• sallama sayıdır. birden yüz milyara kadar kim sayar allah aşkına. "bir milyon sekiz yüz altmış yedi bin dokuz yüz seksen... ya koy amına burası bu kadarsa toplaaaam nerden baksa 100 milyar eder."
  • "if a human disagrees with you, let him live. in a hundred billion galaxies, you will not find another."
    - carl sagan

    ayrıca,
    (bkz: billions and billions)
  • her akla geldiğinde insanı heyecanlandıran gerçek. yalnız burada tanrıyla ilgili dönen kısır tartışmada bir hata var. sevgili inanan arkadaşlar, tanrı var veya yok olabilir konu bu değil. konu semavi dinlere inanan çoğunluğun iddia ettiği türde bir tanrının var olup olamayacağı. yani burada dine uzak bireylerin anlatmak istediği şu; bir tanrı varsa bile bu tanrı milyarlarca galaksiyi yarattıktan sonra götünüzü sağ mı yoksa sol elle mi yıkadığınızla ilgilenmez.

    bütün dünyada artık ciddiye alınmayan tasarım üzerinden tanrı varlığı ıspatlamaya çalışan adamların devri bizim ülkemizde bitmedi gitti. bu savın üzerine atlayan adamların inandıkları kitaplarda bilime ve insanlığa sığmayacak milyonlarca söylem var. o yüzden boşuna çemkirmeyin. inanç dediğimiz mevzu nihayetinde iman meselesidir. inanıyorsan tanrı ol dedi ve oldu der gidersin. yok incil'de şöyle demiş, kuran'da bilmem ne kelimesi aslında nebula anlamına geliyormuş, düşünenler için ibret varmış filan geçin bunları.

    mesela şu an bütün zamanlara ve insanlara geldiği iddia edilen bir kitap var elinizde. peki bu kitabı gönderen tanrı nasıl birisi? öncelikle aşırı öfkeli ve gazap dolu. tıpkı kitabı gönderdiği araplar gibi sürekli yeminler eden, birilerini helak edeceğinden bahseden bir tanrı. ayrıca çok sığ çünkü bütün derdi yarattığı canlıların kendisine tapınmasından ibaret. yarattıkları arasında ayrım gözeten, ihtiyaç olduğunda hiç ortalarda görünmeyen, peygamberinin uçkuruna bile ayet indirirken dünyanın yuvarlak olduğunu dahi söyleyemiyor. bize evrenle ilgili hiç bir bilgi vermediği gibi kitap gönderdiği dönem kendi yarattığı çeşitli kullarına düşman olabilecek kadar "insanlaşan" bir tanrı. kusuruma bakmayın ama derdi ebu leheb olan bir tanrının evrimsel biyoloji ile bir düzenek kurarak cam kanatlı kelebeğin tasarımıyla uğraşması bana hiç mümkün gelmiyor. hele bu tanrının milyarca ve milyarlarca galaksi yarattığına, bu galaksilerin içine sonsuz sayıda gök cisimi yerleştirdiğine ve bu devasa sistemi bir insan için yarattığına inanmak kulağıma çılgınlık gibi geliyor.
  • dünya dışında biyolojik yaşamın olduğuna emin olmamdaki en büyük etkendir. sonsuz ihtimalden bahsediyoruz!
  • benim kafama takılan bir soru var.

    şimdi bu dünyanın tesadüfi oluştuğu, bizim oksijen soluyup karbondioksit vermemizin evrimsel süreçlerle oluştuğu, dünyanın yaşanabilir olmasının da süreçlerle oluştuğu ateist (burada ateizm tartışması yapmak istemiyorum) bilim adamları tarafından dile getiriliyor.

    peki gözlemlediğimiz gezegenlerde (tabi ki hepsini gözlemlemedik ama hatırı sayılır bir sayı gözlemlemişizdir diye biliyorum) neden suya ihtiyaç duymayan, oksijene ihtiyaç duymayan bir yaşam formu tesadüfi oluşamadı. örneğin solunum için azot olması gereken, temel yaşam için su yerine demir ihtiyacı olan bir yaşam formu neden oluşamadı.

    anlatmak istediğim her gezegende tesadüfi o gezegenin yaşam formlarına uygun, evrimsel süreçlerle yaşama olması gerekmez miydi?

    bu noktada beni aydınlatabilecek insanlar varsa sevinirim.
  • muhtemelen bir çeşit bug. biz böyle algılıyoruz. hadi teknoloji ürettin ışık hızında seyahat edebildin ama en yakın galaksi andromeda için bile 2 milyon yıl lazım. yani yok böyle birşey gidemezsin göremezsin. bu 3 boyutlu algımızla bir çeşit bug gibi kısıtlı kalıyoruz. yazılım kuralları koymuş bunu aşamıyorsun. dini bakış açısıyla da sünnetullah da diyebilirsin bu kurallara belki.
  • bit kadar dünya.
  • scale of universe isimli şahane sitede daha bi tahayyül edebileceğiniz akla hayale sığmayan gerçeklik.
  • " 'ne yazsam da müslümanlara giydirsem' derdindeler" demiş bir arkadaş. neden demiş, çünkü bu" kudret"e bakıp bakıp heyecan yapmıyormuşuz.

    heyecanlanmadığımızı nereden çıkarıyorsun muhterem? bırak heyecanı, aklım çıkıyor, aklım. bildiğin kaşım gözüm atıyor, şaftım kayıyor ve hatta bazen ödüm patlıyor. bu muhteşem varoluşun sırlarının milyarda birine bile eremeden yok olup gideceğiz diye içim gidiyor, kahroluyorum.

    ve lakin, aynı zamanda biliyoruym ki (ne yazıktır) bilime, eğitime, keşfetmeye, araştırmaya ve merak etmeye bile ket vuran, baskılayan bir inanç sistemiyle bu sırları çözme faslında zerre ilerleme olmayacak. olması mümkün değil çünkü.

    bak neden değil anlatayım: bu dünyada yaşayan bazı insanlar mars'a gitmenin yolunu bulurken, bunu mümkün kılmaya çalışırken, bizim ülkemizde yaşayan bazı mallar, mars'taki suyla abdest alıp alamayacağını merak ediyor. o leş çuvalı kafasının merak ettiği tek şey bu. şimdi bu insanları böyle tam bir geri zekalı haline getiren inanç sistemine giydirmeyip de ne yapacaksın? gayet biliyoruz ki bu adamları kendi bit dünyalarında olsun, ya da sonsuz evrende olsun heyecanlandıracak tek şey, kadınlarının hangilerinin kendilerine helal kılındığıdır.

    aptallığınızla sınavdayız.
  • evde boş boş oturup son hızla sayı saymaya başlasan 1 milyon yıl sürecek olan 100 milyar sayısını hangi amın evladı uyduruyor ve hangi sığırlar da buna inanıyor acaba dedirten saçmalık.
hesabın var mı? giriş yap