• kahramandır.
    büyük oğlum, elinde genç yazarın seyir defteri diye bir kitap-defter ile yanıma geldi. "öğretmen ödev verdi, bildiğimiz bir masal ya da hikayeyi diğer bir karakterin gözünden anlatacakmışız. ben de külkedisini seçtim, iyilik perisinin gözünden anlattım, sana da okuyayım mı?." dedi. okudu...
    hikayenin sadece küçük bir yerinde iyilik perisi " o kızcağız da baloya gitmek istemez miydi acaba?" diye külkedisinden bahsediyor, bir de kötü cadının kendi kılığına girip gece 12'de ölmesini sağlamak üzere onu kandırdığına şahit oluyor. zaten o süreçte hikayenin asıl çatısını oluşturan iyi ile kötünün savaşını iyiler lehine çevirerek cadının büyüsünün bozulmasını sağlıyor. yani hikayede külkedisi iyilik perisi için bir figürandan fazlası değil, çok büyük olaylar dönerken sadece baloya gitme hevesinde bir genç kız...
    bu küçücük hikaye beni çok duygulandırdı. 10,5 yaşındaki adamım bana aynı anda hem figüran hem de başrol olabileceğimi anlattı. figüranların ne büyük rolleri olduğunu anlattı. ve aslında ne küçük arzularımı gözümde büyüttüğümü hatırlattı...
    belki de benim öykümün kahramanı kendisi.
  • benim hayatim di$inda kalanlarin hepsi,senin hayatin di$inda kalanlarin hepsi,onun hayati di$inda kalanlarin hepsi.
  • setlerin en cefakar insanlarına verilen ünvan. ekip tarafından çoğunlukla hor görüldükleri yetmezmiş gibi; sete en erken onlar gelir, en geç yemeği onlar yer, herkesten düşük ücret alırlar. özellikle kalabalık figüranlı işlerde insandan çok koyun muamelesi görürüler. günümüzde çoğunlukla emeklilerin, ev kadınlarının ve öğrencilerin ek gelir için yaptıkları bir iştir.
  • 2006 yılında maskeli beşler ırak filminin çekimlerinde istemeden olduğum durumdur.

    arkadaşla taksim'den dönüyoruz o akşam. baktık meydanda jimmy jib dolanıyor. merak ettik "noluyor?" diye haliyle. anıtın arka tarafında polis arabalarının olduğu yerde bir kalabalık olduğunu fark ettik. baktık kalabalığın içinde minili hatunlar filan da var yaklaştık tabi hemen. kalabalığın içinde her tipte insan var. onlar baya figürasyon ekibi işte. biz aval aval bakınırken megafondan anons geldi. "herkes yukarı bakıyor. arkaya dönmek yok." şeklinde. biz de anonsa uyduk mecburen. iyi fark etmediler bizi. bir de set ekibiyle papara olmadık yani hiç yoktan. oysa ki koskoca ekibin içinde, ağzında sigara olan bizden başka kimse yoktu hehe. baya kabak gibi sırıtıyorduk orada yani. neyse.

    andy warhol'un her insana bahşettiği 15 dakikalık şöhretin şahsıma düşen bir kısmını orada çarçur ettiğime pişmanım dostlar.
  • sinema filmlerinde ya da dizilerde ana karakterin arkasında trafik oluşturan insan figürleridir.
    bazıları kameraya bakma içgüdülerine yenik düşüp bi an izleyici ile göz göze gelirler.
  • film çekimlerinde, filmin kalabalık sahnelerini oluşturmak için görevlendirilen, konuşmaya katılmayan ve isimleri tanıtma yazılarında geçmeyen oyunculardır.

    söz konusu film içinde kimliksiz kişilerdir. bazen bir sandalyede oturur, bazen yolda yürür, bazen otobüs koltuğunda gazete okur, bazen siluet olarak kameranın ön tarafında öylesine bir hareketli görseldir.

    33 yıl sinema alanında çalıştım. bu figüranlara setlerde insansı muamele yapılmadığını gördüm. kendileri çağrılırken bile sadece "fgr" olarak, üç harf ile tanımlanırdı. hatta reji grubu ya da produksiyon grubu elemanları ilgili ajanlara "beş fgr istiyoruz şu yaş grubunda ve şu özelliklere sahip" diye bir anlamda sanki sipariş verirdi. çoğu setlerde onlara ekmek içinde peynir ya da köfte yemek olarak verilirdi. hakları ya da hukukları yoktu. yakın zamana kadar sigortalı değillerdi. "emir komuta anlayışındaki bir dünyada sadece en alt kısımdaki er" gibiydiler. yıllar yılı da böyle olmuşlardı. onlar tarafından kendilerine yapılan davranışlarda bir gariplik yoktu. oysa o figüranlar evlerine bir ekmek, iki lokma yemek vs. getirebilmek için sabahın köründe yollara düşüp mevcut sete gelip saatlerce beklerler ve her türlü horlanma, aşağılanma pahasına verilen görevi en iyi biçimde yapmaya çalışırlardı. çünkü bir sonraki sete çağrılıp çağrılmamaları oradaki performansları, baş kaldırmayıp ses çıkarmayan kuzu kimliğine uyumlu kişi olmaları ile ilgili idi. bu kişiler genel olarak toplumda itibar gören bir işi yapmayan ya da yapamayan, emekli olmuş ya da bir gün kendilerine "oyunculuk" olarak hedefleri güneşin doğacağı ümidi ile yaşayan kişilerdi. yeşilçam'ın "figürasyon kahvelerinde" ceplerinde para olmadığı için çay bile içmeden gün boyu oturup kapıya bakarlardı. o kapıdan girecek bir prodüksiyon görevlisini beklerdi gözleri. sadece o günkü çalışma için bir yevmiye hak ederdi bu kişiler. o yevmiyeyi de o gün değil bilinmeyen bir zaman içinde alırdı, benim "esir tüccarı" dediğim o ajanslarından...

    hep bir sıkıntı duydum bu filmler için çok önemli, isimleri bilinmeyen, çalıştıkları filmin jeneriğinde bahsedilmeyen, çalışma karşılığı parasını ne zaman alacağını bilmeyen, sette beklerken çay bile içmeleri çok görülen bu sinema emekçilerinin durumundan. bu durumdan derecesiyle mütehassıs oldum ve bu arkadaşların da diğer set çalışanları ve oyuncuları ile beraber bir bütün olduğunun gerçeğini yaşatmak için alışıla gelenlerin dışında şeyler yaptım. ancak bunun da şahsi bir davranış biçimiyle çözülemeyeceğini gördüm. şöyle oldu; gaziantep'te "zerda" isminde bir dizi çekiyorduk. oradaki yerel bir işletme bize yardımcı oyuncu yani figüran sağlamak için talip olmuştu ve kendileri ile anlaşmıştık. her şey güzel gidiyordu. bize bu yardımcı oyuncular geliyordu ve biz de haftalık olarak gelen oyuncuların paralarını ilgili firmaya fatura karşılığı ödüyorduk. bir süre sonra basında bir haber çıktı; "güya bizim firmamız kişileri dizide kullanıp parasını ödemiyormuş". beynimden vurulmuşa döndüm. araştırdım ve mağdur olan kişiler ile konuştum. ve hemen olaya hem şirket olarak ve hem de şahsi olarak ben müdahale ettim. meğer bizim çalıştığımız firma bizden paraları alıp kişilere vermiyormuş. neyse biraz sert de olsa önlemler uygulayarak olayı çözüp, mağdur kişilerin haklarını elde etmesini sağladık...

    buradan anladım ki bu bir zincir. sizin halkanız o zincirin bir tanesi sadece. sağlıklı da olsa sizin halkanız diğer halkaların dolayısı ile zincirin bütününün sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor. sinema dünyasında figürasyon denilen bu emekçilerin durumunun en küçük problem kısmı budur. başkaca suistimaller ve sıkıntıları da olmaz mı? olmaz olur mu? anlattığımız bu sıkıntılardan sadece devede kulak misalidir...

    bir gün bu sinemamızın figüran emekçilerinin sorunlarının tümünün "çağdaş insani koşullara uygun" çözülmesi dileğiyle...
  • (bkz: yardımcı oyuncu)

    bu işi devamlı olarak yapan insanlar nadirdir.genelde ajans ödemeyi geciktirdiğinden ya da çalışma saatlerinin belirsiz ve uzun olmasından dolayı sorunlar çıkar.bir giden bir daha gitmeyi düşünmez ki bu da 'ilk iş tecrübe, ücret vermiyoruz' diyen ajansların ekmeğine yağ sürer.figüran eksiği olduğunda 'televizyona çıkıyorsun, ünlü oldun' gibi basit gazlarla teşvik etmeye çalışırlar.devamlılığı olan fakat setin gün devirmesinden mütevellit bırakıp gitmek isteyen figüranları ikna etmek için reji üstün çaba sarfedebilir.'baş rol oyuncumuz sabahtan beri burada sesini çıkarmıyor, sen ne kadar nazlısın!' gibi abuk subuk terslenenleri de vardır.lan adam milyarlar alıyor figüran 50tl, kıyasa bak dedirtir.

    benim çevremde böyleydi, tabi ki bu işe gönül vermiş oyunculuk yapmaktan haz alan insanlar ve de bu işi layığıyla yerine getiren set ekibi ve ajanslar vardır, onlara sözüm yok.
  • günümüz moderen zamanlarında, insanın rolü.

    resmi tarihe tapmak, ya da kendi gayri resmi tarihini oluşturup ona tapmak, din - ırk eksenli politikalardan beslenmek, demokrasinin süper bir şey olduğunu zannetmek, uygulayanları insan oldugu halde hukuka güvenmek yahut hukukun aldığı kararları saygı duymak / doğru görmek, medyadan edinilen bilgilere direk inanç gibi, adamı hasta eden roller içerir. 2 saattir konusuyoruz, bir kere fenerbahçe demedik yahu...
  • zor zanaattir gerçekten arkamda 50 küsür yaşında bir dayı var yaklaşık 13 saattir aynı sandalyede sırasını bekliyo. her gelen rejiye "evladım bundan sonra çıkıyorum ben di mi" diye soruyo. sıkılmakta bir başka boyuta atladı arada kendi kendine gülümsüyo falan.
  • (bkz: #46108897)
hesabın var mı? giriş yap