• feda..

    kaç zamandır aklımdaydı çocukluğumun beşiktaş'ıyla ilgili bir yazı yazmak. bugüne kısmetmiş..
    az önce beşiktaş tv.de başkan fikret orman'ı dinledim. feda'dan bahsetti yine. beşiktaşlılık duruşundan, değerlerinden, taraftarın biraz daha dişini sıkması gerektiğinden vs. bahsetti..
    yazdıklarım muhtemelen sana ulaşmaz sayın başkan. olsun. ben içimi dökeyim yine de. küçücük bir çocuğun feda öyküsünü anlatayım sana..
    88-89 sezonu. 10 yaşındayım. beşiktaş'ın şampiyon.. ezbere sayarım hala kadroyu (engin,recep,kadir,gökhan,ulvi,rıza,feyyaz,mehmet,mutlu,ali,metin) farkettiniz mi hiç yabancı yok. neyse, ertesi gün sabah gazetesi şampiyon kadronun posterini verecek. büyük boy. kuşe kağıt. gazete şimdiki elli kuruş civarı bir para. tam bir simit parası. günlük harçlığım da o kadar. öğle yemeğim yani. elbistan'da oturuyoruz o zaman. ben dahil üçü okula giden dört kardeşiz. babam işçi, tek maaş, ev kira, bize verebileceği günlük harçlık da malum. bir simit parası. evimiz ilçenin kenar mahallelerinden birinde ve mahallede gazete bayisi yok. çarşıya gitmem lazım. erkenden gitmem lazım yoksa gazete biter. evimiz çarşıyla okulun ortasında. ders yedide başlıyor. okula gitmezsem babam oyar, o posteri alamazsam da kendimi öldürürüm. çalar saat bile yok evde, annemin refleksleriyle uyanıyoruz. ne olur ne olmaz diye sabaha kadar uyuyamadım. beş gibi evden çıktım. en az kırk beş dakika yürümem lazım. cebimde bir simit parası, babam kızar diye kimseyi uyandırmadan çıktım evden. güneş bile doğmamıştı daha.. korka korka yürüdüm. tek ve son paramı adama uzatıp gazeteyi aldım. poster içinde. attım gazeteyi bir kenara. posteri açtım, hiç unutmuyorum ilk iş uzun uzun kokladım niyeyse. baktım sonra bir süre. sonra kat yerlerinden katlayıp koynuma soktum. yağmur başlamıştı hafiften. bir saatten fazla yürüyüp son anda derse yetiştim. o öğle bir şey yemedim. her tenefüs posteri çıkarıp tek tek metin'in, ali'nin, feyyaz'ın yüzlerine baktım. o gün hiç acıkmadım..
    velhasıl sayın başkan, ben yirmi küsür yıl önce yapacağım fedakarlığı yaptım. ve biliyorum ki bu ülkede hala on yaşında çocuklar son paralarını verecek kadar seviyorlar takımlarını. yeter ki siz işinizi yapın. futbolu kirletmeyin. futbol en çocuk çocuk gözüyle güzeldir ve masumiyet gerektirir unutmayın..

    (bkz: ali lidar)

    yazının linki için.
  • "ah dostum şerafettin... hastasın biliyorsun. yatak da olman gerekirken hala beşiktaş hala beşiktaş. beşiktaş seni öldürecek bu genç yaşta dostum dedi doktor enver. ince bir sesle "feda" dedi şeref bey ama kimseler duymadı...

    şeref bey'in bu sözü şimdi beşiktaş tarafından destek amaçlı yapılacak olan t-shirtlerin üstünde baskı haline geliyor. anlamı büyük...
  • taraftar tarafından çok sahipleneceğe benzeyen kampanya. şimdiden dilden dile dolaşıp sosyal medyada hızla yayılıyor. umarım amacına ulaşır.

    edit: bir de bu kampanyanın korsanına rağbet edenler. mümkünse bir daha siyah ile beyazı aynı cümlede kullanmasınlar.
  • "ilişkinin özünde vardır, 'ötekini düşünmek'; bir de 'öteki için düşünmek':-

    'feda' sözcüğünü düşün: sevginin belki de en iyi ölçüsü, kişinin sevdiği 'uğruna' -yani 'yol'unda- ne kadar şeyi 'feda' edebileceğidir. bunun sınır durumu (en son 'ucu') shakespeare'in romeo ve juliet'le gösterdiği olanak: sevenlerin, sevdikleri için kendilerini feda etmeleri: 'o varolmadan, varolamam; o yokolmuşsa, ben de yokolayım düşüncesi-"**
  • 1-2 haftalık dahi olsa en büyük katkıyı beşiktaş'a ben yapmışımdır herhalde.klüp zaten zor durumda.alacaklılar akbaba gibi sessiz sessiz fişin çekileceği anı bile bekleme asaletini gösteremiyor. yolluyorlar icra taleplerini, haciz mektuplarını, staj yaptığım yere de geldi bugün normalde hiç bakmam bile kim borçlu kim alacaklı ama gözüm kaydı işte.neyse şirketlere bir baktım borçlu hanesinde malesef beşiktaşım parlıyor borç miktarı faiz ve gecikmeler hariç 160.000.tl'den fazla istanbul bilmem kaçıncı icra mahkemesine gitmek için benim elimden çıkacak olan yazılacak doğru mektup adresini ve iki mühürü bekliyor.bastım mühürleri ama adresi değiştim eğer posta şubesi de olayı çakmazsa bir hafta içinde mektup ağrı patnos cumhuriyet başsavcılığı'nda olacak.
  • grup yorum'un boran fırtınası ile birlikte müzikal açıdan en başarılı iki albümünden biridir.bütün enstrümanlar harika kullanılmıştır.özellikle davulda volkan öktem döktürmüştür.
  • sözlük anlamı: bir amaç uğruna bir değer ve varlıktan vazgeçme, uğruna verme olan; dört harfli kelime.

    anlamı ne olursa olsun, sonucu ," vazgeçme" olduğundan, neden ve nasıl olduğu konusunda asla konuşmamayı gerektirir ki; bunu başarabilenler bilirler: vazgeçme kısmı değil, bunun nedenini açıklayamama kısmı, fedakarlıktır.
  • beşiktaş taraftarını uzun yıllar sonra birlik, beraberlik ve dayanışma çatısı altında toplayacak tema. tanımı tema şeklinde yaptım çünkü şimdilik t-shirt var sadece daha sonra bir çok ürün eklenecek. fedanın anlamı biz beşiktaşlılar için büyüktür. böyle yaratıcı bir olaya imza atan herkesin önünde saygıyla eğiliyorum ayrıca demirören döneminde yapılamayan herşeyi 2 ay gibi zamanda gerçekleştirmeye başlayan yönetimi kutluyorum.

    fikir babası : http://forzascout.blogspot.com/…etter.html?spref=fb
  • bizi tam kalbimizden vurmuş olan ve yeni sezon öncesi bizi birbirimize daha çok kenetleyecek olan tema, kampanya, tshirt, kelime. tek kelimeyle çok fazla değeri anlatmış beşiktaş ve beşiktaşlı için. özellikle şu zamanda en çok hatırlamamız gerekenleri. sabah beşiktaş resmi sitesinin girişini görüp de boğazında düğümlenme hissetmeyen, tüyleri diken diken olmayan yoktur galiba.
    feda.
  • kendin pahasına vazgeçmektir en değerliden - onun için.
hesabın var mı? giriş yap