• yuri gagarin'in uzaya cikisinin 53. yildonumu serefine herkese okutulmasi gereken siir.

    adamlar uzaya cikarken biz nelerle ugrasiyorduk diye ibret aliriz belki.
  • "bizimkiler ışığa gem vuranda binerler; yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler"

    (bkz: unutulmaz kezban sözleri)
  • necip fazıl kısakürek şiiri ;
    yirminci yüzyılın ablak yüzlü pilotu
    buldun mu ay yüzünde ölüme çare otu?
    bir odun parçasına at diye binen çocuk
    başında çelik kulah, sırtında plastik gocuk.
    uzakları yenmiş fatih edasındasın|
    dibsizliğin dibini bulmak sevdasındasın...
    allah'a dil çıkarır gibi küstah bir yarış...farkında değilsin ki, ay dünyaya bir karış
    fezada milyarlarca ışık, yol, mesafe;
    seninki, saniyelik zafer, ilmi hurafe
    kavanozda, kendini deryada sanan balık;
    ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kalabalık;
    fezada 'allah diye bir şey yok' iddiası
    gel gör, kaç füzeye denk, bir mu'minin duası;
    rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler;
    güneş diye kalpteki güneşi söndürdüler.
    bilmediler; kalptedir, kalptedir asil feza;
    kalptedir, olumsuzluk kefili kutsi imza.
    sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not;
    bizdedir ve bizdedir arşa giden astronot,
    ve mekandan arınmış ve zamandan ilerde,
    fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde.

    bizimkiler ışığa gem vuranda binerler;
    yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler......
  • derin karanlığın şiirde vücut bulmuş hali. nereden ve hangi kafadan çıkacağı belli olmuyor.
  • çok güzel yazılmış bir şiir olmakla birlikte, bilim karşıtı bir hezeyandır.
  • şiirin mantığıyla camilerin, açlığa çare olması lazım ama olmuyor işte.
  • aha aya gittiler, din elden gidiyor galiba diyen necip fazıl, bir korku içinde tüm hıncının feza pilotundan almaktadır. şiirdeki "sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not" mısrası hala bende bir anlam yaratmamaktadır.
  • kendisinin; "uzaya mekik gönderdiniz de başörtüsüne mi takıldı?" şeklinde bir sorusu olduğu söylenir, kendisinin olmasının da bir önemi yok aslında. örtüye değil, örtüyle alakası yok meselenin. direkt zihniyete takılmış. bu şiirinden anlayabilirsiniz. toplumun cahil, okumayan, araştırmayan dindar kesmine hitap eden bir şiir.

    dediklerine bakalım;

    "dibsizliğin dibini bulmak sevdasındasın... allah'a dil çıkarır gibi küstah bir yarış."
    küstah bir yarış olarak görüyor.

    "fezada milyarlarca ışık, yol, mesafe; seninki, saniyelik zafer, ilmi hurafe."
    uzay çok derin biliyoruz, yaptığın hiçbir şey değil diyor. sen ne yaptın pardon?

    "gel gör, kaç füzeye denk, bir mu'minin duası;"
    biz dua edelim arkadaşlar. füzeye gerek yok diyor adeta.

    "bizdedir ve bizdedir arşa giden astronot, ve mekandan arınmış ve zamandan ilerde,
    ezayı teslim alma sırrı bizimkilerde."
    biz biliriz, biz biz biliyoruz bu işi diyor adeta. ama elde var sıfır. kitapta yazıyormuş, yersen.

    cübbeli ahmet vb. hocaların hala bu zihinde olması, uzaya gitmemizde doğrudan türbana takılmasak da bu zihniyete takıldığımızın en önemli göstergelerinden birisi.
  • kesinlikle çok çok çok underrated şiir. aşşşırı ünlü olması lazım. arada bir sigaramı yakıp bu şiiri açıp okurum. üstad cahilliğe ve çomarlığa giriş 101 dersi vermiş resmen.

    "gel gör kaç füzeye denk bir müminin duası"

    kaç abi? çocuğu füzeyle parçalanmış filistinli bir babaya soralım mesela, duası kaç füzeye denk gelmiş?
  • altında fotoşipşakta çekilmiş bir vesikalık ve üstte postta gazetesi logosu olsa, şiirci amcalarınmış gibi yazılmış stajyer gazeteci şiirlerinden ayıramayacağım şiir.
hesabın var mı? giriş yap