• 6/10 puanlık film. çıkış fikri güzel, ilgiyle izlenebilir.

    --- spoiler ---

    aldatma meselelerine hiç girilmeyip de, daha çok direkten kurtulmaya odaklanılsaymış daha heyecanlı olacakmış. filmin dramatik yapısı zaten yeterliydi: kadının kocasının dağda ölümüne tanık olması ve kendini kanıtlamak istemesi.

    biraz daha zekaya dayanan kurtulma girişimleri izlesek daha iyiydi.. filmin sonunda sağ kalan kadın, halatı direğe değil de sağlam kalan merdivenin son basamağına bağlamayı akıl etti sonunda mesela.

    drone'u ilerletirlerken kamyonun yaklaştığını sarışın kadın görmedi mi diyecektim ki, meğer bruce willis ölüymüş.

    bir de çok apar topar bitiyor film. bir bakıyoruz, kadın indirilmiş bile aşağı. en son baktığımızda uydu anteninin üstünde sallanıyordu. ne ara ve nasıl indirdiniz ? polis ne ara geldi? bir 10 dakika şuna ayırsaydınız n'olurdu?

    --- spoiler ---
  • eminem'in onuncu stüdyo albümü kamikaze'nin şarkılarından biri.

    bugün şarkının klibi yayınlandı ve muhtemelen yakında ilk single olarak radyolara gönderilir.

    revival'ın aldığı onca kötü eleştiri ve hakaretten sonra tam da eminem'den beklenecek bir şarkı ve klip olmuş. bir önceki albümün ardından fanlarının tepkisi "shady nerede?" olurken hater'ları "shady öldü," demişti. alın size shady!

    şarkının klibi not afraid şarkısına "artık drama yok," diyen eminem'in eski kimliğinden kaçışını, ancak sonunda pes edip onu kendi isteğiyle kabul edişini konu alıyor.

    justin vernon'ın nakaratlarını söylediği şarkı konu olarak ise eminem'in aylardır maruz kaldığı lince cevabını ele alıyor. artık kendisinin diğerleri hakkında ne düşündüğünü söylemenin zamanının geldiğini ve zamana karşı yarıştığını belirten eminem, kısaca eski günlerden bahsettikten sonra charlamange'dan başlayarak kendisini eleştirenlere yöneliyor.

    "these rappers are like hunger games
    one minute, they're mockin' jay
    next minute, they get their style from migos or they copy drake"

    suzanne collins'in ünlü young adult serisi the hunger games birbirini öldürmek zorunda olan yarışmacıları ele alır ve yine serinin bir parçası olan mockingjay, duyduğu sesleri birebir kopya eden kuşun adıdır. eminem piyasadaki rapçileri kopyacı olmakla suçladığı yetmemiş gibi birbirlerini gömmeye çalışmalarıyla da alay etmiş.

    diss listesine joe budden, dj akademiks ve tyler the creator'ı ekledikten sonra eleştirileriyle ünlü dergi pitchfork'e geçmiş. aslında pitchfork revival'a 50 vermişti ki consequence of sound gibi 0 (sıfır) veren eleştirmenler vardı. özellikle pitchfork'ü seçmesinin nedeni bahsi geçen oluşumun rap ve hip hop albümler için yazdığı değerlendirmelerle biliniyor oluşu olabilir. ayrıca pitchfork puanlama yaparken siyahi rapçilere şarkıcılarına uyguladığı pozitif ayrımcılıkla da bilinir. örneğin siyahi bir rapçi beyaz bir rapçiyle aynı kalitede albüm ortaya koyarsa pitchfork muhtemelen siyahi rapçiye on puan fazla verecektir. eminem'in pitchfork'ü seçmesinin bir nedeni olmalı.

    "and then tell the grammys to go and fuck themselves
    they suck the blood from all the biggest artists like some leeches
    so they nominate 'em, get 'em there, get a name to mc the show
    every parasite needs a host (haha)
    then give album of the year to somebody that no one's ever even heard of"

    bu kez grammy ödülleri'ni sülüğe benzeten eminem, onları şarkıcıları kullanmakla suçluyor. eminem kariyeri boyunca üç kez yılın albümü dalına aday oldu. 2001'de the marshall mathers lp albümü steely dan'in pek bilinmeyen albümüne, 2003'te the eminem show, piyasaya yeni girmiş ve gerçek ününe grammy sonrası kavuşmuş norah jones'a, recovery de 2011'de arcade fire'a kaybetti. eminem 2003 ve 2011'de favori olarak gösterilmesine ve adaylar arasında yılın en başarılı albümüne sahip olmasına rağmen kazanamadı.

    "all i know is i wrote every single word of
    everything i ever murdered
    time to separate the sheep from goats
    and i got no faith in your writers, i don't believe in ghosts
    when rap needed it most, i was that wing and a prayer"

    "ghostwriter" adı altında bilinmeyen isimlere şarkılarını yazdırıp "ben yazdım" ayağında gezinen rapçilere ince ince geçirerek devam ediyor eminem.

    bunların dışında öne çıkan ise tyler the creator'la ilgili yazdığı yerde homofobik bir ifade olarak kabul edilen "faggot" kelimesini kullanıyormuş gibi yapıyor olması. aslında kelimeyi yazmış ve sonrasında kendisi sansürlemiş. bu kısım sosyal medyada bayağı tepki aldı. birçok kişi kelimeyi sansürlemesinin bunu söylemek istediği gerçeğini değiştirmediğine işaret etti. justin vernon bu kısımdan habersiz olduğunu, stüdyoda böyle bir kısmın olmadığını söyledi.

    şarkının en vurucu kısmı ise,

    "i've had as much as i can tolerate
    i'm sick and tired of waitin', i done lost my patience
    i can take all of you motherfuckers on at once
    you wanted shady? you got him!"

    dürüst olmak gerekirse böyle bir şarkının, daha doğrusu böyle bir albümün geleceği belliydi. revival'ın başarısızlığı yayınlandığından beri gündemden düşmedi. bunu daha önce de söyledim, yine söylüyorum: kamikaze'nin yayınlanması hater'ların başarısıdır. eminem çapında bir şarkıcı ilk kez başarısız olmuyor ama bunun gündemden hiç düşmemesi o çapta bir şarkıcıyı rahatsız ederdi ki bahsettiğimiz kişi zaten normal biri değil: eminem. bundan birkaç ay önce çok büyük bir şarkıcı yayınladığı son albümle en az revival kadar başarısız oldu. justin timberlake, man of the woods ile solo kariyerinin en başarısız dönemini geçirdi ama albüm yayınlandıktan üç hafta sonra unutuldu gitti. kimse de timberlake gibi bir ismin bu derece batmasını aylarca gündeme taşıma ve onu linç etme ihtiyacı duymadı çünkü timberlake'in onun başarısızlığından zevk alacak kalabalık bir hater ordusu yok. adam mutlu mesut konserlerini verip işine bakıyor. onun aksine eminem alay konusu oldu ve bu durum gündemden düşmedi. hater'ları timberlake'in albümü gibi revival'ın unutulmasına izin verselerdi, eminem yeni bir albüm yapmak yerine birkaç yıl ara vermeyi tercih edebilirdi. belki normal bir şarkıcı bu kadar alay konusu olmayı kaldırabilir ya da görmezden gelebilir ama eminem gibi bir kişilik bunu yapabilir mi? e, yapmadı tabii ki.
  • çölün ortasındaki metrelerce yükseklikteki bir direğin tepesinde mahsur kalan iki kadının gerilim dolu hikayesini anlatan film.

    abd vizyon tarihi 12 ağustos 2022 olarak gözükmekte. (edit: malum ortamlarda yerini almıştır)

    trailer

    absürd yerlerde mahsur kalınan bu tarz filmlere örnek olarak:

    teleferiğin içinde frozen
    havuzun içinde 12 feet deep
    kanyonda bir yarığın içinde 127 hours
    bir labirentin içinde meander
    bankamatik kulübesinin içinde atm
    saunanın içinde 247 f
    uzayda gravity
    kapsülde oxygen
    tabutun içinde buried
    türkiye'de ...pardon dalmışım.

    edit: filmin yorumları ve imdb puanı umut verici. bekliyoruz.
  • sanatsal kaygılar gütmeyen, prodüksiyon kasmayan basit gerilim filmlerini seven birisi olarak çok sevdiğim bir filmdi.

    kendini kaybeden insanın kendini bulması gibi dünyanın en sikko teması, artık bu kategoride ezberlenen bütün şaşırtmacalar ve dozunda mantık hataları ile kendi kategorisinin izleyici kitlesine ilaç gibi gelmiştir. çünkü gerilim filmi izleyicisi böyle filmleri sever. tapmaz, yıllar sonra hatırlamaz, her ortamda ''ulan ne filmdi be'' diye anlatmaz ama sever. bu da öyle filmlerden.

    bilmem kaç yüz metreden düşerek ölen kocasından sonra tırmanış aktivitesine dönmek ve hayat ile barışmak için dünyanın en saçma sapan, güvensiz, tekinsiz antenine tırmanmak...ya şuradaki gerizekalılığın güzelliğine bakar mısınız. daha filmin konusunu okurken kanıma doldu tatlı bir zehir gibi. beklentilerimi de boşa çıkartmadı. eğlenmek için izleyin.
  • filmin sonunda babası gülümseyerek "hadi seni eve götüreyim" diyor ileri derecede iltihaplı bacağı ve şiddetli güneş yanıkları nedeniyle hastaneye götürülmeyecek gibi arabasına doğru yürüyorlar. yasak olan bir kuleye tırmandığı için polis abiler bacım sen nereye gidiyorsun düzinelerce eyalet yasası ve muhtemelen bir cinayet soruşturması açılacak hakkında falan da demiyor.
  • tam anlamıyla bayıldığım filmdir. fobilerimi liste haline getirip film yapmışlar sanki.

    --- spoiler ---

    filmin nasıl biteceğini, filmin 15. dakikasında anlamıştım. bu tür filmlere çok alışkınız, hikaye her zaman bir kahramanın iyileşmesi ve arınması üzerine kuruludur. bizler de kahramana, serüveni boyunca eşlik ederiz. (bkz: hero's journey) bu kahraman, yani antagonist, yaşadığı serüvenden bir şey öğrenmelidir. öğrenmelidir ki hikaye sonlandığında, baştaki insan olmasın. bu tür filmlerde antagonistler, çoğu seyirci tarafından filmin zayıf halkası olarak gösterilir. özellikle de travmalarla doluysa. ama filmin mottosunda olduğu gibi, güçlü olan hayatta kalır ve doğa ile başbaşa kaldığımızda asıl gücün kimde olduğunu hiçbir zaman bilemeyebiliriz. çünkü o "güçte" ne kariyer vardır, ne başka bir şey. bizi biz yapan güçtür. doğadaki gücümüz. doğada var olduğumuz zaman güçlüyüz. işte biz de kahramanın, travmasını atlatıp, bambaşka bir insana dönüşmesini izliyoruz. bunu da, kahramanı maceraya davet eden hunter ile gerçekleştiriyoruz. filmin stüdyosunun buna benzer bir filmi daha vardı. (bkz: 47 meters down) tamamen aynı formülasyonla yine büyük bir başarı kazanmışlardı. tabii bir (bkz: alfonso cuaron) klasiği olan (bkz: gravity) filminde de bu örnek vardı... tabii bu örnekler çoğaltılabilir.

    becky, eşinin yas sürecini atlattı. korkularını yendi. babası ile barıştı ve "gerçekten" yaşamaya karar verdi. dolu dolu. filmin sonunda hunter'ın öleceği %100 belli olsa da, "surprise me" dedim, olmadı... bütün bu formülasyonlara hakim olsam da, yine de kahramanların filmde yaşamasını istiyorum. *

    bu arada bu amerikalılar prometheus'un hikayesini çok seviyor anlaşılan. hunter'ın karaciğerini de kargaların yemesi ile, hunter'ın kendisini feda ederek becky'e bir yaşam armağan edişini ve bu yüzden de cezalandırıldığını görüyoruz. tıpkı prometheus'un uygarlık ateşini tanrılardan çalıp, insanlara armağan edişi ve bu yüzden karaciğerinin her gece yenilenip, her sabah akbabalar tarafından yenmesi ve prometheus'un bu sonsuz döngüde yaşamak zorunda olması gibi. hunter aynı zamanda, becky'e, her anın değerini dolu dolu bileceği bir yaşam da armağan etmiş oldu yani.

    bu arada film büyük ölçüde kar ettiği için sequel da yoldaymış. tabii yapımcılar ve yönetmen, "klasik bir sequel olsun istemiyoruz vs." demiş. ama göreceğiz.

    son olarak da, hayatımda en korktuğum şeylerden biri de yükseklik. galata kulesinde bile midem bulanmıştı, yere bakamamıştım. en en en en korktuğum hayvan da yırtıcı kuş türü. bu yüzden filmi 5 dakikada bir pause vererek izledim. izlerken anksiyetemin bu kadar tavan yaptığı ve elimin ayağımın film bitene kadar titrediği başka bir film izlediğimi hatırlamıyorum.

    valla tebrikler, beni çok etkilediler. böyle filmlerle gelin...
    --- spoiler ---
  • yükseklik korkusu olmayana bile yükseklik korkusu verebilecek film.

    binlerce film, dizi izledim, yükseklikle ilgili böylesini gördüğümü hatırlamıyorum.

    bu arada;

    --- spoilerimsi ---

    filmdeki gibi ampul duylarıyla oynamayınız. göründüğü kadar kolay değil o iş.
    sigorta atabilir, çok daha kötü ihtimalle çarpılabilirsiniz.

    --- spoilerimsi ---

    düşük bütçesine rağmen bence çok başarılı.
    finali beğenmesem de; 7,5 /10
  • son zamanlarda izlediğim en etkileyici gerilim filmi. izlemeyi düşünenler için “yükseklik korkusu olanlar izlemesin” uyarısı yapılmalı. --- spoiler ---

    filmin inanılmaz mantık hataları içerdiği defalarca söylenmiş. tekrar etmeye elbette lüzum yok. fakat içerisinde az çok mantık hatası olmayan bir gerilim filmi de görmedik pek. o kadar yükseklikte sarkarak fotoğraf çekilmek, akrobatik hareketler yapmak, uyumak, bacakları sarkıtarak oturmak, daracık çubuğa tırmanıp saatlerce drone şarj etmeye çalışmak, o yükseklikte çöl ortasında donmadan hatta hiç üşüme belirtisi bile göstermeden durmak filan… elbette liste uzar gider. bütün bunlara rağmen film kendini soluksuz izlettiriyor. eşin kaybı sonrası hayata küsme, anaya babaya triplenme, beni anamiyosuunuzzz taamm mı klişeleri ile aldatan eş -yakın arkadaş hikayesi olmasaydı iyi olurdu. tüm amerikan filmlerinde gördüğümüz köy yanarken saç tarar gibi uzun duygusal diyaloglar da sinir bozuyor. twist olayı dozunda ve çok güzeldi. pasif hale gelen hunter bruce wills ' e selam çaksa da sahneleri uzadıkça yok canım, ya acaba mı? arasında dolandirip duruyor.
    --- spoiler ---
    film de kızın kurtarilma sahneleri yer almalıydı. sonu fazlaca kolaya kaçma olmuş.
    izleyip yıllarca hatırlanacak, tekrar tekrar izletilecek bir film değil. izlerken size güzel zaman geçirmeyi vaadeden farklı bir tarzı var. 7/10 pointle uğurluyoruz.
  • --- spoiler ---

    "survival of the fittest" yani en uyumlu olanın, koşullara en iyi uyum sağlayanın (en güçlü olanın değil, en uyumlu olanın) hayatta kalacağı tezini işleyen film. hikaye insan türünün, yarattığı o büyük uygarlığa, bilime rağmen özünde doğanın herhangi bir üyesi olduğunu gösteriyor. insanın uygarlıktan uzaklaştığı koşullarda aslında yabani olan özüne dönüşünü gösteriyor. örneğin esmer kız akbaba ona saldırmaya geldiğinde türünün icat ettikleriyle, silahlarla değil; akbabayla göz göze geldiğinde bakışları ve duruşuyla yaydığı dürtüsel tehdit ile kuşu bertaraf ediyor. yine doganın herhangi bir üyesi olan insan avladığı kuşu çiğ çiğ yiyerek hayatta kalıyor. aslında sarışın kız çok daha güçlü. fizik olarak da daha iri ve kuvvetli ama uyumsuz. koşullara hakim olup uyum sağlamak yerine sosyal medyada etkileşim almak derdinde. gereksiz riskler alıyor, anlamsız cesaret gösterilerine kalkışıyor. doğanın kurallarından kopuk. esmer kız ise daha ürkek, daha temkinli olmasına rağmen içinde bulunduğu yeni ve zorlu koşullara nasıl uyum sağlayıp en az hasarla bu durumdan çıkabilirim diye düşünüyor. doğa ile uyumlu. gereksiz riskler almak istemiyor.
    fall; adrenalin dolu, sıkılmadan heyecanla izlenen bir film.
    --- spoiler ---
  • yükseklik korkusu olduğu için kasıla kasıla izlediğim film oldu. senaryosu biraz absürd, sonlara doğru toparladı gibi. puanım 6.5/10. son olarak bir de mantık hatası yapmışlar. aşağıda belirttim.

    --- spoiler ---

    abi bir şey diycem, bu mallar drone aşağıya indiriken neden telefonu drone'a bağlamadılar anlamış değilim. şöyle ki, telefonu aşağıya indirip şebeke geldikten sonra, tekrardan yukarıya çıkarabilirler. böylelikle mesajı gittiğini de görmüş olurlardı.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap