• ülke içindeki başarıları yeterli değil artık. 7 kere üst üste şampiyon olmuşsun! daha ne olacaksın? uzun süredir eurolegue women f4'lerinde dolanıyor. artık avrupa'da da şampiyon olmanın zamanı geldi. ve hatta geçiyor. gerçi ne zaman büyük bir adım atsa, hemen aşağı çekmek için yırtınanlar da yok değil. (bkz: turgay atasü) ama o engelleri de bir şekilde aşmalı!
    ve ülke içindeki en büyük rakibi galatasaray medical park'a da değinmek lazım. isminin arkasındaki sponsorundan da anlaşılacağı üzere, epey paraya* mal olan bir takım. diana taurasi'ye verilen garantiler bile yeter. ama işte takım olmak başka bir şey. sonuna kadar para da döksen, ülke içinde bile bir başarı elde edemeyebiliyorsunuz.
    galatasaray medical park'ın verdiği garantilere çok basit(aslında çok büyük) bir örnek vereyim: diana taurasi, geçtiğimiz yıl fenerbahçe'de oynarken, 3 hafta üst üste doping testine sokuldu. en sonunda da dopingli(!) çıktı. ve bu sene galatasaray medical park'ta oynarken girdiği doping testi sayısı sıfır. evet geçen sene sezonun yarısında giden diana taurasi'yi 3 kere doping testine sokanlar, bu sene koca sezonda bir kere bile doping testine sokmadılar. tesadüf tabi..
    neyse, her şeyin hayırlısı.

    edit: *galatasaray medical park, avrupa'nın en pahalı bütçesiyle kurulmuş..
  • ben kadın basketbolunu sanırım 2010 yılından beri izliyorum. o zamanlar lisedeyim, fenerbahçe dünyanın en iyi kadın basketbolcusu olarak gösterilen diana taurasi'yi getirmiş, kadrosunda zaten daha önceden penny taylor da var, başında spartak moskova ile üst üste 50 kere filan euroleague'i kazanmış laszlo ratgeber. hemen ekledim ratgeber'i face'ten, arada konuşurduk. adam kovulduğunu filan ilk bana söylemişti sezon sonunda jhsash. zaten buraya da elli tane entry girmişim.

    neyse işte, o günlerden itibaren ben oturur ve kadın basketbolunu izlerim, fenerin her branşta herkese tek attığı prime zamanları. bir vakıfbanka çakıp şampiyon oluyoruz, voleybolda dünya şampiyonluğunu getiriyoruz, tüm branşlarda bir dominasyon filan. şimdiden bakınca rüya gibi. işte o sene, turgay atasü diye bir adam çıktı, taurasi doping yaptı dedi. kadın gitmek zorunda kaldı. bu gidince, kadın basketboldaki hatunların yarısı lezbiyendir, bunu bilin; bunun sevgilisi de bizim takımdaydı, o da bozulup gitti, aha yukarıdaki penny taylor. fener bunun etkisiyle avrupa'dan elendi yine, sonra galatasaray gitti tamika'yı getirdi ve 40 sene aradan sonra filan şampiyon olabilmek ve feneri yenebilmek için amerika millî takımında da oynayan tamika, seimone ve fowles'tan oluşan bir üçlü kurdu. fener'de yabancı kalmamışken bir yerlerden birkaç eski oyuncumuzu filan buldular, getirdiler ve fenerbahçe o sene galatasaray'ı finalde yenip yine şampiyon oldu. galatasaray bunun üzerine ertesi yıl taurasi'yi aldı. yanına da şimdi tam kadroyu hatırlamıyorum ama galiba yine abd'li kule tina charles, fowles, wauters, prince filan ekledi ve tarihin en pahalı takımlarından birini kurdu. fenerbahçe yine şampiyon oldu, galatasaray türkiye kupasından başka kupa alamadı o sezon diye hatırlıyorum. euroleague'de de galatasaray yine bize yenilip kupaya veda etmişti.

    o zamanlar galatasaraylılar ağlardı, bu nasıl şube, her yerde fenere yenilmek için mi kurdunuz bu takımı filan. ne yaparlarsa yapsınlar, fener gelip çakıyordu bunlara her yerde. o zamanlar "loser" olan galatasaray'dı. şimdi ise fener oldu.

    bunu niye söylüyorum, şampiyonluları saha içinde olan şeyler belirliyor; spiritüel şeyler, yok loser, yok kulüp geni filan değil, bunu belirtmek için. galatasaray o kadar winner'sa önce finale kalsın eurocup'ta aq. finale kalamayan winner takım mı olur? "e ama finale kalsak kazanırdık." kalsaydın o zaman. böyle spastikçe argüman mı var dünyada?

    o yüzden bu şube loser, kapatılsın falan filan diyeni tokatlarım. ben bu takımı avrupa şampiyonu yapacağım arkadaş; himmetlerle dualarla ayağa kaldıracağım bu branşı. ölmeden bir avrupa kupası göreceğim en azından, ellettirmem kimseye.

    tabiî artık öğrenci değiliz, oturup da yazın wnba filan izleyemiyorum. o yüzden oyuncu bilgim, işte şu oyuncu iyidir bu kötüdür filan artık 5-6 sene öncesinde kaldı. ama yine de bu branşa hala ilgim var, çünkü ortalama 3-4 milyon dolar parayla kurulacak bir takımın bu ligde 5 senede 3 kere filan avrupa şampiyonu olması çok mümkün. dünyanın en kolay avrupa şampiyonu olunan branşı. meselâ ros caseres diye bir takım vardı, kuruldu, iyi kadro yaptı, şampiyon oldu ve takımın ardındaki şirket iflas edince kapandı gitti. adamların avrupa kupası var ama. eşek olmayan herkes alabiliyor.

    şimdi diyebilirsiniz ki, e o zaman biz neden dört defa finale çıkıp hepsinde yenilmişiz, neden bu kadar loser'ız. ben de şunu söylerim: doğru oyuncu haklarını doğru yere kullanamadığımız için. doğru koçları bir türlü seçemediğimiz için. hep takımın bir taraflarını eksik bıraktığımız için. görünen köy, kılavuz istemediği için.

    şimdi kadın basketbolda bir kıta dışı kontenjanı diye bir şey vardır. wnba'de maaşlar çok düşük olduğu için amerikalı en iyi sporcular da gelir avrupa'da top oynar, yazın wnba'e gidip istatistik kasarlar ki bir avrupa takımı iyi bir maaşla onları alsın. wnba'de supermax salary cap 220 küsür bin dolardır. kadınların lebron james'i bu parayı alır. sen de 400 verir iki tane getirirsin ve avrupa'da destan yazarsın, bu kadar. yani atla deve değil üç kuruş para harcamayı göze alabiliyorsan. başarı garantili branş. paranın hakkını verir, seni darda bırakmaz. kadın basketçiler, öyle senede 3,4 milyon euro verdiğin gustavo eşeği gibi sıçıp batırmaz. parasının karşılığını verir.

    bu takımın iskeleti aslında iki yıldır mevcut ve iki yıldır fenerbahçe'de şöyle bir sorun var: kıta dışı oyuncular yanlış seçilmiş. geçen sene jasmine thomas ve kayla mcbride. bu yıl da kayla mcbride ile elizabeth williams. bu thomas denen arkadaş, şut filan pek beceremeyen, kısa oyunculara baskısıyla bilinen, iyi savunmacı bir sporcu. kayla mcbride hand off'larla, ani stop jumpshot'larla sayı bulabilen iyi bir şutör. fakat topu alıp içeri girebilen, oyun kurma meziyeti olan, mücadeleci filan bir arkadaş değil. kendi şutunu yaratamaz, hemen mental olarak düşer ve siner. büyük maçların hepsinde istisnasız sıçar, çünkü üzerinde baskı olur. kendini şutunu üretemediği için sayı bulamaz, bulamadıkça da saçmalar. elizabeth williams benim beğendiğim bir oyuncudur ama asla ona göre bir oyun oynamıyoruz ki kendisinin meziyetlerini çok az kullanabildik. aslında çabuk ayaklı, içeri hızlı devrilen, ikili oyunları bitiren, savunması ve ribaundları çok iyi bir oyuncudur. ama wnba'in ikinci sınıf pivotlarından birisidir. ikinc sınıf derken, kafa seviyede asla değil. ne bileyim, udoh'tan sonra gelen booker gibidir. tarz olarak değil, kariyer olarak.

    diğer yabancılarımızdan sabally, geçen sene wnba'de de euroleague'de de çaylaktı. bu sene ikinci yılı. aşırı abartılan bir oyuncu, çok ham. maçı izleyenler görmüştür zaten, heyecandan eli bi tarafına kaçtı hatunun. alina ise bu takımın her şeyi. en etkili oyuncusu. müthiş bir sporcudur, çok severim. hartley ise sene ortasında geldi. guard değil iki numaradır esasen. geçen sene çok ağır sakatlık geçirdi. zaten sakat halen. kesinlikle yanlış transferdi.

    işte problem şurada ortaya çıkıyor: fenerbahçe bu yabancılar seçildiğinden beri alina'nın takımı. alina alır, no look pas atar, içeri girip düşer, kalkar orta sahadan kaldırıp atar. girerse, sokarsa problem yok. fener herkese fark ata ata maçları alır. o zaman mcbride de açılıyor çünkü. ama olur da atamazsa... ki bugün atamadı, fener yanlış yabancılar seçtiği için oyun tıkandı; mcbride zaten büyük maçların hepsinde böyle oynar, williams'a da uygun bir set filan çizilmediği için fenerbahçe ortalama sayısının yarısını filan atıp maçı verdi.

    yani millet alina'ya şaşırıyor filan bu karı ne yapıyor diye de bu kız zaten hep böyle oynuyor. o şutların yarısını sokuyordu normalde. çünkü ancak böyle oynayabilen bir takım kuruldu ve koç da bunu istiyor ondan. başımızdaki lapena isimli eşekoğlu eşeğe girmeyeceğim, yoksa çok ağır söverim o kalitesiz köpeğe. ibne herif. faullerini sikeyim senin.

    peki ne yapmak lazım. birincisi, şu loser moser muhabbetini bırakıp doğru düzgün iş yapmak lazım. bu takımın bütçesi 1.5 milyon dolardır. yatırımı bırakın diyorsunuz da zaten yatırım yapılmıyor, 1.5 milyon dolar ne aq. 10 milyon harcanıyor olsa 1'e düşse derim ki tasarruf. 1.5'tan 500 bine düşünce bir şey olmayacak ki...

    ikincisi, mcbride eşeği yerine kendi şutunu yaratabilen, skorer bir guard bulmak lazım. çaylak sezonunu gs'de geçiren jewell loyd iyi bir tercih olabilir meselâ. şut attırmazsan potaya gider. mcbride malı gibi beyblade misali dönerek şut atmaya çalışmaz tekrar. amerikalıların böyle fark yaratan adamlar olacak. sıradan topçular olmayacak.

    üçüncüsü, olcay bugün iyi oynadı gibi görünse de aslında leş gibi bir guard. hiçbir şeyi becerebildiği yok. oraya avrupalı iyi bir oyun kurucu almak gerekiyor. ama takımda alina gibi topu sürekli isteyen bir oyuncu olacağı düşünülürse, daha çok oynatmaya çalışan ama jasmine thomas gibi de vasat şutu olan bir oyuncu olmamalı. bu sene ummc'de oynayan alex bentley, avrupa pasaportu olan bir oyuncudur. dış şut tehdidi vardır, bire bir oynar ama esas olarak pasa dayalıdır oyunu. alınabilir. fauthaux var fransız, 2001'li. al on sene köpek gibi oynar. muhteşem bir oyuncu. johannes var, o da fransız. yani arayana oyuncu çok. ama bizimkiler gidip kimi aldı, sakat ve bir sezon oynamayan, aslen de guard olmayan hartley'i. sonra da niye loser'ım bilmem ne, loser değil eşeksin aq.

    dördüncüsü, teireia mccowan diye bir hatun var bizim ligde. her maç 20 sayı 15 ribaund ile oynuyor. bu kızın devşirilerek fenere getirileceği söyleniyordu. bunu muhakkak yapmak lazım. böylece williams yerine ikinci kıta dışı oyuncu hakkını fark yaratacak bir oyuncudan yana kullanabilirsin. gider sağlam bir üç dört ya da çok istiyorsan gene dört beş alırsın amerikalı. prag'daki thomas misal. içeriyi nasıl domine ediyor hatun gördünüz. ya da kıta dışı alma, git ummc'den ayrılan jones'ı al, 5 numarada gene williams'ı tut. ya da iki numaraya loyd alma avrupa pasaportu olan quigley'i getir, pota altına iki amerikalı al: thomas ve fowles veya tina charles. yanlarında da sabally ve mccowan... ak git.

    beşincisi, artık bu takıma bir koç getirin. lütfen...

    bu dediklerimi üç aşağı beş yukarı yapmanın bedeli 3 milyon dolar bile değil. bunu yap, senet imzalayacağım aq, şampiyonluk gelmezse gelin suratıma tükürün.

    ama eşek eşek yok williams, işte jasmine thomas, yok efendim mcbride afyon'a 21 sayı attı kalsın filan derseniz, alina tutar gene anasının bi tarafından atar. girerse ikinci, girmezse üçüncü olur durursun her yıl.
  • bu sezon adını yazdırdığı tüm kupaları kazanmış takımım.

    euroleague women
    kadınlar basketbol süper ligi
    türkiye kupası
    supercup women
  • türkiye ligindeki üst üste 6. toplamda da 18. şampiyonluğuna namağlup olarak ulaşan takım.
    potanın kraliçeleri, bu sene kazanabilecek 4 kupayı da müzesine götürme başarısını gösterdi.
  • sürekli kupa kazanıyorlar efendim, durduramıyoruz.

    maşaallah, tebrikler.

    bu sezon kazandıkları kupalar tam liste;

    fiba süper kupa
    kadınlar türkiye kupası
    euroleague women
    kadınlar basketbol süper ligi
  • 7 sene ustuste sampiyon olmustur. genelde galatasaray'i finalde ezerek yenmesi ile unludur.
  • 2 sene önce, takımın antrenörü ayartılıp, kulupten ayrılması sağlandı. fenerbahçe şampiyon oldu. geçen sene doping skandalı yüzünden 2 dünya yıldızının takımdan ayrılması sağlandı, fener yine şampiyon oldu. bu sene de taurasi, hacettepe-turgay-gs üçlüsüyle, elbirliğiyle fenerbahçe'den kopartıldı, önümüzdeki sezonda şampiyon olması, futboldan bile artık daha fazla isteniyor taraftarlarca. artık bayan basketbol takımı, bu taraftarın namusu olmuştur. hatta önümüzdeki sezon, futbol takımınında önüne geçecektir. bize afra tafralı oyuncular değil, penny taylor gibi takım oyuncuları lazım. fenerbahçe elbette taurasi'nin yerini dolduracaktır. ama galatasaray ise, dopingçi dediği oyuncuyu, şüpheli bir biçimde transfer etme ezikliğini ebediyyen taşıyacaktır.

    ccc penny reis ccc

    z.ö.e : tükürdüğünü yalamak bu olsa gerek. (bkz: galatasaray taraftarı)
  • bu sene kendisinden tek maç alabilmesi bile başarı sayılacak rakibine karşı ayak oyunlarıyla dezavantajlı duruma düşürülmesine rağmen ortaya koydukları onur mücadelesiyle galatasaray medikal park federasyon hacettepespor'u içerde dışarda tokatlayıp kalesini kaptırmayan, fenerbahçe kulübünün medar-ı iftiharı.
  • türk kadın basketbol tarihinin yüz akıdır. bugün toplamda 18.lig şampiyonluğunu kazanmış ve bunu yaparken lig sezonunu da namağlup tamamlamıştır. 1955 yılında kurulan şube, türkiye'de bir kulüp tarafından kurulan ilk kadın basketbol kulübüdür.

    hakkında hazırlanan belgesel serisi için: link
  • 35'te 35 galibiyet alarak inanılmaz bir başarıya ulaşmış harikulade takım. çocukluğumdan beri hayalini kurduğum her şeyi son 2 yıldır fazlasıyla verdi.

    başta bu vizyonu koyan aziz yıldırım ve mirası devam ettiren ali koç olmak üzere tüm takıma teşekkür ederim.

    tanım: son 6 yıl üstüste olmak üzere 18.lig şampiyonluğunu 2.euroleague şampiyonluğundan sonra kazanmış takım. şampiyonluk demiş miydim?
hesabın var mı? giriş yap