• fen lisesi öğrencileri 24 saatini aynı insanlarla geçirdiği için hayatında en iyi tanıyabileceği insanları buluverirler karşılarında.beraber yerler, içerler, gülerler, eğlenirler.yatılı liseden önce ve sonra yoktur böyle bir fırsat.hayatın zorluklarından ve düzeninden bihaber saf,temiz yeşerir her duygu.savaş alanı derslik ve yazılılardır , verilen savaş derslere karşıdır.üniversitenin el sıkışan gençliğinin, mefaatçi bakışlarının ve sahte yüzünün tam aksine , çikolataların 5 farklı ısırık ile bittiği, derdin ve tasanın her türlü paylaşıldığı yegane mekandır fen lisesi."fazla temiz don var mı " sorusunun "benim dolaptan al" şeklinde gayet normal cevaplanabileceği yerlerdir.
    bir dilim ekmeğin , son kullanma tarihi geçmiş bir parça reçelin , bir küçük buruşuk elmanın değerini insanlara anlatan onları birbirine kenetleyen okullardır.
    o yüzdendir ki geçmişe bakınca fen lisesliler anca birbirlerini hatırlarlar.özlerler ,ararlar,sorarlar.bırakmazlar.bırakamazlar.
    keşke tekrar o dağın başındaki pis pasaklı binada öğrenci olsam , yemekhaneden ekmek kaçırıp zula yapsam , bir walkmen bulup ,avının tadına gözlerden uzak bakan sırtlan misali karanlık kuytularda kaybolsam.
    keşke tekrar okusam seni fen lisesi.
    bambaşka okurdum. kimse söymememişti ki.
    çok özledim seni.
  • zeki çocuklar, gerzek hocalar...
  • türkiyenin en şişirilmiş eğitim kurumlarıdır. öğrenciyi ne akademik, ne psikolojik, ne sosyal anlamda geleceğe hazırlar ve ya geliştirir, ne de üretkenleştirir. en iyi yaptığı şey ise öğrenciyi tek tipleştirmek, öss başarısına endekslemek ve sisteme entegre etmektir. ha diyeceksiniz türkiyede kaç okul düzgün de kalkıp fen liselerinde şikayet ediyorsun. bu nedenle fen lisesi algısı vs fen lisesi gerçeği ve fen lisesi vs diğer liseler olmak üzere entrymi ikiye bölüyorum.

    fen lisesi algısı vs fen lisesi gerçeği (entrymizin bu bölümünde akademik hayattan bahsediyoruz)

    -'fen liseleri bilim yuvalarıdır.' ahahaha. 4 senede sodyum patlatmaktan öteye gidememiş bir bilim yuvası rica ediyorum bi gitsin. lab anlamında belki de öğrenciye öğretebildiği tek şey mikroskop kullanmak olan bir okula bilim yuvası demek, komiktir.

    -'fen lisesinden mezun olabilmek için bilimsel proje yapmak gereklidir, fen lisesi öğrencisi yaratıcıdır.' yalan ya. konuları kendi bulan ve projeyi kendi yapan insan sayısı o kadar az ki. hocaların yönlendirmeleri ise zaten neredeyse sıfır. tübitak'a giden projeler, çok net, hocalardan çıkmadır. hocalar ilgili/notu yüksek 2 öğrenci seçer ve ayak işlerini (deney, üniversiteye git gel, afiş, başvuru vs) öğrencilere yaptırır ve ta tam- merhaba tübitak, bizim öğrenciler şakıyorlar, bak.

    -'fen liseleri şahane eğitim verir.' 4 senede öğrendiğim tek bir şey var ki güzel bir akademik eğitim sınavlarda olimpiyat soruları sormak ile olmuyor arkadaşlar. hocaların mükemmel olmadığını ve hepsinin mükemmel ders işlemediğini de kabul etmek lazım. şahane eğitim verse dershaneye bu kadar muhtaç kalmazdık neticede.

    -'fen liseleri teknolojiyi yakından takip eder, çağın gerisine düşmez.','fen lisesi öğrencileri araştırmacıdır.' şimdi bir kere çağı yakalamak için çağ dışı beyinlerle dolu bir yönetime sahip olmamak gerekiyor. takdir edersiniz ki yatılı okulların yönetimleri de çok çağdaş olmuyorlar. dolayısıyla okulda hali hazırda var olan son model bilgisayar labi, 'öğrenciler tuşlarını çalıyor' bahanesi ile çürümeye terk ediliyor ve size, koskoca okula, tüplü, 3 adet yapyavaş bilgisayar kalıyor. yapabileceğiniz maksimum şey 15 dklık tenefüste mail bakmak. yurtta zaten internet bağlantısı direk yok. ve bilgisayar yasak. sebebi ne biliyor musunuz? ergenlik çağındaki öğrencicağızlar porno izliyorlarmış. aman tanrım. hocaların telefonlarınızı da karıştırdığını, telinde porno bulduklarını disipline gönderdiklerini de belirtmek isterim. ne pornoymuş arkadaş, 4 sene onca fen lisesi öğrencisi dünyadan kopuk yaşıyor düşünsene, teknolojiymiş... araştırmacı gençlikmiş...

    fen liseleri vs diğer liseler (entrymizin bu bölümünde sosyo-kültürel ve psikolojik etmenlerden bahsediyoruz)

    -spor:fen liselerinde spor aktiviteleri yok denecek kadar azdır. şanslı azınlıkların basketbol, voleybol, futbol takımları vardır ancak onlar da ne adam gibi antreman yapabilirler ne de uzun soluklu devam edebilirler. bir sene var bir sene yok mesela. yatılı okul olduğu için akşam etütü diye bir şey vardır, okuldan çıkıp 1 saat dinlenip sınıfta zorla ders çalıştırılırlar. dolayısıyla okul çıkışında maç yapmak, mahallede top oynamak vs diye tabir ettiğimiz fiziksel aktiviteler toptan yalan olur. haftada bir beden dersleri vardır, onda da en son lise1'de smaçtan not almıştık mesela. dans, halk oyunu gibi daha uygulanabilir şeyler de genelde yoktur, maksimum sene sonu gösterisi için 10 kişilik filan bi halay ekibi.

    -kültürel etkinlikler:elbette ki fen liselerinde müzik, resim gibi dersler zorunlu değil, seçmelidir. ancak hoca yokluğudan yahut başka sebeplerden seçmeli derslerinizi siz seçemezsiniz, sizin yerinize okul seçmiştir zaten. ne bir resim ne bir müzik dersi aldım. sene sonu aktivitelerinde alternatif yoktur, tek bir gösteri vardır o da muhakkak vatanlı milletli kanlı 'ölürüm türkiyem' temalı bir gösteridir. kütüphanedeki kitaplar ansiklopedi, ingilizce geliştirme ve matematik dünyasından öteye gitmediği için kütüphaneden de yararlanamazsınız. bilgisayar yasak olduğundan film de izleyemezsiniz. var olan bilgisayarlar aşırı yavaş olduğundan müzik de indiremezsiniz. sinema, tiyatro gibi etkinliklere bahsi geçen etütlerden dolayı haftasonu gitmek zorunda kalırsınız. konser ise hepten yalandır zira akşamdır.

    -dil:hazırlık kalkmadan önce nasıldı bilemiyorum, ancak bizim lisedeki ingilizce hocaları hakikaten iyiydiler. üniversitelerde okutulan bir kitaptan gittik ve az çok bir şeyler öğrendik(face 2 face, ne kadar öğrenebilirsen türk eğitim sistemiyle işte). bizim lise istisna idi elbette, bize harıl harıl çalıştırdılar (son sene dahi) ancak diğer liselerde dil derslerinde 'boşverin dili mili, oturun test çözün' diyorlar mesela. ayrıca ikinci bir dil seçeneği elbette ki yok.

    -psikoloji: fen lisesindeki, türkiye derecesi ile o okullara girmiş insanları düşünün. o insanların içten içe ne kadar hırslı olduklarını ve aslında birbirlerini rakip olarak gördüklerini düşünün. herkesin götünün kalkık olduğu bir yerde oluşabilecek gerilimi düşünün. şimdi bunu ergenlik çağındaki gençlere uyarlayın. bir de alt dönem-üst dönem hiyerarşisini ekleyin. oda sıcaklığında 15 dk soğuttuktan sonra buna dar kafalı okul yönetimini ekleyin. hayırlı olsun, nur topu gibi bir fen lisesi ortamınız oldu. istisnalar var mı? var. mükemmel dostluklar edindim mi? edindim. ancak zaten göt kadar okulda birbirlerini ezmek, birbirlerine laf atmak için çırpınan, tabiri caizse 'ezik olmamak için ezen' onlarca ergenin şu bahsettiğim çatı altında toplanması, elbette ki kişi üzerinde normal bir okuldakinden daha fazla baskı yaratacaktır. yönetimin aşırı disiplinliliği, okulun her yerinde kamera olması( bahçede dahi) ve uygulanan ağır disiplin cezaları ile koyun güder gibi öğrenci ehlileştirmek mantığını benimseyen idare ile öğrenci kendini evinde gibi rahat, güvende hissetmez. hapishanede gibi hisseder. bu psikoloji bölümü uzadıkça uzar, kısa keseceğim ama normal yatılı okul öğrencisinin psikolojisinin 2 kat ağırlaştırılmış hali diye özetleyebiliriz.

    kısacası, sevgili ebeveynler
    çocuklarınızı fen lisesine göndermeyin. biliyorum şu an içinden küfrediyorsun, ya bi siktirgit herif derece yaptı napıyım dandik anadolu lisesine mi yollıyım? hayır efendim, adam gibi bir anadolu lisesine yollayın. istanbuldaki bazı liseler mesela. araştırın. dil okullarına bakın. çocuğunuzu 4 sene perişan etmektense o 4 sene kendisini geliştirmesine izin verip son sene( ve ya son iki sene) dershaneye yollayarak inanın hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz. çocuğunuz edebiyat öğrensin, film kültürü edinsin, müzelere sinemalara barlara gitsin, yeri gelsin eve zil zurna sarhoş gelsin tüm gece kussun. bırakın gençliğini yaşasın. dil öğrensin, ya da saçma sapan hobiler edinsin, ne bileyim, taksime çıkıp mızıka çalarak para kazansın mesela. internette istediği her şeyi özgürce araştırabilsin. beyni örümcek ağlarına sarmalanmış bir kadronun eline düşmesin. öss başarısı değil, lisede kendine kattığı her bir şey üniversitede onu bir adım önden başlatacak. bunu bir fen lisesi mezunu olup iyi bir okula burslu giren biri olarak söylüyorum. keşke bir anadolu lisesine gitseydim, yahut bir dil okuluna gitseydim diye hayıflanıyorum. zira ne üniversitede ne de sonrasında kimse sizin hangi liseden mezun olduğunuzu sikine bile takmıyor afedersiniz. fen lisesinin de bir faydasını görmüyorsunuz. kazanan kazanmış, ha fl, ha al.

    yani fen liselerinin görünen tek avantajı akademik kariyerdir ve o da zaten yoktur, koca bir illüzyondur. yalandır. tüm iş öğrencide biter. lütfen isme aldanmayınız.

    bu entry kin kusma amaçlı değil, gece gece 'ulan ne bok yedim ben 4 sene' diye derin düşüncelere dalmam sonucu oluşmuş bir entrydir.
    ayrıca (bkz: #31966735)

    not: bu okul ege ve akdeniz bölgeleri kapsamındaki fen liseleri adına yazılmıştır. ancak diğerlerinin de çok bir farkı olduğunu sanmıyorum.

    edit: demin fark ettiğim üzere bu entry ekşişeylerde paylaşılmış. ben ise entryi 7 sene önce yazmışım. o dönemki bilinç seviyemle iki kez 'adam gibi' kalıbını kullanmışım. okurken çok gözüme battı. bilerek değiştirmedim zira ekşi şeylerde hala o şekilde olacaktı. onun yerine bir edit geçmek istedim. çok şükür 7 sene önce farkında dahi olmadan kullandığım eril dilimi öyle ya da böyle törpülemişim. okuyup gözü kanayanlardan özür dilerim.

    edit2: ekşi şeyler paylaşımı üzerine sosyal medyadaki yorumlara bakayım dedim. 'kedi ulaşamadığı ciğere mundar der' diyenler olmuş. belli ki geri zekalısınız zira ulaşmış ve beğenmemişim. 'okulu kötü' diyenler olmuş, türkiyede ilk 1.000'den alan bir fen lisesiydi öyle söyleyeyim. beni badem bıyıklı olmak ve imam hatipleri savunmakla suçlayanlar var. bu yoruma ne diyeceğimi dahi bilmiyorum zira entrynin sonunda çocuğunuz içsin sıçsın sarhoş olsun kussun filan gibi bir cümle var asdfadsf yani ateist biri olarak imam hatipleri savunduğum iddiasına yanıt vermeye dahi üşeniyorum. lakin ülkenin nasıl bir bok çukuru olduğu daha okuduğu şeyi anlayamayan yüzlerce insanın bommmmmmboş yorumlarından belli. beni yine haklı çıkardınız, teşekkürler.
  • bunların öyle amblemleri vardır ki sanırsınız hepsi birer atom enerjisi kurumu.
  • "galatasaray lisesi, istanbul erkek lisesi, robert koleji, üsküdar amerikan lisesi ve hatta kadıköy anadolu lisesi ve kabataş erkek lisesi" ni toplasaniz izmir fen lisesine degismem. peki neden? simdi siradan bu okullara bakalim ve ikiye ayiralim:

    bir tarafta istanbul erkek, galatasaray, kadikoy anadolu, kabatas erkek lisesi.
    oteki tarafta robert koleji, uskudar amerikan lisesi ve obur sikko ozel okullar.

    ulan bi kere ikinci saydigim okullari ilk saydiklarimla ayni kefeye koymak lise egitimi nedir, ne skime yarar insana ne kazandirir anlamamis, lise egitimini spor musabakasi sanan bir (bu kelimeyi sozlukte kullanmaktan nefret ediyorum ama baska care yok) zihniyettir. ozel okulda okuyan adamin ne kadar gelecek kaygisi var arkadasim? anadolu lisesine fen lisesine giden adamlarin guvendikleri tek seyleri gotleriyken, ozel okula giden adamin arkasinda kapi gibi babasi duruyor. bana da verseydin o babayi ben de skimle flut calar, gotumden duman cikarir sonra da sosyalim diye ortalikta gezerdim.

    ne denmis?
    fen liseliler sosyal olmaz, spor yapamaz, dil bilmez, insan icine cikamaz vs vs...

    kendi mezun oldugum izmir fen lisesi adina konusayim: ben okulda oldugum zamanlardayken hatirliyorum dilde bile turkiye derecesi yapip bogazici ingiliz dili ve edebiyatina sevdigi ve istedigi icin giden ogrencisi vardi bu okulun. izmirdeki liselerarasi besketbol turnuvasinda okudugum 3 yil boyunca 2 kere ilk 3e girmisti izmir fen lisesi. kendi ust donemden bir arkadasim sirf fen liseliler iyi konusmaz diyenlere inat kolejlerin duzenledigi guzel konusma yarismasina girip birinci olmustu. felsefe olimpiyatinda bile birinci olan ogrencisi vardi benim lisemin. sen kimsin ki bunlarin hicbirini bilmeden kulaktan dolma bilgilerle, yillarin kuyruk acisiyla bu liselere bok atabiliyorsun?

    ben bugun new york'ta, boston'da chicago'da bildigin sokakta yuruken, izmir fen lisesi'nden arkadaslarimi goruyorum. bu cocuklarin hicbirinin anasi babasi robertte onu okutup ondan sonra da amerika'ya yillik 40bin dolardan universite okumaya yollamiyor. hepsi tassaklarini gere gere kendi azimleriyle, kendi emekleriyle yurtdisinda okuyorlar. belki de turkiye'deki egitim sisteminin en basarili urunudur lan o liseler.

    sen nasil bir bakis acisina, nasil bir vizyona sahipsin ki simdiye kadar sayisiz basarilara ulasmis bir kurumu tek kalemde anti sosyal diye karalayabiliyorsun?

    sunu soyleyebilirim ki, sosyallik sozel bolum okumakla oluyorsa fen lisesi mezunlarinin alayi sozel bolum okuyabilirler, okuyanlari da oluyor zaten. ama herkesin kendine gore idealleri oldugu icin cogunlugu elbette ki muhendislik, doktorluk gibi nispeten daha fazla sayisal beceri isteyen meslekleri seciyorlar.

    sen saniyor musun ki lisede her tiyatro yapan, spor faaliyetine katilan adam harika yasiyor, ortamlarin pici, basarili, cekici ve tutkulu insani oluyor?

    fen lisesi kadar tas dussun hepinizin basina!

    gelen mesajlar uzerine edit: robertin ceyregi tam bursluymus, ben bu entryde obur dortte ucunu kastettim o zaman.
  • kısaca, ders çalışılıp masa tenisi oynanan yer olarak tanımlayabiliriz sanırım, tavsiye etmem.
  • hayatımın en güzel yıllarını geçirdiğim eğitim kurumu.

    genelleme yapmak istemiyorum ama bu okullar birbirlerine çok benzerler. bir kere öğrencisi çok olmaz bunların. bir avuç adam aynı yurtta birbiriyle uğraşır durur. en kral muhabbetler, en samimi dostluklar burada geçer. dönemcilik diye bir kavram vardır iliklerine kadar işler. üst döneme saygı göstermek ve itaat etmek zorundasındır. başlarda çok can sıkıcı gelir annene babana karşı böyle itaatkar olmamışken kendinden bir iki yaş büyük birine tamam abi peki abla falan dersin. yanlışını gördüklerinde çekerler seni. yanlışın olmasına da gerek yok osuruktan sebeplerden bile çekilebilirsin hatta. ama sonradan anlatıp güleceğin birçok olay geçer başından.

    hocaları genelde baskıcı ve sikkodur. 2 dk konu anlatıp 200 dk soru çözerler. öyle normal soru da değil, mesela fizikte hızı optiği kaldırma kuvvetini falan bir araya getiren über sorular çözerek çok bi halt yediklerini sanarlar. ama her hoca hakkında saatlerce geyik çevirilebilir. çoğunun lakabı vardır zaten. bir de sabah takım elbiseyle ders anlatan adamı akşam eşofmanla yurtta görünce ayrı bir bağ oluşur öğretmen öğrenci arasında. bir sonraki cümlesini tahmin edecek kadar iyi tanırsın.

    genelde tüm güzel şeyler azdır, yasaktır, gizli yapılmak zorundadır. televizyon izleyemezsin doğru dürüst. kız-erkek arkadaşına karışırlar, spor faaliyeti kısıtlıdır. tiyatro, resim, müzik eser miktarda. üst döneminden hocasına hademesinden yemek yapan ustasına herkes karışır ne yaptığına. mesela bizim yurtta alt katta usta uyuyor diye sessiz sessiz milli maç izlenirdi yemekhanede. yani herşey yasak ve kısıtlı olduğu için bir o kadar da zevklidir. tüm akşamı kaplayan etüt saatleri arasında bahçede dolaşmanın zevkini hiçbir yerde gezerken bulamazsın. hoca gelecek korkusuyla oynadığın batağın, aç kalmak korkusuyla yediğin soğuk lezzetsiz yemeklerin, usta uyanıp kızacak diye izlediğin maçın, etütten kaytardığın birkaç dakikanın, sabaha kadar yapılan saçma sapan muhabbetlerin verdiği hazzı en kral üniversitede en rahat-serbest ortamda bile bulamazsın.

    bir de şehir merkezinden uzağa kurarlar bu okulları genelde. öyle dışarı çıkmana da kolay kolay izin vermezler. dağın başında hayal gücü gelişir insanın. ölümüne film, klip, dizi, reklam falan çekilir. hikayeler uydurulur, hurafeler yayılır, yurt ahalisi korkutulur. salak salak şakalar falan yapılır uyuyan adama. dedim ya teknolojiden uzakta birbiriyle uğraşır herkes. mecburdur birbirine yaşamak için çünkü. en güzel günü de en kötü günü de birbiriyle geçirmek zorundadır. beraber ağlanır beraber gülünür.

    bu kadar ergeni bir araya toplayınca kavgası gürültüsü de az olmaz. bir de derslerin sınavların stresi inekötesi psikopatlar falan vardır. zekisi, ineği, şakirdi, garibanı, eğlencelisi, malı, anormali, mazoşisti, sadisti, pislikten gebereni, titizlik manyağı her türlü insan tanırsın. onlarla nasıl geçineceğini nasıl aynı ortamda yaşayabileceğini, hoşgörüyü, empatiyi öğretirler sana farkında olmadan. zaten okurken pek bilmezsin değerini. lanet olsun hepinize üniversiteye gidip kurtulucam hepinizden meteor düşer üstümüze de gebeririz inşallah moduna falan girersin arada. ilerde gülersin bunları hatırlayıp sadece.

    bilmiyorum belki başkası olsa okuldan çıkıp caddede takılmak, büyük alışveriş merkezlerinde gezmek, cafelerde takılmak, farklı aktiviteler yapmak isteyebilir. ama benim için mutluluk o imkansızlıklar içinde mutlu olabilmek, saçma sapan şeylere saatlerce gülebilmek, samimiyeti hissedebilmekti. işte bu yüzden en çok özlediğim yerdir fen lisesi.
  • kurulma amacı:ulkemizde cok az olan biliminsanı sayısını artırmakken; kurulduktan sonra bu amcından doğal olarak sapan ve fiili amacını öss'de en başarılı lise olma olarak belirleyen,öğrencileri sosyal yoldan gerçekten eksik bırakan lise türüdür.
  • delikanlinin harman oldugu yerlerdir. ilkin biraz zorunuza gider. devletin verdigi odenek belli, sartlar baba evi gibi degildir. sonra alisir seversiniz, sabah etudunde gunesin dogusunu, 96 kisi birden yemek yemeyi, sinav aksami radyo esliginde hep beraber calismayi, sabahlamayi unutamazsiniz. baska yerleri bilmem biz tiyatro oynadik, cok da keyif aldik. baglama, keman, gitar calan arkadaslar da vardi. ben degildim de ayda 10 kitap okuyan kultur kupu arkadaslar da vardi. su anda bir yere gelebildiysem bu okudugum fen lisesi sayesindedir. isminde yazan isi yapar baska birsey degil, takdir gormesi gereken kurumlardir.
    yazilanlari okudum da icim burkuldu. tabi amerikan kolejlerinde okumadik, hovardalik edemedik. kusura bakmayin sizin gibi aktif, sosyal, cagdas, muthis olamadik. bir idealimiz vardi onun pesinden kostuk, hala da kosuyoruz. siz eglenmeye devam edin, biz calismaktan, uretmekten gocunmayiz.
  • eskiden iyi öğrencileri aptallaştıran kurumlardı. şimdi sayıları arttırıldığı için sıradan öğrencileri de aptallaştırıyorlar.
hesabın var mı? giriş yap