"recep ivedik'in yapımcısı" olarak tanınan bu abimiz, kendisinden "çektiği filmlerden zarar etmeyen yönetmen" diye bahseder. gerçekten de öyledir. bakın, kar eden ne kadar sikko film varsa, hepsinin yapımcısı odur.
başarısının sırrı ise, filmlerini doğru oyuncu seçimiyle, doğru reklamlarla, doğru zamanda gösterime sokmasında yatar.
neden zarar etmediğini ise, şöyle örneklendireyim :
- recep ivedik'in youtube'da izlenme sayısını gördükten sonra, hemen atladı. kısıtlı oyuncu kadrosu ve çok küçük bir bütçeyle ortalığın neyse. daha film gösterime girmeden, seyirci sayısının bu sayılara ulaşacağını söylüyordu.
- her televizyon kanalının her akşam haberlerden sonra sır kapısı, sırlar dünyası, sırlar evreni, sır taşağı gibi yapımları yayınladığı dönemde, madeni gördü ve "büyü" adlı filmi gösterime soktu. filme ilgi toplamak için "galada yangın çıktı" "filmi çekerken, çektiğimiz sahneler yandı" "doğa üstü güçler bizi engellemeye çalıştı" gibi açıklamalarla reklamın alasını yaptı.
- kenan işık'ın "en sevilen, en güvenilen adam" imajı oluşturduğu dönemde, hülya avşar'la ikisini yeşil işık'ta buluşturdu.. gene doğru zamanlamaydı. o filmi şimdi gösterime soksa havasını alırdı.
- çılgın dershane, avanak kuzenler, ayakta kal gibi abuk filmleri, gençlik filmlerinde maden bulunca peş peşe gösterime soktu. çünkü biliyordu ki, hiçbir moda uzun soluklu olmuyordu.
-
güle güle filmini "zeki alasya ve metin akpınar keşke tekrar aynı filmde oynasa" dönemlerinde piyasaya sürdü. çok para harcamasına gerek yoktu, harcamadı da. e zarar etmedi tabii ki.
şimdi de
fetih 1453 diye bir film çekiyormuş. ne zaman gösterime gireceği meçhul. doğru zamanlama, doğru pazarlama ile vizyona sokacağı kesin. ki gene zarar etmeyecek, bu da kesin.
haa eleştirilmeye başlanınca gene "benim filmlerimi eleştirenler, benim filmlerimden kesilen vergilerle, film çekiyor" diyecek ve gene kimse cevap veremeyecek.