• maddi olarak dayanılmaz noktaya gelmek, sosyal hayatta, iliskilerde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle 4 kardesin birarada yasaması ve bu durumdan cıkacak, kurtulacak ümidin kalmamıs olması.

    bu noktada yapilacak en dogru cozum nedir?

    1. muhtarlık sisteminin gelistirilmesi
    2. ılce belediyesinin muhtarla ortak hareket ederek bir mahalle iletisim noktası kurması. burada muhtar, belediyenin bir iletisim memurunun calısmasi.
    3. detaylı bir mahalle vatandaş envanteri yapılması. konut taramasının ardından, hangi konutda kac kisi yasiyor, yas, meslek, engelli durumları. maddi durumları. her seyin izlenebilecegi bir program ile mahalle mevcut durumunun tespiti.
    4. yukardaki envanter sonrasında, belediye sosyal destek mudurlugunun mahallelerde destek hizmetini dogru, yerinde surdurmesi
    5. valilik, emniyet, belediye, muhtar koordinasyonun guclendirilmesi, vatandaslara dogru hizmetin goturulmesinin saglanması
    6. mahalle esnafı, aile saglıgı merkezi, muhtarla ortak mahalle destek calısmasi icin zemin hazırlanması. mahalle meclislerinin kurulması.
  • bir çok konu tartışılmış ama siyanüre nasıl ulaşılmış? gerçekten var mı?
    allah rahmet eylesin.
  • bir tarafında hayaller diğer tarafında imkanlar olan bir makas düşünüyorum bazen. 4 kardeşi kesmiş..
  • çok yazık olmuş. bu ülkede gelecek düşenen bizlerin vay haline
  • insan bu gibi durumda vicdanen kendini çok kötü hisseder ve der ki sürekli "ben şunu şunu yapıyorum bak insanlar orda yaşam sıkıntısından hayatlarına son veriyor, bunu da almayayım yemeyeyim" vs.çünkü insanların acısına ortak olmak dururken ,hayatına keyifle devam etmek insan işi değildir. ama benim merak ettiğim konu şu halk ağır vergilerin altında ezilirken, bu yitip giden 4 candan sonra polisin ertesine aceleyle elektriği kesmeye gelmeye utanmıyor musunuz?
    bu insanlar ekonomik kaygılarla canlarına son verirken binlerce liralık saatler takıp halka parmak sallamaya utanmıyor musunuz? bu 4 kardeş ölürken dahi sizi düşünüp arkalarında uyarı notu bırakırken medya olarak siz siyasiler zarar görmesin diye bu olayı geçiştirmeye utanmıyor musunuz? peki ya bizler, sürekli komşusu açken kendi tok yatan bizden değildir diye naralar atarken bu canların yitip gitmesine ağlamaya dahi utanmıyor muyuz?
    işin aslı utanmıyoruz çünkü biz utanma duygumuzu çocuğu üşümesin diye fön makinesini açıp intihar eden anneden sonra yada oğluna okul kıyafeti alamadığı için canına son veren babadan sonra kaybettik bunlar yalnızca utanmış gibi yapıp hayata devam etme şekilleri.
  • akp zamanında yaşanmıştır.
  • uzaktaki büyük suçun yakındaki küçük ortaklarıyız.

    ece ayhan
  • demeyeyim, demeyeyim diyorum ama diyeceğim.

    belki de o yaşta bile çalışmak zorunda olan bir yaşlıyı yoğun saatlerde otobüste biniyor diye yargılayıp yer vermemek için her şeyi yapanlar, yemeği iki dakika gecikti diye kıyamet koparıp zor şartlarda çalışan kuryenin hızına eksiyi basanlar, aylan bebeğin ölümüne kahrolup her gün suriyelilerin gitmesi için naralar atanlar gelmişler de bu olaydan duyduğu üzüntüyü, boğazlarının düğümlenişini, kalplerine kanca saplanışını falan anlatıyorlar. bu insanlardan bir tanesini günlük hayatta görse "aaa hayvanları çok seviyor, insanlardan nefret ediyor, sorunlu galiba. ne iş yaptığı da belli değil zaten." diye içinden hiç geçirmeyeceğini(!) düşünen kişiler nasıl da duygulanıyorlar burada. bilmesem inanacağım.

    bu haberden sonra sanki sokağa çıkıp yoksul insan arayacakmış gibi hava yaratmanızdan, bu pişmanlığınızı hayat panonuzun en tepesine sabitleyip sürdürecekmiş gibi davranmanızdan öylesine tiksiniyorum ki! tarif edemem bu duyguyu.

    şu insanlardan birisi ölmeden önce size gelse "bakın artık intihara karar verdik biz. bir de son kez senden yardım isteyelim dedik. bize yardım eder misin?" dese hanginiz edecekti? hanginiz sorgusuzca elini uzatacaktı? çok yüksek ihtimalle hiçbiriniz etmeyecekti çünkü hemen hemen hepimiz, ihtiyacı olmadığı halde bin türlü yalan söyleyerek ve dilenci değilmiş gibi davranan dilenciler tarafından kandırıldık/kandırılmaya tanık olduk ve kimseye yardım etmeye elimiz varmıyor. ama bundan bahsetmeyip "vah vah, keşke yapabileceğim bir şey olsaydı mutlaka ederdim." diyebilmenize hayretler ediyorum.

    hayır kardeşim, vicdan mastürbasyonu yapıyorsun. elindeki en ucuzu 3 bin tl'lik akıllı telefonun ekranına baka baka yolda yürüyeceksin. seni ilgilendiren bir durum olduğunda yine o telefonda bir şeye bakıyormuş gibi yapıp işin içinden çıkacaksın. hiçbir vasfı olmayan bir instagram fenomenini beğenip milyonlar kazandıracaksın. kimse umrunda olmayacak. "mahallede falanca kişi vardı yoksa o da mı bunların durumunda?" demeyeceksin. yeterli üzüntüden sonra vicdanın rahatlamış şekilde oyununu oynayacak "ben mi ilgileneceğim, ben ne yapabilirim ki?" diyerek başının çaresine bakacaksın. kaç yüz tane örnek yaşandı, ne yapabildik? ne yaptık? üzüldük, geçti. üzüldük, geçti...

    bu olay bir ilk değil ve acı ki son da değil. artık bir yakınlığımız yok insanlarla. herkes bireyselleşti. aç mı tok mu ilgilenmiyoruz, ilgilenmek de istemiyoruz.

    tanım: ne diyeceğimi bilemediğim aile. o kadar bilemiyorum ki, "kahrolsun yoksulluk, bahtsızlık, insanlık" lafları iç soğutmuyor. lanet olsun insanlığa diyorum sadece.
  • oğlum niye bu kadar dert ettiniz lan? bu sözlüğün daha önemli konunuları var mesela;

    otobüste görülüp bulunmaya çalışan hatunlar
    hatun düşürme taktikleri
    futbolcu transferleri
    maç sonuçları
    firmaların rezillikleri
hesabın var mı? giriş yap