• uzak galaksi kümelerinden gelen ışığın kırmızıya kaymasının, doppler etkisi nedeniyle gerçekleştiği varsayımına dayanılarak ortaya konulmuş bir teoridir.

    bu varsayım, yani evrenin genişlemesi temel alınarak; "madem genişliyor, çok eskiden bir zamanlar tüm evren tek bir noktada yoğunlaşmış olmalı" denilerek big-bang teorisi geliştirilmiştir.

    big-bang teorisi baz alınarak; "madem evren bir zamanlar tek bir noktada yoğunlaşmış ve patlayıp genişlemişti, o zaman bu patlamadan kalan bir ışıma olmalı" denilerek arka plan ışıması bulunmuş, ardından hesap kitap yapılıp; "evren 13.7 milyar yıl önce bir ilksel atomun aniden patlamasıyla oluşmuştur" denilmiştir.

    farkedebileceğiniz gibi, hem evrenin genişlemesi, hem de big-bang teorisi birkaç gözlem sonucu ortaya konulmuş; "o halde bunun açıklaması bu olmalı" denilerek oluşturulmuş teorilerdir. pekala da biri çıkıp; "madem galaksiler birbirinden uzaklaşıyor, o halde evrenin çok çok uzak kesimlerinde galaksileri kendine çeken bir şey olmalı" diyebilirdi. (bu olmadıysa karanlık enerji verelim)

    buna karşın, uzak galaksilerden gelen ışığın kırmızıya kaymasına neden olabilecek başka etkenler olduğu gibi, arkaplan ışımasına sebep olabilecek başka olaylar da mevcutur.

    kısacası evrenin genişlemesi, bir teoridir. ve dayanaklarının sağlamlığı açısından evrim teorisi'nden daha gelişmiş veya daha doğru değildir. örneğin, evrim teorisi (ve özünde evrimin) doğruluğuna ilişkin binlerce kanıt gösterilebilecekken, big-bang teorisi için çoğunlukla birkaç kanıtla yetinmek zorunda kalırsınız.

    buna karşın, her iki teori de bilimseldir ve eldeki bulguların yorumlanması sonucu geliştirilerek bugünkü kainata bakışımızı şekillendirmiştir.
  • evrenin genişlemesi kesindir. mevzu sadece yıldızların galaksilerin doppler shiftlerinden ibaret olsaydı evrenin genişlemesi yerine "belki de sadece baktığımız gök cisimleri bizden uzaklaşıyordur?" diyebilirdik. ama kozmik arkaplan mikrodalgası** var, ve bunun evren genişlemediği sürece başka bir açıklaması olamaz.

    bilmeyenler için cmb çok uniformdur, türkçe tabirini hatırlamıyorum. neredeyse isotropiktir. cmb evrenin her yerinde vardır, her yönden gelir. kendi içerisinde çok minimal termal varyasyon söz konusu ki bu varyasyon da evrenin ilk zamanlarındaki kuantum bozukluklarından* kaynaklanmaktadır. cmb'nin polarizasyonu sayesinde atomlar oluşmadan önceki dönemlerin var olduğu biliniyor. bunun açıklaması evren yeterince genişlememiş ve soğumamışken atomları meydana getiren parçacıkların birbirlerinden bağımsız ve serbest bir şekilde var olmalarına dayanıyor. heterojen plazma'nın bugün adına thomson saçılması adını verdiğimiz fenomeni cmb de olduğu gibi cmb dışında günümüzde de bilimsel ortamlarda gözlemleyebildiğimiz bir fenomen.

    cmb big bang'den kalan radyasyondur,* ve evrenin genişlemesi ile soğuyup bugün mikrodalga fazına kadar gelmiştir. ama evrenin genişlemesine dair en büyük ispat cmb değildir, cmb sadece destektir, asıl ispat yıldızların doppler kaymalarında yer alıyor. yıldızların uzaklıkları geometrik olarak hesaplanabiliyor, astrofizikçi olmadığımdan detaylıca açıklayamam. ama yıldızlar incelendiğinde doppler kaymasının mesafe ile doğru orantılı olduğu tespit ediliyor. belirli bir mesafeden uzak her yıldız ve gök cismindeki doppler kayması bu etkiyi gösteriyor. bir de blue-shift gösteren, bize yaklaşmakta olan cisimler var, andromeda galaksisi gibi ama bu konumuzun dışında. zaten andromeda'nın bize yaklaşma hızı da doppler blue-shift göz önünde bulundurularak hesaplanıyor.

    bu arada hayır, bir şeyin genişlemesi için başka bir şeyin içerisinde olması gerekmiyor. bu bizim algımızın dışındaki bir fenomen olduğundan böyle yanlış varsayımlarda bulunulabiliyor. uzay-zamanın geometrisini oluşturan metriğin* kendisi genişliyor. ama bu yanlış varsayımlar için kimseyi suçlayamam. genel görelilik rahatlıkla fiziğin en zor ve kafa karıştırıcı alt dalıdır. bugün fizik profesörleri dahi bu konu hakkında "yalayıp yuttum ben, elimin kiri bunlar" diyemiyorken, genel görelilik bilmeyen insanların bu konuyu algılamakta zorlanmasını ve hatalı yorumlarda bulunmalarını anlayışla karşılayabiliyorum. ki ben atom fiziğiyle ilgilenirim normal şartlarda ve bu konuda cahilce ve bilgisizce atılıp tutulmasına* kıl olsam* da konu genel görelilik olduğunda anlayışla karşılamak gerektiğini düşünüyorum. çünkü genel görelilik rahatlıkla fizik biliminin bölüm sonu canavarıdır. genel göreliliği anladığını ve kafasının karışmadığını iddia eden herkes de yalan söylüyordur. koskoca einstein, feynmann bu konularda beyinlerini yaktılar, bugün nice profesörlere sorsanız "en çok kafanızı karıştıran şey nedir" diye çok büyük bir çoğunluğu genel görelilik cevabını verir.

    evrenin genişlemediğini iddia edecekseniz önce bir genel görelilik öğrenmeyi deneyin bence, bunu laf sokmak veya "götünüz yiyorsa yapın bakalım" tarzında söylemiyorum. gerçekten okuyun ve anlamaya çalışın, bir tutarsızlık bulun ve bunun üzerinden gelin tartışalım. ama şu an ki teori bildiğimiz herşeye uyuyor, bütün modellere ve matematiğe cuk oturuyor. evren genişliyor arkadaşlar, ve eğer tersini iddia edecekseniz kişisel izlenimlerinizden fazlasıyla gelmeniz herkesin yararına olacaktır. yoksa düşünceleriniz ve sözleriniz bilimle bağdaşlaşmaz, sadece felsefe olur. ki yanlış anlaşılmasın, felsefeyle bugün yanlış sandığımız şeylerin gelecekte doğru olamayacağı gibi bir kaide yoktur. demokritos atomus fikrini ilk ortaya arttığında eminim ki çevresinden "ne diyorsun deli" tepkileri almıştır. ama çok doğru bir felsefeyle bugün benim milyon dolarlık cihazlar olmadan icra edemediğim mesleğimin öznesi olan atomu, hiç bir şey görmeden ve bilmeden tahmin edebilmiştir. felsefe iyidir, güzeldir, candır. ama 2+2'nin 5 olduğunu ispatlayamayacağı gibi, evrenin genişlemediğini de ispatlayamaz.

    edit: cmb big bang ile değil, ilk hidrojen atomlarının meydana gelişiyle oluştu. entryi yazarken dikkat etmediğim, ama esasen çok büyük farklar yaratan bir detay bu. cmb'nin big bang'den kaynaklandığını söylemek yanlış değildir, ama big bang ile oluşmadığını belirtmek gerekiyor.

    edit2: daha teknik ama daha doğru bir açıklama için şöyle de düşünebilirsiniz. heisenberg belirsizlik ilkesi der ki; momentum ve konumdaki belirsizliği deviasyonlarının çarpımı belirli bir değerden büyük olmak zorundadır. bir anlığına 2 farklı uzayda varolduğunuzu varsayın, bu 2 uzayın iç içe olduğunu değil. bu uzaylardan birisi konum uzayı, diğeri ise momentum uzayı. evrenin aslında genişlemediği ama sabit kaldığını farz edin, bizler evrene göre küçülüyoruz. yani konum uzayında küçülüyoruz. ama konum uzayında küçüldükçe momentum uzayında genişliyoruz. çok kafa karıştırıcı olabilir diye entrynin ilk halinde bahsetmedim bu durumdan. ama evrenin genişlemesine dair bugün ki bilgimizin bize sunduğu en mantıklı açıklama bu. yani evren genişlemiyor, biz küçülüyoruz da diyebiliriz. ama kendi boyutumuzu kendi algımızdan sabit olarak ele aldığımız için, evrenin genişlediğini söylememiz de yanlış sayılmaz.
  • bir yorum üzerine şekillenmiş bir teori.

    yorum şu;
    "uzak galaksi kümelerinin ışığı kırmızıya kayıyor. bu kırmızıya kaymanın nedeni, yüksek ihtimalle uzaklaşmalarından kaynaklanan doppler etkisi. kimi kümeler daha fazla, kimi kümeler daha az kırmızıya kayma gösteriyorlar. fazla olanlar bizden daha uzak olmalı, az olanlar ise daha yakın. eğer uzak kümeler bizden uzaklaşmaya devam ediyorsa, o halde geçmişte birbirlerine çok yakın olmalıydılar. hatta tüm madde bir arada olmalıydı. hatta tüm madde bir arada, sıfır noktasına sıkışmış halde olmalıydı"

    evrenin genişlediği varsayımına ek olarak; elde tek bir kanıt bile olmamasına rağmen; "uzay da evrenle birlikte genişliyor. aslında uzay da büyük patlamayla birlikte oluşmuştur" gibi bir argüman koymak ise, teorinin mum diktiği yerlenden biri. be adam, konunun uzay boşluğuyla ne ilgisi var, altı üstü uzak galaksi kümelerinin birbirinden uzaklaştığı iddiasındasın. uzayı işin içine nasıl kattın?

    teoriye göre, en yüksek kırmızıya kayma oranları sergileyen kuazarlar, evrenin en uzak ve eski gök cisimleri, bir nevi antik göksel yapılardır. buna rağmen teori, çok yüksek kırmızıya kayma sergileyen bir kuazar ile, düşük kırmızıya kayma gösteren bir galaksi arasında nasıl olup da madde akımı olduğunu, biri 100 milyon, diğeri 1 milyar ışık yılı uzakta olması gerekirken, bu iki gök cisminin nasıl olup da gerçekte yan yana olduklarını açıklayamaz.

    ondan sonra, teoriyi desteklemek için elde yine tek bir kanıt bile olmadan "hayalet"ler uydurmak zorunda kalınılır. ne diyor teori; "eğer yeterli madde varsa, kütleçekim galip gelecek, evren tekrar içe büzülmeye başlayacak."

    bırakın büzülmeyi, evrenin genişlemesinin daha da hızlanarak arttığı görülüyor. büyük patlama teorisine göre, evrenin bu "daha da hızlanarak genişlemesini" açıklamanın bir yolu yok. o halde ortaya "karanlık enerji" diye, tek bir gözlemsel veya bilimsel dayanağı olmayan bir kavram atalım. attılar da zaten, neymiş; evrenin %74'ü karanlık enerjiden oluşuyormuş.

    karanlık enerji ne? büyük patlama teorisini ayakta tutabilmek için denklemlere koyduğumuz uydurma bir sabitten ibaret. kütleçekiminin tersine, evrendeki maddeyi birbirinden uzaklaşmaya zorluyor. üstelik, bu işi yaparken kütleçekimine baskın gelebilecek kadar güçlü. işe bak ki, uydurduğumuz bu sabit bildiğimiz evrenin %74'ünü oluşturuyor. bu kadar sansasyonel ve büyük bir sallamayı evrim teorisi için yaptığınızı düşünsenize?

    kırmızıya kayma'nın doppler etkisinden kaynaklandığı varsayımı ve bunun üzerine şekillendirilmiş evrenin genişlemesi (big-bang) varsayımının aceleye getirilmiş olduğu açık.

    kozmik mikrodalga fon ışınımı da ayrı bir hikaye. büyük patlamadan kalan antik 2.7 kelvinlik bir ışınım tüm evreni her yönden doldurmuştur. hadi canım, 5 kelvinlik ışınım sanki evrenin tümünü her yönden doldurmuyor.

    büyük patlama teorisi, evreni dolduran bu 2.7 kelvinlik ışımanın varlık sebebini açıklayabilirken, bu ışımanın tekdüze biçimde her yönden tüm evreni doldurmasını açıklayamıyor. bu tekdüzelik, "şişirme teorisi *" adlı ek bir teori ile açıklanmaya çalışılır. buna göre, büyük patlamanın ilk dönemlerinde evrenin aşırı hızlı genişlediği bir an mevcuttur. mikrolalga fon ışınımının tekdüzeliği, bu çok hızlı genişleme döneminin ürünüdür.

    kısacası; genişleyen evren teorisi cevap veremiyor mu? salla oradan karanlık enerjiyi, kozmik ışınım cevapsız mı kaldı? at ortaya bir zamanlar çok hızlı bir genişleme evresi vardır savını...

    kırk yamalı bohça misali...
  • bilimsel olarak açıklamak gerekirse yufka açmak gibidir. hatta iyice anlamanız için feynman'dan alıntı yapayım:

    "evreni yapılmakta olan bir lahmacun gibi düşünün. lahmacunun hamuruna kıymadan oluşan malzemeyi yaydınız. sonra bu şekilde bir fotoğrafını çektiniz. ardından lahmacunu genişleterek açmaya ve inceltmeye başladınız. ve pişirmeden önceki o en geniş halini tekrar fotoğrafladınız. ne gördünüz? söylesenize oğlum ne gördüğünüzü. işte daha önce birbirine nispeten yakın gibi duran kıyma taneleri yani gezegen ve yıldızlar birbirlerinden uzaklaştı ve lahmacun da böylece ince hamurlu ve çok güzel oldu. afiyet olsun."
  • evrenin genislemesinin durup durmayacagi tamamen evrendeki madde miktarina bagli. eger madde miktari yeterli ise galaksiler bi noktada durup geriye hareket edecekler degilse galaksiler sonsuza kadar birbirinden uzaklasacak. uzaklasma hizi yavaslayacak ama hic bizaman sifir olmayacak cunku uzaklastikca birbirlerini daha az cekecekler.
  • bu evren genişlemesi, fazla kafa yorarsan sıyırırsın, kullanacaksın, nimetlerinden kullanıp, yararlanıp işini göreceksin. kafayı taktık mı, o zaman işin kötü..çok fazla hikmetine, fazla şeyapmamak lazım.
  • s.hawkings'in evrenin geni$lemesi duracak sozleri gectigimiz yil icindeki ara$tirmalar sonucu cürütüldü ve evrenin sonsuza dek geni$leyecegi ke$fedildi.yüzeysel gecersek sonsuz icinde sonsuz kainat oldugu bir takim matematiksel tezlerle ortaya kondu.
    aslinda ya$adiginiz her saniye ayri bir kainata e$it..cünkü farkli,degi$ken..ve saniyeler atomlarla olcülebiliyor.
    tabii tek mutlak dogru hicbir mutlak dogru olmadigidir tezinden hareket edersek bu mesaj bir oncekini,bir sonraki de bu yazilani cürütecektir diyebiliriz.ya da hicbir$eye bir$eyi cürütmesi gerektigi gozüyle bakmamaliyiz.her$ey bu kadar paradoksal.
  • uzun zamandır konusu geçen, son yıllarda astronomlar tarafından kabul edilen olay.
    mantıken de bakıldığında; büyük patlama öncesi, yani sonsuz kütle, sıfır hacim * d=m/v ile tek bir noktadan başlayan evrenin, zaman geçtikçe büyümesi olabilir. ancak bir kaç bilim adamı, sürekli genişleyen evreni çarşafa benzetmekte ve bir süre sonra x yerinden yırtılacağını belirtmekte.
    genişlemenin nedeni bilinmemekle birlikte, akıllarda daha çözülmeyi bekleyen çok fazla soru var.

    (bkz: büyük patlamadan önce ne vardı?)
    (bkz: evrenin dışında ne var?)
    (bkz: büyük patlama evrenin neresinde meydana gelmiştir?)
    (bkz: redshift)
  • bizleri evrenin genisledigi gorusune iten en onemli veri doppler etkisidir, diger veri ise gizli bir kabullenmedir. uzayda ilerleyen bir elektromanyetik dalganin tayfinin degismeyecegi kabullenmesi. ancak boyle bir kabullenme yaptiktan sonra yildiz isiginin spektrumundaki kaymayi uzaklasma olarak algilayabiliriz.
    fakat yapilan deneyler bu kabullenmenin dogru olmadigini gostermistir. genel olarak isima yapan bir kaynagin yaydigi isik tayfi sadece kaynaga bagli degildir, bunun disinda tayfin kendi ic yapisi, "coherence"i* da onemlidir. ve de yapilan teorik calismalarla (emil wolf tarafindan 1989 yilinda ortaya atilmistir), yildizlardaki kirmiziya kayma olgusu, doppler etkisine gerek duymadan aciklanabilmektedir.
    kisaca evet bizden uzaklasan bir yildizin tayfinda bir kayma olacaktir, ama tayfinda bir kayma olan yildiza bakip bizden uzaklasiyor demek yanlistir. cunku bahsedildigi uzere tayf kaymasinin tek nedeni doppler etkisi degildir. evren genislemiyor olabilir!
    (bkz: big bangin aciklayamadiklari)
    (bkz: wolf etkisi)
    ilgili arkadaslar icin: http://www.filozof.tripod.com/plazma6.html
    http://public.lanl.gov/alp/plasma/redshifts.html
  • galaksilerin birbirinden uzaklaşması şeklinde de ifade ediliyor. ancak bu tam olarak doğru sayılmaz, çünkü birbirinden uzaklaşanlar galaksiler değil, "galaksi kümeleri"... andromeda ile niçin çarpışacağız sanıyorsunuz?

    daha detaylı açıklaması burada var.
hesabın var mı? giriş yap