• islam adlı eserinde uydurma hadislerin tarihsellik içinde nasul vuku bulduklarını tane tane satır aralarında anlatan, bütün bu uydurmaların arkasında bir iktidar ilişkisinin olduğunu gözlerimize sokan büyük alim.
  • islami bilimler profesörü.

    21 eylül 1919'da pakistan'ın hazaraşehrinde doğdu. ilk öğrenimini`pakistan'da der-i nizamî olarak bilinen geleneksel medrese eğitimi şeklinde bizzat kendi babasından ve daha sonra çağdaş islam eğitim yapan bir bir kurumda hazara'da tamamladı.
    1940'da pencab üniversitesi arapçabölümünü bitirdi. 1942'de aynı üniversitede yüksek lisansını tamamlayarak araştırma görevlisi oldu. 1949 yılında oxford üniversitesi'nde doktora çalışmalarını tamamladı. 1950 yılında durham üniverstesinde öğretim görevlisi olarak görev aldı. 1961'de pakistan'da islami araştırmalar ensititüsüne profesör olarak atandı. 1962'de bu enstitünün müdürlüğüne getirildi. 1969 eylül'ünde chicago universitesinde "islam düşüncesi profesörü" olarak göreve başladı. 26 temmuz 1988'de ölümüne kadar bu görevini sürdürdü.

    fazlur rahman, kanaatimce, asri zamanlarin en önemli islam müteffekkiridir.
    islamiyeti; tüm sosyal bilimlerin 'disiplinler arası' mukayeseli tetkikleri perspektifinde inceleyerek; şümullü yorumlar yapmış ve günümüz meselelerini anlayabilcek ve zamanımız muhakemesini tatmin edebilecek alt-yapıyı oluşturacak metinler kaleme almıştır.

    yüzyıllarca islamiyetin kılıcı olmuş bir millet olarak, kalemi olmaktan ne kadar uzak olduğumuzun bir göstergesi de fazlur rahman'dır. zira, merhum ayarında bir ilim adamından mahrum olduğumuz gibi; islam bilimleri ile ilgili zevatın da fazlur rahman'a ne kadar teveccüh ettiği çok şüphelidir! tasavvuf erbabı, rahmanın tasavvufa mesafeli duruşundan yakınırken; tasavvuf meşreb olmayalarsa -maalesef- yazarın bilgisi ve perspektifinden yoksun, kullandığı 'terminoloji'yi bile dine tehdit sayacak kadar gaflet içindedir.

    ancak, haklarını yememek lazım ki;ankara okulu yayınlarından tekrar basılmaya başlayan eserleri büyük bir boşluğu doldurmakta, emekği geçen zevat her daim bizden hayır duası almaktadır.
  • islam'ın eylemden ziyade, islam eğitim ile geniş halk kitlelerinde kabul edilmesi görüşünde olan, toplumların eğitim ile ayağa kalkabileceğine inanan, islamcı hareketlerden uzak duran bu sebeple pakistan'ın o dönemin önde gelen islam alimlerinden mevdudi'nin kendi hareketine katılması teklifini kabul etmediğini beyan eden fazlurrahman, dinde reformu savunmuş, başörtüsü, had cezaları hususunda öne sürmüş olduğu düşüncelerle gelenekçi islamcı kesimin tepkisini toplamış son dönemin önde gelen islam alimlerindedir. günümüzde yaşar nuri gibi zevatın kıvırarak söylediği birçok konuyu samimiyetle ve islam toplumlarının gelişmesi için beyan etmiştir. türkiye'de aydın geçinen birçok mürai ilahiyatçının kendi fikirleri olarak halka duyurmaya çalıştıkları düşünceler esasen fazlur rahman'ındır.
  • balada mezkur calismanin tam kunyesi,

    adil çiftçi, fazlur rahman ile islâm'ı yeniden yorumlamak, kitabiyat yayinlari, ankara,
    2001

    seklindedir. bir de ustadin vefatinin ardindan aralarinda ilber ortayli, mehmet aydin ve alparslan acikgenc gibi talebelerinin hazirlamis olduklari islam arastirmalari dergisinin ozel sayisi mevcuttur ki turkcedeki en hap metindir.

    edit: bu entri, dikkatli okur/yazar cefu tarafindan gozden gecirilmis, icerisindeki maddi hatalar tashih edilmistir*
  • university of chicagoda adina bir salon bulunan profesor.
  • kendi ifadesiyle kuran; yedinci asrın ahlaki-toplumsal sorunlarıyla peygamberin zihninin çatışma noktasında doğmuş olan, “allahın bu dönem ile ilgili yorumu”dur.
  • (bkz: baz luhrmann)
  • "eskiyi yeniden, yeniyi eskisi gibi söyleme" derdinde olan biri. gecitigmiz yuzyilin islami reformistlerinden kabul ediliyor, aslinda yaptigi islamin baglayici degerlerini populer hale getirme cabasindan baska bisey degil. reformist olduguna yonelik atiflar yersiz.

    "fazlur rahman ile islam'ı yeniden düşünmek" diye bir kitap yazildi bu ulkede. bu iddialı basliga kizardi sag olsaydi. onun derdi su;

    "yeniyi söylemelisin ve yine de hep eskiyi, hep yalnizca eskiyi söylemelisin, ama yine de yeni bir sey" wittgenstein
  • büyük islam alimi. islam coğrafyasında çıkmış ender reformistlerden. bu adamı okumayıp islama sallayanları en az bir kere okumaya ve anlamaya davet ediyorum.
  • türkiye'de haksızlığa uğrayan düşünürdür. kendisini mustafa öztürk'ten tanımıştım.
    mustafa öztürk fazlur rahman'ı müdafaa ederken tarihselliği de müdafa etmiştir. yazısından not ettiklerim şunlardır;

    -fazlur rahman dinî düşüncede topyekûn bir ıslah-tecdit yolunda didinen bir ilim-fikir adamıdır.
    -onun islamcılıkla alakası hakkında bir anektod : “lahor’da lisansüstü çalışmalarımı sürdürürken, mevdudi ne çalıştığımı sorduktan sonra, ‘ne kadar çok [ilmî] çalışma yaparsan amelî melekelerin o kadar çok körelir. niçin gelip cemaate [cemaat-i i
    islâmî] katılmıyorsun?” demiş, o zaman benim cevabım şöyle olmuştu: ne olursa olsun, [bilimsel] araştırma yapmayı seviyorum.”

    -vahyin mahiyetiyle ilgili görüşünden dolayı mevdudi ve cemaat-i islami çevresini de bünyesinde barındıran pakistan islamcılarının “münkirü’l-kur’an” ithamına uğrayan ve başına 10 bin rupi ödül konulan fazlur rahman’ın yeri islamcılık vadisi değil.

    -hz. ömer’in birçok içtihad ve uygulamasında olduğu gibi, islam’ın erken dönemlerinde müslüman toplum pratik hayatın ortaya çıkardığı sorunlar karşısında tek tek ayetlere müracaat yerine vahyin ve hz. peygamber’in rehberliğinde yaşadıkları hayat tecrübesinden hâsıl olan dinamik bir gelenek içinde ve özgüvenle çözüm bulma yoluna gitmiştir. bu dinamik tecrübe ve geleneği “yaşayan sünnet” diye ifade eden ve modern zamanlarda da böyle bir gelenek oluşturma ihtiyacının altını çizen fazlur rahman, klasik içtihad anlayışından farklı olarak, nassın konuştuğu konularda da içtihadın gerekliliğine dikkat çeker. çünkü kur’an toplumsal düzen ve hukuk alanında son sözü söylememiş, aksine ilk hitap çevresindeki toplumsal matriste ortaya çıkan tikel sorunlarla ilgili çözümler önermiştir.

    -fazlur rahman’ın namus bildiği fikrî dürüstlük zaviyesinden bakıldığında şunu söylemek gerekir: modernistlik, kur’an’ın düşmana karşı silahlanmayla ilgili at besleme tavsiyesini nükleer silahlanmaya hamletmekte sakınca görmeyen, ama öbür taraftan “iki kadın şahit eşittir bir erkek şahit” hükmünü lafzî mucibine göre uygulamak gerektiğinde ısrar edip bu ısrarının hangi ilmî usule dayandığını açıklamayan zihniyete yakışan bir sıfattır.
    islamcılık vadisinde fazlur rahman
hesabın var mı? giriş yap