fil diyeti
-
(bkz: kilo alma diyeti)
-
artik karar verdim
sismanliktan kurtulacagim
diyet yapip zayiflayacagim
bak rezil olduk aleme
herkez tig gibi sahane
bizde göbek bahane
günes deniz hava sicak
ruhum bedenime sigmayacak
bu mayo bana nasil olacak?
denedim denedim sigmadi
bogazimi tutamadim
dayanamadim valla
valla valla dayanamadim valla
herkez bana hava atiyor
sülün gibi dolaniyor
aslinda ben daha güzelim
bokbogaz gibi yiyorlar
ama hic sismanlamiyorlar
bak bende diyet yapiyorum
cok az yemek yiyorum
acili adana söylüyorum yaninda coban salata
iskembe corba zeytin yagsiz dolma bide diyet cola
bana künefe diyorlar
valla valla dayanamadim valla
ye cukalatali pasta
ye elmali turta
koca göbegi salla
ehhhhhhh dayanamadim valla
jimnastige gidiyorum
step fitness yapiyorum
cin cayi iciyorum
tazi gibi kosuyorum
bazende ip atliyorum
e bende spor yapiyorum
bana jumbo diyorlar
benimle dalga geciyorlar
ben bunlara alisigim
kendimlen barisigim
yine migdem kazindi
geldi izgara karisigim
fil diyetine alisigim
ye diyeti bozdum valla
ye niyeti bozdum valla
ye koca göbegi salla
ehhhh dayanamadim valla
benim bedenim xl
simdi oldum xxl
yok mu buna bir cagre
oklava ceviriyorum
kalcami duvarlara vuruyorum
sinav mekik cekiyorum
olmuyor olmuyor bu kilolar gitmiyor
bu cile ne zaman biter?
yeter allahim yeter
yarim ekmek arasi döner ayranla nasil gider
bu diyet burda biter! -
orjinali oualalaradime olan şarkı.
-
lahana çorbası diyeti yaparken hakaret gibi gelir insana.
-
öncelikle şunu söyleyeyim;
diyet dediğimiz şey insanın iradesiyle olan kapışması olarak yansıdı bana. bunca zaman dediklerini eksiksiz yerine getirdiğim bir canavarın isteklerine bir günde ''hayır'' demek imkansız geldi. onun yerine onu ibnece kandırdım. baklava yerine elma yedim. glikoz yerine fruktoza vurdum kendimi [eşit ağırlıkçıydım ama fen 1'den 11 netim vardı].
bu sebepten sizden eksiksiz bir irade kapışması beklemiyorum. yani ''yememeliyiz'' dediklerimde %100 bir katılım görmek beni farklı şeylere inandırabilir. bu sebepten kendinize vesvese vermeyi bırakıp amaca yönelik bir şeyler yapmanız lazım.bence bu diyet programın yılın yaz aylarından ziyade 3-4 aylık bir boşlukta da uygulanabilir. fakat vakit ayırmak şart. sadece diyetle olmuyor bu işler. zaten bir yerden sonra diyet de yapmıyorsunuz. sadece genel prensipler ediniyorsunuz hepsi bu.
şimdi bedenimiz hakikatten çok daşşaklı. mevcut kilonun korunumu üzerine sapıkça bir bağlılığı var. bu açıdan az yediğiniz zaman kendini zor bir durumda gibi şartlandırıp uygun zamanı bulduğunda eski kilosuna çekmeye çalışıyor. kilo verirken de gıdım gıdım veriyor ki yeni sentezde sıkıntı çıkmasın. bu yüzden zayıf insanların 3 ayda verdiği kiloyu vücut kitle indexi belli bir eşiğin üstünde olan [~30] insanlar 1 ayda verebiliyor. benim gibi yarım dünyalarda iş biraz daha farklıydı yani.
ilk prensibimiz tuz.
tuz dediğimiz şeyin vücuttaki işlevi su tutumu. fakat bizim yani yağlı arkadaşların suya diyet evresinde ihtiyacı yok. çünkü zaten bizim bol bol su içmemiz lazım. böbrekler dolayısıyla dolaşım hızlandığında artan bazal metabolizma hızı ve su azlığından kaynaklı fake kilo kaybı acil kilo vermek istediğimiz diyet günlerinde hızır gibi yetişecek. hızlı netice açısından da mükemmele yakın sonuç verdiği için tuzu kesiyoruz. bu sayede çok susayıp, fazlaca su içtiğimizden mütevellit bazal metabolizma belli bir coşuma ulaşıp bağırsaklarda ve mesanede bir konser havası yaratabiliyor. ayrıca solunumla kaybettiğimiz su miktarı yarım litreden üste çıkınca sabahları uyanıp tartıldığımızda bize bir süpriz yapmış olabiliyor. yani tuzu kestim aradan 1 hafta geçti ve 1.5-2 kilo az çıkmaya başladım.
ikinci prensibimiz tartı.
tartılmadan zayıflamaya başlamıyoruz hanımlar-beyler. çünkü kaç kilodan zayıflamaya başladığını, kaç kilo verdiğini ayda kaç kilo kaybettiğini ölçmen lazım. fakat bu her allahın günü tartı tepesine çıkmak değil. zaten siz de farkedeceksiniz ki ara ara vücudunuzdaki su dengesine bağlı olarak bazen fazla çıkacaksınız. benim önerim sabah, boşaltımdan sonra , yemekten önce şöyle bir tartılmanız.
üçüncü prensibimiz karbonhidrat.
bunu ne kadar az alırsak o kadar süper. ekmek dediğimiz besin maddesinin karbonhidratların başını çekmesi birçok diyetisyenin dikkatini çekse de ben belirli bir miktarda alınması taraftarıyım. saçınız başınız dökülüyor ondan sonra. pek eğlenceli olmuyor. bununla birlikte browni olsun, bisküvi olsun efendim ne söyleyim çikolata olsun diyet vakti pek hoş şeyler açmıyor başımıza. bunun yerine bol bol protein alıp sporla desteklerseniz hem sıkı [kilo kaybından dolayı sarkmayan] hem de zayıf-yağsız bir vücut sahibi olabiliriz.
şunu belirteyim;
şeker ihtiyacımızı meyveden karşılamaya çalışmak çok mantıklı bir hareket olabilir bu aşamada. misal ben bir gün ''bundan sonra çayda şeker yok'' dedikten sonra bir daha şeker atmadım. sizden böyle bir şey isteyemem fakat şekeri azaltabilirsiniz ya da tatlandırıcı kullanabilirsiniz. canınız çikolata çektiğinde elma ısırabilirsiniz. mandalina keza. bu sayede olabildiğince yağa yönelik yakım kazanmış oluyoruz.
dördüncü prensibimiz bazal metabolizmaya yönelik yemek düzeni.
işte genellikle en çok hata yapılan yer burası. insanlar ne kadar az yersem o kadar iyi mental değerleriyle yemiyor. öğün atlıyor. bu sebepten ötürü bizim gibi düşünmeyen bazal metabolizmamız saklamaya başlıyor. hayatta kalmaya odaklı olan bu düzen yakımdan ziyade saklamaya yönelik çalışmaya başlıyor. o yüzden kilo verip sonrasında fersah fersah fazlasını alan arkadaşlarınız burada yanılmış oluyorlar.
bir kere sık sık yemek yiyeceksiniz. fakat sibelcan diyeti gibi ağır şeylerden ziyade, elma olsun, mandalina olsun, mısır gevreği olsun, hazır çorba olsun diyerek günde en az 4 öğün takılmanız lazım, takılmanız lazım ki mideniz yemek öğütmeyi unutmasın, bağırsaklarınız çalışmayı unutmasın, kabız dolayısıyla basur olmayın [çok ciddiyim]
örnek bir düzende
sabah sütlü mısır gevreği
sonra aklınıza geldiğinde bir elma
ardından fasülye vesair gibi sebze yemeği -hafif.-
ve en önemli yer akşam saat 6-7 arası protein ağırlıklı bir yemek+çorba+ salata vesair.
şimdi yukarıdaki zaman aralığı hepimize uymuyor biliyorum ancak yapacak bir şey yok çünkü yemekten sonra en az 1-1.5 saat tempolu koşu veya yediklerimizi eritecek bir uğraş lazım. yürüyüşü uygun gördüm fakat basket potanız varsa basket oynamak da seçenekler arasında. halısaha maçı bonus tadlı bir şey olabilir [kaleciler hariç]
işte buna benzer yemek programları yapın, doğaçlama yapın. yani fasülye dedim diye kabaktan geri kalmayın. çünkü ben 30 kilo verirken bugün kibrit kutusu büyüklüğünde peynir yemeliyim demedim. kafama esenle takıldım. siz de öyle yapın zaten kilo verdikçe daha fazla dikkat etmeye sağlık forumlarında takılmaya başlıyorsunuz. öğreniyorsunuz. hele hele kilo vermişsin dönütleriyle motive olup daha fazla dikkat edip daha çok spor yapıyorsunuz. bu da en önemli unsur olan mental değeri tamamlıyor. vazgeçmiyorsunuz yani. bu açıdan ''ben zayıflama kararı aldım'' temalı söz ve hareketlerden kaçınmayın. etrafınızdaki insanlar gerçekten bu diyet programının en vazgeçilmez öğesi.
5. ve son prensibimiz spor.
şimdi yukarıda yazdıklarımın tamamını okudun, uyguladın fakat spor yapmıyorsun. hiçbir işe yaramaz dostum. o sporu yapmak zorundasın. öbür türlü zayıflasan dahi geri alacağına kalıbımı basabilirim. diğer türlü zaten istediğin gibi bir vücuda sahip olamazsın. sarkık bir deri ve erimiş kaslar. hiç çekici değil.
bu açıdan protein destekli [toz değil yemek] bir yemek programıyla yapılan spor seni gerçekten 300 spartalı'dan bir tanesi yapabilir veya filmlerdeki arch angel'lara benzeyebilirsin.
ben öğrenci olduğum için spor programını dalgalı seçtim. çünkü yıl içinde sürekli spor yapabilecek bir yaşam tarzım olmadığı için önce yüzmeyle başladım. sonra yanına basketbolu ekledim sonra akşamleyin yürüyüşle birleştirdim. 5 haftalık bir süreçten sonra içinde kıpraşan kaslarla birlikte yavaş yavaş sporu azaltmaya başladım. çünkü böyle ağır bir [yaklaşık 5.5-6 saatlik spor] spor programı gerçekten hoş sonuçlar doğurmuyor. sabah kalktığınızda sırt kaslarınız omuzlarınız , kollarınız ''yeter artık sikerim böyle aşkın ızdırabını'' diyebiliyor. sonra yavaş yavaş tempoyu düşürüyorsunuz. bende ramazan ayında yüzmeyi bıraktım, sonra basketbolu çektim. son haftalarda sadece yürüyüş yapıyordum fakat yürüdüğüm yol ve hızım biraz daha fazla oluyordu.
olayı bu yani. dolayısıyla düşen tempoyla birlikte vücut artık sporu bırakınca ''alır mıyım?'' temalı soruları sordurmadan kendini frenledi.
yaklaşık 4 - 4.5 aylık bir süreçte hiçbir zaman kilo almadım. bunda samimi olduğumu belirtmek isterim. bu kilo almayacağım anlamına gelmiyor ancak belli başlı alışkanlıklardan vazgeçip [2 adet jumbo boy dominos pizza yemek gibi ] düzgün bir ritim yakalarsanız pek kilo alacağınızı zannetmiyorum.zira sporu tamamiyle bıraktıp istanbula gittiğimde79 kiloydum.
istanbul'dan bayram için dönmeden 1 gün önce tartı 72.5 gösteriyordu.
dediğim gibi burada önemli olan saat 7'den sonra ağır şeyler yemeyip durumu meyve-çay gibi şeylerle idare ettirmeniz önemli bir rol oynamış olabilir.
benden şimdilik bu kadar her türlü soruyu cevaplayıp uygun gördüklerimi buraya ekleyebilirim.
son olarak bu diyetin adını neden fil ? koyduğumu merak ederseniz 7. sınıfta aynı isimli şarkıda ''yiyom yiyom doymuyom'' diyen adamı canlandırmıştım. üzerimde sarı bir gömlek ve askılı bir pantolonla karıma yastık konmadan yapmıştım. böyle kendi etrafımda dönmüştüm falan.
hepsi bu kadar. -
istediği kadar etkili olsun. isimden kaybediyor.
-
matrak, ilk çıktığı yıllarda dilimize dolanıp espri konusu olmuş, dinleyeni güldürme etkisi hâlen mevcut olan şarkı.
icracısı bizim murat, klipteki komik ve tombiş görünümüyle beyaz'ın obez usta tiplemesine esin kaynağı olmuştur sanki.
şarkıyı daha çok bu adla biliyoruz ama; albüm bilgilerine bakılırsa tam adı "xxl (fil diyeti)" imiş. -
çocukluğum zamanlarına denk gelen ve o zamanlar çok popüler olduğunu hatırladığım şarkı. nostalji yapmak isteyenler: http://www.youtube.com/…wcm_s1_c4nu&feature=related
-
türk pop müzik tarihinde yapılmış en matrak parçalardan biri sanırım.
agop'un kazı gibi yiyorlar,
ama hiç şişmanlamıyorlar. -
yıl olmuş 2015 ben hala bu şarkıyı açıp açıp dinleyerek gülüyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=wcm_s1_c4nu
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap