firari
-
ezbere bildiğim şiir. ezberlemek için uğraşmadığım halde bir gün aklımdan geçirirken ezberlemiş olduğumu fark ettim. çok severim.
bir kadın tarafından okunabilir bir şiir değil bu, o yüzden ara sıra okusam da hoşuma gitmiyor okuyuşum. ben bu şiiri seneler önce bir hocamdan öğrendim; o da ezbere okumuştu bize. bu şiirin oldukça eril bir dili olduğunu, o kadar ki insanı rahatsız ettiğini söylemiş ve "sen bir ahu gibi dağdan dağa kaçsan da yine seni aşkım canavarlar gibi takip edecek" kısmını tekrarlamıştı. "canavarlar gibi" derkenki vurgusu hâlâ daha aklımdadır. diline ve sertliğine rağmen ben de hocam gibi çok severim bu şiiri, duyduğum ilk andan beri severim. yalnız okurken de yazarken de bir yanlışlık yapılıyor; kelimenin aslı garez değil, garazdır. hatta ağız dolusu söylenir o kelime, ardından gelen "ahlâk" kelimesindeki ikinci "a" da biraz uzatılarak telaffuz edilir. doğru okuyan birinden, hele de davudi sesli birinden dinlerseniz tüyleriniz diken diken olur; öyle bir şiirdir. bu nasıl aşk diye düşünürsünüz. bu nasıl saplantılı bir aşk diye... yine de muhteşemdir.
firari
sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin;
sana kâfir dediler, diş biledim hakka bile.
topladın saçtığı altınları yüzlerce elin,
kahpelendin de garaz bağladım ahlâka bile.
sana çirkin demedim ben, sana kâfir demedim;
bence dînin gibi küfrün de mukaddesti senin.
yaşadın beş sene gönlümde, misafir demedim;
bu firar aklına nerden, ne zaman esti senin?
zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine
takılan gönlüm asırlarca peşinden gidecek,
sen bir âhû gibi dağdan dağa kaçsan da yine
seni aşkım canavarlar gibi tâkîp edecek!
faruk nafiz çamlıbel
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap