• bu ucan tabut meselesini bazi hikayeler ve teknik aciklamalar ile netle$tirmek isterim.
    once hikayemiz:
    filo fotograflari havacilikta bir gelenektir. tum pilotlar bir karede, genellikle de kullanilan ucak cevresinde fotograf cektirir, sonra da bu filo komutanligi duvarlarina asilir.
    f 104 kullanmi$ bir filo fotografinin kar$isina gecip bunlardan ya$ayanlari sayar veya saydirirsaniz, f 104'de ne kadar cok pilot oldugunu somut $ekilde gorursunuz.
    peki nedendir bu f 104'un sakatligi... alalim muhendis gozlugumuzu ve arzedelim:

    teknik aciklama:
    f 104 askeri havacilik tarihinin mekaniklikten, elektronik sistemlere, pervaneli icten yanmali motordan, jet motoruna geci$ ucagidir. gunumuz ucak teknolojisinin ilk ornegi diyebiliriz. ornegin turk hava kuvvetleri'nin f 104'den bir onceki hava onleme/bombardiman ucagi supermarine spitfire'dir. (f 100 super sabre tam elektronik bir ucak degildir.) iki ucagi sadece di$aridan bilenler bile bunun ne denli bir degi$im oldugunu anlayabilirler. o yuzden bir kalite sorunu var idi. hicbir zaman problemsiz ve guvenilir olamadi. kazalari ve problemleri kendisinden sonraki nesil sava$ jetlerine "know how" oldu. dizayni gibi ba$tan beri bir ucak degildir. cok kucuk kanat alani ve cok guclu bir motoru vardir. (motor o donemin pekcogu gibi pratt & whitney'dir.)

    genel olarak kucuk kanat alani (bkz: delta kanat) ucagi ini$ ve kalki$larda riskli ve motor problemlerine kar$i hassas kilar. pilota tolerans ve havada suzulme imkani vermez. f 104'un temel handikapi bu idi. birakin motorun susmasini, motorda mesela %40'lik bir guc kaybi(iti$ icin) bile, ucagin kontrolunu irtifaya da bagli olarak imkansiz kilar.

    spesifik olarak f 104'lerde du$melerin ciddi bir orani da hidrolik arizasidir. ucagin motorunun gucunun tamami ucagi indirip kaldirmaya kontrol olarak yetmez idi. bu iti$i kontrol eden ve eksos capini artirip azaltan sistem de hidroliktir. (bu hala hemen her jet icin boyledir. iti$ gucu, motor gucu ve eksos capinin bir fonksiyonudur.) yani iti$ hem motor gucu hem de eksos capi ile kontrol edilir. f 104 gibi iti$ gucune, havada kalmak icin cok ihtiyac duyan (diger ucaklara nazaran) bir ucakta hidrolik arizasi, ucagi du$urmek icin cogu kez yeterli olmu$tur.
    f 104 icin amerikalilarin bir tanimi da $udur:
    "a missile with a man in it"

    son olarak, f 104 ile yapilan dogfightlar hakkinda birkac ipucu vermek isterim. f 104'un donu$ capi cok cok geni$tir. (bkz: tightest turn) yani f 104 ile yanal manevrali bir dogfaight'tan galip cikamazsiniz. f 104 pilotlari rakip ucaklarin da ozelliklerini gozonune alarak irtifa farklari, hizli tirmanma, hiz ve motor gucu degi$kenleri uzerine dogfight yaparlardi.

    bu ucaklarla ucmu$, ebediyete intikal etmi$ tum hava $ehitlerimize ithafen...
  • debede gördüğüm başlık. çoktandır yazamadım iki kelam edeyim. aslında bayağı önce bu uçak hakkında detaylı yazmak istemiştim ama sonradan nedense boşverdim. kısmet bugüneymiş.

    efendim bu uçağın kariyeri amerika'dan şutlanışı öncesi ve şutlanıp avrupa'nın başına musallat edilmesi olarak ikiye ayrılabilir.

    amerika kore savaşı sırasında sovyet hava gücü ile ilk ciddi karşılaşmasını yapınca (sovyet hava gücü derken sovyet imali yeni nesil jetleri kastediyorum) şöyle güzelce bir tokatlanır. e tabi zamanında pilotu olmayan, pilot bulsa benzin bulamayan, benzin bulsa yağı yetmeyen, yağı yetse uçuracak uçak bulamayan luftwaffe'a (amerikalıların avrupa hava savaşlarında destanlar! yazdığı geç 1943 -1945 arası zamandan bahsediyorum burada) alışan cengaver amerikan hava gücü ilk defa kendisine denk bir hava gücü ile karşılaşınca afallar. o ana dek başkasının tokadını yemeyen kendininkini balyoz sanırmış diye ortalıkta salınan kabadayı misali usaf'ın generalleri, kıvrak ve hızlı sovyet tasarımı jetlerden 10 numara dayaklar yedikten sonra kurmaylarını toplar, düşünür taşınırlar ve kore çatışmalarında en önemli sorunlarından birinin yetersiz hızları olduğuna karar verip usaf için gelecekte üretilecek jetin çok hızlı olmasını isterler. istedikleri yeni uçak böylece kendisini takip etmeye yeltenscek herhangi bir sovyet uçağından kolayca kaçabilecektir.

    bu istek tasarım ekibine söylenir falan filan neyse neticede ortaya bu f-104 hedesi çıkar. bu arada usaf bu uçağa çok bel bağladığından tüm siparişleri f-104'e yöneltmiştir. uçağın çılgınca hızı usaf generallerini fazlasıyla tatmin eder ama bir savaş jetinde en olmaması gereken özelliğe sahiptir; yetersiz çatışma kabiliyeti.

    uçak yüksek hıza çıkması için feci güçlü bir motor+minimum yüzey alanı formülasyonuna göre tasarlandığından küçük kanatlara ve bir avcı uçağında pek alışık olunmadık t şeklinde bir yatay stablize kontrolüne sahiptir. küçük kanatlar uçağa sadece yüksek süratte havada tutunma yeteneği verirken t kuyruk muhtemel stall durumunu kabusa çevirir. ayrıca o dönemde jet motorları henüz yeni geliştirilen bir teknoloji olup yeterli güveninirliğe sahip değildir ama f-104 mühendisleri çok büyük bir risk alıp uçağa tek motor takarlar. bunun sonucunda elde edilen şey ise bir anda 2 mach sürate çıkabilen, arkasına takılan her tür düşman uçağını kolayca ekebilecek kadar hızlı ama bir hava çatışmasında neredeyse kesin ölüm demek olan neredeyse yüzlerce metrelik bir dönüş yarıçapına sahip, çok az bomba, füze ve yakıt taşıyabilen, iniş sürati bile 200 knot'ın (370 km/s!) üzerinde olan (bleed air olayına girmeden), en ufak motor probleminde uçağı kurtarmanın feci maharet istediği enteresan bir makinedir.

    usaf herşeye rağmen uçağı teslim alır ve kullanmaya başlar. ama uçuculardan gelen şikayetler bitmez. f-104'ün amerikalılar açısından operasyonel hayatını bitiren en önemli olay çok geçmeden yaşanır. hizmete girdiği dönemde yeni başlayan vietnam savaşı'na gönderilen f-104'ler daha görevlerinin başında hezimete uğrayan sonuçlar almaya başlayınca usaf uçakları fazla zorlamadan hemen savaş görevinden çeker, büyük kısmını air national guard denilen geri hizmet birimine postalar ve gelecekteki siparişlerin tümünü iptal eder. böylece f-104 hikayesinin ilk kısmı biterken uçak hem usaf hem de üreticiler açısından fiyasko bir ürün olarak tarihe geçmek üzeredir ama birilerinin aklına (muhtemelen uçağa milyar dolar basan amerikan hükümeti ile "biz bu kadar para yatırdık, adam çalıştırdık n'olcak bizim itü, odtü, boğaziçi mezunu mühendislerin hali?!bunların mayışını geçtim sigortası bile milyon dolar lan!!!" diye bağıran lockheed şirketidir bu adamlar.) bir fikir gelir ve "ya hacım biz bunları neden avrupa'ya itelemiyoruz?" derler. uçağın kaderi yeniden çizilir ve f-104 aslında önceden hiç hesapta olmayan bir şekilde "ya hocam süper bir uçak kaçırmayın!" propagandası yapılıp dönemin uzay, evren, atılgan konseptine uygun olarak sonuna höyhöy bir isim de takılarak f-104 starfighter diye nato'nun avrupalı müttefiklerinin önüne atılır. bu noktada da benim de çayımı tazeleme zamanım gelir...

    60'lı yıllara baktığımızda sovyetler de sovyetler denilerek milletin manyaklaştırıldığı, acayip gerginliklerin yaşandığı bir dönem karşımıza çıkıyor. 2. dünya savaşı'ndan yeni çıkmış bir avrupa hem maddi hem de manevi açıdan bitik ve yeniden toparlanma aşamasında olduğundan aslında savaş, bomba, top, tüfek adamların aklına gelecek en son şey. fakat amerika 1930'ların izolasyonist politikasından sıyrılıp bitap düşen ingiltere ve fransa yerine yeni nesil emperyalist devlet olarak sahneye çıkmaya başladığından beri kendisinin komünist kopyası sovyetler de öbür taraftan atlıyor ve avrupalıları sıkıştırmaya başlıyor. e elde yok avuçta yok, almanya'nın tüm silah fabrikaları sökülüp kaçırılmış, ingiltere desen ekonomik krizlerle boğuşuyor, fransa abidik gubidik durumda e doğu tarafındaki en önemli silah üreticileri çekoslovakya, macaristan, polonya sovyetlerin elinde olunca ne oluyor? yanıt basit amerika ortaya çıkıyor, ben avrupa'nın silah ihtiyacını karşılarım diyor garibim avrupalılar da sovyetler gelecek ağzımıza terlikle vuracak diye gidip amerika'dan ne var ne yok alıyorlar.

    gelgelelim f-104 öyle saçma sapan bir uçak ki amerika başta uçağı avrupalılara kabul ettiremiyor. sonra işte rüşvet vs derken uçak bir şekilde avrupa hava kuvvetlerine veriliyor. veriliyor verilmesine de uçağın boktan olduğu çok geçmeden ortaya çıkıyor ama o anda alternatifi bulunmadığından mecburen adamlar kullanmaya devam ediyor. fakat bu işte en çok çeken almanya. garibim almanya o sırada amerika'nın yarı sömürgesi olduğundan sorgusuz sualsiz yüzlerce f-104 kendisine iteleniyor. e uçak çok ama kayıp oranı da ona göre yüksek. alman pilot eşleri miting yapıyor bu uçağı alın kocalarımız boşuna ölüyor diye ama nafile. amerika devam diyor almanya devam ediyor kullanmaya. adamlar kendilerine göre revizyon falan yapıyorlar ama uçağın durumu belli, kayıp oranı bayağı bir yüksek devam ediyorlar.

    gelelim türkiye'ye. 1950'den sonra başa gelen inanılmaz ileri görüşlü ve başarılı sağ iktidarlar sayesinde müreffeh bir hale gelen, her mahallesinden milyoner fışkıran ve kapılarını sonuna dek amerikan sermayesine açan ülkemiz elbette ordusunu da amerika'nın feci kaliteli ürünleri ile doldurmayı ihmal etmiyor. önce adamların 2.dünya savaşı artığı pırpırlarını alıyor akabinde de jetlerini edinmeye başlıyoruz. f-104'de sonunda bize gelmekte gecikmiyor ve süper uçak, şöyle uçak böyle uçak diye alıyoruz.

    bu arada uyanık amerikalılar uçağın hava-hava çatışmasındaki feci başarısız performansını gördükten sonra oturup düşünüyorlar "biz buna nasıl bir görev veririz de bu uçağı itelediklerimiz fazla gakguk yapamazlar?" diye ve akıllarına süper bir fikir geliyor; derin darbe uçağı. bu ne demek? şu demek, f-104 ilk hat vurucu gücü olarak sadece hızından yararlanmak üzere en ileri ülkelere konumlandırılıyor. uçağın işe yarar temel görevi taşıyabileceği kadar yakıt ve taktik nükleer bombaları alıp bir saldırı anında sovyet hedeflerine saldırmak ve bir an önce oradan kaçıp geri gelmek olarak revize ediliyor. uçak maşallah 2 mach'la uçtuğundan sovyet radarı "ulan sınırda uçak var, igor koş pilotları kaldır" diyene kadar f-104 zart diye sovyet sınırından girip hedefine doğru tam gaz gidecek ve önleme yapılıncaya dek hedefini vuracak diye düşünülüyor. elbette biz de sovyetlerle sınırı olan bir ülke olduğumuzdan bu role çok geçmeden sokuluyoruz. fakat bizim sorunumuz şu; yapılan hesaplamalara göre f-104 ne kadar fazla yakıt alırsa alsın türkiye'den kalkan bir uçak sovyetlere bomba atıyor ama geri gelemiyor. mutlaka arada bir yerde yakıtı bitiyor. uçak vurulmazsa ya karadeniz üzerinde ya da sovyet sınırı içinde bir yerde yakıtı kesinlikle bitiyor. doğu'daki üslerde olanlar da geri dönüş yolunda sınırı çok zor geçip belki türkiye sınırından içeri girebiliyor. ama amerika vicdansız. rolü biçmiş, geri adım da atmıyorlar. napsın bizimkiler de kabulleniyor durumu ister istemez. (bu arada taktik nükleer bomba da şu belli bir bölgedeki ufak birimleri yok edecek şekilde tasarlanan ufak nükleer bombalar. yani bunları atarak komple bir şehir yokedemezsiniz. o işi yapanlar stratejik nükleer bombalar. kapasiteleri fazla onların. taktik olanlar ise en fazla belli bir bölgedeki bir askeri birliği, mesela bir tümen karargahını ya da bir alana toplaşmış birkaç yüz tankı kullanılmaz hale getirebilirsiniz.)

    bu arada cayır cayır uçak kayıpları devam ediyor, hem bizde hem de avrupa'da. mesela bizim kayıpların çoğu havada motor durması sonucu yeniden motor çalıştıramama ve stall'a girme kaynaklı. uçakta kanat olmadığından uçak süzülemiyor taş gibi döne döne stall oluyor ki bu durumdaki bir f-104'ü kurtarmak çok zor, yapana neredeyse peygamber gözüyle bakıyorlar. uçak kayıpları bir süre sonra normalleşiyor hatta. benim okuldan arkadaşım var babası f-104 pilotu, 2 tane f-104 atmış (bkz: hava kuvvetleri dili ve edebiyatı/#76838659) mesela. ama ilginç kazalar da var. mesela x üssünde bir f-104 motorcular bakım yaparken takat işlemi sırasında takozdan atlıyor ve ilerlemeye başlıyor. uçağın içindeki deneyimsiz bakımcı yakıt kesme valfini açmasına rağmen motor durmayınca panikle freni mreni unutup uçaktan yallah dışarı atlıyor. kendi başına ilerlemeye devam eden uçağı nasıl olduysa o anda oradan geçen üs komutanı görüyor ve koşa koşa ilerleyip hala kendi kendine giden uçağın kokpitine girmeye çalışıyor ama başaramıyor. maalesef uçak peşinde bakım ekibi ve üs komutanını takmış bir durumda ilerlemeye devam ederek en sonunda taksi yolunun kenarındaki hendeğe düşerek hasar alıyor ve sanırım kal edilmek zorunda kalınıyor.

    f-104 düşe kalka idame ettirilmeye çalışıldı bizim kuvvette. sonra oradan buradan hibe alına alına dağ taş f-104 oldu ülkemizde. 80'li yıllar geldiğinde de zaten artık kullanılacak bir tarafı kalmamıştı, hizmetten çıkarıldı gitti. o süreçte ilginç bir hikayesi daha vardır bunların, önceden de yazdım ama hangi entry olduğunu bulamadım. hizmetten çıkarılma sürecinde uçaklar üslerde kenarda bekletiliyor malum. bilen bilir eskişehir üssünde hava kar yağışlı olduğunda pist, taksi yolları böyle buz tutar. e şeltır önleri kapalı taksi yolları da öyle ama açılması lazım buraların yoksa uçuş olmayacak. bizim ekip kolayını bulmuş. hemen bir f-104'ü çeker aracına bağlayıp motor çalıştırıyorlarmış, sonra uçak motoru çalışır vaziyette çekere bağlı olarak bütün taksi yollarında, pistte dolandırılıyormuş. arada çok hafif gaz vererek kar, buz ne var ne yok eritip üssü yeniden uçuşa hazır hale getiriyorlarmış. işte f-104'ün bizdeki son hizmeti de bu şekilde olmuş.

    neticeye gelirsek maalesef vahşi ve saldırgan amerikan hegomonyasının en maddi ifadesidir f-104 benim gözümde. çoğu pilot yakınını üzüntüden kahreden, çoğu pilotu da sakat bırakan tam bir emperyalizm ürünü örneğidir. artık yıllanmış bir havacı olarak çok az uçağa karşı nefret duyarım ama f-104 bu uçakların başında gelir. f-104'ü uçarken canlı görmüş biriyim malum kafa kağıdı eskidi biraz. acayip kariyerinin sonlandığı zamanı da hatırlıyorum, televizyona falan çok çıkardı ben çocukken f-104 uçakları. e tabi o zamanlar bilmiyorum bu yazdıklarımı "offf uçağa bak" diyordum içimden. yıllar sonra ilk atandığım hava üssünde çok yakından görme şansım olunca "bu ney lan böyle" diye iç geçirdim. nedense sıkıntı bastı beni uçağın yanında hemen ayrıldım oradan. bilemiyorum belki de eskilerin hayaletlerini hissettim yanımda o anda...
  • italya'nın elindeki f104'lerin hepsini kal etmesiyle 2004 yılından beri göklerde olamayan, üniversite bahçelerinde, müzelerde, yollarda hüzünlü bir şekilde bekleyen aletler. kendilerini havaalanında kayıp bir bavul ya da sonbaharda boş bir yüzme havuzu* gibi hissettiklerine hiç şüphem yok. vakti zamanında kulakları sağır eden, ciğerleri titreten canavarlar, şimdi yavaş yavaş çürüyorlar. yolda, müzede, bir 104'e denk gelirseniz üşenmeyip gidin dokunun o incecik kanatlarına. "kim bilir neler geçmiştir bunun başından?" diye düşünün...

    evet, gelelim sadede:

    kullanıma girdiği 1958 yılından, göklere veda ettiği 2004 yılına kadar geçen 46 yıllık süre içinde pek çok pilot bu uçaktan fırlatma sandalyesini kullanarak atlamak zorunda kalmıştır. ancak birisi vardır ki, o bu uçaktan atlama rekorunu elinde bulundurmaktadır. meslek yaşantısı boyunca bu uçaktan tam üç kere fırlatma sandalyesi kullanarak atlayan kemal yücetürk'ün bu uçakla sayısız hatırası vardır.

    bunlardan birisi:
    2500 saati aşkın f104 uçuş tecrübesi bulunan yücetürk, üçüncü atlayışından sonra yakınına düştüğü köye yürüyerek gitmiş, bir köylünün evine tanrı misafiri olmuştur. hoşbeş ettikten sonra da hiçbir şey olmamış gibi evine dönmüştür.

    bir efsanedir kemal yücetürk. nam-ı diğer toto kemal...

    ruhu şad olsun.
  • lockheed firması tarafından üretilen çok rollü efsane savaş jetidir. uçak tip kodu f-104, ismi ise starfighter'dır.

    bir adet general electric j-79 motorlu, tek dikey stabilizeli, "t" tipi kuyruk yapısına sahiptir. general electric j-79 motoru aynı zamanda f-4 phantom ve f-4 2020 terminator uçaklarının da sahip olduğu motordur.

    f-104 starfighter yüksek irtifada çok fazla enerji kaybetmeyen ve kısa kanatları sayesinde çok hızlı uçabilen bir uçaktır. hedefe taarruzunu takiben bir an önce topuklayabilmesi için dizayn edilmiştir.

    104.000 feet'e tırmanabilmesi nedeniyle f-104 kodunu aldığı ve pilotunun bu test esnasında astronot kıyafetleri giydiği rivayet edilir. linkteki kaynağa göre ise f-104, 1959 yılında 94.500 feet'e tırmanarak irtifa rekoru ve yaklaşık 1250 knot hıza çıkarak dünya hız rekorunu kırmıştır. (bu esnada sr-71 blackbird ham demirdi. sr-71 ilk uçuşunu 1966 yılında gerçekleştirdi.)

    abd yapımı olsa da alman ve kanada versiyonları da mevcuttur. alman versiyonları "gaf" olarak adlandırılsa da f-104g, kanada versiyonları ise cf-104a ve cf-104d'dir.

    alman üretimlerinin çok fazla düşmesi sonucu maalesef "uçan tabut" lakabını almıştır. alman f-104'leri fod*(yamaha*)'den çok etkilense de ilginçtir; cf modellerinin motorları fod'yi alsa bile -fod'nin tipine göre- aksırıp tıksırarak kendini kurtarabilir. ayrıca f-104'lerin peel off esnasındaki motor uğultusu bir efsanedir.

    alman f-104'lerinin sandalyeleri güvenli olmakla birlikte kanada cf-104 sandalyeleri maalesef güven vermemektedir. alman f-104'lerinin emekliye ayrılmasıyla sandalyeleri cf-104'lere monte edilmiş ve bu sorun aşılmıştır.

    f-104 uçakları türk hava kuvvetlerinin envanterine 1963 yılında girmiş ve 1994 yılında diyarbakır'da 642 numaralı cf-104d uçağının son uçuşunu takiben motor susturmasıyla emekliye ayrılarak hava kuvvetlerinde toplam 31 yıl hizmette bulunmuştur.

    dünya çapındaki son uçuşu ise italyan hava kuvvetleri tarafından gerçekleştirilmiş ve f-104 efsanesi 2004 yılında emekliye ayrılarak dünya tarihindeki hak ettiği yerini almıştır.

    edit 1 : f-104 peçi için link.

    edit 2 : sr-71 linklendi.
  • temel olarak çok yüksekten uçan rus bombardıman uçaklarını düşürmesi için dizayn edilmiştir. avcı özelliğinden çok önleme özelliği vardır bu anlamda. roket gibi tasarlanmasının tek nedeni en hızlı şekilde yüksek irtifaya çıkmasını sağlamaktır. amaç bu olunca manevraymış, silah yüküymüş siktir edilmiştir. bu uçak yakıt ve motordan oluşmaktadır
  • aslinda roket olarak tasarlanmis fakat sonradan iki minik kanat takilarak ucak seklinde kullanilmaya baslanmis tek motorlu bir ucak
    artik biz bile kullanmiyoruz bunu.. yurdun cesitli yerlerindeki hava uslerinde sergilenmektedir
    ucan tabut denir buna.. cunku, cok kucuk kanatlari oldugu icin, motor ucus aninda durdugunda, havada tutunabilme sansi yoktur.. balta sapi gibi duser..
    ozellikle almanlar bu konudan dolayi cok pilot kayip vermislerdir, 70'li yillarda alman kadinlarinin bu ucagin kullanilmamasi hakkinda gosteri yuruyusleri bile olmustur
  • bir treni rehin alan grubu etkisiz hale getirmek için kullanılmıştır.

    sabaha kadar hareketsiz bekleyen trenin üzerinden, ses hızını aşarak geçen f-104'ler hem trenin camlarını kırmış hem de trendekileri şoka sokmuştur. bu sayede etkisiz hale gelen teröristler yakalanmıştır.

    edit: 1977 dutch train hijacking

    https://www.youtube.com/watch?v=jb_svj7tz3c
  • f-104 her ne kadar üretim hatası doluda olsa başlı başına bir devrimdir. f-104 ile uzay savaşları çağı resmen açılmış oluyordu. çünkü f- 104 2 mach hıza çıkabilen ilk uçak. olma özelliğini taşıyordu.

    bilinenin aksine f -104 asla bir savaş uçağı olarak tasarlanmadı. asıl üretiliş amacı amerikan ve diğer müttefik sahil kıyı şeritlerini ve hava sahasını hızlı bir şekilde devriye gezmek gerektiğinde taciz uçuşları ve hava ihlalleri yapmak. yaklaşan düşman uçaklarını ve kuvvetlerini asıl vurucu güçler gelene kadar oyalamak ve taciz atışları yapmaktı. bu yüzden bu kadar hızlıydı. f - 104 asla havadan karaya saldırılar için üretilmedi daha çok air supreiorty özellikleri barındıran bir uçaktı. zaten ince olan kanatlarında yakıt depolanamıyordu ve motorları uçağın dizaynına kıyasla çok güçlüydü j79 motorları yakıtı içerken uçakta yakıt yoktu yani altınızadaki ferrarinin benzin deposunu uğur mondial motorsiklet deposu ile değiştirdiğinizi düşünün... işte bu yüzden uzun mesafe uçuşlar ve bombardıman için ideal bir uçak olduğu söylenemez.

    ayrıca f - 104 silah çağında bir atlamaya da neden oldu. ünlü clarence johnson ve ekibi uçağın yapılış amacı " gel - gör - oyala veya yok et - üsse dön " şeklinde olduğundan ve bu işin çabucak halledilmesini istediğinden yepyeni silah sistemlerine ihtiyaç vardı. aim - 9 sidewinder ve dakikada 6000 atış yapabilen m61 vulcan topu ilk defa f-104 lerde denendi. vulcan topları tasarım sırasında yetiştirilemediğinden öncü modellerde makinalı top yuvası yoktur.

    lockheed f-104'lerin a/b/c ve d modellerinden amerika birleşik devletleri için epey üretti fakat bir süre sonra birleşik devletler hava kuvvetleri böyle bir uçağa ihtiyacı olmadığını bildirdi ve siparişlerin yarısından çoğunu iptal etti. ve f-104 ler yaklaşık 10 - 12 yıllık nispeten kısa bir kullanım süresinden sonrra amerikan envanterinden çıkartıldı. üretim bandındaki 100 lerce uçak johnson ve ekibinin elinde patladı. johnson tasını tarağını toplayıp uçağı ortadoğu - avrupa ve asya ülkelerine satmak üzere yola çıktı. yedirilen onca rüşvetten sonra tayvan ve japonya üretim bandındaki a/b/c ve d lerin bır kısmına talip oldu. fakat avrupalılar uçağı her ne kadar beğenselerde uçuş mesafesi kısa olduğu için reddettiler. bunun üzerine johnson ve ekibi uçağın tasarım sınırlarını zorlayarak yakıt kapasitesini arttırma yoluna gittiler. böylece normal uçuş saati 3 - 4 saat olan starfighterların uçuş süreleri 7 - 8 saate kadar çıktı. bu değişimden sonra ortaya çıkan uçak dünyaca tanınan " g " serisi oldu fakat bu değişiklik uçağın gövde ve kanat sistemlerini aşırı zorlayınca uçaklar birer birer çakılmaya başladı. alman pilotların bir çoğu f-104ler ile uçmayı reddetti. fakat durum artık lockheed in bir tarafında değildi çünkü uçaklardan yeterince satmıştı bile. hatta üstüne kanada ile cf - 104'lerin lisanslı üretimi için anlaşmışlardı bile. hal böyle olunca lockheed f-104ler ile uğraşmayı bıraktı olayları canadair'e pasladı. sonuçta cf-104'lerin satışıda bu yüzden gümledi. sadece danimarka - norveç ve türk hava kuvvetleri cf - 104'lere talip oldu. amerikan envanterinden çıkartılanlarda müttefik ülkelere yardım amacı ile dağıtılınca lockheed ve canadair'in eli dahada sıkıştı.

    f - 104'den türeyen dünyaca ünlü bir diğer uçak ise u - 2'dir. u - 2 ve f - 104 tamamen aynı temel tasarım üzerinden üretilmiştir.
  • zonguldak karaelmas üniversitesi,mühendislik fakültesinde motor kısmı bulunan savaş uçağıdır.bu uçakla kaza yapan pilotlar genelde yer hedeflerine dalış sırasında dalıştan çıkamayıp yere çakılmışlardır.neden olarakta f 104 çok güçlü bir motora sahip olduğundan dalış sırasında hız iyi ayarlanamamışsa uçak çok kısa bir sürede overspeed olur ve manevra kabiliyetiniz sıfıra iner eğer irtifanızda düşükse birkaç saniye içerisinde tabutunuzla birlikte toprağa gömülürsünüz.
  • kore sava$i sirasinda mig 15ler kar$isinda agir kayiplar vermi$ olan amerikan hava kuvvetlerinin ucuz,hafif av ve önleme ucagi arayışı sırasın da edinilen deneyimlerin birazda yanlı$ kullanımı sonucunda c.l. "kelly" johnson tarafından tasarlanmış.silah olarak bunyesin de 1 adet m-61 20mm vulcan topu di$ cephesin de ise 2 adet 'sidewinder` isi gudumlu fuze ve serbest du$u$lu bomba ta$iyan ucak.ozunde ilk olarak olasi sovyet bombardimaninda onleme gorevi için tasarlanmi$ olsada daha sonrasinda bu i$ icin yetersiz olduğu anla$ilmi$ ve görevinden azat edilmi$tir.sonrasinda watergate skandalinda ortaya çıkan ru$vet hadiseleri ile almanya başta olmak uzere muhtelif nato ulkelerine satilmi$tir
    ozellikle alman f 104g versiyonu ana tasarimda olmayan doppler radari,yedek depo gibi agirliklarla iyice hantal hale gelmiş bir versiyondu ve cok can yakti.
    bazı askeri uzmanlar tarafindan tarihin dü$man icin olmasa bile en oldurucu ucagi unvanına layik gorulmuştu.
hesabın var mı? giriş yap