• rte ne kadar laiklik yanlısı ise feministler o kadar eşitlikçidir.

    (bkz: feminazilerin fantastik aforizmaları)
    (bkz: feministlerin ikiyüzlülüğü)

    feminizmin ne olduğunu wiki'deki tanımından bakıp öğrenmeye çalışmayın, o tanımlar geçerliliğini yitireli 50 yıl oldu. güncel feminizm akımları, kaç parça olursa olsun, 2. dalga feminist mantığın devamıdır ve zehirlidir. feminizm gerici bir baskı ideolojisidir. ne olduğunu bilmeyenler ve detaylı bilgi için meraklılarına;
    (bkz: gender studies/@toroslardir benim yurdum)
  • feministler yüzünden oluşan algı. zira günümüzde feminizm güzel bir hareket iken takipçileri feministlerin yüksek bir çoğunluğu inanılmaz iticilikte ve resmen harekete destek vermeseler daha çok katkı sağlayacak nitelikte insanlar.

    zira tanımına bir bakın: ''xvııı. yüzyılda fransa’da filozoflar ve kadın yazarlarca ortaya atılan ve savunulan, daha sonraki yüzyıllarda her toplumda yandaş bulan, kadının siyasal ve toplumsal haklar bakımından erkekle eşit olması gerektiğini öne süren ve bunu gerçekleştirmeye çalışan akım.''

    bunu çok önceleri de ifade etmiştim, aşırı (femen'in kıçına haç sokması mesela), yargısız (taciz etmeyen bir kişiyi taciz etti diye suçlayıp üzerine saldırmak), mantıksız ve kendi cinsine zarar veren (veet ürünlerinde adriana lima kullanıldı da kadın metalaştırıldı diye veet standındaki kıza saldırmaları) hareketlerinden dolayı dünyanın ve kadınların ihtiyacı olan bir hareketin adını kötüye çıkarıyorlar.

    öyle böyle değil hem de. gerçek feminizm bu değil diyecek insan bile kalmadı nerdeyse. nerede eşitlik için çalışmak, nerede bu anlamsız hareketler?

    genelleme yapmadan devam etmek istiyorum ama aşırı feministlerin hepsinde bu çirkef ve anlamsız saldırganlık olduğu sürece asıl vermek istedikleri mesajı veremeyecekler. böyle olunca da artık insanlar kadın haklarını savunan bir şey yazarken ''feminst değilim ama bla bla...'' şeklinde yazılar yazmaya başlıyor.

    bildiğin feminist olmak yanlış ve kötü bir şey duygusu oluşmuş durumda insanlarda. sanmıyorum ki bir daha kolay kolay düzelsin.
  • no true scotsman safsatası içeriyor gibi. feminizmi kötü bir şey sanmamak gerektiğini düşünen kişi "gerçek islam bu değil" diyenden ya da binlerce farklı sosyalizm çeşidi arasından birisinin doğru olduğunu savunan kişiden mantalite olarak farklı değildir.
  • sebebi feministler, aşırı liberal feministler (?), attention whore'lar, 'feminazi'ler değil, bilinçli şekilde pompalanmış cehalet ve önyargılardır.

    tıfıl bi ergenken 'feminizm ney?' diye sorduğumda aldığım cevap 'kadınları erkeklerden üstün görmeye feminizm denir, feministlerin hepsi bıyıklı olur. koca bulamadıkları için erkek düşmanı olurlar' minvalinde bi şeylerdi. ben de haa kötüymüş o zaman dediydim.

    etrafındaki herkes böyle diyorsa, kötü bir şey olduğunu sanmak normal.

    zamanla işin doğrusunu öğrendik çok şükür. olayın %1i araştırmaya, %49'u empatiye, %50si de feminizme bok atma konforundan kurtulmaya bakıyor.
  • zaten kötü bir şey olduğu için olabilir mi acaba?

    eşitlik adı altında her türlü aşağılamayı yapan feminizme "aa aslında bu çok iyi bir şey!" dememizi mi bekliyorsunuz?
  • feminist

    vilayet memurları yemeğe çıkıyorlar. istatistik müdürü salim bey, merdivenlerden inerken ayrı ayrı kalemlerden çıkmış birkaç genç önü sıra iniyor, konuşup görüşüyorlardı. içlerinden biri, birazcık durup elini göğsüne vurarak, arkadaşlarına meydan okur gibi:

    - ben feministim, feminist... dedi

    sonra arkalarından gelen salim beyi görüp seslerini kestiler, yol verdiler.

    salim bey geçti gitti, ama bu “feminist” sözü aklına takıldı. çokça kullanılan bir söz. manası ne olsa gerek? “kadıncı” demek mi? yemekten sonra dairede çalışırken yine aklına geldi. “bir bilenden sormalı” diye düşündü.

    akşam üstü, merkez kahvesi’nde tavla seyrederken yeniden hatırladı. yanındaki masada oturan orta mektep hocalarından aytaç beye sordu:

    - aytaç bey, feminist ne demektir?

    aytaç bey, dirseğini masaya dayamış, elini kalpağının içine sokmuş, dalgın tavla seyrediyordu.

    uykudan uyandırılmış gibi gözleri süzük, döndü. salim beye baktı “beni imtihan mı edeceksin?” demek ister gibi:

    - sanki bilmiyor musun? dedi.

    - biliyorum ama, yine de soruyorum. biliyorsan söyle.

    aytaç bey dargın:

    - birader, dedi. hem biliyorsun, hem de yine soruyorsun?

    “beni mantara bastıramazsın” demek ister gibi, kaşlarını yukarı kaldırıp başını öteye çevirdi.

    - söylesen ne olur? dedi. belki bir bilmediğim var da onu öğrenmek istiyorum.

    öteki, yüzünü çevirmeyerek:

    - bilmiyorum birader, dedi.

    tavla oynayanlardan biri, kerim bey, eski “sahil sıhhiye” memurlarından, eşi akranı arasında bilgiç geçinenlerden bir adam. aytaç beyden sordu:

    - ne soruyor?

    - hiç canım, alay etmek istiyor!

    salim bey kızar gibi oldu.

    - hiç alay etmek istemiyorum, dedi, “feminist ne demektir?” diye soruyorum. “ne olur, sorulmaz mı?”

    kerim bey, pulları düzelterek:

    - yani, feminist ne demektir bilmiyor musunuz? dedi.

    - farzedelim ki bilmiyorum, yahut biliyorum da yine soruyorum.

    - güzel, feminist sizce ne demektir?

    - bence ne demekse demek, ben sizden soruyorum.

    - biz söyleyeceğiz ama, siz bildiğinizi bir söyleyin bakalım.

    - ben bildiğimi söyleyecek olsam, sizden hiç sormam.

    kerim beyin arkadaşı sıkıldı:

    - lakırdıyı sonra edersin, dedi, at bakalım.

    kerim bey oyuna başlayarak:

    - bilen sormaz, dedi. bilmeyen de biliyorum demez. hep yek oyna! sen söyle de, yanlış varsa biz düzeltelim.

    salim bey sustu. bu kelimeden sezinlediği manayı iyice, açıkça bilmediği için söylemek istemiyordu. karşısındakiler de onun gibi olmalıdır ki onlar da söylemekten çekindiler. lakırdı da böyle kaldı. yalnız bu kısa konuşma, salim beyi biraz kızdırdı. kendi kendine, “söylemeyiniz siz, ben onu soracak adamı bulurum.” o günlerde eski fransızca hocalarından cemil beye rast geldi. biraz hoşbeşten sonra ondan sordu:

    - cemil bey, bu feminist ne demektir?

    - feminist, işte feminin var ya? fem, fam ikisi bir asıldandır. malum, kadın demek.

    cemil bey düşündü. sonra şikayete başladı:

    - birader, dedi, bizim dilimiz de dil mi? hangi tabiri ararsın da bulursun? işte buyurun, şu feminist mesela! ne diye tercüme edeceksin?

    - yok, ben tercümeden ziyade, asıl şu manasını öğrenmek istedim.

    - maluum. maluum ya! ancak benim arz ettiğim de... çünkü monşer, lisan bir ifade içindir, doğru değil mi? biz dilimiz var diye ortaya çıkalım, mukabil olmadı mı? doğru değil mi?

    - hakkınız var...

    - geçen sene, bu ıstılahlar için bir komisyon topladılar. ben orada bütün bunları söyledim. birkaç kere toplanıldı. ayrıca bir komisyon yapılmasına karar verdiler. sonra tahsisat yoktur, gelecek sene bütçesine para konulacak diye bir lakırdı çıkardılar, öyle kaldı. işin içine bir kere bütçe karışınca, sen alt tarafını anlayıver. şimdi ne kadar çoluk çocuk varsa, marife dolmuşlar, böyle ciddi işlere bakan yok. doğrusu ben de artık aldırmıyorum. hangi birine bakarsın! hem bir de bakmışsın, testiyi kıran da bir suyu getiren de!...

    selamlaştılar. ayrıldılar. salim bey düşündü, “araya lakırdı karıştı, feministi anlayamadık” dedi.

    birkaç gün sonra, bir akşam üstü, bilmem hangi dairenin hangi kaleminin müdürü, genç ediplerimizden r.raif beye rast geldi... konuşarak yürümeye başladılar. söz arasında, bir sırası düşünce salim bey, feministi ondan da sordu:

    - kuzum raif bey, dedi, bu feminist ne demektir?

    - feminist? feminizm, azizim nasıl arz edeyim... kadınlığı bağlayan ve bizden ayıran bütün kayıtlar ve şartlar... bir kadın niçin erkek değildir? bu yoklukları, bunların acılıklarını ben de şehirde duymayan kalmadı sanıyorum! sonra ben bunu erkeklerin zavallılıkları, diye izah etmiştim. siz bilmem, benim “nergis” mecmuasına yazdığım yazıları gördünüz mü? bu fikirler, o makalelerle çok ince işlenmişti. itiraf etmelidir ki şimdi ne öyle bir mecmua çıkıyor, ne de öyle yazan var. biz de sustuk. çünkü okuyan yok.

    salim bey sustu. içinden, “bunu bilen elbette vardır ya, ben rast gelmedim” diye düşündü. ve ondan sonra her önüne gelene sormaya başladı.

    - recai bey, sen çok bilgiçsin, feminist nedir?

    - tuvalet sabunu!

    - nasıl tuvalet sabunu? ben sana bu kelimenin manasını sordum!

    - ben de sabun soruyorsun sandım.

    - kabahat bende, seni bilirim de, yine soruyorum.

    birkaç gün sonra yine bir başkasına:

    - hikmet beyefendi, affedersiniz, bir istirhamım vardı. feminist nedir?

    - azizim, bir meslek. bir de gazetesi vardı sanıyorum. bir gazete çıkarıyorlardı... tarihi, efendim. 1800... evet 1874-75 olacak. evet ama, bir kere de evde bakar arz ederim. haaa, yok pardon, o “feninia” idi. evet, hatırımda yok, evde bakar arz ederim.

    bazı şeyler böyledir. tilkinin kuyruğu gibi, kapanın bir biçimsiz yerine sıkıştı mı, çıkmaz. salim bey, bu rahatsızlıkla, bu feminist’i o kadar sordu ki, sonunda adı feminist kaldı. dahası, ona bu adın nereden kaldığını bilmeyenler, onu bu meslek sahiplerinden biri sandılar; kadınlar müsamerelerinde konferans vermeğe çağırıyorlar, yeni çıkan gazeteler kadın sahifeleri için ondan yazı istiyorlar.

    memduh şevket esendal
  • feminizmin gerçekte ne olduğunu aslında bilip de kadınların baskın olmasından ya da en azından eşit baskın olmasından hoşnut kalamayanlar feminizmi kötüler, feminizmi bilmeyen kişiler de feminizmi kötü sanır.

    bir de salakça bir durum daha var ki o da feminizm alt kollarını bilmeyip bütün feministleri bir sanmaktır. bir feminist göt açma eylemini feminizm adına yapar, sonrasında insanlarda bütün feministler götü açık gezer algısı oluşur. oysa her feminist göt açmaz. çarşaflı feministler bile var. onlar sadece uygun yer ve zamanda açarlar.

    (bkz: feminizm)

    kültürlenmek iyidir.
  • insanlar feminizm'i kötü bir şey sanmıyorlar. feminizm adı altında milletin kendini kaybetmesine karşılar. yoksa feminizm, şahsen benim gözümde, dünyanın en güzel akımlarından biridir.
  • feminizm kötü bir şey değil. feministler de kötü insanlar değil. sadece feminazi'ler ağır gerizekalı ve feministler bu aptallara söz veriyor. sıkıntı orada.

    tanım: algı yanlışlığıdır.
hesabın var mı? giriş yap