• fırçasında yeşil sahaların hüznü de olan ressam..

    bugün futboldan anlamadığı halde kendisine yazı kapıları sonuna dek açılmış eleştirmenlerin (!) de üstüne fazlasıyla alınması gereken, alttaki cümlelerin sahibi ressam.

    ''öyle eleştirmenler var ki, çoğunun ne idüğü meçhulüm. ankara'dan, istanbul'dan gelen gazetelerde bir iki sanat eleştirisine dair yazı gördüm. bazı insanlara, cehlini* bilmedikleri için müsamaha edilmelidir. neyleyeyim ki, bu yazılar müsamahaya layık değildir. onun için, zaman zaman bu yazıları banyoya koyuyorum! tuvalet kağıdı tükendiği zaman işe yarar diye!.. neyleyim ki, bu vazifeyi de göremiyorlar! ''

    ortaokul ve lise yıllarında (gs lisesi) tek merakı futboldu. rüyalarını tek bir şey süslemekteydi: ünlü bir futbolcu olmak!

    erken yaşta annesini yitiren ve hemen bir üvey anne bulan babasıyla bir türlü geçinemeyen ressamı, futbolcu olmak hayali ayakta tuttu.

    bir gün futbol maçı yaparken topuğundan ağır bir şekilde sakatlandı.

    önce hastanede, sonra evde aylarca yatmak zorunda kaldı. bu zorunlu jubile, onun, okuldaki arkadaşlarından bir sınıf geriye düşmesine neden oldu. kimbilir, ruhundaki onarılması güç yaralar da belki o yıllarda açıldı.

    çocukluğunda, sakin bir yapıya sahip olan ressam, dışarıda futbol oynayan arkadaşlarını gördükçe çocukça hırçınlaştı.

    yaşama karşı, herkese karşı korkunç bir kin beslemeye başladı.

    okul dönüşlerinde mahalledeki kızlara böyle görünmek istemediği için yolunu bile değiştirdi.

    yıllar geçti, berlin'e gitti..

    berlin'de aynı okuldan bir türk kızına, 32 yaşında yaşama gözlerini kapayacak olan hale asaf'a aşık oldu. bir ayağı topal olması nedeniyle hale'den aşkına karşılık bulamadı..

    hale asaf'a aşık olup ta karşılık göremeyince duyduğu utancın nedeni olan sakat ayağı, onda çocukluğundan kalma ve asla kapanmayacak olan bir kez daha ''futbol yarası''oldu.

    bu utanc, babasıyla olan geçimsizliği , tüm olanlardan sonra içki düşkünlüğü, onu birkaç kez mazhar osman'lı bakırköy ruh ve sinir hastanesine neyzen tevfik ile aynı odaya !.. -/#1688871-
    düşürdü.

    babası ekrem bey'in soyunda erkek çocuk çok fazlaydı. o yüzden ekrem bey kız çocuk istemekteydi. ...

    ressamımız doğduğunda babasının yaşadıgı ''erkek'' şaşkınlığı şöyle çözüme kavuştu;

    bir adı erkek adı, diğeri kız adı.

    yani, fikret mualla !
  • retrospektif sergisi 31 temmuza kadar istanbul modernde açik kalacak olan ressam.
  • kendi dünyasina resim yapmaya giderken, köprü niyetine gökkusagini kullandigina inandigim ressam. renklere hakimiyeti inanilmaz. sergiye gidilmesi siddetle önerilir.
  • çok ünlü bir tarihçimizin "tablolari ancak topkapi sinirina kadar degerini korur." dedigi, neyzen tevfik'in de arkadasi olan ressam.
  • 1903 istanbul'da dogdu

    1915 futbol oynarken ayak bilegini kirdi, hafif topal kaldi

    1918 annesi, kendisinden ispanyol nezlesi mikrobu kaparak vefat etti. babasi genç bir hanim ile evlendi. fikret mualla evde çikardigi huzursuzluklar nedeniyle teyzesinin yanina gönderildi

    1921 münih'teki güzel sanatlar akademesinde egitim gördü

    1922 berlin'deki güzel sanatlar akademisine girdi

    1926 egitimini tamamlayip türkiye'ye döndü

    1927 bir dönem okudugu galatasaray lisesi'ndeki ögretmenliginden, "bu maasa yerime çaelisacak baska enayi bulun" seklinde bir mektup yazip istifa etti

    1928 alkol sorunlari nedeniyle berlin'de tedavi gördü

    1930 ayvalik ortaokulu'ndaki resim ögretmenligi görevinden "elektrigi olmayan bir sehirde resim hocasina da ihtiyaç yoktur" diyerek istifa etti

    1935 chp genel sekreteri recep peker'den devlet büyüklerini toplu halde gösterecek bir pano siparisi aldi. resimleri jiletle kesti

    1936 yabanci bir ressamin atatürk portresini sertçe elestirdi. karakollara düstü. sonunda bakirköy'e sevk edilerek cezadan yirtti. burada da neyzen tevfik'le oda arkadasi oldu. neyzen'in bugün çokca bilinen portresini yapti.

    1939 uluslararasi new york sergisine, abidin dino'nun önerisi üzerine istanbul semtlerini gösteren 30 kadar resmi ile katildi.

    1939 babasindan kalan mirasla paris'e gitti. picasso gibi bir çok ünlü ressamla tanisti.

    1940 haziran ayinda nazi ordulari paris'e dogru ilerler herkes kentten kaçarken, mehmet ali aybar'in türkiye'ye kaçis teklifini reddetti. beyin kanamasi geçirdi, sol ayagi tutmuyordu. sürekli adi geçen meshur madam angels tarafindan alp daglari'nin güneyinde küçük bir köy olman reillanne'e yerlesti.

    1967 19 temmuz'da reillanne'de 64 yasinda öldü. köyün kimsesizler mezarligina gömüldü.

    1974 naasi türkiye'ye getirilerek karacaahmet mezarligi'na nakledildi.

    (istanbul modern'den asirilmistir)

    çalismayi hiçbir zaman sevmemis, sürekli resim yapmis, gerçek bir bohemmis usta. kendisine uzatilan elleri hep geri çevirmis, "az para, elektrik yok burda" gibi bahanelerle çalismaktan kaçinmis adam. devleti otoriteyi hiçbir iplememis, hatta bu yüzden hapse düsmek üzereyken, degerini bilenler tarafindan akil hastanesi kilifi ile mapusa düsmekten de yirtmis kisi. tam bir yurtsuz, dünya vatandasi aslinda. fransa'da yasamayi ve belki de ölmeyi seçmis. lakin kendi istegi üzerine ölümünden sonra istanbul'a gömülmüs.
  • 1903 istanbul'da dogdu

    1915 futbol oynarken ayak bilegini kirdi, hafif topal kaldi

    1918 annesi, kendisinden ispanyol nezlesi mikrobu kaparak vefat etti. babasi genç bir hanim ile evlendi. fikret mualla evde çikardigi huzursuzluklar nedeniyle teyzesinin yanina gönderildi

    1921 münih'teki güzel sanatlar akademesinde egitim gördü

    1922 berlin'deki güzel sanatlar akademisine girdi

    1926 egitimini tamamlayip türkiye'ye döndü

    1927 bir dönem okudugu galatasaray lisesi'ndeki ögretmenliginden, "bu maasa yerime çaelisacak baska enayi bulun" seklinde bir mektup yazip istifa etti

    1928 alkol sorunlari nedeniyle berlin'de tedavi gördü

    1930 ayvalik ortaokulu'ndaki resim ögretmenligi görevinden "elektrigi olmayan bir sehirde resim hocasina da ihtiyaç yoktur" diyerek istifa etti

    1935 chp genel sekreteri recep peker'den devlet büyüklerini toplu halde gösterecek bir pano siparisi aldi. resimleri jiletle kesti

    1936 yabanci bir ressamin atatürk portresini sertçe elestirdi. karakollara düstü. sonunda bakirköy'e sevk edilerek cezadan yirtti. burada da neyzen tevfik'le oda arkadasi oldu. neyzen'in bugün çokca bilinen portresini yapti.

    1939 uluslararasi new york sergisine, abidin dino'nun önerisi üzerine istanbul semtlerini gösteren 30 kadar resmi ile katildi.

    1939 babasindan kalan mirasla paris'e gitti. picasso gibi bir çok ünlü ressamla tanisti.

    1940 haziran ayinda nazi ordulari paris'e dogru ilerler herkes kentten kaçarken, mehmet ali aybar'in türkiye'ye kaçis teklifini reddetti. beyin kanamasi geçirdi, sol ayagi tutmuyordu. sürekli adi geçen meshur madam angels tarafindan alp daglari'nin güneyinde küçük bir köy olman reillanne'e yerlesti.

    1967 19 temmuz'da reillanne'de 64 yasinda öldü. köyün kimsesizler mezarligina gömüldü.

    1974 naasi türkiye'ye getirilerek karacaahmet mezarligi'na nakledildi.

    (istanbul modern'den asirilmistir)

    çalismayi hiçbir zaman sevmemis, sürekli resim yapmis, gerçek bir bohemmis usta. kendisine uzatilan elleri hep geri çevirmis, "az para, elektrik yok burda" gibi bahanelerle çalismaktan kaçinmis adam. devleti otoriteyi hiçbir iplememis, hatta bu yüzden hapse düsmek üzereyken, degerini bilenler tarafindan akil hastanesi kilifi ile mapusa düsmekten de yirtmis kisi. tam bir yurtsuz, dünya vatandasi aslinda. fransa'da yasamayi ve belki de ölmeyi seçmis. lakin kendi istegi üzerine ölümünden sonra istanbul'a gömülmüs.
  • bir siirdir bir de.

    bir mor üsümesidir fikret mualla'yi sevmek,
    biraz yoksulluk, biraz gurbetlik..
    biraz da bir sey yapamamak;
    insanlik adina...
    özür diliyorum fikret mualla'dan ;
    kendi adima...

    tevfik yalçin
  • 15 nisan 2005 - 31 temmuz 2005 tarihleri arasinda istanbul modern' de retrospektif sergisi bulunan ressam. gidebilecek gibiyseniz kaçirmayin, gittiyseniz de bi daha gidin kardesim banane.

    ayrica fikret moualla resimlerinin yer aldigi yastik kilifi veya mutfak önlügü gibi çesitli hediyelikleri de inceleyip, satin alabilirsiniz.
  • mavi bar, cazcilar, notre dame, horozlar, sapkali kadinlar ve baloncular kaldi retrospektif sergisinden aklimda. canli renkler, özellikle de bir ton sarisi -anlatamam- ve bir ton mavisi -mavi tonu-. deliligine ve hirçinligina dair yorumlardan ve yoksullugundan ötede parlak renklerle anlatilan keskin bir yasam fikri.
    uçan balonlari ve sapkalari seven biri olarak yasami sevmenin, öfkeli bir biçimde sevmenin simgesi gibi geldi resimleri... öfkesiz bir biçimde sevmenin imkanini hissettirip düslettirdi.
  • yaptigi guzelim resimlerden bazilari basta oya ve bulent eczacibasi olmak üzere sahipleri tarafindan rokoko, ampir vs ve altin varak resim çerceveleri* ile bogulmus, ziyan edilmis
  • gurbette ölüp kimsesizler mezarligina gömüldükten yillar sonra vasiyeti üzerine naasinin türkiyeye getirildigi, çogu ressamda oldugu gibi hayattayken degeri bilinememis insan..
hesabın var mı? giriş yap