• "...çetin altan, bir ay içerisinde iki defa, fatih sultan mehmet'in hristiyan olduğunu ileri sürdü ve şair hükümdarın eseri olan bazı mısraları da iddiasına dayanak olarak gösterdi.

    'avni' mahlasıyla şiirler yazan fatih'in hristiyanlığının kanıtı, çetin bey'e göre 'bir frengi kafir olduğun bilürdi avniya / belde zünnarini boynunda çelipayı gören' mısralarıydı. çetin bey bu mısraları günümüz türkçesi'ne 'avniya, bilirdi senin bir kafir hristiyan olduğunu. belinde keşiş kuşağını, boynunda haçını gören' şeklinde naklediyor ve daha sonra 'böyle tarihsel ve çarpıcı bir belgeyi görmezlikten gelmenin yararı kime?' diye soruyordu.

    sözü uzatmadan, kısaca söyleyeyim: çetin bey'in yazdığı mısraların imlası da, günümüzün diliyle karşılıkları da, yorumu da yanlıştır! sözkonusu mısralar fatih'in ‘bağlamaz firdevs'e gönlünü galata'yı gören / servi anmaz anda ol serv-i dilarayı gören' beytiyle yani 'galata'yı gören kişi gönlünü cennete bağlamaz, o gönül alan servi boylu güzeli görenler de bir daha servinin adını anmazlar' diye başlayan meşhur gazelinin son beytidir.

    fatih gazelde kendisinden değil, galata tarafında rastladığı bir hristiyan gençten [erkek] sözetmekte, sonraki mısralarda o genci bir hayli övmekte ve şiirini, doğru biçimi 'bir frengi kafir olduğun bilirdi avniya / bilek ü boynunda zünnar u çelipayı gören' olan beyitle bitirmektedir. bu mısralar, 'ey avni (kendisi, yani fatih)! belindeki papaz kuşağını ve boynundaki haçı görenler onun bir frenk kafiri olduğunu bilirler' anlamına gelir. dolayısıyla şiirin fatih'in hristiyanlığı ile hiçbir alakası yoktur!

    üstte, bu şiirin fatih sultan mehmet'in bugün istanbul millet kütüphanesi'nde muhafaza edilen elyazması divanındaki orijinal metni yeralıyor. bilenler hemen okuyabilir, hatta 'böyle tarihsel bir belgenin anlamını çarpıtmanın yararı kime?' diye sorabilirler." (murat bardakçı, http://webarsiv.hurriyet.com.tr/…5/02/27/605851.asp )

    ~

    "...sultan mehmet'in diğer bir hocası da ahmet paşa'dır. ahmet paşa, çok ünlü bir şairdi. o; sultan mehmet'e ait bir oğlana aşık olması yüzünden az daha kellesinden olacaktı. osmanlı saray hayatının içyüzünü gösteren bu olayı da sehi bey tezkiresi'nden (sayfa 54-55) aktarıyorum:

    "ahmet paşa edirnelidir. peygamber soyundan olup, zahiri ilimleri elde etmiş, fen sahibi, faziletli ve gönül ehliydi. merhum sultan mehmet'e hoca olmuş, padişah, ondan marifet ve birçok fazilet elde etmiştir. hocası iken bunun temiz anlayışını ve yanılmayan görüşünü tespit eden padişah, ahmet paşa'yı kendisine vezir yaptı. paşa, sade yüzlü, sevimli gençlerin sohbetinden hoşlanıp zevk aldığından hiç evlenmeyerek ömrünü yalnızlık ile geçirdi.

    rivayet ederler ki; sultan mehmet'e vezir olduğu yerde, padişahın hususi haremindeki sevgililerden birine aşık oldu. durumu fark eden padişah, bu hali imtihan etmek için ipeğe misk sarıp gizler gibi oğlanın zülfünü külah içinde saklar. oğlan yine önceki üslup üzere hizmetinde iken ahmet paşa'nın gözü ansızın ona düşmüş. oğlanın zülfünü göremeyince hemen bu beyti orada demiş:

    zülfin gidermiş ol sanem kafirliğin komaz henüz
    kesmiş veli zünnarını dahi müselman olmamış (o put gibi güzle, saçını saklamış ama kafirliği henüz elden bırakmamış. belindeki papaz kuşağını kesmiş fakat henüz müslüman olmamış.)

    sultan mehmet durumu etraflıca anlayıp şüphesini giderince ahmet paşa'yı öldürmek istedi. sonunda 'bana bir harf öğretenin kölesi olurum' sözünün anlamını iyice düşünüp hocalık hakkını zayi eylemedi. öldürmekten vazgeçerek oğlanı ahmet paşa'ya verdi. lakin vezirlikten uzaklaştırarak bursa'da muradiye tevliyetine (vakfına) gönderdi. sultan mehmet vefat ettiğinde bursa sancağında bulunuyordu. mezarı bursa'dadır."

    içki meclisinde şarabı kaçırıp da padişahın oğlanına göz korsanız; kelleniz gidebilirdi. bilinmelidir ki osmanlı sarayında içki meclisleri kuruluyor; genç, devşirme oğlanlar hizmet ediyordu. gulamparalık, pers ve yunan saraylarından osmanlı'ya aktarılmıştı." (rıza zelyut, http://www.rizazelyut.com/…007/11kasim/20071125.txt )
  • kim ne kadar bok atsa da benim gözümde değeri hiçbir zaman azalmayacak bilakis artacak insandır.

    10 yıldan fazla sürmüş fetret devri yüzünden kardeş katlini vacip sayan fatih kanunnamesini hazırlamıştır.

    bugün 60-70 yaşındaki adamların yönetimlerini beğenmezken 21 yaşında bütün avrupayı sarsan istanbulun fethini gerçekleştirmiş, osmanlı devletinin gerçekten bir devlet olmasını sağlayacak gelişmelere imza atmıştır. osmanlının en zengin, en gelişmiş dönemlerinden birinde imzası vardır. bundandır ki oğlundan sonra gelen bütün osmanlı padişahları fatihin torunu olmakla övünmüşlerdir.

    eğer bu topraklarda yetiştiyseniz istanbulun fethi bir fetihtir. elbette avrupalılar için bir işgal olacaktır ve uydurulanın aksine bizans halkı herhangi bir zulme uğramamıştır. kanıt arayanlar için yıllarca istanbulda yaşamış gayrimüslimleri vermek yeterlidir.

    sefere çıkarken rum bir doktor tarafından zehirlenmiştir.
  • ıstakoz, karides ve havyar yer imiş. helal olsun.

    sonuncusu kısmet olmaz da, evvelindeki damak zevkine ortak olabildiğim için pek mutluyum.
  • yönettiği sultanlıkta yaşamayı, hurufilerin pek tercih etmeyeceği -o tarih için görece- adil hükümdar.
  • 30 yıl boyunca süren saltanatında 17 ülke fethedilmiştir.
  • altın tabak'ı bildin mi? bilemediysen link verdim bakarsın bir ara. zamanının meşhur yemek ansiklopedisiydi.
    okuduk ki bu ünlü padişahın bir de macunu* varmış. osmanlı arşivlerinden bulunan tarifi aşağıda. kopi/peyst mümkün olmadığından elle yazıyorum.
    öncelikle macun için arşivlerde şöyle denmiş;

    "işbu macun, padişah hazinesinden çıkmıştır ki arap ve acem hekimleri ittifakla sultan mehmet hân hazretlerine terkip edüp yapmışlardır. cümleten nef'i budur ki bir kimse erlikten kalmış olsa, bir hatun doğurmasa veya bedeninde ne türlü illetler varsa kırk sabah, kırk akşam bu macunu yediği vakit 15-20 yaşında yiğit gibi, kadın ise çiçeği burnunda kız gibi olur."

    kullanılacak malzeme:
    16 gr. olarak katılacak olanlar; kereviz tohumu, ud-ul kahr, misk.
    32 gr. olarak katılacak olanlar; tarçın, karanfil, anason-u mısrı, fulful, kebabe, ısırgan tohumu, havuç tohumu, şalgam tohumu, turp tohumu, mastika sakızı, sinameki, ak günlük, üzerlik tohumu, acıbadem yağı.
    64 gr. çörek otu.
    192 gr. şeker.
    2,250 gr. bal.

    yapımı:
    demir bir havanın içinde şekerle bütün baharat iyice dövülerek toz haline getirilir. sonra bu toz saf balla iyice karıştırılır. tam üç saat durup dinlenmeksizin işlenecek olan macun koyu bir kıvama getirilir. bu macun sabahları ve akşamları aç karnına (ölçüye dikkat) 19,2 gramlık parçalar halinde yenir.

    yazarın notu: çağ kapayıp çağ açmak isteyenler denesinler. 19,2 gramlık porsiyona lütfen dikkat edelim. çağla birlikte siz de tarihe gömülmeyin.
  • liberalizm, sosyalizm ve anarşizm gibi kavramların fikir babası olan ve rock müziğe tutkuyla bağlı olduğu rivayet edilen vasat padişah. yaşasaydı büyük ihtimalle adalet ve kalkınma partisinin istanbul il başkanı olurdu.
  • istanbul'un fethini basaran ve bunu basardigi yaslarda epey genc olan osmanli padisahi.
    sultan ii. murad kendisini dine vermek ve dinlenmek için tahtı 13 yaşındaki oğlu ii. mehmed'e bırakarak manisa'ya yerleşir. ii. murad tahttan ayrılırken osmanlı'nın ezeli düşmanı macarlar ile 10 yıl sürecek ateşkes antlaşmasını imzalar. ancak ii. murad'ın tahttan ayrılmasını ve 13 yaşındaki bir çocuğun sultan olmasını fırsat bilen macarlar, hızla bir ordu kurup osmanlı topraklarına girerler. bunlar yaşanırken sadrazam halil paşa ve vezirler, ii. murad'ın tekrar tahta çıkması ve ordunun başına geçmesi için genç sultan ii. mehmed'i babasına bir mektup yazarak durumu izah etmeye ikna ederler, ancak ii. murad bunu reddeder, başınızın çaresine bakın der. ii. mehmed bunun üzerine bir mektup daha yazarak şu tarihi sözleri söyler: "eğer padişahsanız geliniz ordularınıza kumanda ediniz, yok padişah biz isek emrimize itaat edip ordularımızın başına geçiniz". ii. murad tekrar başa geçer ve 1444'te varna zaferini kazanır. bu tarihten sonra ii. murad tahtta kalmış ve ii. mehmed manisa valiliğine gönderilmiştir.
  • ilber hoca bugün milliyet'te güzel bir yazı yazmış:

    ***
    1481’in 3 mayıs’ında yani bundan tam 529 yıl önce bütün zamanların en entelektüel mareşali ve hiç şüphesiz rönesans döneminin en bilgin hükümdarı gebze sahrasında öldü. öldüğü zaman hekimlerin ilk yaptıkları, görkemli fatihin nefes alması için kaftanını kesip çıkarmak oldu (yakası yırtık kaftan topkapı sarayı müzesi 13/ 27 envanter numarası ile saklıdır).

    ölümüyle kaos başladı
    son nefesini verişi, torunlarından kanuni sultan süleyman’ın şiirine hak verdirir: “olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”. cihan padişahı son nefesini zor aldı. italyan hekime venediklilerin rüşvet vererek kendisini zehirlettiği söylendi. yeniçerilerin sevmediği fakat geniş halk kitlelerinin medreseler ve tarikat ehlinin bayıldığı şehzade bayezid’in adamlarının bu işi yaptırdığı söylendi. hünkarın ölümü bir sır; deniz mahsullerine çok düşkün olduğu için bir türlü gerekli perhizi uygulamadığı gut hastalığı dışında ani öldürücü bir hastalığı yoktu.
    ölümüyle, osmanlı hanedanının ve devletlilerin 3,5 asır boyu kabusu olan korkunç bir iç savaş gelip çattı. şehzade bayezid’i amasya’dan tahta çağıranlarla karaman’da sancak beyi olan cem sultan’ı tutanlar birbirine girdi. kul taifesi tahta geçecek ak bahtlıyı ve geçemeyecek kara bahtlıyı tayin için desisenin sınırlarını aştı, millet birbirine girdi. büyük adamın naaşı günlerce ortada kaldı.
    sonunda tarihimizin en trajik bir başka portresi cem sultan ortaya çıktı. yenildi ve rodos’un şövalyelerine sığındı. fransa kralı viii. şarl da cem sultan’ı kendine istedi. osmanlı’ya karşı en mühim kozu elinde tutmak istiyordu, bir de tabii bayezid’in altınlarını.
    papazlar cem’i fransa’ya vermemek için sultan bayezid’ın talimatıyla zehirlediler. cem sultan menfada yavaş yavaş eridi. ölüsünün bile orada olması mahzurlu görüldü. önemli bir para karşılığı bursa’ya getirildi. ama çocukları ve gelecekteki torunları orada kaldı ve tabii vaftiz edildi. kanuni, rodos’u fethettiğinde torunlarının bazıları rodos kalesindeydi. içerideki şövalyeleri ve savunmacıları vira ile (sözleşerek) serbest bıraktı, kalede bulunan cem’in torunları hariç. onlar hanedanın bağrında çıban sayılıyorlardı. şövalyeler teslim etti, cem’in soyuna son ihanetleri buydu. padişah tanassur edenlerin çocuklarını ve torunlarını katlettirdi.
    bu yakınlarda cem sultan soyundan italya’da kalıp avrupa’da yaşayanlar dedelerinin hanedanına müracaat etmiş; merhum hanedan reisi osman ertuğrul efendi soylarının osmanlı olduğunu ama aile üyesi kabul edilemeyeceklerini bildirmiş. usul ve kanun budur.

    bosna fetihe üzülmedi
    bugünün insanları için bütün zamanların en hayran olunacak tarihi portresi fatih sultan mehmed han kendi devrinde nasıl görülüyordu? komutanlar seviyordu, devletlular seviyordu, hatta imtiyazları fazlasıyla geri verilen roma-ortodoks kilisesi ve patrik ghennadios gibileri ona müteşekkirdi. dış islam dünyasında takdir edenleri çoktu ama akkoyunlular devleti ve uzun hasan gibi kıskananları da vardı. resmi tarihleri “kitab-ı diyarbakiriyye” istanbul’un alınışından söz etmez bile.
    avrupa onun karşısında titriyordu. hele otranto’ya çıkılan 1480 yılında gedik ahmed paşa’nın italya’ya ayak bastığını bir hafta içinde öğrenen roma yerinden oynadı. bosna yerli hıristiyanlık ile katolisizmin çatışması altındaydı; ahali fatih’in gelişinden rahatsız olmadı.
    kırım hanlığı karışıklık içindeydi. yerli soylular olan mirzalar, en başta şirin ulusunun başı eminek onu huzuru sağlamaya davet etti. girey hanedanı duruma boyun eğdi. bu ülke tarihinin en satvetli dönemine böylece adım attı. trabzon ve doğu karadeniz yani pontus imparatorluğu ilk defa türklerin hakimiyetine girdi. hızlı islamlaşmaya bakılırsa bu fetih kabul gördü.
    ama içeride zaviye topraklarını kaybeden tarikatlar, emlak arazileri elden çıkan eski anadolu beyleri her fetihte iskân için uzak diyarlara göç ettirilen geniş karaman eyaletinin halkı padişahın icraatından pek de memnun değillerdi ki onun bu tip uygulamalarını durduran veya yavaşlatan mahmud paşa’ya “veli” unvanını verdiler. büyük hükümdarın topladığı yunan roma heykel koleksiyonu, italya’dan celp edilen ustaların yaptığı portrelerin hiçbiri sarayda bırakılmadı, satıldı, atıldı; en ünlüsü bellini’nin yaptığı portre bugün londra national gallery’de.
    birtakım zümreler bu miras kazıma hareketini alkışladı. ii. bayezid han’a “veli” unvanını verdiler; bazıları da yaptıklarına dudak büktü, “sofu” dediler. osmanlı tarihi yürüdü.

    bir geminin batması gibi
    padişah niye sefer bayrağı açıldığında üsküdar’dan anadolu’ya çıkmış, üsküdar’dan gebze sahrasına yönelmişti? bazılarına sorarsak şaşırtmaca yapılacak; gizli tutulan hedefe, körfez kıyısından italya’ya yönelecekti. gedik ahmed paşa çoktan puglia eyaletinde üs tutmuştur deniyor. herhalde böylesi akla daha yakındı. türklerin italya macerası o kadarla kaldı. gedik ahmed paşa hünkârın ölümünden sonra geri çekildi. batılılaşmacı tefekkür tarihimizde hayıflanma bugüne kadar devam ediyor. “fatih’in bu seferi hedefine ulaşsa rönesans cemiyetinin içine girerdik. rönesans topkapı sarayı’nın dışına çıkar, yayılırdı” deniyor. tarih “olsaydı, yapsaydı” ile yazılmaz. bizim millet tarihle söz düellosuna girip yakaya yapışmayı sever.
    fatih büyüktü. ölümü de bir dağın indifaı veya bir büyük geminin batması gibidir. hedeflerinin hepsini ardındaki toplum anlamış değildir zaten, açıkça da ortaya koymamıştı. ama fatih sultan mehmed han asrının hiç tesiri kalmadığını söyleyebilir misiniz? en azından sarayda kurduğu kozmopolit kütüphaneyi o yönde zenginleştiren kanuni sultan süleyman onun torunuydu. fatih iki kıtanın ve
    iki denizin padişahı ve iki medeniyetin sahibi bir aydındı.

    ***
  • o fatih'ti.

    güçlü kuvvetli,

    düşünüleninde ötesinde cesaret sahibi.

    "daha o çocuk" denilecek yaştaki padişah, ilim sahibiydi, ilim.

    daha bugünküler türkçe'yi bile doğru düzgün konuşamazken, o güçlü bir şair ve en az 7 lisana sahipti,

    8 yaşından itibaren, her allah'ın günü "istanbul'u feth edeceğim" diye hedef bellemiş bir padişahtı.

    ve elbette ki müslümandı..

    o fatih'ti.
hesabın var mı? giriş yap