• bir roman kahramanı olabilir bu kadın, bir görenin bir daha unutamayacağı biri, o derece.

    kendimi bildim bileli, kültür aş'nin düzenlediği bütün kültürel etkinliklerde -konu ne olursa olsun- ön saflarda yerini alıp oturur. en son yıldız şale köşkü'nde düzenlenen "kaos ve kadın" toplantısında yine kalpağı, pazubendi vesairesiyle tam tekmil gördüm. geçenlerde cağaloğlu'nda kitap kahve'de arkadaşlarla otururken, teyzemiz yanında bir amcayla beraber masamıza gelip korsan miting yaptılar. bağımsız adaylık için il seçim kuruluna verdiği paranın makbuzunu ve adaylığının onandığını gösterir belgelerden hepimize dağıttılar. belgenin arkasında da f. r. kanıkuru'nun "bursa uludağ milis kuvvetleri anma ve yaşatma derneği" üyesi olduğunu gösterir resmi kayıtlar mevcuttu.* ısrarla 2. bölgede oy verip vermeyeceğimizi, oy veren bir yakınımız olup olmadığını sordular; daha doğrusu yanındaki amca sordu bunları.
    propaganda azimlerine hayran oldum yalnız.
  • fatma ragibe kanıkuru loğoğlu teyzemiz, kendini türkiye'nin ve istanbul'un kurtuluşuna adamış, belki imkansızı isteyen, gülünç görünen fakat samimi olduğuna hiç kimsenin şüphe etmeyeceği bir istanbullu.

    ilk kez -sanırım 2011 yılıydı- timaş yayınları'nın cağaloğlu'ndaki merkezinde gerçekleştirilen kubbealtı sohbetlerinden birinde rastlamıştım. konuşmacılar sohbetlerini sürdürür, biz de dinlerken kapıdan bağırtıları işittik. bir kadın tiz ve yaşlı sesiyle niçin içeri alınmadığını soruyor, davaya yıllarca hizmet edip defalarca aday olduğunu hatırlatıyordu. bir kuvva-i milliyecinin kızı olarak kapıdaki görevliyi püskürttü ve içeri girmeyi başardı.

    sırtında sütlü kahverenginde pardösü, sağ kolunda askerlerin taktığı kırmızı üzerine beyaz harflerle "görevli" yazılmış bir pazubent, başörtüsünün üzerine geçirdiği kara kalpak ile tiyatro sahnesinden fırlamış gibiydi. kendisini deli ve ortalığı birbirine katacak biri sandım. halbuki o, beklediğimin aksine konuşmacı ve dinleyicilere "neden içeri almıyorlar?" diye serzenişte bulunup ön sıralarda kendisine verilen bir koltuğa oturdu.

    şaşırdım; hanım teyze beklediğimi yapıp ortalığı birbirine katmadı ama ara ara konuşmacıların sözlerini keserek şu an aklımda olmayan bazı iddialarını haykırıyor, dış mihrakların oyunlarından, kuvva-i milliye ruhundan vs. bahsediyordu.

    nihayet söyleşi bitti, hanım teyze kimsenin gitmesine fırsat vermeden ayağa fırladı ve poşetinden çıkardığı a4 kağıdına basılmış yazıları dağıtmaya başladı. bir yandan dağıtıyor, bir yandan çatlayan sesiyle "beni seçin, bana fırsat verin." diye bağırıyordu. bizim elimize de sözü geçen kağıtlardan tutuşturdu. nutkunu -yıllar yılı tekrar etmesinden olacak- takılmadan sürdürdü.

    benim başkası adına utanmak gibi çoğu kimsenin anlam veremediği bir huyum vardır. teyze, performansını sürdürürken ben elimle yüzümü örtmüş ve başımı eğmiş vaziyetteydim. bu komedi tiyatrosu benim için korku filmi gibi dayanılmaz bir hale gelmişti. o sırada önümdeki ihtiyarlar ellerindeki kağıtta, bildikleri "fatma ragibe kanıkuru" adının sonuna bir "loğoğlu" soyisminin eklendiğini fark ettiler. "evlenmiş ha?!" diyerek alaycı gülümsediler.

    fatma hanım'ın heyecanı konuşmasının sonunun gelmeyeceğini gösteriyordu. hâzirûnun sabrı tükenmiş, "tamam fatma hanım!, vakit epey geç oldu." gibi tavsiye ve ikaz niteliğinde cümleler yükselmeye başlamıştı. fatma hanım teyze, mekânın önde gelenlerinin hafif çıkışması (mehmet nuri yardım başta olmak üzere) sonucunda sustu. daha doğrusu sesinin şiddetinin düşürüp kendi kendine söylenmeye başladı.

    yardım'ın "yeni bir kubbealtı sohbetinde görüşmek ümidiyle." minvalindeki cümlesinin ardından mekândan ayrıldık. kapıdan çıktığımda fatma hanım'ın seçim bildirisi olan a4'e göz attım. şehrin pek çok problemi için pratik çözümler sunuyor, bilmem kaç kez bağımsız aday olduğu milletvekilliği ve büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerini hatırlatıyor ve şu an hatırlayamadığım daha pek çok şey söylüyordu.

    şimdi, o kağıdı saklamak yerine çöpe attığım için hayıflanmıyor değilim.

    ***

    fatma teyze'yi ikinci görüşüm yusuf paşa tramvay istasyonunda oldu. turnikelerden geçince tıpkı cağaloğlu'ndaki haliyle ayakta tramvay bekliyordu. o anda korktum, beni görmesinden ve aynı nutku vermesinden çekinerek küçük, muttarid, muhteriz adımlarla yanından uzaklaştım.

    türlü türlü deli vardır. kimi mükeyyifat ve müskirat bağımlısıdır, kimi takıntılı şekilde futbol taraftârıdır, kimi bir cami yada türbeyi mesken tutmuş ve sütliman haldedir, kimi çocukların maskarası ve eğlence kaynağıdır. kimi de fatma hanım teyze gibi hayalperestâne vatan âşığıdır ve akıllılara samimiyet ve hüsn-i niyet dersi verir. hiç şüphesiz fatma hanım'da kutlu'nun "mücahitler müteahhit oldu." cümlesiyle özetlediği tipler için büyük bir ders vardır.
  • türk ocağı favori mekanlarındandır.
  • uzun ismiyle dikkat çekip oy toplamaya çalışan istanbul 2. bölge bağımsız adayı.
    (bkz: fatma ragibe kanıkuru loğoğlu)
  • muhatabının siyâsetten hoşlanıp hoşlanmadığına,
    konuşmayı sevip sevmediğine,
    ya da haddi aşan sorulardan hazzetmediğine bakmaksızın bildiğini okuyan biri.

    kendisiyle fazlaca karşılaşmak zorunda kalıyorsanız bir yerden sonra yoruluyor, yaşlıya hürmeti sorguluyor, sâyesinde cânım mekânlardan ve sohbetlerden soğuyorsunuz.
  • sandığa gittim, bağımsız kadın adaylardan birine vermek vardı kafamda. bölgenin tek bağımsız kadın adayıymış. oyumu verdim, sınıftan çıkıp adını googlea yazdım ve pişman olmadım :) seni vekil yapacağız *

    edit: (olamadı)
  • 24 haziran 2018 'de yapılacak 27. dönem milletvekili genel seçimi istanbul 2. bölge bağımsız milletvekili adayı, gene :)
  • babam onu mitten sanıyor sanırım. işin komik yanı bu. evet, babam onu mitten sandığında çok büyük kahkaha atasım gelmişti.
    kendisiyle son anımız ise şu şekilde gerçekleşmişti. bir akşam sultanahmet civarında bir etkinlikten çıktığımızda bir cafede oturulmuştu. o zamanlar edebi camiada daha ünlüydüm sanırım. şimdi pek yalnızları oynuyorum. olsun. şimdilerde hiç görmek istemediğim birkaç bayan arkadaş beni ortamda birilerine tanıtma çabasındalar falan. buraları geçeyim. çıkınca fatma teyze ile karşılaştık. uzun uzun bir şeyler anlattı. biraz din diyanet dersi minvalinde. bana bakıp yanımdakilere dönüp, bakın siz de böyle örtünün ne güzel örtünmüş falan demişti. din diyanet minvalince bir şeyler anlattı demiştim ya, galiba çok kafamı salladım. hani bazen dinlemekte zorlanıp dinlermiş gibi yapma huyum var ya, işte o huyumu hiç sevmiyorum.
    bu da böyle bir anıydı.
  • acil yapılacak icraatları:
    1. cankurtaranlara yurt yapılacak
  • 2014 seçimlerinde yeniden bağımsız istanbul büyükşehir belediye başkan adayı. ysk'ya yapmış olduğu adaylık başvurusundaki beyanına göre kendisinin "mesleği" avukat katibi ymiş.
hesabın var mı? giriş yap