• felsefe; varoluşa dair soyut, genel, teorik problemlerle ilgili derinlemesine ve sistemli bir düşünme faaliyetidir. yunanca philosophia demek olan felsefe bilgelik sevgisi anlamına gelir.

    ucundan kıyısından da olsa herkesin okuma yapması gereken bir alan felsefe bana göre. felsefe ile ilgilenenler için bir kitap listesi hazırladım bazıları roman türünde olsa da felsefeye giriş için iyi bir başlangıç kitabı olabilir.

    1-) arthur schopenhauer - mutlu olma sanatı
    2-) arthur schopenhauer - isteme ve tasarım olarak dünya
    3-) arthur schopenhauer - aşkın metafiziği
    4-) arthur schopenhauer - yaşam bilgeliği üzerine aforizmalar
    5-) viktor e. frankl - insanın anlam arayışı
    6-) friedrich nietzsche - böyle buyurdu zerdüşt
    7-) friedrich nietzsche - putların alacakaranlığında
    8-) friedrich nietzsche - iyinin ve kötünün ötesinde
    9-) friedrich nietzsche - ecce homo
    10-) friedrich nietzsche - tragedyanın doğuşu

    11-) ludwig wittgenstein - felsefi soruşturmalar
    12-) rüdiger safranski - felsefenin yaban yılları( schopenhauer biyografisi)
    13-) soren kierkegaard - korku ve titreme
    14-) soren kierkegaard - kahkaha benden yana
    15-) soren kierkegaard - ölümcül hastalık umutsuzluk
    16-) bertrand russell - 3 ciltlik batı felsefesi tarihi kitapları
    17-) bertrand russell - sorgulayan denemeler
    18-) bertrand russell - aylaklığa övgü
    19-) marcus aurelius - kendime düşünceler
    20-) emil michel cioran - çürümenin kitabı

    21-) paul lafargue- tembellik hakkı
    22-) sun tzu - savaş sanatı
    23-) thomas more - ütopya
    24-) wilhelm reich - dinle küçük adam
    25-) montaigne - denemeler
    26-) albert camus - mutlu ölüm
    27-) albert camus - yabancı
    28-) albert camus - defterler
    29-) aristoteles - poetika
    30-) desiderius erasmus - deliliğe övgü

    31-) jean paul sartre - bulantı
    32-) jean paul sartre - yaşanmayan zaman
    33-) jean paul sartre - sözcükler
    34-) jean paul sartre - varlık ve hiçlik
    35-) ırvin d. yalom - nietzsche ağladığında
    36-) ırvin d. yalom - bugünü yaşama arzusu
    37-) platon - sokrates'in savunması
    38-) platon - devlet
    39-) cicero - ölüm üzerine
    40-) cicero - yaşlılık üzerine

    41-) seneca - teselliler
    42-) augustinus - itiraflar
    43-) boethius - felsefenin tesellisi
    44-) epiktetos - düşünceler ve sohbetler
    45-) fernando pessoa - huzursuzluğun kitabı
    46-) cesare pavese - yaşama uğraşı
    47-) david hume - insan doğası üzerine bir inceleme
    48-) david hume - din üzerine
    49-) voltaire - candide
    50-) peter singer - hayvan özgürleşmesi

    51-) jean-jacques rousseau - toplum sözleşmesi
    52-) jean-jacques rousseau - yalnız gezerin düşleri
    53-) jean-jacques rousseau - emile
    54-) jean-jacques rousseau -insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı
    55-) sigmund freud - psikanaliz üzerine
    56-) sigmund freud - mutlu olma ihtimalimiz
    57-) goethe - faust
    58-) gündüz vassaf - cehenneme övgü
    59-) mihail lermontov - zamanımızın bir kahramanı
    60-) aldous huxley - cesur yeni dünya

    61-) anatole france - kırmızı zambak
    62-) cemil meriç - sosyoloji notları
    63-) cemil meriç - bu ülke
    64-) lev nikolayeviç tolstoy - itiraflarım
    65-) lev nikolayeviç tolstoy - insan ne ile yaşar
    66-) franz kafka - dava
    67-) franz kafka - aforizmalar
    68-) elias canetti - körleşme
    69-) jose ortega y gasset - sevgi üstüne
    70-) louis-ferdinand celine - gecenin sonuna yolculuk

    71-) baruch spinoza - ethika
    72-) fyodor mihailoviç dostoyevski - karamazov kardeşler
    73-) fyodor mihailoviç dostoyevski - ecinniler
    74-) fyodor mihailoviç dostoyevski - yeraltından notlar
    75-) jostein gaarder - sofie'nin dünyası
    76-) hermann hesse - bozkırkurdu
    77-) hermann hesse - siddharta
    78-) hermann hesse - demian
    79-) niccolo machiavelli-prens*
  • büyük filozofların önemli eserlerinden oluşan kişisel listemdir. teorik felsefenin kolay okunabilir eserlerini ve çapraz okuma ile sinerji oluşturabilecek eserleri - ya da başka bir şeyi - hesaba katarak kendimce sıraladım. hadi bakalım!

    1. platon ile başlayalım. birçok yönden tüm batı felsefesinin babası olan platon'un düşüncesi modern felsefe için zemin hazırlamıştır.

    politeia,* tartışmasız bir felsefe klasiği ve okuması oldukça kolay. ünlü mağara alegorisini içerir.
    savunma,felsefenin ne olduğuna ve ne işe yaradığına dair müthiş bir felsefe içeriyor.
    theaetetus, temel epistemolojik soruyla ilgileniyorsanız: bilgi nedir?
    phaedo, platon'un zihin ve ruhu ele aldığı diyaloğu.
    meno, platon'un erdem ve içsel fikirleri ele aldığı diyaloğu.

    "başarılması gereken iş ne kadar büyük olursa olsun, bu durumda her zaman ve herkesçe kabul olunan kural şudur: pek büyük konulara geçmeden önce, ilkin küçük ve daha kolay örnekler üzerinde denemelerde bulunmalı."

    2. aristoteles: platon okunması kolay, ancak felsefi olarak biraz karamsar olmasına rağmen, aristoteles'in felsefi keskinliği benzersizdir

    nikomakhos'a etik: aristotelesçi erdem etiği üzerine son derece etkili ve okunması kolay bir eser. yeterince gaza gelirseniz, devamı olan politika'ya geçin.
    metafizik: bu, kant'ın saf aklın eleştirisi ile birlikte, muhtemelen batı felsefesi tarihindeki en önemli eserdir ve ne kadar kuru görünse de, felsefe konusunda ciddi olan herkes tarafından okunmalıdır, olduğu gibi tüm metafiziğin temellerini içerir.
    organon: mantık ve kavramsal analizin temellerini atan bir çalışma
    poetika: edebiyat kuramında yazılmış ilk eser ve estetikle ilgilenen herkes için vazgeçilmez bir eser.
    not: aristoteles felsefesi başlangıçta neredeyse bir bin yıl boyunca kenara itilmiş olsa da, arap filozoflar sayesinde ms ikinci binyılın başında bir retro yaptı.

    "adalet ilkin devletten gelmelidir. çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir."

    3. okumanız gereken üçüncü filozof hiç şüphesiz rené descartes'tır . onunla önceki adamlar arasında iki bin yıllık felsefe olabilir, ama büyük bir devrim söz konusu. felsefenin o zamana kadar başardığı her şeye şüpheci bir yaklaşım getiriyor ve bilgi idealini ve onu elde etme yöntemini ortaya koyuyor.

    discourse on the method

    "çıkış noktamız bireyin subjektivitesidir. çıkış noktamızdan bakıldığında ‘düşünüyorum öyleyse varım’ gerçeğinden başka bir gerçek olamaz. herhangi bir gerçekten önce, bir mutlak gerçek olmalıdır. bu gerçeği kavramak basittir, zira bireyin varlığında mevcuttur."

    4. şimdi demokrasinin yükselişine ve yeni sosyal ve politik felsefeye bakalım. jean-jacques rousseau

    toplum sözleşmesi: aydınlanmayı, fransız devrimi'ni ve cumhuriyetçiliğin gelişimini yaldır yaldır etkileyen kitap. şu sözlerle başlar: “insan özgür doğar ve her yerde zincire vurulur. kendilerini başkalarının efendisi sananlar, gerçekten onlardan daha büyük kölelerdir.” hele hele:)

    emile veya eğitim üzerine: pedagoji eğitimi ve felsefesi ile ilgilenenler için bonus kitap. kitap, kant'a günlük öğleden sonra yürüyüşünü unutturmasıyla ünlüdür. (yani şehir efsanesi olabilir bilemiyorum.)

    "gerçek anlamıyla bir demokrasi hiçbir zaman var olmadı ve var olmayacak. büyük bir çoğunluğun yöneten ve daha azının yönetilen olduğu bir düzen doğal yasaya aykırıdır."

    5. tamam, artık felsefeyi yapıbozuma uğratalım: ludwig wittgenstein! tüm zamanların en karizmatik adamı. şimdi, önce ampiristleri, rasyonalistleri ve kant'ı ele almamız gerektiği ileri sürülebilir, ancak felsefenin tarihsel ilerlemesi mutlaka en iyi ilerleme olmadığı için ve özellikle kant, kırılması zor bir ceviz olarak bir üne sahip olduğundan witt için iyi bir sıra bu. felsefenin metafizikten arındırılması çok heyecan verici değil mi?

    tractatus logico-philosophicus. kitabın ismi bile ayrı bir karizma. en sevdiğim. okuması çok zor. bir cümleyi beş kez okuyup gene de anlamıyorsanız üzülmeyin herkes böyle :)modern mantığın icadından sonra ortaya çıkan, her şeye cevaplar sunan, ama yine de son cümleyle hepsini yok eden etkileyici bir mantıksal kibir çalışmasıdır.
    ben hayatımda böylesine bir ayar cümlesi görmedim, duymadım.
    (bkz: üzerine konuşulamayan konusunda susmalı)

    6. düzyazısının güzelliğiyle ayağa kalkmak ve insanlık durumuna ilişkin analizinin derinliğiyle çaresizlik çukurlarına atılmak ister misiniz?
    o zaman buyurun soren kierkegaard

    korku ve titreme: insan varoluşunun saçmalığını, güzelliğini ve dehşetini saflığı içinde ortaya koyan canım kitap. kierkegaard, ibrahim ve ishak'ın hikayesini şaşırtıcı bir keskinlikle yapıbozuma uğratıyor, etik ve dini, bilgi ve inancı bir çarpışma rotasına yerleştiriyor.

    kierkegaard'a doyamıyor musunuz? kierkegaard'ın öznelliğe övgüsü – “öznellik hakikattir” – ve onun felsefi geleneklerle, özellikle hegelcilik ve onun her şeyi silip süpüren nesnelciliğiyle ilgilidir.

    "felsefenin dediği doğru. hayat geriye doğru anlaşılır. ama burada bu cümleyi unutuyoruz: ileri doğru yaşanmalı"

    7. sırada , deneyciliğin şampiyonu david hume. o sadece güzel felsefe yazmakla kalmadı, aynı zamanda ampirizmi şüphecilikle ilgili ünlü sonucuna götürdü.

    (bkz: insan doğası üzerine bir inceleme)

    "insan akıllı bir yaratıktır; böyle olduğu için de uygun gıdasını bilimden alır; fakat insanın bilgisinin alanı öylesine dardır ki, bilimden aldığı besinlerden ancak çok az bir kısmı için ümitlenilebilir."

    8. deneyciliğin olduğu yerde, rasyonalizm yakındır ve bu yüzden sizi varlığıyla bizi kutsayan en müthiş rasyonalist spinoza'ya davet ediyorum.

    etik: bu kitap zor olabilir, ancak belirli temel öncüllerden başlayarak bir mantıksal hareketten diğerine ilerleyerek rasyonalist yöntemini gösteriyor.

    "mutluluk, erdemin ödülü değil erdemin kendisidir."

    9. immanuel kant: kendisi hakkında ya kantçı olunur ya da kanta karşı. ama onun adı anılmadan felsefe yapılamaz denilen adam. şimdiye kadar yazılmış muhtemelen en büyük felsefi esere geldik:
    (bkz: saf aklın eleştirisi)

    bu muazzam ve derin eser ve devrimci etik teorisi, felsefenin manzarasını sonsuza dek değiştirdi, asırlık düşmanların, ampirizm ve rasyonalizmin, gerçekçilik ve idealizmin siperlerini yıktı ve bunların barış içinde bir arada var olabileceğini gösterdi.

    "tanrıyla konuşmayı dilemek saçmadır. kavrayamadığımızla konuşamayız; ve tanrı’yı kavrayamayız; o’na sadece inanabiliriz. işte bu yüzden duacının davranışları özneldir."

    10. kantçı felsefe dönemi gerçekten de kısaydı ve birinci eleştiri'nin yayınlanmasından sadece 20 yıl sonra, yeni rüzgarlar alman felsefesini çok farklı bir yöne savurdu. kant sonrası alman felsefesinin şampiyonu hegel'e geçelim.

    ruhun fenomenolojisi: hegelci üç diyalektik yöntemi en iyi özetleyen bu çalışmadır: tez, antitez ve sentez.

    mantık bilimi: eleştirmenlerce beğenilen fenomenoloji'nin resmi devamı olan bu çalışma, hiçlik ve konsept gibi tuhaf karakterlerle karşılaşıyoruz.

    "sınırlamaların farkında olmak, şimdiden onların ötesinde olmaktır."

    11. kant-sonrası alman felsefesinin tümü hegel'inki gibi değildi ve işte burada tüm zamanların en düşündürücü filozoflarından birine felsefenin kötü çocuğu ve dünyanın her yerindeki genç emoların hayali: friedrich nietzsche.

    böyle buyurdu zerdüşt: faşist nazi hareketi tarafından yaygın olarak yanlış anlaşılan ve trajik bir şekilde yanlış kullanılan bireyciliğin daimi eseri.

    ecce homo. özgün bir filozofun tuhaf bir çalışması olan ecce homo, nietzsche'nin kendi öz değerlendirmesi. ironik işte insan!

    "en zalim hayvan insandır."

    12. şimdi felsefe tarihinin okunması gereken son büyük eserlerine gelirken, size bu listedeki en zor ve aynı zamanda tartışmalı filozoflardan biri olan martin heidegger'i sunuyorum:

    varlık ve zaman. varlık ve zaman üzerine iki bölümden oluşan kitap serisini hiç bitirmemiş olmasına rağmen, bu eser 20. yüzyıl felsefesinin merkez üssünde yer almakta, etki ve felsefi hünerde yalnızca wittgenstein'ın eserleriyle rekabet etmektedir. varlık ve zaman, modern varoluşçuluk ve fenomenolojinin en önemli eseridir. heidegger, insan varoluşunun kaygı ve korku gibi merkezi yönleri üzerine bir felsefe örer. her ikisi de zamansal doğamızdan doğar ve kendimiz ve dünyadaki yerimiz hakkında daha derin bir anlayış kazandığımız hermeneutik bir döngü fikrini geliştirir.

    "felsefe yolda olmaktır."*

    not: eserleri zamansal bir düzende (çağ bazında) incelediğim bir entry ile devam edecektir. iyi okumalar. oluşturabilecek eserleri - ya da başka bir şeyi - hesaba katarak kendimce sıraladım. hadi bakalım!

    debe editi: okuyanlar ve beğenenlere teşekkürler. devamı niteliğindeki entry için (bkz: #129250324)
  • serinin ikinci entrisi: birincisi için (bkz: #129207297)

    favori filozoflarımı zamansal bir düzende sunmak istedim. (neden? ben de bilmiyorum. sanki iyi olur gibi geldi.)

    1. antik çağ

    herakleitos: belki de başka hiçbir sokrat öncesi filozof, diğer filozofları ünlü herakleitos'tan daha fazla etkilemedi.
    "beklenmedik olanı beklemedikçe, onu bulamayacaksın."

    2. erken orta çağ

    plotinus: erken hristiyanlık üzerindeki etkisi çok büyüktü.
    "kendine çekil ve bak. ve henüz kendinizi güzel bulmazsan, güzelleştirilecek bir heykelin yaratıcısı gibi davran."

    aziz augustinus: belki de tüm ortaçağ filozoflarının en cana yakın ve dokunaklı olanıdır.
    "tanrım beni iffetli kıl, ama henüz değil."

    3. geç orta çağ

    ibn rüşd*: katolik ortaçağ felsefesinde ve aristoteles felsefesinin yeniden kurulmasında son derece etkili biri.
    "nerede olursak olalım ilim ana yurdumuzdur, bilgisizlik yabancı bir yer.
    fikirlerin kanatları vardır, kimse insanlara ulaşmasını engelleyemez."

    ockham'lı william: çok sayıda inceleme yazdı ve ünlü usturası gibi temel felsefi fikirleri iz bırakmıştır.
    "her şeyin birbirine eşit olduğu bir ortamda, en basit açıklama doğruya en yakın olandır."

    4. rönesans
    francis bacon: novum organum. bacon'ın tümevarımı bilimsel araştırma için yeni araç olarak sunan ünlü eseri.
    "bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir."

    niccolò machiavelli: prens. güç için can atanlar için mükemmel bir çalışma olup, günümüzde tiran özentileri için makyavelci kurallar ve ilkeler olarak bilinen şeyi sunar.
    "kötülük bir seferde bütünüyle yapılmalıdır. tatmak için ne kadar az zaman olursa o kadar az yaralayıcı olacaktır. iyilik ise daha iyi tadına varılsın diye azar azar yapılmalıdır." oy oy oy...

    thomas hobbes: leviathan. adı ne kadar heyecan verici olursa olsun, konu içeriğinine geldiğinde machiavelli'nin prens'inin antitezi bu olsa gerek. aynı zamanda tüm zamanların en etkili siyasi eserlerinden biri.
    kısa, öz, etkili: "scientia potentia est"*

    blaise pascal: düşünceler.
    "kalbin kendine has nedenleri vardır ki, akıl hiçbir zaman anlayamaz."

    5. erken modern

    john locke: insan anlayışına dair bir deneme. modern ampirizmi en başta bu çalışma başlatmıştır. aynı zamanda insan zihninin ve bilişsel kapasitelerin yeni analizlerini sunar.
    "doğuştan bilgi yoktur ve insan zekası doğduktan sonra dolmaya başlayan bomboş bir levhadır."

    george berkeley: insan bilgisinin ilkelerine ilişkin inceleme. üç büyük ampiristten ikincisi olan berkeley, açık idealizmi ve tanrı'ya olan felsefi güveniyle bilinir. dahiyane bir filozoftur .
    "insanların birkaçı düşünür, bununla birlikte hepsinin düşünceleri vardır." ahahha:)

    leibniz: monadoloji ve yeni denemeler. spinoza'ya alternatif olarak bahsetmiştim.
    "sevmek, mutluluğumuzu bir başkasının mutluluğuna bağlamaktır. vücutlar birbirine engel olurlar ama ruhlar olmaz."

    6. 19. yüzyıl

    arthur schopenhauer: schopie dostum, o meşhur karamsarlığından dişil enerjim zafiyet geçiriyor:)
    "aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... nihai olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve özenle devam ederiz, tıpkı sonunda patlayacağından emin olsak da, olabildiğince uzun ve büyük bir sabun köpüğü üflememiz gibi."

    7. çağdaş

    bertrand russell: principia mathematica. tüm matematiği mantığa dayandırmak vahşi ve cesur bir girişim. bunu sadece meraklılarına tavsiye ederim.
    "akıllılar hep kuşku içindeyken aptallar küstahça kendinden emindir." ahahha bayıldım:)

    simone de beauvoir: ikinci cins. klasik feminizm.
    "dünyanın temsili erkeklerin eseridir; onlar dünyayı kendi bakış açılarından tanımlarlar." ne kadar da doğru...

    michel foucault: toplumun bilinçaltı yapılarının, belirli bir zamanda ve yaşta mümkün olduğunu düşündüğümüz şeyleri nasıl belirlediği fikrini sunar.
    "hapishanelerin, fabrikalara, okullara, kışlalara, hastanelere ve bütün bunların da hapishanelere benzemesi şaşırtıcı değil mi?" bu da foucault’nun panoptikon’u.

    ve son filozof jean-paul sartre: çünkü varlık ve hiçlik gibi olmanın yerini hiçbir şey tutamaz. varoluşçuluk bir hümanizmdir.

    "kötülük, ancak tam hızla giderken dengede kalabiliyordu, bisiklette olduğu gibi..." :(

    debe editi: “felsefesiz yaşamak gözü kapalı yaşamaktır'' (bkz: descartes)

    edit 2: x filozof neden yok diye sitem eden suserler: başta belirttiğim üzere liste favori filozoflarımdır.
  • felsefeye başlamanız için ilk önce bir temele ihtiyacınız var bu elzemdir. bunu yapmazsanız 5 sayfa okuyup ne diyo bu niçe ne mal adammış ya dersiniz. bu temel içinse üç kitaba ihtiyaç duyarsınız.

    1-felsefeye giriş (bkz: ahmet arslan)
    2-felsefe tarihi (bkz: ahmet cevizci)
    veya (bkz: bertrand russell)'ın alfa yayınlarından 3 ciltlik batı felsefesi tarihi kitabı.
    3-felsefe sözlüğü (bkz: ahmet cevizci)

    felsefeye giriş kitabını hatmetip filozoflar ve fikirleri hakkında biraz ön bilgiye sahip olduktan sonra soğumadan felsefe tarihine geçiniz.
    "ben düşüncesini bildikten sonra napayım tarihini bilader" demeyiniz lütfen. çünkü felsefe tarihi filozofların düşüncelerini daha iyi anlamak ve onlara objektif bakabilmeniz adına elzemdir.

    buna en iyi örnek ünlü alman filozof (bkz: nietzsche)'dir. nietzsche zamanında bir rus hatunu düşüremeyip onun acısını kaldıramadığı için büyük ölçüde bundan ötürü kadınlarla ilgili negatif şeyler yazmıştır. siz nietzsche'nin neyden etkilendiğini bilmeyip "adam haklı lan bilader" deyip sevgilinizden ayrılıp ardından kadınlara küsüp yalnızlık içinde kahrolmayın diye felsefe tarihi elzemdir. filozofların subjektif ve objektif düşüncelerini ayırıp onları daha iyi eleştirin diye felsefe tarihi elzemdir.

    filozoflar aynı kelimeleri bile farklı anlamda kullanır. buna en iyi örnekse (bkz: hegel)'dir.
    filozofları daha iyi anlamanız için terimlerini çok iyi kavramanız gerekir işte burada da felsefe sözlüğü devreye girer.

    bu kitaplarla temeli attıktan sonra tebrikler artık siz de bir filozof adayı oldunuz demektir. (bkz: komik olmayan şakalar)

    buradan sonra kişinin tercihine bağlı olarak kitap seçimleri yapılabilir. benim tavsiyem ilk önce biraz antik yunana bakmanızdan yanadır fakat bu şart değildir. neticede felsefe matematik gibi birikimli bir bilim değildir en baştan başlamanıza gerek yoktur keza felsefe bilim de değildir.

    ama tavsiyem ilk önce (bkz: sokrates) (bkz: platon) (bkz: aristoteles) üçlüsüne bakmanızdan yanadır.
    bunlar için ilgi alanınıza göre googleden araştırmalar yapınız fakat en temellerden olan herkesin bildiği sokrates'in fikirlerini platonun yazdığı "devlet" kitabını okumanızda fayda var.
    yunana da az bakındındıktan sonra istediğinizi istediğiniz şekilde okuyabilirsiniz.

    dipnot:dostlarım bu yazılanlardan sonra sizden tek bir ricam var oda nietzsche'yi ihmal etmeyip zerdüştü okumanızdır.
  • bazıları okurları zorlayabilecek tavsiyelerdir. bu listeler genelde felsefe tarihinin temelleri diyebileceğimiz metinleri içermekle beraber bence eğer felsefeye daha önce hiç ilgisi olmamış ya da başlangıç seviyesinde ilgisi olan kişiler tarafından dikkate alınırsa, onlar için zorlayıcı olmakla kalmaz, bir bakıma felsefeden soğumalarına neden olabilir. dolayısıyla ben de hem felsefeyi gerçekten merak eden fakat daha önce hiçbir teması olmamış kişiler için hem de her seviyeden okur için bir iki kitap tavsiye edeceğim ve herkesin göz önüne alması gereken bir kaç noktaya değineceğim.

    yorumumun sebebine kısaca değineyim. daha önce hiç felsefe metni okumadıysanız ve felsefe tarihine ilişkin genel bir içgörü veya fikir edinmek istiyorsanız, doğrudan filozofların ana metinlerine girmek yerine (platon'un diyalogları biraz istisna) felsefe tarihi kitapları okumanız daha yararlı olur. sözgelimi platon okuyup oradan descartes'a ya da nietzsche'ye atlamak amatör bir felsefe okuru için bir cehennem azabı yaşatabilir. bana kalırsa bu tür tavsiyelerde özellikle türkçe literatür için başucu eseri olması gereken seri ahmet arslan hocanın ilkçağ felsefe tarihi'dir. çoklukla göz ardı edilen presokratikleri (genelde hemen nietzsche, heidegger vb. okuyayım gibi bir heves görülebiliyor çünkü) ve antik felsefenin genel düşünce iklimini sade bir dille anlatmakla beraber, okurun zihninde antik filozofların felsefelerine ilişkin sağlam temeller oluşturur. bu temeller de bütün felsefe tarihini anlamanız bakımından mühimdir.

    eserin ikinci en büyük avantajı da türkçe yazılmış olmasıdır. çünkü üzülerek söylemeliyim, dilimize tercüme edilmiş olan pek çok felsefe metninin çevirisi bir faciadır. tinin fenomenolojileri, saf akıllar vb. bu tavsiyelerin gediklisi fakat bunları şayet iyi bir yabancı diliniz yoksa okumaya yeltenmeyin derim. yabancı dilden kastım, ileri seviye ingilizce ve metnin ana dilinde en azından kavram izi sürecek kadar o dile hakimiyet. ama yalnızca ingilizce ile bile türkçe tercümeyi karşılaştırarak bir nebze daha sağlıklı okumanıza yardımcı olur. fakat unutmayın ki anglosakson dünyada bile kavramların karşılığı konusunda ciddi tartışmalar vardır. zira felsefe kavramlarla yapılır ve dilimize bazı kavramları nasıl aktardıklarını görseniz aklınız çıkar. burada bahsettiğim sadece kötü tercüme falan değil düpedüz okuru yanlış yönlendiren vahim hatalar. o yüzden bu okuma tavsiyeleri verilirken tercümenin niteliği türk okuru için bazen metnin kendisinden bile büyük önem arz ediyor. dahası kritik, fenomenoloji, varlık ve zaman vb. metinler felsefe ile yalnızca ilgilenenlerin anlamak bir yana felsefeden soğumalarına neden olabilecek eserlerdir. zira hem işledikleri konular itibarıyla oldukça kapsamlı bir felsefe birikimi gerektirirler hem de problemleri ele alış biçimleri başlangıç seviyesinde bir okur için ağırdır.

    tercüme meselesine dönersek, mesela antik metinler için ari çokona, ortaçağ metinleri için çiğdem dürüşken tercümeleri çok iyi. ya da nietzsche çok okunduğu için farklı tercümeleri var ama mustafa tüzel bir kavram bütünlüğü bakımından oldukça tutarlıdır. demek istediğim felsefe metinlerini hangi yayınevi daha özenli basar vb. gibi faktörleri de mutlaka araştırın.

    genel felsefe tarihi olarak bir tavsiye vermek istiyorum. tam da bu tercüme meselesinden sonra çok yerinde aslında. anthony kenny'nin a new history of western philosophy başlıklı 4 ciltlik felsefe tarihi. ben bu kitabın e-kitap versiyonunu almıştım yıllar önce. genel olarak gayet yararlı bulmuştum. çevrildiğini duyunca çok sevindim ve çıkar çıkmaz aldım ciltleri. şu kadar söyleyeceğim, tüm kitapları ilk fırsatta sattım kitapçıya. her cildi farklı kişilere çevirtince ne kavram bütünlüğü kalıyor ne bir şey tabii. türkçesi okunmayacak seviyede olmamakla birlikte çok ciddi kavramsal yanlışlar içeriyor. karşılaştırmalı okuyacaksanız bu kitabın orijinalini malum ortamlardan bulabilirsiniz. eserin güzelliği her dönemi mantık, estetik, metafizik gibi temel felsefi disiplin başlıkları altında ayrı ayrı ele alması. dolayısıyla giriş seviyesiyle beraber biraz daha literatüre hakim kişiler için de güncel ve özgün bir kaynak.

    son olarak okumuş olduğum ve tercümesine de güvendiğim birkaç kitap yazayım:

    pierre hadot - ilkçağ felsefesi nedir

    hadot müthiş bir filozof. eser hem ilkçağ felsefesine dair özgün bir perspektif barındırıyor hem de okuru felsefi refleksiyona aşina kılıyor. bu eserden bir alıntı yapacağım. platon'un diyalogları da bildiğimiz gibi felsefenin temelleri arasında bulunmakla beraber herkesin başlangıçta okuduğu metinlerden. peki bu diyaloglarda işlenen konuların ötesinde, diyalogun doğasının ne olduğu, platon'un neden bu formu tercih ettiğini düşündünüz mü? hadot bununla ilgili şöyle diyor:

    "gerçek bir diyalog yalnızca sahiden diyaloga girmek istiyorsak mümkündür. muhataplar arasında var olan ve tartışmanın her aşamasında tazelenen bu anlaşma sayesinde, muhataplardan biri kendi gerçeğini diğerine dayatmaz, tam tersine, girdikleri diyalog muhatapların her birinin kendini diğerinin yerine koymasına, yani kendi görüşlerini aşmasına yol açar. içtenlikle yürüttükleri çabaları sayesinde, muhataplar, kendilerini logos denilen üstün bir yetkeye tabi kıldıkları ölçüde, kendiliklerinden ve kendilerinde, kendilerinden bağımsız bir gerçekliği keşfederler."

    işte hadot bunu diyalog etiği olarak adlandırır. bahsettiği şey de aslında felsefi refleksiyonun hala güncelliğini koruyan özniteliğidir. sözgelimi çevrenizdeki insanlarla bir fikir tartışması öncesinde, bahsi geçen tavrın ne kadar benimsendiğini düşünün. genelde çoğumuz bir diyaloğa girmeden önce savunma veya saldırı içgüdüsüyle davranırız. dolayısıyla burada logos, yani diyalog söz konusu olamaz. özetle hadot'nun bu eserini ilgi derecesi girişten ileri seviyeye kadar olan her felsefe okuruna tavsiye ederim.

    özel olarak ortaçağ felsefesi'ne ilgi duyanların mutlaka edinmeleri gereken eser:

    etinenne gilson - ortaçağ'da felsefe

    ortaçağ felsefesi'ne gerçekten detaylı olarak eğilmek isteyenler için çok önemli bir başucu eseri. hemen her felsefe tarihi kitabında bulabileceğiniz (bertrand russel'ınkinde çok kısıtlıdır mesela) standart ortaçağ tablosunun ötesinde, çağın ruhunu, muhtelif görüşlerin kökenlerini kavramanıza yardımcı olacak bir kitaptır.

    ortaçağ'dan devam edelim. yine göz ardı edilen bir metin:

    boethius - felsefenin tesellisi

    ölüme mahkum edilen boethius'un bizzat felsefenin kendisi ile girdiği diyaloglardan oluşan eser özellikle özgür irade, kader vb. meseleleri tartışır. temel bir ortaçağ metni olması bakımından söz konusu kavramları hristiyanlık bağlamında düşünme imkânı vermesinin yanında yine felsefi etkinliğin, akıl yürütmenin doğası açısından da ufuk açar. bunun ardından augustinus'un itiraflar'ının özellikle 10.-13. kitaplarını okuyabilirsiniz. gilson'unki başta olmak üzere muhtelif kaynaklardan da genel bir ortaçağ felsefesi tarihi okursanız oldukça tatmin olursunuz.

    son olarak günümüze biraz daha yakın ve yine her seviyede okuyucu için uygun bir kaynak:

    christian delacampagne - 20. yüzyıl felsefe tarihi

    bu kitap dilimizde yıllardır olmasına karşın hiçbir tavsiyede görmüyorum, çok ilginç. bir filozofu anlamaya yaklaşmak için onun çağının koşullarını, düşünce atmosferini iyi anlamanız gerekir. işte bu kitap 20. yüzyılda felsefenin nasıl bir atmosferde bulunduğuna dikkat çekiyor. yani siz 20. yüzyıldaki felsefeyi ve filozofları iki dünya savaşını, bunların etkilerini göz ardı ederek okumaya çalışırsanız oradan doğru temellere oturan bir fikir çıkma ihtimali düşük olur. delacampagne'nin bu kitabının içindekilerden sadece bir kısım yazacağım fikir vermesi bakımından:

    iii-auschwitz'i düşünmek
    1.sürgün yolları
    2. heidegger'in seçimi
    3. ilk soruşturmalar
    4 aydınlanma davasının peşinde

    bu kısımdan bir alıntı:
    "auschwitz, tabu bir konu mudur?
    savaş sonrası dönemin felsefi, edebi, sanatsal eserlerinin pek de bahsetmediği bir konu olduğu kesindir. bahsedildiğinde ise, sanki temsiln sınırına itilmiş bu 'şey' ile ilgili hiçbir doğrudan söylem mümkün değilmiş gibi, metafor tarzında -beckett'in tabiriyle- 'adlandırılamaz'a değinilir."

    bitirirken, bu eserle ilgili bir dipnot düşeyim. anlayacağınız üzere alışıldık manada salt nesnel (böyle bir şey de mümkün değildir gerçi) bir felsefe tarihi olmaktan ziyade, bir dönemin politik, sosyolojik, kültürel vb. yönlerden felsefeyle ilişkisini ortaya koymaya çalışan bir metin. auschwitz'in gündeme alındığı bir ortamda nesnel kalma çabası bir bakıma imkânsızdır zaten. dolayısıyla doğa biliminin yöntemine has bir nesnellikle çözümlenen bir kavramlar veya fikirler tarihi bekleyenlere pek hitap etmeyebilir.
  • platon'dan symposion'u (şölen adıyla da çevirisi vardır) tavsiye etmek isterim.
    kabalcı yayınlarınınki çok güzel bir çeviriydi. piyasada hala bulunuyor mu bilemiyorum.
    bu eser, platon'nun diğer eserlerine göre daha kolay okunabiliyor gibi gelmiştir hep bana.

    yine platon'dan kratylos da felsefeye dışardan bakan ama dil, tanım, cümle, kelime vs. gibi filolojik kavramlara ilgi duyanlar için okuması zevkli bir eser olabilecektir.

    öte yandan ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri de antik yunan filozoflarını tanımak için en temel kaynaklardan biridir. diogenes laertios tarafından ms ı.yy'da yazılmıştır.

    ayrıca yukarıda bir entride tractatus logico philosophicus tavsiye edilmiş.
    bu kitabı okumayın. bu kitabı oturun çalışın. hatmedin. wittgenstein başka bir dünyadır.
  • bir kitap değil ama muhteşem bir internet sitesi tavsiyesi:

    https://www.denizcemonduygu.com/philo/browse/

    thales'ten başlayarak, neredeyse günümüze kadar olan filozofların temel fikirleri; birbirleriyle bağlantıları; kimin kimden etkilenip; kimin hangi fikre karşı çıktığını harika bir görsellik ve kullanım kolaylığıyla sunan büyük bir emek harcanmış bir site.

    edit: mobilde düzgün çalışmıyor; bilgisayar üzerinden denemelisiniz.
  • umberto eco’nun ve riccardo fedriga’nın felsefe tarihi serisinin bu tavsiyeler içinde yer alması gerektiğine inanıyorum.
  • 'platon bir gün kolunda bir ornitorenkle bara girer'
    yeni başlayanlar için eşsiz bir kaynak olacaktır.

    bu sayfa zamanla mükemmel tavsiyelerle dolacaktır şüphesiz.
hesabın var mı? giriş yap