• sadece ice age/buz devri serisi için geçerli olabilecek bir eylem. benim için öyle en azından. bu seriyi dublajlı izlemeye bayılıyorum. özellikle sid'i yekta kopan'sız düşünemem. bir de bazı esprileri bize uyarlıyorlar.

    bir de cnbc-e de spongebob ve the penguins of madagascar'ı dublajlı izlerdim. ama ana karakterlerin seslerini değiştirip çok saçmalamışlar. yıllardır belli bir sesle izliyorsun ve bir anda değişince benimseyemiyorsun tabi. o zamandan beri orjinal izliyorum ama aynı zevki alamıyorum maalesef.
  • eskiden daima tercih ettiğim durumdu.türkiye dublaj konusunda çok başarılıydı. ses seçimleri, ses tonlamaları filan cuk oturuyordu.

    son zamanlarda ise aynı seslendirme sanatçılarının her tür şeyi seslendiriyor olmaları, dublaj sektöründeki bozulma,tekelleşme artık adına ne derseniz deyin.aynı sesleri farklı karakterlerde sürekli duyuyor olmak oldukça rahatsız edici olduğundan dublaj yerine altyazılı orjinal sesiyle izlemeyi tercih ediyorum.

    yabancı dil hakimiyetimizin çok düşük seviyelerde olması nedeni ile altyazısız izleme diye bir seceneğimiz yok.

    herşeye rağmen komedi filmlerinde sözlü esprileri takip edeceğim derken görsellik güme gitmesin diye dublajlı izlemeyi tercih ederim.
  • böyle bir bilgi varmıdır bilmiyorum fakat değişik dillerde dublajlı filmler izledim en iyi dublajı biz yapıyoruz hatta baya iyi durumdayız, ona rağmen film ve dizi izlerken birinci tercihim altyazılı olmasıdır.
  • tonlamanin, dilin ve ses renginin anlatima kattiklarini dusunursek, olay orgusu anlasilsa bile bir seylerin eksik kalmasiyla sonlanan secimdir.
  • akabinde sylvester stallone filmlerini orijinal dilde izleyince garipsemeye sebep verir.
  • eskiden bana olması gereken eylem gibi gelirdi. yabancı dizi sitelerinin müdavimi olduktan sonra dublajlı filmleri sevmemeye başladım. ingilizcem de çok iyi değildir ama bir filmi orjinal dilinde izlerken yaşattığı heyecan başka yahu. yıllardır dublaj yapan kişiler güzelim filmleri katlediyormuş da haberimiz yokmuş.
  • alev sezer'li olup olmadığına bağlı olarak yorumlanabilecek durumdur.

    eskiden, cnbc-e felan yokken parliament pazar gecesi sineması vardı. alev sezer bu dünyadan göçüp gitmeden o dublajlı filmler keyifle izlenirdi. mesela conspiracy theory'yi onun sesinden onlarca kez izlemişken, akabinde mel gibsonçocuklar duymasın haluk seslendirmeye başlayınca filimden soğumuştum. bu da böyle bir anımdır.

    artık her film/dizi malum sitelere anında düşüyorken, yapılmaması gerekendir. ancak dublajlı olup da müthiş keyif veren filmler de elbette ki vardır. eyyorlamam bu kadar.
  • animasyonlar için eğlenceli fakat diğer türler için eziyet verici bir durum. zaten hangi filmi dublajlı izlerseniz izleyin hep aynı kadının sesi, hep aynı tonlamalar. ülkemizde dublaj yapacak başka kimse yok mu merak ediyorum.
  • yabancı dil bilgisi yoksa maalesef şansızlıktır. çoğu zaman dublaj filmdeki gerçekte denilmek istenileni ya da yapılmak istenileni tam anlamıyla anlatamayabilir. ancak başarılı dublajlar da vardır.

    bugüne kadar izlediğim ve başarılı bulduklarım stranger than fiction filmindeki dublaj ile back to the future'ın 1990'larda star tv'de yayınlanan dublajıdır.
  • filmdeki asıl duyguyu hissedememe sebebidir. hiç tercih etmem düblajlı film izlemeyi fakat sadece iki kez elimdeki filmin düblajlı olmasından dolayı bu duruma maruz kaldım. ikisinde de efsanevi filmden istediğim keyfi alamadım.

    esaretin bedeli filmini düblajlı izlediğimde hapishane girişinde yeni gelen mahkuma yapılan hey fish direk hey balık, balık buraya gel. seni lanet balık vb sözlerle düblajlanması resmen daha ilk dakikadan filmden soğuttu.

    diğerinde pulp fiction filminde yine düblajlı olanı izlemek zorunda kaldım. aynı şekilde onun düblajı da çok itici ve yer yer komik olabiliyor.

    hey şu boku şöyle yapsana, şu boku başımıza açtın dostum, şu lanet boktan kurtulmamız lazım bir an önce.. diyalogları sayesinde bok kelimesini olabildiğince çok duymuş bulundum.

    burada düblajın altyazılıdaki gibi keyif vermemesinin asıl sebebi ise filmlerdeki amerikan ingilizcesi ile bizim türkçemizin arasındaki farklardan meydana gelmekte bence.

    bu farkda bizim kültürümüz ile onların kültürünün bambaşka olması. birçok cümlenin bizim dilimize çevrilince özelliğini duygusunu kaybetmesi en temel sebeptir.

    hey dude, yea man, fucking idiot tarzı kelimeler türkçeye hey dostum, hey adamım, seni lanet olası tarzı karşılığı gösterilse de. bizde asla hey dostum tarzı konuşma günlük hayatta olmaması ve abes gelmesi düblajın en çekilmez sebebidir. alışık değiliz işte.
hesabın var mı? giriş yap