• mübarekte nasıl bi her şarkıya salça olma, düet yapma hevesi varsa, helada sıçarken falan yanımda belirip şarkıma ortak olacak diye tırsıyorum. gerçi o şarkı söylerkenki ifadeyi gördükten sonra "babacım senin işin daha aceleymiş, kusura bakma bilemedim, buyur" deyip yerimi vermesini, donumu giymesini de bilirim.(çırılçıplak sıçıyorum)
  • umut sarıkaya karikatürü olmak için doğmuş resmen. ama bu adamı tenorsun sen türkiye'nin pavarottisisin diye gazlayanla, alp kırşan'ı jim carrey'e benzediğine ve atalay demirci'yi komik olduğuna inandıran aynı kişi gibi geliyor bana. bence onu bulmalıyız.
  • bu adam tenor diye çıktı. evet bildiğimiz tenor imiş ama bunu bir sıfat olarak, bir imaj olarak taşımaya çalıştı. beyaz’ın “eveet bizim de sonunda bir tenorumuz var. karşınızda ferhat göçer” diye sahneye çağırması yıllardır aklımdan gitmez. sonra açtım sözlüğü yazdım ferhat göçer diye tam 61 entryde tenor olduğundan bahsedilmiş, haşince altı çizilmiş. lan nedir bu tenor? özel bir sınavla mı verilen bir ünvandır? eşi bulunmaz bir insan sesi midir? enrico caruso tenor diye tüm tenorlar otomatikman onun kalibresinde mi demektir?

    tenor bir erkek sesi aralığıdır arkadaşım. ince erkek sesine tenor denir kardeşim (ferhat’a sesleniyorum, yanlış olmasın) maykıl ceksın şarkıcısı da tenordur, bizim bakkal ismet amca da tenordur. gerçi ismetin sesi pek ince. ki ismet türkü bile çığırmaz. okusan pek yanık okursun amcam diyorum aldırmıyor ama ikna ettiğim gün “sonunda türkiyenin de bir kontrtenoru var” diye piyasaya çıkaracağım. kontrtenor en azından falsetto tekniği filan gerektirir. dünyanın en sikik kontrtenoru bile olsanız en azından az bulunan bir meziyetiniz var demek. bizim ismet gibi. gerçi kendisi bilmiyor.

    ama tenor öyle mi? her 5 erkekten birinin sesi tenor aralığına tekabül eder desek herhalde abartmış olmayız. 70 milyonun yarısı erkek, etti 35. onun da 5’te birini alırsak etti 7 milyon adam. türkiyede aşağı yukarı 7 milyon tenor var. şarkı söylemeseler de bunların hepsi tenordur. dünyayı sen hesapla ferhat. dünyada kaç tane var sen hesapla artık..

    edit: heyecandan yaptığım bölme hatası düzeltildi.. *
  • en sevdigim bişey.sayesinde televizyonun mute ozellıgını ögrendim. kanalı degistirmiyorum çünkü o parlak ,yanar döner ceketine bakınca zihnim boşalıyor,ferahlıyorum.
  • duet - kor işlemci özelliğine sahiptir. kimseye tek başına şarkı soyletmez, muhakkak eşlik eder.
  • bu beyefendiyi görünce aklıma iki şey geliyo:

    1- burnu çok ciddi. ya sen burunsun neden orgeneral gibi duruyosun?
    2- neden sesini incelterek ve kalınlaştırarak kendiyle düet yapıyo?
  • mirkelam'ın kader ikizi bu. bir günde ünlü oldu nerdeyse. mirkelam da öyle olmuştu. sabah bi kalktım, herkes koşan bi adamdan bahsediyodu. bi de sanki yılların şarkıcısıymış da, bizim oğlan gibi bahsediyolardı kendinden. ben de mirkelam'ı nasıl tanımıyorum diye hayıflanmıştım. hala anlamam nasıl bir gecede ünlü olduğunu.

    ferhat göçer de bunun gibi ünlü oldu işte. konser afişini görünce türkücü sandım ilk ben bunu. ferhat güzel'le karıştırmış olabilirim hatta. sonra bi olaylar oldu, vakıf olamadım. herkes bundan konuşmaya başladı. sesi mükemmelmiş işte, acayip şarkılar söylüyormuş. yani mecburen sevmek zorunda kaldık bu adamı. saygı falan duyduk, ne de güzel şarkılar okurmuşsun sen dedik. doktormuş bi de ooo on parmağında on marifet.

    neyse sonra bu kaset çıkarmış işte, kayahan'a saldırdığını gördüm televizyonda. kayahan'dan hiç hoşlanmıyorum ama kardeşim senin yaptığın da iş değil. adam karısı çocuğuyla oturuyor evde bütün gün elinde gitarı, beste yapıyor. karısı da buna alkış tutuyor falan. bunlar suya sabuna dokunmayan insanlar. ne işin var senin kayahan'la yani.

    bi de asabımı bozan esas mesele, kayahan'ın karısıyla gezmesine saldırmasında. kendinin iki çocuğu varmış karısı varmış da ortak karar almışlar bunlar, göstermiyormuş karısını çocuğunu. yüzük de takmıyormuş. ulan bu bir meziyet midir yani. bi de karısını çocuğunu ve de tabi ki gitarını her tolkşova götüren kayahan'ı yadırgıyorsun. kötü bir şey mi ki bu.

    kadın senin donuna kadar yıkasın, çocuğunu doğursun, karnını doyursun, evini temizlesin, gönlünü hoş etsin. ee sonra sen ünlü ol, karını ortalığa çıkarma. yahu kim ne derse desin. benim kocam ünlü olacak, vallahi kameraman tutarım evimin önüne, gerekirse soyunurum. niye kardeşim benim hakkım değil mi? ben donunu yıkayayım herifin, ünlü olunca çoluğu çocuğu beni umursamasın, evlilik yüzüğünü bile takmasın. sonra bi de gitsin karısıyla çocuğuyla her yerde düzgün aile profili çizen adamları yadırgasın. la bırak laaaaaan. nerde bunun eşitliği ya. hangi kadın ister ki bunu. hayır görüyoruz biz şimdi mesela hüsnü'nün şişman karısı var. hüsnü de sakladı karısını. aa dedik bu herif evliymiş. sonra noldu kadın şişko diye cazgır diye istenmeyen kadın oldu. olabiliyor böyle şeyler, şöhret pis bir şey.

    neyse bi de diyeceğim şu var ki, kayahan'a saldırmakla, yok işte benim aradığım aşk kadına olan aşk değil, başka bişe demekle ünlü olunmaz ferhat. git ya şarkı söyle ona buna saldırma ya da soyun ne bileyim daha başka bişeler yap. devir değişti ferhat, kadını yanında göstermemek bir meziyet değil, aksine ayıp. zaten bütün hayranın kadınlardan oluşuyor, asabımızı bozma ferhat, beş kuruş vermem albümüne. gider download yaparım. bi de zaten bi gecede ünlü olmuşsun kardeşim, bu piyasada yıllarca soyunduğu halde ünlü olamayan insanlar var. paran da var doktorsun. yani ne işin var senin kayahan'ın karısıyla çocuğuyla. sana ne elalemin ailesinden. zaten gidip 60bin kaset aldığını iddia ediyorlarmış(göte giren entry korkusu), iyice düştün gözümden ferhat. yakıştıramadım.
  • bora öztoprak'ın hakkında inanılmaz isabetli bir tespit yaparak yarılmamıza neden olduğu, her kanalda çıktığı için insanı kulak-burun-boğazcılara mahkum eden doktor. tespit de şöyle idi:
    "ferhat göçer için tenor diyorlar ama ferhat göçer bir tenor değil error'dur."
  • çok süper kötülenecek bir entry yazmaya çalışıyorum şu anda, please be patient...

    kendisini henüz tanıdığımı belirtmek isterim ama bu kadar arabesk birini beklemiyordum açıkçası. cennet ve bizim şarkımız isimli güzide çalışmalarını dinledikten sonra, zamanında ümit besen'e haksızlık ettiğimi düşünmeye başladım...

    yani insanın bu şarkıları söylemek için ne tenor olmasına gerek var ne de müzik eğitimi almasına.. hatta ben olsam doktor olduğumu söylemeye de utanırdım, onca sene boşuna kasmış olduğum çakılmasın diye...

    sahil kasabalarının kenar köşe barlarında çalan binlerce genç kendilerine de gündoğdu diye sevinç içindedirler şimdi.. gayet loş ortamda bara oturup karşı masadaki kızları kesme şarkıları bunlar... ses de, müzik de içerik de öyle.... hele bir de punduna getirip dansa kaldırsalar yeme de yanında yat, ağlak ağlak iki yana sallan dur...

    valla billa çok kötü...
  • tıpta uzmanlaşıp insanlığa faydalı olabilecekken şarkı söyleyip çevreye rahatsızlık vermeyi tercih eden adam.
hesabın var mı? giriş yap