• arkadaşlar, konu fahrettin altun'a gelince nasıl gülmeden devam edebiliyoruz, ben hepimize hayret ediyorum valla.

    yahu abdurrahman dilipak radyasyon etkisi altındayken misvakdergi tayfayı ısırsa ve ortaya korkunç karikatürler çizen marvelvari bir karikatür canavarı çıksa, heh işte o canavarın çizeceği "akp dönemi külliyatı"nın kapağı bu adam olurdu. tam olarak o mertebede konsantre liyakatsizlik, iş bilmezlik ve beceriksizlik. asgari medeni bir ülke tasarlarken "fahrettin altun’u da şuraya koyalım ya boşta kalmasın" diyebileceğin herhangi bir simülasyon algoritması satırı yok. bırak onu, klasik bir eski tip akp hükümetinde bile en fazla sarayburnu’ndaki atatürk heykeline sırtını dönüp tekmil cezası almış asker gibi denize doğru "kültürel iktidar kültürel iktidar" diye bağırması gereken adam, gelmiş, akp tükenmişliğinin kanlı canlı frontman hali olarak sürekli karşımıza çıkıyor.

    çatırdayarak çöken osmanlının bile son günlerine bakıyorsun; cumhuriyetin kuruluş temellerini atmış zehir gibi bir devlet erkanı, aydın kitlesi, kurmay kadrosu ve insan kaynağı var. dolmabahçe sarayı'na 1 km yaklaşınca yolda bir memur yanlışlıkla sana omzuyla çarpsa 4 dilde falan özür dileyebiliyor. biz kimlerle muhatabız ya.

    akp'nin liyakat tarihi maşallah dali tablosu gerçeküstülüğünde: flash tv skeci oyuncusu ahmet hamdi çamlı, looney tunes karakteri ali ihsan yavuz **, bakara makara egemen, daha da say say bitmez. ama bu ara konu ne olursa olsun, nato, boğaziçi, abd, çin, milli savunma, özlem zengin; hiç fark etmiyor karşımıza hep bu "72 yerden maaş alıp hala mağdur olabilen kadının kocası" çıkıyor. titri de muazzam; iletişim başkanı. yaptığı ne peki; emrindeki trolleriyle gündemi hep en cıvık yerinden saptırmak. hiçbir niteliği olmayan, geneli nefret suçu taşıyan boş metin ve konuşmalarla hem de. şimdi bir de ismet paşa'nın asker kaçağı olduğunu, abdülhamid'in idam edildiğini, lozan'da gizli maddeler bulunduğunu "bilen" kitlesine doğrulama platformu açıyormuş. mis gibi yeni maaş.

    arada bir de suratına böyle "korkulan, ciddi, önemli" bir insanmış gibi çatık kaşlı bir ifade oturtmaya çalışıyor. öyle çatık kaşlıyken aynaya nasıl bakabiliyor acaba? bak kötü bir şey olarak söylemiyorum bunu, kendisine goebbels rolü biçen var, diktatöryanın korku maskesini giydiren var. ama o tutuyor, hal ve hareketleri ile levent kırca'nın rüstem batum skeçlerindeki konuklar gibi bir şekil şemaile bürünüyor. ben onun yerinde olsam, o haldeyken gülmekten aynaya bakamazdım.
  • dün gece 2’de şu tweeti attı. dedi ki öğrencileri bu yazı harekete geçirdi. lgbt kulüpleri kapatıldığı için yürüyüşe geçtiler, olay bundan ibaret dedi.

    yazının belge doğrulama kodundan sorguladığınızda yazının rektör tarafından imzalanma saati 18:15

    öğrencilerin yürüyüş saati ise görsel 16:46

    yazı burada belge kodu aşağıda.

    belge doğrulama sayfası burada

    isterseniz buyurun kendiniz sorgulayın.

    söyleyeceklerim bu kadar.

    utanıyorum artık bu ülkede iktidar sahiplerinin yüzümüze baka baka yalan söylemesinden, bizi aptal yerine koymasından, aklımızla dalga geçmesinden.

    bunaldım artık inandığım değerlerin birileri tarafından ucuz iktidarlarını kurtarmak için kullanılmasından.
  • bundan sonra ne yazarsa yazsın bu adamı ileride sileceği mayıs 2019 tarihli şu tweetle hatırlayın. ysk'nın önceki teamüllerine aykırı biçimde, 2017 ve 2018'de de görev alan aynı sandık kurulları olmasına rağmen "sandık başkanlarının tamamının kamu görevlisi olmaması" ve "oy farkının 14 bin" olması gibi uydurma iki gerekçeyle iptal ettiği seçimlere dair yazdıkları bu. videoda hazırlattığı yalanların ysk'nın gerekçeli kararıyla alakası olmadığı gibi kullandığı zehirli dil müthiş tehlikeli.

    bu tarihi tweette;

    -"milli iradeyi gaspettiler", "seçmenin iradesine göz diktiler" dedi ama milli iradeyi gasp etti, seçmenin iradesine göz dikti.

    -"suç üstü yakalandılar" dedi ama binali'nin sözde zafer konuşmasını hazırladığı fotoyu yayınlarken anadolu ajansından 4 saat veri akışını durdurarak suç üstü yakalandı.

    -"tezgah kurdular" dedi ama %99'u 6 saatte sayılan oyların kalanı için 24 saat tezgah düşündü.

    -"suçluluk psikolojisinden sesleri yüksek çıkıyor" dedi ama tam da suçluluk psikolojisinden sesini yükseltti.

    -"demokrasimize sürmeye çalıştıkları lekeyi temizlemek için seçimi yeniliyoruz" dedi ve 14.000'den 800.000 oy farkı yiyerek örekesindeki lekeyi tersten gördü.

    bu adamın malum şebekenin propaganda komiserliğinden başka görevi yoktur. oyları eriyince siyasi şov için rehine kurtarmaya gidiyoruz deyip tüm rehineleri + 3 muvazzafı kaybettiğimiz operasyonu "terör örgütüne mezar ettik" diye sunan, tweete gelen eleştirileri pkk propagandası diye hedef gösteren bir tıynetten bahsediyoruz. yazdığı herhangi bir saçmalığın içeriğine cevap vermeyin. "15 temmuz'u batı'ya anlatmak" gibi bir görevi vardı, sonsuz imkanla nasıl bir rapor hazırladıysa ilk halinden daha az destek geldi ülkeye, dışarıda itibarı bu. borusu anca kendi ezilmiş gariban halkına ötüyor. ama o boru tek delikli, bugün var yarın yok. şimdilik keyfini çıkarsın, biz sabırla not ediyoruz.
  • haber türk'te yapılan bugünkü habere göre, oturduğu evin önünde devletin polisini özel güvenlik görevlisi olarak kullandığından haberdar olduğum, mevcut düzende bulunduğu koltuk ve iktidar ilişkilerinin etinden sütünden yününden şahsi fayda elde eden kişidir.

    - karı-koca olarak sürüyle yerden maaşları var.
    - eşi ibb bursu ile yurtdışında eğitim aldı üstüne maaşlar aldı. iddialara göre "atm memuru" özelliği ile döndükten sonra da bunları almaya devam etti.
    - eşi ibb'den şutlandıktan sonra thy yönetim kurulu ve buna ek olarak birkaç yerden de maaşlar almakta. hangi yetkinliği hangi becerisi ve özellliği ile bu makamlara geldiği de merak konusu.
    - beyfendi zaten malum, reis-i cumhurumuzun sağ kolu ve bu nedenle geniş bir imtiyaza sahip. bunun su yüzüne çıkan kısmında malum ihale ile boğaza nazır araziyi aylık 200-300 lira arasında bir bedele 10 senelik kiralaması var.

    şimdi biz millet olarak yüzlerece kalem vergi ve bunlara şu dönemde insafsızca eklenen yeni vergiler altında kelimenin tam anlamıyla eziliyorken, bu fırsatçılar ailesinin devletin tüm imkanlarından faydalanması bir tarafa bu şekilde de haksız kazançlar ve faydalar sağlanmasına ne demeli.

    ramazan yaklaşıyor. şimdi bu pek muhteremler fakirlerin halinden anlamak adına oruç tutacaklar (yani inşallah tutuyorlardır). maşallah ne güzel anlıyorsunuz fakirlerin halinden...

    öğrencilik zamanımda şu "dava, dava adamı" diye ortaya çıkan güruh ile umutlanmış ve desteklemiş biri olarak şu günleri görünce cidden fena oluyorum. ulan hani dava...

    bunların davası din diyanet davası değil ki bunların davası servet davası, makam mülk davası, eş dostu akrabayı haksız yere zengin etme davasıymış. şu ülkenin vatandaşı olarak şu günlerde diyeceğim son söz şu olur: şu kazandıklarınız, sahip olduklarınız size hayretmesin. yediğiniz her haram lokma boğazınızda düğümlensin. millete ibret dolu bir son ile ömrünüz sonlansın, amin.
  • erdoğan'ın maşalı/maaşlı onlarca yazarından biri.

    iki akademik cümlenin ardına sığınıp boş beleş paragraflarla akp'nin sözcülüğünü dolayısıyla yancılığını üstlenmeye çalışıyor. vizyonu yiğit bulut'la rasim ozan'dan hallice görünse de niyetleme ve hedeflemesi aynı kulvarda ter atmakta.

    sinsiliği, gün gelecek hiç bir deodorantla kapatılamayacak denli koku salacak etrafa.
  • emekli amiralleri "dış güçlerin ezik piyonları" diyerek "darbeci" ilan etmiş ve goebbels'i bile mezarında ters çevirmiştir.

    nasılsa kimse emekli amirallerin yazısını okumayacak. bu şahıs "darbeci" dediği an bittiniz çünkü.

    edit: yazıyı okudum ve yazının neresinde darbe çağrısı var bulamadım. iletişim başkanımız, adı üzerinde "iletişimci". açıklarsa çok sevinirim.

    halkın fakirliğinin üstünü örtmek için bundan daha güzel mağduriyet bulunamazdı. bu arada tekkelerde sarık giyip dolaşan şeyhlerin elini öptüğü iddia edilen amiralle ilgili hiçbir açıklama yapılmaması şaşırtıcı.

    ya da fahrettin altun aldığı %33 zammın konuşulmasını istemiyor. huzur hakkına %33 zam.
  • gençlik ve spor bakanının adını biliyor musunuz? kültür ve turizm bakanının adını? peki ticaret bakanının? tarım ve orman? enerji ve tabi kaynaklar? aile, çalışma ve sosyal hizmetler? sağlık? topu topu 16 bakan var ve neredeyse 10'unun bırakın adını, cismini dahi bilmiyoruz. anaplı, shpli, doğru yollu hükümetlere yaşı yetenler için ne ilginç bir durum bu. ali bozer'in, ahmet kurtcebe alptemoçin'in, safa giray'ın, ismet sezgin'in, kamran inan'ın adını o dönemin ortaokul talebeleri, isim şehir oynarken yazardı; o kadar tanıdık o kadar bilindikti eskilerin bakanları ve hatta milletvekilleri.

    şimdi ise bakanlar değil, cumhurbaşkanlığı memurları iktidarın yükselen yıldızları. merhum şerif mardin'in çevre'nin merkeze yürümesinden kastettiği, memurların iktidara yürümesi değildi ama nasıl olduysa oldu ve böylesi ilginç bir durum çıktı ortaya. üç dört yıl öncesine kadar cumhurbaşkanlığı sözcüsü ibrahim kalın'ın yükselişine tanık oluyorken son bir iki yılda bir şeyler oldu ve türkiye cumhuriyeti iletişim başkanı ünvanlı 1976 doğumlu sakallı bir memurla tanıştık: fahrettin altun.

    google trends'e göre temmuz 2018'de başlamış trend olmaya. twitter'da, soçi'de, yüksek istişare kurulu'nda, cuma namazı çıkışında o var hep muktedirin hemen yanıbaşında. türkiye politik sistemini de özetleyen bu yanyana cancanalığın güzel bir örneğini göstermek için kameralarımızı iki gün önceye, ak parti grup toplantısının hemen sonrasına çeviriyoruz: akpli cumhurbaşkanı erdoğan toplantıdan henüz çıkmışken basın etrafını çevreliyor ve işte o anda muktedirin etrafında kim duracak telaşesi başlıyor; aşağıda kaynakçada yer alan linkten de görüleceği üzere her şey o kadar hızlı yaşanıyor ki ilk beş saniyede düzen kurulmuştu bile: akp genel başkan yardımcısı numan kurtulmuş zarif bir hareketle rte'nin solundan sağına geçiyor ve bıraktığı boşluğu anında fahrettin altun dolduruyor. diğer genel başkan yardımcısı mahir ünal ise kaderine razı bir şekilde altun'un arkasında konumlanıyor. ünal'ın arkasında bir kıpırdanma oluyor ve cumhurbaşkanı'ndan sonra protokolde en önde yer alan kişi kalabalığı yara yara ilerliyor ancak yine de altun'u geçemiyor ve onun arkasında durmaya mecbur kalıyor. numan kurtulmuş, mahir ünal, fuat oktay rte'nin arkasındalar ama ne siyasetçi ne bakan ne vekil olan iletişim başkanı ünvanlı bir memur olan fahrettin altun ise rte'nin hemen yanında. o kadar yanında ki başını hafifçe önce uzatsa mikrofonlara üfleyebilir bile!

    şerif mardin'in 1973'te yayımlanan makalesinin adını değiştirmenin vakti geldi: ‘türk siyasasını açıklayabilecek bir anahtar: memur-muktedir ilişkileri" makalemizin kaynakçasına youtube linki verebiliyoruz değil mi hocam? https://www.youtube.com/watch?v=2tyit8wbkfm
  • hmm demek akademik başarı. tezlere bakalım.

    yüksek lisans: modernleşme kuramı ve türk sosyolojisinde kalkınma tartışmaları (1945-1970)

    doktora: m. mcluhan ve j. baudrillard'ın medya kuramlarının karşılaştırmalı çözümlemesi

    demek türkiye'de tez yazmak akademik başarı sayılıyor. helal kardeşim, iletişim literatürünü yeniden inşa ettin.

    tezler erişime açık bu arada, meraklısı okuyabilir. ben okudum ikisini de.

    yl tezinde "mübeccel kıray şunu dedi, cavit orhan tütengil bunu dedi" başka bir şey yok.

    doktora tezinde de "mcluhan şunu derken, baudrillard bunu diyor"dan başka bir şey yok.

    hayırlı işler, bol akademik başarılar.
  • dış güçlerin kuklası olan fetönün okulunda çalışmıştır.

    (bkz: fahrettin altun'un fatih üniversitesinde çalışması)

    karısı da zaman gazetesinde yazmıştır.

    basit bir google aramasıyla hepsi gün gibi açık şeyleri saklamaya çalışıyor kendisi.

    (bkz: #116352610)
  • erdoğan’ın ülkesinin goebbels’i de anca bu kadar olabiliyor, neylersin.
hesabın var mı? giriş yap