• selin karakterinin odasında scarface posteri bulunan dizi.
  • nil sinan'ı da al git valla ya.
    bu arada bugünkü bölümün tagını beğenmeyen yağhaz fandomun belirlediği #sizhayalbizgerçek tagı tt'ye girmiş fakat dizinin kendi tagı tt'ye girememiş komedi.
  • selinin evine dönmesi çok doğal ,babasıyla barışması hastayken kızını süründürecekmiydi adam okadar konforlu yaşamı varken.ya bi gidin dağdan gelip bağdakini kovmak.
    kız kiminle evlendiyse evlendi sevmiş evlenmiş ailesini istemediği biriyle.
    bu ezeli düşman olmakmi demek babayla.
    bu sürtukler adamın varından yoğundan faydalanmak istiyor.
    ama adamın kendi evladı sürünsün yok oyle bi dünya.
  • --- bolca spoiler içerir ---

    kerime'nin oğlunun kör göze parmak sokar gibi sürekli yağız olduğunu gösteriyorlar dizide ama yüzde yüz hatta bin beş yüz yağız olmadığını söyleyebilirim. çünkü;

    mantıken yağız ya da sinan üvey evlat olsa, gökhan'ın bundan haberi olması gerekir. her ne kadar yaşlar değiştirilse de, yaş aralığı 1'den az olamayacağına göre gökhan hiç değilse fotoğraflardan annesinin hamileliğini görmüş olmalı. e bu anne hamile olmadan nasıl kardeş geldi? hadi diyelim yağız ya da sinan'ın hamileliğini diğeri diye yutturdular. bu çocuklar ikiz değil? yağız gökhan'a sinan da yağız'a abi diyor. yağız sinan'ı kardeşi biliyor. gökhan da yağız'la sinan'ı. bu durumda geriye tek bir ihtimal kalıyor o da gökhan'ın üvey olduğu. çünkü üvey kardeşlerinin olduğunu hiçbiri bilmiyor.

    başlarda sinan'a kerime'nin kocasının gömleği giydirilerek, onunla fazlaca sahne yazılarak sinan işaret edilmişti. sonrasındaysa kerime'nin sürekli yağız'ın peşinde dolanmasıyla yağız'ın olduğu işaret edilmeye başlandı.

    profesyonel türk dizisi izleyicisi olarak *diyebilirim ki hiçbir dizide gerçek bu kadar göze sokulmaz. ters köşe yapacakları gayet net. iki ihtimal var aklımda;

    1.si ya bu 3 oğlandan farklı olarak bir çocuk çıkacak ortaya soyadı egemen olan ama kimsenin bilmediği -aslında bu ihtimal hazım'ın öldü bilindiği bölümle kendi kendini yok ediyor ama yine de belki olarak dursun-

    2.si gökhan kerime'nin oğlu ve bu gerçeği sevinç ile hazım dışında kimse bilmiyor.

    son bölümde yapılan dna testinin negatif çıkmasından da bunu anlayabiliriz aslında. çünkü hazım'ın dna testinden haberi olmadığı yüzünden gayet anlaşılıyor. ama kerime parayla sonucu değiştirdin dediğinde şüphelenmesin diye bozuntuya vermiyor. yani üvey çocuk yağız ya da sinan değil. net.**
    --- bolca spoiler içerir ---

    edit: fragmanla koca entry çöp olmuş boşa bu kadar teori kasmışım fragmanı izleseymişim iyiymiş. kısmet artık:/
  • --- spoiler ---

    bana kalırsa kerime’nin oğlu yağız değil sinan. aslında sinan kendini abisi için feda etti ama bence işler sonra değişecek. dna testi sonuçlarını bence hazım bey değiştirdi ve sinan’ı korumak için yine yağız’ı feda etti. tıpkı 10 yaşında çocuğu amerika’ya tek başına göndermesi gibi. yine yağız’ı feda etti sinan için. yağız hep güçlü olan, soğuk olan, düştüğünde bi eli tutmasına gerek kalmadan ayağa kalkan olduğu için, onun dayanabileceğini, kaldırabileceğini düşündüğü için, sonuçlarla oynadı ve sinan yerine yağız’ı evlatlık gösterdi. ama sinan da bu sırada abisi üzülmesin diye kendini feda etti. aslında gerçek çocuk sinan ama tabi bunu öğrenmemiz bi sezon finalini falan bulur.

    twitter’da dönen ece-sinan muhabbetinin ihtimali bile beni heyecanlandırıyor. bu topa girmeleri de şart zaten yoksa ece karakterinin dizide sürekli aptallık yapma dışında hiçbir vasfı kalmıyor. yasin’le hikayesi de kısır döngüye girmiş durumda. hem ayrıca asıl çift yağız-hazan olabilmesi için bunun da gerçekleşmesi gerekir diye düşünüyorum.
    --- spoiler ---

    fazilet hanım nereden tutuldum ben senin hayatına he?
  • benim anlamadigimbu kerime cocugunu hangi yil dogurdugunu bilmiomu

    e yani bunlarda ucuz olmadigina gore

    degisik kafalar
  • temposu yüksek bir dizidir.
    bu dizideki sinan karakteri insani ne kadar yoruyor. sürekli bagirip, çevresindekileri hirpaliyor. hayati kendine acimak üzerine kurulu. onu izlemeye tahammül edemiyorum.
    lakin bir yagiz egemen var ki, izlemelere doyamiyorum. bundan da çaglar ertugrul'un ses tonu ve yetenegi sorumlu.
    resmen bu diziyi bekler oldum. allahim sen bana yardim et, et.
  • çok garip bir dizi. hiç beğenmiyorum, ama denk geldiğimde de izlemekten kendimi alamıyorum. nazan kesal’ın oyunculuğundan mı, o hamile kızının duru güzelliğinden mi, kızı yaşındaki biriyle evlenip çocuk yapan adamın adnan bey’e benzer hallerinden mi bilemiyorum, elim kanal değiştirme tuşuna geç gidiyor her defasında.
    ama fazilet’in diğer kızı var ya, hani şu doğrucu davut takılan, paylaşılamayan, iki kardeşe birden kuyruk sallayan tip işte o oyunculuğu bıraksın bence. olmuyor çünkü. bir de ona aşık olan abi (iki kardeşten büyük olan ki sanırım kardeş de değillermiş neyse) de bırakabilir oyunculuğu, hayırlı bir iş yapmış olur.
    fazilet reyiz iyi ama bak, ona lafım yok. (parti kur oy verelim!!) bir de ruh hastası bir kadın var ya evin en büyük oğlunun karısı olan, o nazan hanımdan aşağı oynamıyor kesinlikle, müthiş. daha önce iki farklı dizide izledim ikisinde de çok iyi oyuncu demiştim. hatta kara para aşk’ta da böyle ruh hastası bir tipti, o rollerde izlemesi özellikle keyifli bir oyuncu.
    bu entryi niye girdim cidden en ufak bir fikrim yok. iyi seyirler herkese*

    edit: entrylere göz attım da çoğu kişi benim gibi fazilet’e reyiz demiş, enteresan. reyizlik potansiyeli yüksek bir ablamızdır kendisi.

    edit 2: hamile kızın bebeği ednan bey kılıklıdan değil diğer kızla evlenen sarı çocuktanmış. ednan bey (burdaki nazım mıydı hazım mı karıştırıyorum hep, ednan olarak kalsın) sahip çıkmış kıza ama aşıkmış da. vay anasını neler dönmüş serhat ya. şimdi o hamile kızın bebeğinin babası, yine hamile kızın üvey kızıyla evli e yuh! *
  • izlemediğim ama takip ettiğim dizidir. fazilet ana anamızdır! resmen diziyi döndüren karakter o. genel olarak onun dışındaki herkes sönük ve boş kalıyor, hikaye bakımından ele alırsak hepsi boş. yine de izletiyor kendini.
  • ilk sezonun sonuna doğru ne oldu nasıl oldu bilmiyorum izlemeye başladım ben bu diziyi. ama gerçekten illallah ettim artık. bu dizi hakkındaki hissiyatım resmen şu entrydeki gibi. o bununla olmuş bu şununla olmuş değil mesele. her konaklı, yalılı dizi de böyle mi olmak zorunda ya. kim kimin ardında iş çevirmiş, kim kiminleyken aslında gözü kimde, kim kimin kuyusunu kazıyor. hikaye yaratacağım diye arap saçına döndürdük deseler tamam. ama iğrenç yumaklar bunlar. kardeşinin sevgilisine gönlü düşmüş bir abi, hamile kaldığı adamın kaynanalığını yapan üniversiteli genç kız, babasını zehirlediğini bildiği halde utancından(!) söyleyemeyen oğul, aslında çocuğu olan ama zengin aileye gelin olma sevdası için evladını terkedip türlü entrikaya bulaşmış gelin, evlatları kendi yaşayamadığı hayatı yaşasın diye yaşlı adamla genç kızını evlendirmeye utanmayan ama sonradan eli öpülesi halde sunulan bir adet anne. böyle yazınca ne kadar çarpık değil mi. daha çarpık olan bunların birarada birbirlerine görgüsüzce laf sokarak, gergin fon müziği ile birlikte aynı yemek masasında oturmaları.

    bu diziyi başladığım yerden itibaren izledim izledim izledim ama inanın tiksinti geldi. böyle çarpıklıkları senaryo diye yutturmalarından gına geldi. ana hikayenin yan hikayelerle beslenmesi bu demek değil. birileri artık anlasın bunu. sadece bu diziye değil öfkem. ama buna kısmetmiş içimi dökmek.
hesabın var mı? giriş yap