mısın?

    evlilik, amerikan filmlerindeki gibi akça saten çarşaflarla uyumak, sabahları makinaden kahve doldurmak, evlilik yıldönümlerinde hollywood semalarında uçaktan seni seviyorum kuşlaması yapmak değil ki?

    evlilik bir sevgi ve şevkat filmidir.
    osuruktan korkanın osuruk kadar değeri yoktur.
  • 25 yılın sonunda sese müsamaha gösterilip* kokuya göz devrilen* formatına erişmiş süreçtir bizimkilerin nezdinde. bunca yıllık kızıyım annemden hiç duymadım ama babamın "e ama yuh baba, bi yavaş" nidalarımıza sanki uzaylılar yapmışçasına "ne? ben mi? ckckck" edalarıyla karşılık vermesi ise kimse tarafından yenmese de komikleştirici sebep olmakta, aile saadetimize saadet katmaktadır.
  • çabuk geçer
    koyverirsin biter
    esas zor olan evlilikte altına sıçmayı siradanlaştırma sürecidir ama gerçi o yaşta daha bir hoş görülü oluyor ananeler babaneler*
hesabın var mı? giriş yap