204 entry daha
  • mephistopheles
    ey yoksul dünya çocuğu
    sen, bensiz yaşayabilir misin?
    seni saçma sapan görüntülerin baskısından kurtaran, sağlığa kavuşturan benim; ben olmasaydım, sen çoktan
    bu yeryüzünden ayrılmıştın.
    mağaralarda, kaya yarıklarında
    baykuş gibi oturmaktan ne kazandın?
    bataklıklardan, kaya yarıklarından yükselen dumanlardan kurbağa gibi besin alacaksın. ne güzel, ne tatlı bir eğlence bu! seni gövdenin içinde doktorlar saklıyor.

    faust
    anlar mısın verdiği yaşam gücünü
    ıssız yerlerde gezmenin, bana?
    sen onu sezebilecek durumda olsaydın
    mutluluğumu yıkmada yeterince şeytan olurdun.

    mephistopheles
    ne göksel bir kıvanç bu!
    gece çiğler içinde, tepelerde yatarak,
    yeri, göğü coşkuyla kucaklamak,
    kendini tanrı sanarak şişinmek,
    düşünceyle dünyanın özüne girip kavramak, dünyanın altı günlük yaratılışını içinde sezmek,
    gücüne güvenerek, bilmem nelerin tadına varmak, derin bir sevgi taşkınlığıyla tüm varlığı aşmak, ölümlü olmaktan kurtulmak, sonra yüksek bir sezgi,
    söylemeye dilim varmıyor, tamamlamak.

    faust
    tüü sana be!

    mephistopheles
    demek bunu beğenmiyorsunuz!
    sizin, utancınızdan tüü demeniz doğru.
    soylu kulaklara soysuz sözler duyrulmamalı, soylu gönüller soyluluktan geçemezler. sözün kısası, bağışlıyorum ona tadını ara sıra, kendi kendimize yalan söylemenin, ancak, o uzun süre buna katlanamaz. sen şimdi tükenmiş bir durumdasın, böyle uzayıp giderse bu durum, kıvranacaksın çılgınlık, korku, ya da kaygı içinde. yeter artık! sevgilin kapanmış odasına, üzüyor, sıkıyor onu tüm olup bitenler. çıkmıyorsun aklından, hep seni düşünüyor, çılgınca seviyor seni, üstelik. ilkin kabardı senin sevişme tutkun, eriyen karlardan yükselen bir derecik gibi. onun gönlüne akıttın bu tutkuyu. alçaldı şimdi yeniden dereciğin.
    bırak artık ormanlara egemenliği
    sayın bayımız, şimdi, bana kalırsa,
    git o zavallı kızcağıza o yoksula
    ver ödülünü duyduğu sevginin.
    zaman uzadıkça daha acınası geliyor ona.
    oturmuş pencerede bakıyor bulutlara
    kentin eski surları üstünden geçen.
    “ben bir kuşcağız olsam” şarkısı dilinde.
    gün boyunca, gece yanlarına değin.
    kimi gün kıvançlıdır, genelde üzgün,
    kimi gün gözyaşlarına boğulur,
    soma yatışmış gibi görünür,
    sevmekten kaldırmaz başını.
  • sürrealist resimler bana yakın gelir, chirico yu tanırım, salvador dali yi severim lakin bu akımın temsilcisi bir yönetmenin filmini izlememiştim diyorsanız bu filmi de izlemek ilginç gelecektir. jan svankmajer elinden geleni ardına koymamış, kuklasından stop motiona ne varsa hepsini bir halk masalından esinlenerek seyircisine bir rüyasını anlatmış. daha önce görmediğim birçok ögeyi ve tekniği gördüm, ufkumu ikiye katlamasa da bu değişik yapımı görmek iyi geldi.
187 entry daha
hesabın var mı? giriş yap