• euro ncap'in 5 yıldız verdiği bir otomobilin de mukavva, plastik olabildiğini öğrenmemi sağlamış araç.

    "zaten araç çarpışmada ne kadar çok hasar alıyorsa o kadar güvensiz demek diye biliyorum ben. darbe emme, kinetik enerjiyi azaltma gibi şeyler nedir hiç bilmiyorum, arabayı karbon çelikten üretiyorlar sanırım yıllardır. en güvenli arabalar da eski amerikanlar tabii. sağlamlıkla güvenliği sıklıkla birbirine karıştırırım ben. araba 90la ağaca girdiğinde ben de 90la direksiyona gireyim istiyorum. clioların da kaportasının bir kısmının plastikten üretilmiş olduğunu biliyorum ama çaktırmıyorum. hem punto'ya "ya doğan, şahin vıdı vıdı" diyorum ama clio'ya "reno 12 toros vardı hatırlatırım. reno böyk!" diyemem, ayıp olur fransa'ya karşı. hatta türkiye'nin fiat'ın üçüncü büyük pazarı olduğundan ve kuş serisinin yalnızca talep düşmediği için yıllarca üretimde kaldığından, ve hatta üretimden kalktığında fiat türkiye'nin uzun süre sendelediğinden de haberim yok. bu adamlar araba tasarlamayı bilmiyor sanıyorum.

    tasarım ne demektir haberim yok, guigiaro kimdir, nedir hiç bilmem. bu alet maserati takliti olmuş, onu iyi bilirim. maserati de ferrari'nin, değil mi? zaten ferrari'nin tasarımlarının süper, gerisinin boş olduğunu biliyorum. ferrari de fiat'ın mı? yok artık lebron james! çocuk mu kandırıyorsunuz? olsun bir şey olmaz. zaten ben sokakta vectra'yla uno'yu, clk ile xc90'ı da birbirine karıştırıyorum zaten. bakın bu da corsa... yok yok punto galiba. neyse...

    iç hacim benim için herşey, alacağım araba yürüyen en geniş araba olsun istiyorum. arabayla at taşımayı düşünüyorum, hem otomobil sınıfları da nedir, sınıfının en geniş iç hacmi ne demektir hiç bilmem. hepsinden geniş olsun istiyorum. evet evet ben en iyisi yürüyen bir buick alayım, ön koltukta 3 kişi otururuz.

    ah ben 10 yaşında tipoların hala 10.000ytl'ye alıcı bulduğunu da bilmiyorum. bu araç da kesin 5 paraya alıcı bulamaz. gerçi ben sıfırını diğerlerinden ucuz aldığım arabayı ikinci elde hepsinden pahalı satayım istiyorum ama olsun, beni böyle kabul edin.

    bu arabanın malzemesi kötü. içi bildiğin plastik. halbuki ben 25000 liraya aldığım arabada altın direksiyon simidi, gümüş vites topuzu isterim.

    ben araba pahalı araba iyidir diye bilirim. sürümden satmak ne demek, pazar payı ne demek hiç anlamam. hem bakımlarda tamiratlarda da servislerin götümden kan almasından çok hoşlanıyorum. opel'in hastasıyım mesela. astra aldım ilk çıktığında en üst spor modelinden, 2 ay boyunca her hafta düzenli olarak yolda kaldım, opel her seferine arızayı giderdiğini söyledi ve arabayı geri almadı. mahkemeyle zorla geri aldılar.* o kadar memnun oldum ki... mahkemelerle, avukatlarla uğraşmaya da bayılırım, opel alayım yine ben, vectra alırım mesela, lastiğini bile serviste şişirtirim. hahayt çok mutluyum!
    punto mu? konu neydi?"

    hiç anlayabilmiş değilim niye insanların fiat'a bu kadar bok attığını. nihayetinde bir arabadır, eskilerle ya da diğer modellerle alaksı yoktur, seven alır, sevmeyen almaz. ama euro ncap'in 5 yıldızı varken alete mukavva bile deniyorsa bir bokluk vardır bu işte bence. fiat manyağı değilim. mesela stilo oldukça güzel bir model olmasına rağmen mantıksız etiketlere sahipti. v40 fiyatına stilo satmaya çalışmak büyük bir hataydı bence. ama bu alet güzel, ucuz, güvenli, sınıfındaki diğer tüm araçlardan zengin bir donanıma sahip. kötü yanları söylenmeli ama durduk yerde mukavva, mika gibi yakıştırmalar yapmak, doğan'a, şahin'e benzetmek, araç piyasaya çıkalı 3 gün olmuşken ikinci el fiyatı hakkında kehanetlerde bulunmak bir nevi marka düşmanlığı gibi geldi bana.
  • 2006 yılında bir adedini edindiğim ve halen kullanmakta olduğum yegane arabamdır kendisi.
    diğer girdilerimdeki anlatım şeklimi ( olumlu taraflar - olumsuz taraflar ) bu yazımda da izninizle kullanmaya çalışacağım.

    olumlu taraflar

    - şehir içi bir depo ile ( 45 litredir arabamın midesi ) yaklaşık 900 km basıyorum aziz romalılar. ha "senin yaşadığın şehir çukurova. sen gitmeyecen de biz mi gidecez" diyenler için cevabım "geliniz ve bu şehirdeki trafiği görünüz. hindistan'dan farkı yoktur" şeklinde olacaktır.

    - bir şehir efsanesi olabilir ama derler ki fiat bu arabadan önce battı balık yan gider formundaydı. punto markayı ve fabrikayı kurtardı. maserati'den arak tasarımı ben dahil bir çok kişinin gönlünü fethetti.

    - malum türkiye'de yaşamaktayız. vatanını ve devletini seven büyük motorlu araba almakta ve vergi dairesi ile bacı kardeş olmakta. benim ise aidiyet duygularım henüz o seviyede değil. o yüzden benimle aynı fikirde olanlara naçizane tavsiyem bu yavrunun 1.3 motorlusudur. vergiyi araba üzerinden değil de yakıt üzerinden vermeyi tercih ederim sevgili seray severler.

    - multijet motorun dayanıklılığı ( yahu istanbul'da bir taksiye bindim. kilometre 450.000'de idi. gözlerim ile değil de parmaklarımla zor saydım sıfırları yeminlen )

    - bakım parası geldi hemen aklına di mi seni gidi sözlükçü seni. orta halli bir bayandan daha az hocam bunun bakımı. kıy nikahı. dır dır yok, vır vır yok.

    "amma övdün arabanı hacı yok mu bunu hiç defosu" diyen yurdumun olumsuz insanları için ikinci bölüm hemmen başlıyor.

    olumsuz taraflar

    - baylarım ve bayanlarım. bir arabanın altı bu kadar mı yere yakın olur. zaten şehir yatırım almıyor. asfalt neyim hak getire. bir de millet sokak aralarına resmen çin seddi çekiyor, arabalar hızlı geçmesin diye. hızlı kullanmamama rağmen eve dönene kadar günde 3 kere alt takımı yere vuruyorum. hele yaylaya gitmek tam bir işkence. italyan amcalar avrupa standartlarına göre üretmişler bu arabayı. sanırsın hep otoyolda kullanılacak.

    - düşük viteslerde inanılmaz bayık bir araba bu. ışıklarda kırmızıdan sarıya geçerken bir türlü insanlara korna çalamıyordum. hep korna yiyordum. araba yerinden kalkmıyordu. hatun kişi şöferler bile yanımdan kuğu gibi süzülüyordu. gittim chip tunning yaptırdım. 75 beygir araba oldu 90 beygir. şartları eşitledim. tabi olan bizim mangırlara oldu.

    - sevgili fiat yetkilileri. abicim yapmışsınız arabayı görsel olarak ama bu nasıl bir malzeme kalitesizliğidir. dallama fransızların arabası renault'nun bile ön konsolu daha evla. en alt seviye plastik malzeme kullanılmış.

    - efendiler. bu araba hakketen dört yönden kapalı bir araba. virajlara girerken insanın yolu görmesi için hafif kaykılması gerekiyor koltuktan. kaldırımlara konulan babaları zaten hiç görmüyorsun. ilk zamanlarda arabanın sınırlarını resmen tekrar çizdim. alacak olanlara tavsiyem "acentadan çıkmadan hemen geri park sensörü taktırılması" bu sayede arka görüş mesafesini rahatlatırsınız.

    evet. sanırım yazı yine hem nalına hem mıhına bir yazı oldu.

    atlantisten gelen edit: yıllardır yapmayı beklediğim kaza en nihayetinde başıma geldi. " verilmiş sadakan varmış " veciz sözü ile bu yazıyı ekliyorum. ben iyiyim ama sevgili arabam ameliyatta...
  • büyük bir üretim hatası yada mühendislik hatası diyelim barındıran otomobil.. kendisiyle mutlu ve mesut yaklaşık 25-30bin km yol yapmışlığım var.. şu anda aracım 70binde ve o müthiş city modlu direksiyon arıza vermiş durumda.. yaklaşık 1 ay önce ön taraftan gelmeye başlayan hoşurtular yavaş yavaş çoğaldı, direksiyon acayip tepkisizleşti ve titremeye başladı. en sonunda geçen hafta servise gittiğimde bunun direksiyon motoru bozulmuş fiyatı 2.000tl dendi.. işte o zamandan beri kendisi bozuk bir şekilde durmakta..
    direksiyonun elektrik desteğinde potansiyometre tarzında halka şeklinde, içinde bakır plaka, tel ve çubukların olduğu bir alet varmış.. her direksiyonu çevirdiğinizde aşınan plaka ve çubuklar temassızlık vs. yapmaya başladığından elektrik motoru sapıtmakta ve direksiyona acaip tepkiler verdirmekte.. hatta motor siz yolda giderken kendi kendini kapatabilir ve çeviremediğiniz direksiyon yüzünden en yakın yere toslayabilirsiniz.. bozulan bu küçük aletin değeri ise yurtdışında 70€ civarında.. fakat fiat bunu olsa olsa 5-10€ya mal ediyordur.. bozulan parçayı tek başına değiştirmek yerine komple direksiyon motoruyla birlikte değiştiriyorlar, o yüzden 2000tl..
    işte durum böyleyken direksiyon gibi önemli olan bir parçaya bu kadar aşınmaya yatkın parçaları koyana mı küfür ederseniz yoksa koyulmasına onay verene mi yoksaaa o parçanın koca direksiyon kutusuyla birlikte satılmasına karar verene mi?
    gerçi her halükarda hayatımız 3-4 tane kıl kadar bakırın birbiriyle temasına bağlıymış..

    edit: fiat müşteri hizmetlerine bu kronik sorun yüzünden mağdur durumda olduğunuzu anlatırsanız, garanti dışındaki aracınızın bile bir hafta içerisinde ücretsiz olarak tamir edildiğini görüp şaşıracaksınız..
    takdir ettim, en azından hataları olduğunu anlamışlar..
  • 120 hp olduğuna kimseyi inandıramadığım arkadaşım.

    2008 model, 1.4 turbojet kendisi ve evet 120 beygir. adamlar bundan bi tane ürettirler de onu da ben mi aldım bilmiyorum açıkçası ama inanmayıp fiat'ı arayanlar mı dersin, şasi numarasından kontrol ettirmeye çalışanlar mı dersin...neticede 'kardeşim inanmıyorsan buyur anahtar burda, git bi tur at gel' diyorum, ağız açık vaziyette geri geliyorlar.
    gidiyor azizim araba, gitmiyor uçuyor hatta.
    - yol tutuşu gayet iyi. hatta bu sene 4 mevsim lastik kullanmadığım gibi lastik değiştirmeyi de unuttum uzun süre, yine de problem yok. uzun yolda beton asfalt - yeni asfalt - eski asfalt - taş - toprak - mıcır ayırt etmeden gidiyorum, bugüne kadar kendini kaybettiğini, kararsız kaldığını görmedim. kaldı ki ben çoğu zaman direksiyon city modundayken çıkıyorum uzun yola, ona rağmen hiç sıkıntısı yok. 120'den aşağı gitmem, gerekli durumlarda çok seri yavaşlama olanağı sağlar ayrıca kendisi.
    - hill holder özelliği istanbul gibi boş yokuşlu ve trafikli bölgelerde çok işe yarar. insanı fazla yormaz, 8 saniyeye kadar tutuyor sanırım.
    - oturumu çok rahat. 8 saat durmadan yol yapsanız, arabadan inince boyun, sırt, bel ağrısı olmaz.
    - altı alçak gibi görünür ama dağa tepeye çıktığınızda pek sıkıntı yaratmaz. kaz dağları'nda, köylerde vesaire fink atıyorum fakat henüz altını bir taşa dahi değdirmişliğim yok. ben süper şoförüm orası ayrı, ama arabanın da hakkını yememek lazım.
    - bence muadillerine göre benzinlisi fazla yakmıyor. şu sıralar 200 tl'ye doluyor depo ve yarım depoya 450 km civarı gidiyorum.
    - bagajı oldukça geniş. evin yarısını bagajda taşıyorum desem yeri. zamanında kırmızı kafa ışık case'i, 2 kamera case'i, nerdeyse bavul büyüklüğünde ilkyardım çantalarım ve 3 kişilik tatil malzemesini sığdırmışlığımız var bagaja.
    - bana sıkıntı yaratan tek özelliği ipod vesaire bağlayamıyor olmak. cd seçeneği var ama başka bir cihazla bağlantı kurulabilecek herhangi bir girişi yok. bluetooth bağlantısı da yapılamıyor.
    - tasarımcısının giugiaro olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. hatta adı var arabada. kendisi tasarladığı için punto'nun kırmızısı birebir ferrari kırmızısı. arabada siyahtan başka renk olmaz derdim ama o kadar canlı bir kırmızıydı ki içim kayıverdi buna. hatta günlerden bir gün kırmızı ışıkta bir ferrari'yle yanyana geldim, camdan kafamı uzatıp anlamaya çalışırken ferrari'nin sahibine yakalandım. 'baksana bi aynı renk mi bunlar?' diye sordum, kendisi de teyit etti lakin ışık yanınca onun ferrari'de benimse punto'da olduğum gerçeğiyle yüzleştim. rengi aynı da olsa, fişek gibi gitse de bir ferrari değil yani napalım...

    edit : ekleme : ben manuel kullanıyorum, otomatik vites olanlar hakkında bir şey diyemeyeceğim.
  • yaklaşık 9 aydır 2008 dizelini kullanıyorum.

    eksileri:

    1- arabanın arka trimi çok fazla ses çıkartıyor.
    2- arka tampon ya da arka kapıdan gelen kronik bir ses sorunu var.
    3- bagaj kapağı biraz sert gibi.
    4- ön cam önü ızgarası kronik olarak yerinden oynuyor ve trim sesine sebep oluyor. özellikle uzun yolculuklarda sinir bozucu bir ses çıkıyor sürekli.
    5- konfor beklemiyordum zaten, onun için bunu geçiyorum; ama yine de arka süspansiyonlar daha makul olmalıydı.

    artıları:
    1- tek maddede toplamak mümkün aslında; yakıt tüketmiyor ısısısıs....
    2- valla başka bir artısı gelmiyor aklıma.
    3- samimi ve içten, şefaf bir araba; tüm sesler içeride ;)
    4- cıvımayalım; tam bir şehir içi arabası. şehir dışında şehir içinden fazla yakıyorum hep. araba 90-110km/s arasında 3,5lt/100km yakıyor ama üzerine çıkarsanız 5'leri çok rahat görüyorsunuz. şehir içinde daha 5 lt'yi geçemedim. hayvanlaşırsanız her araba gibi o da hayvanlaşabilir. bu arada bu cillop gibi yakıt değerleri 150.000 km'deki bir arabadan geliyor.
    6- yol tutuşu kötü değil (180'le viraj dönerim diyorsanız siktirin gidin bi zahmet)
    7- 2. el piyasası da hiç fena değil.
  • blaupunkt hud sahibi olanlarina mp3 player falan baglamak icin aux kablosu cekmek 15dk suruyormus bugun onu gordum.

    asagidakiler audio cd cekmekten imani gevremis bir zavallinin sikerim puntosunu diyip gaza gelmesi sonucu ortaya cikan deneyimdir, garantisi yoktur aman diyim;

    - once aux varmi bakin. cd tusuna 2 kere basinca ekranda aux yaziyorsa ok, yazmiyorsa gidip fm transmitter alin. su altinda muzik nasil oluyormus gorun.
    - simdi bu aletin uzerinde 4 tane delik var fark etmissinizdir, onlara girecek boyutta cubuklara ihtiyaciniz var. bi kiyafet askisi kesebilirsiniz. ben cop sis kullandim tavsiye etmiyorum kirilirsa got gibi kalirsiniz.
    - 4 delige de birer cubuk sokup ittirin, bir noktada tik diye iceri gececekler, klipslerin acildigi anlamina geliyor bu.
    - ust konsol ile hud in kenari arasina bir tornavida sikistirip hud i disari itin (bende tornavida da yoktu, bozuk para kullandim, fakirlik boyle bisey)
    - hud cekince geliyor. okuz gibi cekmeyin arkada baglantilar var. anten baglantisi sagda kaliyor, cekin ciksin. solda da bir soket var, kenarlarindaki klipslere bastirip cekin o da cikiyor. alet serbest.
    - alin eve goturun teyp caldim ehue diye salak espriler yapin sonra ise koyulun.
    - aletin uzerinde pin semasi var. orada "aux left, aux ground ve aux right" pinlerini tespit edin. ground da ground sembolu var ground yazmiyor.
    - bir adet ucunda 3.5 jack olan kablo bulun (yine fakirlik... eski bozuk hoparlor kablosu kesebilirsiniz. ama kaliteli kablo iyi olur, motor calisirken gurultu yapmasin)
    - kabloyu siyirin, 1 kirmizi 1 beyaz 1 de toprak cikacak. toprak dedigim toprak rengi degil, oyle ortalikta gezen teller. beyaz left oluyor, kirmizi da right.
    - puf nokta - lehim alamayacak kadar fakir oldugumuz icin, siyirdigimiz kablolarin plastiklarini soket yapacagiz, onlara sahip cikin.
    - siyirdiginiz telleri ayni boyda kestiginiz kablo yalitiminin icine sokun, ucundan biraz ciksin onu da yalitimin disina kanca gibi kivirin.
    - tespit ettiginiz pinlerin uzerine icinde teller olan yalitimlarinizi takin. eger kullandiginiz kablo inceyse, plastik esneyip pin i sariyor, baya saglam oluyor.
    - aux moduna gecin, takin iphone (o kadar fakir edebiyati yaptik... cakma iphone cakma) u 3.5 jack iniza, verin coskuyu. ses geliyorsa tamamdir.
    - kabloyu hud in arkasindan sarkitinca vites in onunden cikiyor, oraya aldim ben.
    - hud i yerine takin.
    - mutlu gunler.

    edit: ohara, origami death star tarifi gibi olmus bu resimli tarif hazirlasaymisim keske.
  • yaklaşık bir ay önce satın aldığım ikinci otomobilim. ilk izlenimlerim şöyle efendim;

    uzun süre e36 kasa 3 serisi kullandıktan sonra fena gelmedi bana. 90 beygirlik 1.3 multijet motora ve 6 ileri vites şanzımana sahip 2006 yılında üretilen, dynamic donanımlı bir grande punto benimkisi.

    performans olarak hız delisi olmayan herkesi tatmin edebilecek düzeyde bir araba. vites değiştirme devirlerini iyi belirlerseniz akıcı bir şekilde hızlanabilirsiniz. fakat vitesi erken değiştirirseniz boost'tan düşüp turbonun tekrar doldurmasını beklersiniz. 3000 devir altı biraz can sıkıcı ama şehir içi trafiğinde kasayı gayet rahat taşıyor. 3000 devirden sonra gelen tork patlaması esnasında şehir içinde dikkatli olmak lazım. top speed olarak hafif yokuş aşağı yolda 190 km/s gördüm, daha da hızlanıyordu yavaş yavaş. yakıt tüketimine gelirsek durum şöyle, yaklaşık 2000 kilometre yol yaptım, şehir içi trafiğinde performanslı kullanımda 6,5 litre, sakin kullanımda 5,5 litrenin altında bir ortalama yakaladım. ortalamam şehir dışında ise 4,5, 5,0 litre aralığında değişiyor.

    tam olarak limitlerini deneme imkanım olmadığı için yol tutuş karakteri hakkında söyleyebileceklerim sınırlı. fakat arabanın ne tepki verebileceğini tahmin etmek güç değil. süspansiyonlar sert bir karaktere sahip. bozuk yollarda konfordan ödün vermişler. gövde çok tehlikeli bir yatma ve salınımda bulunmuyor. yüksek hızdaki stabilitesi eski e36'm kadar olmasa da tatmin edebilecek seviyede. direksiyon city fonksiyonuna sahip. şehir içerisinde ve park ederken city fonksiyonunu kullanmak çok büyük bir kolaylık ve zevk. ben hiç kapatmıyorum, zaten 20 km/s hızı geçince otomatik olarak devre dışı kalıyor. yüksek hızlarda direksiyondaki elektrik desteği devre dışı kalıyor, sert ve hisli bir karaktere bürünüyor. aracı satın aldığımda direksiyonun city motoru arızalıydı. 2000 tl olan tamir masrafının 50%'sini fiat karşıladı ve 1000 tl vererek tamirat işlemini yaptırdım. aynı zamanda carbon clean ve emme manifoldu temizleme işlemlerini de yaptırdım.

    arabanın iç mekanı dört kişiyi sonuna kadar rahat ettirecek genişlikte. tavan ve cam yüksekliği ideal seviyede. aracın içi diğer hatchbackler kadar klostrofobik değil. kontrol düğmeleri şoför için biraz uzakta kalıyor. örneğin, cam açmak için biraz öne eğilmek zorunda kalıyorsunuz, hiç de kısa biri olmamama rağmen kolumu uzatınca cam ve ayna kontrollerine ulaşamıyorum. klima ve teyp kontrollerinde de aynı durum geçerli. normalin biraz daha üzerinde olan asfalt sesi dışında herhangi bir tıkırtı, uğultu, gürültü, aşırı motor sesi gelmiyor. motorun ses yalıtımını çok beğendim.

    şimdilik izlenimlerim bu kadar, devamı gelecek.

    edit: 90 beygirlik motordaki turbo boşluğu gerçekten çok can sıkıcı.

    sıkıntı editi: satılık.

    edit: satıldı.
  • vaktiyle kullandığım aracımın (bkz: #32171912) şehir içinde kullanım için fazla masraflı olmasından mütevellit 2008 model ve 1.3 multijet motora sahip olan bir örneğini 15000 km boyunca kullandığım küçük afacan.

    şehir içi kullanımı için f/p olarak hala en başarılı otomobillerden biridir. city modu, vergisinin ve yakıt tüketiminin düşüklüğü, bakım masraflarının (işi kendiniz takip edip periyodik olanlarını kendiniz yaparsanız/yaptırırsanız) azlığı, uzun ömürlü ve trigger kayışı yerine zincir kullanılan sağlam bir motoru ile ikinci elinin iyi olması sayesinde ihtiyacınıza bağlı olarak güzel bir seçenek olabilir.

    tasarım ve sürüş dinamiklerine gelirsek, giugiaro tasarımlı orjinal ilk serisinin sonraki varyasyonları arasında hala en güzel tasarıma sahip olduğunu düşündüğüm otomobilin, frenleri ve yol tutuşu piyasaya çıktığı ilk yıllarda sınıfının referans değerlerine sahipti. sadece 175 mm tabanlı lastikleriyle geyik testi diye tabir edilen hareketlerden yapmak zorunda kaldığınızda, hızınız da biraz yüksekse arkasını kolayca bırakabiliyor. ama kontrol edilemeyecek bir zorluk oluşturmuyor. zaten insan gibi kullanırsanız böyle durumlara çok denk gelmemeniz lazım.

    fakat aracın iç tasarımı ve genel olarak malzeme kalitesi ciddi anlamda kötü. sonraki versiyonlarında bu durum düzeltilmiş olsa da müzik çalar tuşlarının silinmesi, vites yollarının belirsiz olması, geri vitese geçirmek için bazen biraz ileriye gitmek zorunda kalmak, çok sık kullanılmadığında arka kapıların dışarıdan açılmamaya başlaması, tam tur çevrilen direksiyon hareketlerinde ön takımda eğer fazladan yük varsa (rampa inişi vs..) direksiyon kutusundan gelen uğultular gibi olgular can sıkabiliyor. bir diğer nokta olan ve 2006-2008 modellerinde görülen city modu arızalarının ise servisler tarafından genelde ücretsiz giderildiğini belirtmem lazım.

    yine de sınıfının en geniş iç mekanlarından birine sahip olan otomobil, rahat kullanımı ve diğer olumlu özellikleriyle birlikte düşünüldüğünde sınıfının hala tercih edilebilir, makul fiyatlı seçeneklerinden biri. ama kalkıp da sırf ışık tüplü stop lambası var, gösterge paneli çok güzel vs.. diyerek 2015 ve sonrasında yavaş yavaş fiat'ın 500l modelinin yerini alacağı evo versiyonlarına 40000 liralar vermenizi kesinlikle tavsiye etmem.
  • ülkemiz pazarına 2 karoser seçeneği (3 kapı ve 5 kapı); 1,4 8v 77 hp*, 1,4 16v 95 hp olmak üzere iki benzinli, 1,3 lt 16v 75 hp ve 1,3 lt 16v 90 hp'lik iki adet dizel (bkz: multijet) motor ile ve 3 donanım seviyesi ile (active, dynamic, emotion) sunulmuş olan otomobil.

    1,4 lt'lik motorları fiat ailelerinden tanıyoruz, 77 hp'lik motor yeni bir motor ve şu an palio* ve albea*'larda da yeni kullanılmaya başlandı, bu motorun en büyük özelliği olarak 1,4 lt'lik hacmine rağmen düşük yakıt tüketimi sunabilmesi.. 95 hp'lik motor ise, ülkemiz pazarında punto* modelinden tanıdık. hacmine göre tatminkar performansı makul yakıt tüketimiyle sunmakta.

    1,3 lt'lik dizel motorları, multijet adıyla fiat modellerinden, cdti ibaresiyle, opel modellerinden biliyoruz. 75 hp'lik versiyon, ülkemiz pazarında çok tutulan corsa*, palio*, albea* gibi araçlarda da kullanılan 70 hp'lik versiyonun 5 hp güçlendirilmiş hali. baz dizel seçenek olan bu motor, teknik verilerden anladığımız kadarıyla araca yeterli performansı kazandırabilirken, yakıt tüketimi çok düşük seviyelerde tutabilmiş. az evvel sözünü ettiğim modellerde 100 km'de ortalama 4,5 - 5 lt arası tüketen motorun grande punto'da da pek farklı olmayacağı aşikâr. 90 hp'lik versiyon ise ülkemize ilk defa astra* ile girdi. hacminin ufaklığına rağmen 90 hp üretebilmesi ile o araçta, araçtan fazla bir performans beklemeyenlerin tüm taleplerini karşılarken, yakıt tüketimi 70 (grande punto'da 75 tabi ki) hp'lik kardeşinden hiç de fazla değildi. 1,3 lt'lik dizel makinenin ülkemizdeki en büyük avantajı, düşük vergi dilimi. malumunuz ülkemizdeki en düşük vergi dilimi 0 - 1300 cc arasını gösteriyor. bu hem aracı satın alırken hem de kullanırken epeyce avantaj sağlamakta, aracın anahtar teslim satış fiyatı hacim küçük olduğu için makul seviyelerde kalıyor.

    kanımca motor seçenekleri başarılı olmuş, gönül ister ki bunların yanına 1600 cc'yi geçmeyen hacimde bir performanslı benzinli ve daha yüksek güçlü (yine 1600 cc'yi geçmese ülkemiz için $ukela olur idi) dizel motorlar (avrupa'da 1,9 lt multijet 8v motorun 120 ve 130 hp'lik versiyonları da var ama tabi ki yüksek vergi nedeniyle bu modelleri getirmek mantıksızlık olur) eklensin ve yanlarına (her nekadar ülkemizde pek tutulmayacak olsa da) büyük hacimli ateşli bir benzinli motor eklensin.

    ülkemizde en çok 1,3 75 hp'lik multijet modelin tutacağını düşünürken, benim gönlüm 90 hp'likten yana. 1,4 lt 95 hp benzinli kardeşi kadar performanslı olmasa da, kanımca gayet tatminkar bir performansı müthiş yakıt tüketimi başarısı ile birleştirmekte.

    aracın fiyatı 21.900 ytl'den başlamakta, (1,4 77 hp 3 kapı active) ve baz fiyatlara baktığımızda 31.400 ytl'ye kadar (1,3 lt multijet 90 hp 5 kapı emotion) çıkmakta. aksesuarlarla bu fiyatlar elbette artmakta.
  • daha önce bunu kullanma fırsatım olursa i’ll be back demiştim, döşencem buralara demiştim. “sözlük yazarları! it is time.” bunun 1.3 multijet (dizel) versiyonunu kullanma fırsatım oldu. tecrübelerimi paylaşayım dedim.

    tasarım
    daha önce de yazmıştım, önden spyker c8, arkadan da ford focus’un ilk versiyonuna benziyor bu araç. ismindeki “grande” ibaresini fazlasıyla hak ediyor, zira dizel versiyonu 1205 kg kadar ve sanıldığı gibi tam olarak mini sınıfta değil; üst mini sınıfta. yeni ford fiesta mesela yakın ölçülerde. neyse, özetle biraz irice. tipi gayet şık, italyan olduğunu her yönüyle belli ediyor. dış çizgiler iç tasarıma da yansımış, şık oldukça hatlar. orta konsol ziyadesiyle sade, lakin tasarımdan ödün vermemek için ön gövde üzerinde ıvır zıvır koyacak bir yer yapmamışlar; iyi olmamış. kullanılan plastik kalitesi idare eder fakat işçilik pek iyi değil. dış panellerde de bu kötü işçilik kendini hizasız paneller olarak gösteriyor. koltuk öne çekilirse, bir de iri yolcuların dizleri orta konsola temas ediyor rahatsız edici bir şekilde. onun dışında hoş oldukça. bagaj hacmi de ortalama. iş görür boyutlarda.

    kullanım/konfor/donanım
    direksiyon için “city” modu mevcut. bu modda direksiyonu bırakın serçe parmakla, üfleyerek bile kontrol etmek mümkün hale geliyor. park ederken çok rahat oluyor o yüzden. park demişken arka cam ufak, pek gözükmüyor dışarısı; park esnasında force’a bağlamak gerekiyor. pedallar acemiler için tam bir kabus. debriyajın basma mesafesi kısa ve kavrama noktası dipte oldukça. frenler de hassas ötesi. alışmak gerekiyor. bu debriyaj karakteri agresif sürüşler için ideal, lakin araç pek buna müsaade etmiyor. baz model olmasına rağmen hayvan gibi donanım var: abs, ebd, epc, bol miktarda hava yastığı, direksiyondan kumandalı müzik sistemi, uzaktan kumandalı kapı kilitleri, yükseklik ve derinlik ayarlı direksiyon vs. sürüş konforu oldukça iyi; sallamıyor fazla içerdekini. rahat araç. biraz vw polo’dan sonra biraz dandik gelebiliyor genel verdiği his tabi (bkz: volkswagen polo/@quasm).

    motor/performans
    1.3 multijet 75 bhp motor şehir içi kullanımda oldukça tatminkar. zaten bu motorun asıl olayı ekonomik olması. az yakıyor pezemenk, hem de baya az. şehir içi 6.5, şehir dışı 3.5 gibi bir şeydi fabrika değerleri. euro encap 5 yıldız olan aracımız hayvan gibi ağır olmasına rağmen hem de. turbo-lag var, onu aşınca coşturuyor. kullandığım aracın lastiklerinin dişleri biraz erimiş olduğundan yol tutuşu deneyemedim pek ama ağır olan dizel motor, araç dengesini bozuyor; önden kaymaya oldukça meyilli gibi.

    sonuç
    fiyatına göre oldukça iyi bir otomobil. bir polo değil elbet ama opel corsa’dan kat be kat iyi.
hesabın var mı? giriş yap