• "abdulaziz kuvan bahreyn'de yaşayan ve suriye'deki muhaliflere katılmak isteyen henüz 16 yaşında bir gençti. riyad esad ile iletişim kurduktan sonra 2012'de gerekli hava ve kara yolculuklarını yaparak suriye'nin kuzey sınırlarından suriye'ye girdi ve halep'in kuzeyine ulaştı. silahlı muhaliflere katıldı.

    devamında silahlı muhaliflerin işe yaramadığını görünce el-kaide'nin suriye şubesi sayılan nusra'ya katıldı. gözü kara bir savaşçı olduğu için yükseldi. yükselmesi çok kısa sürse bile gözden düşmesi de çok zaman almadı. hızla yalnızlaştı. bunun sonucunda bahreyn'e geri döndü.

    üç ay bahreyn'de kaldı. suriye'ye dönmek için yanıp tutuşuyordu. üç ayın sonunda suriye'ye tekrar girdi ve bu sefer suriye'deki en disiplinli ve organize örgüt ışid'e katıldı. ışid içinde de hızla yükseldi ve ebu kemal güvenlik sorumlusu oldu.

    ışid'in içinde kaldıkça farklı bir insan oldu. gaddarlaştı, insani yönlerini kaybetti. kafa kesmeye başladı, bölgede esir alınmış kızlardan birisini ona ödül olarak verdiler ve henüz ergenliğinin başındaki kızı seks kölesi olarak tutmayı kabul etti. bir ay kadar kız onun yanında kaldı. kendisiyle iletişim kurmak isteyen gazeteciye kızın kendisinin 'malı olduğunu' söylemişti. kızı bir ay sonra bir eşya gibi takas etti.

    ekim 2014'te bir suriye keskin nişancısı tarafından öldürüldü."

    kaynak: ısıs: ınside the army of terror

    suriye iç savaşı başlıyor ve başka ülkelerden insanlar geliyor. örgütler kuruluyor. bölge halkı güçsüz ve silahsız olduğu için en ağır şeyleri yaşıyor. suriye ordusunun gücü yetmediği için sınırları kaybediyor. sınırlar kaybedildikten sonra zaten tamamen iş çığırından çıkıyor.

    suriye'de aslında bir iç savaş yoktu. düpedüz işgal ettiler ülkeyi. herkese de bunu "iç savaş" olarak yutturdular.

    peki silah nereden bulundu? teröristler nereden bulundu?

    kaddafi düştüğünde, libya ordusuna kayıtlı bütün silahları tek tek aldılar. gemilere yüklediler ve suriye'ye geçirdiler. böylece hem libya bağımlı oldu, istenilen atın oynatılacağı ülke haline geldi hem de suriye'de büyük bir silah ağına sahip olundu.

    dünyanın çeşitli yerlerinde istihbarat teşkilatları sayesinde militan topladılar. sosyal medyaya yazılan şeyler, din okullarındaki atılgan geçler. hepsi tek tek tespit edildi. bir de suudi arabistan'dan, birleşik arap emirlikleri'nden parayı buldular. iletişim kurup savaşmaya hazır olanları hazırladılar. geçirdiler suriye'ye bunları. suriye'nin içindeki az bir kesim de isyan halindeydi.

    suriye ordusu kontrolü kaybetmedi başta. direndi. aynı şekilde muhaberat çok ciddi operasyonlar yaparak suriye'nin bağımsızlığını korumaya çalıştı. 2011 yılında iç savaş başladı der bütün kaynaklar ama 2011 yılında suriye'nin her yerinde suriye ordusu baskındı. önce sınırlarda düşürdüler suriye ordusunu, sınırların gerisine ittiler.

    sınırlarını koruyamayan bir ülke ne hale gelir? cevabı suriye'de.

    sınırlardan geçirilen islamcı teröristler, geçirilen silahlar ile suriye'yi ateşe attılar. bundan sonra da ışid'in ortaya çıkmasıyla birlikte hava harekâtlarına başladılar.

    karada organize ettikleri militanlar, havada kendi uçakları. bunun işgalden ne farkı var? üstüne bir de yerde olanlar üstünden kimseye hesap vermek zorunda değiller çünkü resmi bir işgal yok. istediği her şeyi yapabilen kişileri sahaya sürüyorlar. savaş suçu mu işlendi? "işte terör örgütleri bu kadar kötü" diyip geçiyorsun. bu kadar.

    suriye halkıysa çeşitli örgütlerin elinde kaldı. rakka'da 6 yaşındaki çocukların elinde silahlar vardı. büyüyen, büyümekte olan her çocuğu ışid saflarına katmak için uğraştılar. düşünün ebeveynsiniz, henüz 6 yaşında bir çocuğunuz var. bulunduğunuz bölgede ordu güçleri kalmadığı için, bir terör örgütü tarafından ele geçirildiği için bölge çocuğunuzu alıp beynini yıkamaya başlıyorlar. ne yapabiliyorsunuz? hiçbir şey. çünkü gücünüz yok. sesinizi çıkarırsanız sizi öldürürler, çocuğun durumu da meçhul tabii. onu da öldürürler mi, size mi düşman ederler belirsiz. çocuğunuzu kafa kesen, 1 metreden eli kolu bağlı insan öldüren bir katile dönüştürüyorlar. hiç mi denk gelmediniz ışid'in çocuk katillerine? nasıl oluştu onlar? çocuğu olanlar empati yaptıkları zaman "ölümden daha kötü şeyler de var bu dünyada" diye düşünmüşlerdir. suriye'de hiçbir şeye karışmayan, kendi halinde olan insanlar için ölüm bir ödülden farksız.

    kadınlara yapılanları saymıyorum bile.

    burnunuzun ucunda neler neler oldu farkında değilsiniz. sadece "orayı bombalamışlar, burayı vurmuşlar" diye izlediğiniz propaganda haberleri ile konuştunuz.

    şuna emin olun suriye'de bombalanarak ölmek çoğu ölüm şeklinden daha iyi.

    şimdi türkiye'nin 911 kilometrelik suriye sınırının 500 kilometre kadarı pkk elinde. kuzey ırak'ın aksine düzlük bir bölge. türkiye-suriye sınırına giderseniz pkk'lı teröristlerin gözle görülür şekilde karşımızda olduğunu görebilirsiniz. sınırda duvarlar var fakat bu duvarların bir etkisi yok. şu an kontrol elinizde olduğu için sızma yapamıyorlar ama kontrol kaybedilirse o duvarları yıkmaları çok uzun sürmez.

    abd binlerce tır silah gönderdi pkk'ya. pkk'nın mevcut gücünün çok üstünde silahlar var. bir pkk'lı teröristin 10 tane silahla falan gezmesi gerekiyor abd'nin gönderdiği silahları tamamen kullanmaları için. buna rağmen abd silah göndermeye devam ediyor.

    lafa söze gelince harbiyeden çıkmış, komutanlık yapmış adam bile diyor ki "abd türkiye'yi işgal edemez, nato müttefikiyiz" bakın bunu harbiye bitirmiş, komutanlık yapmış adam söylüyor. suriye'yi resmi olarak işgal etti mi abd? peki işgal etmedi diyebilir miyiz?

    yani seni işgal etmesi için ordu mu indirmesi gerekiyor? dünya düzeni çok çabuk değişiyor, düşmanın stratejistleri çok sağlam satranç oynuyor. türkiye'nin nato müttefiki olmasına gelince, bu durum lehimize değil aleyhimize. sınırları olur da kaybedersek sokarlar bir islamcı terör örgütünü içeri, birkaç vatandaşın kafasını kestirir avrupa medyasına servis ederler. avrupa halkı "türkiye'de kafa kesiliyormuş, çok yazık" demeye başlar. bir aya kalmaz bu örgüt avrupa'nın çeşitli yerlerinde terör saldırısı yapar. sonra türk halkını kurtarmak, nato müttefikini güvene almak ve dünyadan bu terör örgütünü temizlemek için hava sahanıza girip bombadırmanlara başlarlar. peki gerçekten bunun için mi geliyorlar?

    abd'li yetkililer çıkar her seferinde "nato müttefikimiz türkiye'yi her koşulda savunuyoruz" der, türk halkını hedef seçmeden bombalar. adını da "teröristleri vurduk" koyar. suriye'ye pkk'yı geçirdiği gibi türkiye'ye de geçirir "islamcı teröristler ile savaşıyorlar, destekliyoruz" derler. sonra siz pkk'yı durdurmak için adım atarsanız islamcı terör örgütü saflarında sayılır bombalardan nasibinizi alırsınız. baghuz'da sivillere ait kamplar vardı, çadırlar vardı. insanlığı kurtarma görevi üstlenen abd özellikle bu çadırları, kampları vurdu. açıklamaları da "ışid teröristleri oraya sızmış olabilir" oldu. yani bir tane terörist için bir bomba ile üç yüz tane sivili öldürmek. üstelik çoğu yanarak öldü. çadırlar birbirine çok yakın olduğu için cayır cayır yandı insanlar. türkiye'de benzerini yapmak için can atıyorlar. yaşadığınız yeri bombalayıp adını "terörist öldürdük" koyacaklar. istedikleri şeyler bunlar.

    abd türkiye'yi işgal edemez diyen normal vatandaşı anlıyorum da askeri anlamıyorum.

    oraya o silahları boşuna göndermiyorlar. sınır güvenliğimizi kaybetmemiz için 15 temmuz'da büyük bir atak yaptılar. şimdi iktidar yanlısı gazeteler yazıyor "15 temmuz'da teröristler sınırımızdaydı" diye. aslında 15 temmuz'dan önce sınırımızdaydılar. hâlâ öyleler. bir şey değişmedi. necip halkımız araştırmadığı için zannediyor ki 15 temmuz'da sınırımızdaydılar, sonra gittiler. sormuyorlar "nereden nasıl geldiler ve nasıl gittiler? hâlâ orada değiller mi?" üstüne bir de bunlar iktidar yanlısı olanlar. muhalifler ayrı. onlara göre de terör örgütü diye bir şey yok orada. oralar tamamen erdoğan'ın seçim malzemesi. abd ve koalisyon erdoğan için savaş çıkardı suriye'de bunlara göre. yani halkın neresini tutsan elinde kalıyor.

    türkiye'nin bir iç karışıklık yaşayıp sınırlarda zorlanmasını istiyorlar. zaten sınırları bir düşürürseler gerisi çok basit. suriye'de olduğu gibi. "biz türk'üz, savaşırız" falan yok. dünya düzeni bu değil artık. yeni dünya düzeninde savaşmamak zorundasınız. savaşıyorsanız resmi olarak savaşa girmemek zorundasınız, ha artık yapacak bir şey kalmadı savaşı başka topraklar üstünde yapmak zorundasınız. türkiye ilk iki seçeneği davutoğlu sayesinde gerçekleştiremiyor. tek şansı başka topraklarda savaşmak.

    oraları temizlememe, öyle bırakma gibi şansımız olmadığını yazının üst tarafında anlamışsınızdır. fırat'ın doğusunda da birçok milletten paralı asker var. yine araplar var. uyuyan hücre olarak islamcı teröristler var. her şeyin ötesinde "bölücü terör örgütü" var, pkk. biz pkk'ya her zaman "terör örgütü" deriz ama pkk bölücüdür. bölmek ister. diğer terör örgütleri gibi saldırayım yıpratayım değildir istediği şey. topraktır. yani sizin burnunuzun dibinde sürekli gelişen, inanılmaz bir destek gören, ülkenizi bölmek isteyen bir bölücü terör örgütü var. bu örgütü kullanacak, her türlü kılıflayacak ülkeler var.

    türk milleti siyaseti, politikayı "bugün erdoğan şunu demiş, kılıçdaroğlu bunu yapmış" zannettiği için bunları göremiyor. bunlar siyaset değil, magazin. türkiye magazini siyaset zannettiği için bu gerçekleri göremiyor. aksine bu gerçeklerden kaçıyor. bunları konuşanı anlayamadığı için çeşitli şekilde saldırılarda bulunuyor. sosyal medya üzerinden öyle bir algı yapılıyor ki papağan gibi belirli şeyleri söylemek zorundasınız. bunu bir taraf için söylemiyorum. belirli şeyleri söylemez kendi fikirleriniz olursa ya dinsiz, terörist oluyorsunuz ya aktroll, satılık. halkın çok büyük bir kesimi başka fikirlere tahammül edemiyor. takip ettiği twitter hesapları ne diyorsa, ekşi sözlük'te ne yazılıyorsa bunları aynen söylemek zorundasınız onlara göre. büyük bir yobazlık ve büyük bir bağnazlık var. akp'lilere diyecek bir şey bulamıyorum zaten ama muhalifler zannediyorlar ki "ben akp'ye oy vermedim, çok doğru insanım. her şeyi biliyorum." aslında akp'linin tam zıttı, farkında değil. bunu burada yüzlerce kez yazmışımdır. bir de fırat'ın doğusunu anlatınca, iç savaş tehlikesini anlatınca "türk milleti kendi içinde asla savaşmaz. kavga ederiz ama barışırız" diyorlar. tamam türk milleti sıkı sıkıya bağlıdır da iç savaş dediğimiz şey artık komşunun komşuyu öldürmesi değil. senin sınırına giren teröristin türk vatandaşı sayılması ve seninle savaşması. kime nasıl anlatabilirsin "bunlar türk vatandaşı değil" diye avrupa basını yazdıktan sonra?

    geçen erdoğan açıklama yaptı. "fırat'ın doğusuna gireceğiz, s-400 alacağız" demiş, her şeyi geçelim türkiye'nin savaşa girmesi mümkün olan doğu akdeniz ile ilgili çok ender konuşmasına rağmen bunların üstüne konuşmuş yani hem fırat'ın doğusu hem s-400 hem de doğu akdeniz aynı anda konuşuluyor. buradan alınan laf istanbul seçimi. biz başka yere odaklanın diyince yemediğimiz küfür, hakaret, iftira kalmıyor.

    istanbul seçimleri iptal edildiği gün çok büyük bir umutsuzluk yaşamıştım. "dünyalar başıma yıkıldı" denir, öyle bir durum. çok hırslı ve kinliydim ama hırsımız, kinimiz bizi yönetmemeli. türkiye'nin önceliği istanbul seçimi değil. bu siyasilerin önceliği.

    bana "demokrasi elden gidiyor sikeyim fırat'ın doğusunu" yazmışlar aynı başlıkta, sonra silmiş entryi yazan kişi baktım. farkında değilsiniz ama demokrasi değil, direkt ülke elden gidiyor. bizim önceliğimiz siyaset değil ülkenin geleceği olduğu için kinimizi, nefretimizi geride bırakarak doğru yerlerde kesişebiliyoruz bazıları ile. sizse tam olarak yobaz kafasında yaşıyorsunuz ve olmayan bilginiz ile konuşuyorsunuz. şuraya "beka" yazsak aktroll oluyoruz. oysaki ben sözlükte 2017'den beri beka yazıyorum. türkiye'nin beka sorunu ta 2007'de başlıyor çünkü. mit raporuyla başlıyor. bunu ne zaman erdoğan dile getiriyor, beka diyen aktroll oluyor bir anda. erdoğan "yerli ve milli" diyor, bu iki güzel kelimeye düşman oluyorsunuz. bilmiyorum uzaktan kendinize hiç baktınız mı ama öyle bir nefret içindesiniz ve o kadar yobazsınız ki kelimelere bile düşman olmuşsunuz. çok üzgünüm ama bu beyinsizlik göstergesi.

    yani bana mesaj atıyorlar, kişi ile sık sık tartışmışız. ne olduğum belli, buna rağmen bu gerçekleri konuştuğum için yüzlerine vurduğum için mesnetsiz şekilde saldırıyorlar. ben bu fikirlere bir günde sahip olmadım, bir günde bunları öğrenmedim. araştırdım, tırnaklarımla kazıdım, sabahlara kadar araştırmalar yaptım. not alarak ders çalışır gibi orta doğu'da denklemi anlamaya çalıştım. fikirlerim bu yönde oluştu, türkiye lehine oluştu ve bu fikirlerin doğruluğuna eminim. yani bu tip iftiralar ile yılmayı bırakın daha da hırslanıyorum. o attığınız mesajlar bana sadece hırs katıyor. düşmanın türk milletini getirdiği hali görüyorum. fikirlerim için kimseyle mücadeleden çekinmem. benim fikirlerimi başkaları oluşturmadığı için, gördüğüm şeyleri kendi kendime yorumladığım için her türlü savunabilecek durumdayım. kimseden de bir çekincem yok. bir gün erdoğan ile görüşme şansım olursa burada ne yazdıysam yüzüne de aynı şeyleri konuşurum. yani ülkenin tepesine karşı da değişmez bu görüşlerim.

    fırat'ın doğusu diyince aktroll falan olmuyoruz. fırat'ın doğusu neden önemli anlamak istemiyorsunuz. ne yakın tarih ne genel tarih hiçbir şey okumuyorsunuz. zannediyorsunuz ki istanbul seçimini bir parti kazanırsa demokrasi elden gidecek. aksine sen güvenliğini sağlayamazsan sana seçim yaptırmayacaklar. gırtlağına çökecekler. hiç tarih okumadığınız için şaşırmıyorum. kendilerine hizmet etmiş araplara bile acımadılar, yaptıkları ortada. bizim milletimizin içinden mustafa kemal diye bir deha çıktı. bunların kafasına indirdiği balyozu anlatmak mümkün değil. yemen'den iran'a, iran'dan mısır'a, mısır'dan umman'a kadar her yerde balyoz indirmiş oldu, emperyalistlere ilk kez diz çöktürdü. her yerde var şu an türkiye, her şeye karışıyoruz. hele hele kıbrıs'a yaptığımız operasyon. israil bundan oldukça rahatsız mesela. sadece ingiltere değil. israil kutsal kitaplarında benzeri bir olaya benzetiyor bu durumu. yani orta doğu'daki işlevsiz araplara kinleri olmadan bunları yaptılar. bize yapacakları şeyler araplara yaptıklarının kat kat fazlası olur.

    türkiye'nin geleceğine ne akp var ne chp ne iyi ne mhp bu partilerin hepsi yok olup gidecek. belki chp varlığını sürdürür. erdoğan da ölümlü bir canlı kılıçdaroğlu da. diğer herkes gibi. bunlar siyaset sahnesinden çekilecekler ve merak etmeyin demokrasiye bir şey olmayacak. türkiye kalacak sadece ama siz erdoğan'a bakıp "bu başımıza bela oldu" derken, emperyalist ülkeleri görmezden geliyorsunuz. fırat'ın doğusundan cepheyi bir yararsalar değil seçim yaptırmak, insan yerine bile koymayacaklar sizi. o zaman türkiye de kalmayacak.

    türkiye'de bütün gündemin üstünde fırat'ın doğusu fakat kimse ciddiye almıyor. bizim gerçek sorunumuz bu. gerçek sorun fırat'ın doğusu. biz burada abd ve müttefikleri ile savaşacağız. buna mecburuz. machiavelli roma için şöyle söylüyor: "savaş kaçınılmazdır sadece erteleyebilirsiniz ancak o da sizin değil düşmanlarınızın yararına olur. romalılar savaştan asla kaçmamışlardır. çünkü biliyorlardı ki yunanlarla yunanistan'da savaşmazlarsa italya'da savaşacaklardı."

    bugün bu türkiye için geçerli. türkiye eğer abd ile suriye topraklarında savaşmayı göze alamazsa türk topraklarında savaşmak zorunda kalacak çünkü türkiye'nin üstünü çoktan çizdiler.

    yani siz istanbul'da oy kullanabilin diye seçimde birisinin yenilmesi gerekmiyor, fırat'ın doğusunun temizlenmesi gerekiyor. demokrasiye oy vererek sahip çıkamıyorsunuz. bunu bakalım ne zaman anlayacak, idrak edebilecek, güdülmekten kurtulacaksınız.

    türkiye'nin operasyon yapmak için çok geç kaldığı daha fazla vakit kaybetmeden bir an önce operasyon yapması gereken, şu an bölücü terör örgütü pkk tarafından işgal edilmiş bölge.
  • abd: ırak, suriye, türkiye ve iran'ı bölerek; kendi kontrolünde bir pkk devleti kurmak istiyor. bunun en önemli 2 nedeni: israil'in güvenliği ve petrol/doğalgaz.

    abd, bu uğurda taktik geri çekilmeler yapsa da asla stratejik hedefinden vazgeçmez. zaten fırat'ın batısını biraz erteleyip, doğusunda hızla onlarca üs kurdu. ırak'tan sonra, suriye'yi de fiilen böldü. buradaki yapıyı, federatif veya bağımsız bir yapıya dönüştürürse; sonraki 10 yılın hedefi türkiye olur.

    buradaki düşman, kıçı kırık 3-5 pkk'lı değil. bunlar daha "ce" demeden kaçan ödlekler sürüsü zaten.

    ben abd'nin aktif çatışmaya gireceğini çok sanmıyorum ancak istihbarat desteği, ekonomik hamleler dahil elindeki her türlü desteği pkk'ya verecektir.

    abd de yakında öğrenecek. twitter'da denk gelmiştim, birisi çok güzel ifade etmiş: türkiye belki dünyada çok şey değildir ama ortadoğu'da pek çok şeydir.
  • hayırlısıyla elden çıksa da fazlalıklarımızı oraya göndersek. istanbul ve izmir baya boşalacaktır o günden sonra. korkmayın ama arkadaşlar oralar da güzel, artık özgür olacaksınız kendi ülkenizde oralarda hem fena mı?
  • bugün adının anılmıyor oluşu büyük bir çelişkidir. türkiye'nin kırmızı çizgisi fırat'ın batısı olamaz. doğrusu türkiye'nin sınır hattının başından sonuna güneyi olmalıdır.
    fırat'ın orası burası boş bir söylem. etnik temizlikçi, istilacı ypg/pyd gibi terörist gruplar fırat'ın doğusuna çekilince sorun bitmiş mi olacak?
  • (bkz: #62547042)
  • cumhurbaşkanı erdoğan, operasyonun birkaç gün içerisinde başlayacağını açıklamış. son derece riskli bir süreç olacak; özellikle türk ve amerikalı askerler arasında silahlı çatışma yaşanırsa, bunun bedeli türkiye ve türk halkı açısından son derece ağır olabilir. ancak mit müsteşarı hakan fidan'ın abd temaslarında bu konuda olumlu bir sinyal alınmış da olabilir. yine de çok zor günler geliyor gibi...

    https://www.haberturk.com/…-gune-basliyoruz-2257585
  • amerikan ordusu bir paralı ordudur. yani bizim ordu algımızla bir amerikalının ordu algısı çok farklı. mesela biz başa çuval geçirme olayını unutmadık ve bunu asla affetmeyeceğiz. ancak amerikan siyaseti kendi ordusunu böyle görmüyor. bunu algılamak zor ama askerine karşı yapılan hareketi onur meselesi yapmıyor.

    yani karşılığını ödersen, amerikan askerine silah sıkabilirsin. amerikan askeri, evet pahalı, ama bedelini ödersen amerikalı bunu onur meselesi yapmaz. buna, amerikan askerinin en alt tabakadan olması ve ortalama amerikalının bunlarla önemli derecede gönül bağı bulunmaması gibi sebepler gösterilebilir.

    yani amerika ile çatışmaya girilmesi ya da kazaen birkaç amerikan askerini ölmesi dünyanın sonu olmaz. evet bu büyük kriz çıkarır, ancak bu asla çuval meselesi gibi telafi kabul etmez bir sorun olmaz.
  • türkiye'nin doğu akdeniz'den önce ivedikle halletmesi gereken sorundur zira doğu akdeniz'de olası bir savaşta güney sınırımız da tehlikeye girer.

    abd’nin başını çektiği koalisyon güçleri, ypg’nin 70 bin militanından 40 bininin eğitiminin tamamladığını, geri kalanları da eğitmeye devam ettiklerini duyurmuştu. bu militanların kime karşı eğitildiği ise meçhul.
  • murat yetkin'den güvenli bölge ve koordinasyon mekanizması sonrasında bazı sorular; https://www.gazeteduvar.com.tr/…ve-olmayan-sorular/

    donald trump bölgeden 'çekiliyoruz' dese de, hem türkiye, hem de suriye içerisinde artık amerikan askerleri var. bu, 1 mart döneminden bile ileri bir durum ve abd'nin iran'a yönelik politikalarıyla da alakalı olabilir. zira abd isterse zaten pyd/ypg geri çekilir ve tsk çatışmaya bile girmeden bu bölgelerde kontrolü sağlar. ancak bu kadar amerikan askeri mevcudiyetinin amacı bence suriye değil iran olabilir.
hesabın var mı? giriş yap