• haruki murakami 'nin 1985 yılında yazdığı, ancak ülkemizde doğan kitap tarafından 2017 eylül de yayınlanan kitaptır.

    36 tl verip büyük bir hevesle alınıp, 15 dakikada, evet yanlış anlamadınız 15 dakikada bitirilen, boş, anlamsız, hayal kırıklığı bir kitap. sanırım murakami'nin ilkokul 5. sınıfta iken yazdığı bir kompozisyon kitaplaştırılmış. okur ile dalga geçilmiş gibi bir his oluşturdu bende...
  • haruki murakami gibi bir yazarın telif hakkını böyle paragöz yayınevleri alırsa elbette öykülerini tek tek basıp 30-40 tl arası fiyata satarlar.

    lakin öykü güzel mi? güzel.

    --- spoiler ---

    iki kısımdan oluşuyor. alt metni oldukça kuvvetli. bir de bunu 1985 yılında yazıldığını düşündüğümüzde daha da övesi geliyor insanın. çünkü bu tür alt metinleri edebiyatta 2000'den sonra görebiliyoruz.
    --- spoiler ---

    tekrar tekrar okunası bir kitap. her okuyuşta farklı göreceğiniz şeyler olacak.
  • kitabın içinde çeyrek altın var galiba. bu fiyata satıldığına gore- reh-reh-reh...
  • gençlik yıllarında yaşadığı bir açlık krizi sırasında arkadaşı ile bir fırından ekmek çalmaya çalışıp, çalma istekleri fırıncı tarafından fark edilince de olayın pazarlığa dönüştüğü ilk öykü ile ilerleyen zamanlarda eşi ile yaşadığı açlık krizi sırasında ilk olaydaki lanetin üzerlerinden yeni bir hırsızlık girişimi ile sonlanacağını öne sürerek kalkıştıkları mcdonald's soygununu anlatan ikinci öyküden oluşan haruki murakami kitabı.

    ilk öyküdeki pazarlığın konusunu yazmadan olmaz. fırıncı bu aç iki arkadaşa ekmek vereceğini lakin onları sonsuza dek lanetleyeceğini söyler. lanetin konusu da belli değildir. hırsızlık için girdikleri fırından lanetlenmiş çıkmayı kabul edecek kadar aç olan iki arkadaş bunu kabul eder ve arkada wagner çalmaya başlar. yazarın diğer kitaplarını okuyanlar müziğe açılan bir kapının varlığını sürekli kullandığını bilirler. bu kitaptaki kapı da wagner ve flying dutchman'dir.

    "belki de karnımızın aç olmasının sebebi doğrudan hayal gücü eksikliğimizdi."
  • doğru adının ikinci fırın saldırısı olması gereken haruki murakami eseri.

    maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidine göre, aç insan vahşi denebilir.
    tokluk hissi, vahşilikten, doğaya ve hayata saygı duymaya giden yolda olmazsa olmazlardandır.
    kısaca aç insan medeni olamaz, olması da beklenemez.

    öykümüzde duygusal açlığın da "fırın saldırılarına" neden olabileceği vurgusu var.
    bu bakımdan ikinci fırın saldırısı isminin, yazarın anlatmaya çalıştığını daha güzel vereceğini düşünerek sevimli çevirmenlerimize selam ederim *

    --- spoiler ---

    aç bir çocuk.
    çaresiz, umutsuz neredeyse.
    açlığını yatıştırmak için arkadaşıyla fırına saldırmaya karar veriyor.
    salt olarak amaçları karınlarını doyurmak.
    fırıncıyla aralarında gerçekleşen etkileşimle de hedeflerine ulaşıyorlar.
    hem karınlarını hem de tarif edemeyecekleri şekilde ruhlarını doyuruyorlar.

    bu saldırının hayat felsefesini ve bilinçaltını nasıl etkilediğini bilmeyen kahramanımız, büyüyor bir erişkin oluyor.
    ama halen tatmin olmuş değil.
    piramitte yerinden de emin değil.
    geçmişindeki fırın saldırısından damağında kalan bir tat var.
    bu durumu eşiyle paylaşıyor.
    daha önceki olaydan haberi dahi olmayan eşi ise neredeyse bu günü beklemiş gibi bir tepkiyle karşılıyor kendisini.
    ve saldırıyı bir mc donald's şubesiyle tatmin etmek yoluna gidiyorlar.

    tam bu noktada tatmin edilmeyen içgüdünün elbette gün yüzüne çıktığını göstermesi bakımından önemli bir dokunuş.
    "bir daha asla" denen şeylerin aslında bizden dolayı değil de zorlama ya da mahalle baskısı sebebiyle kendimizden uzak tutmaya çalıştıklarımızdan dolayı gerçekleştiğine yapılan vurgu başarılı.

    --- spoiler ---

    yazıldığı döneme ve metaforlarına bakarak yazarı takdir ettiğim ve diğer eserlerine merak beslediğim bu kısa kitabı okuyunuz okutunuz efem.

    janjanlı bir kapağı ve hoş illüstrasyonları var ve yarım saatlik bir okuma süresine sahip.

    sevgiler, esenlikler.
  • okuduğum ikinci murakami öyküsüdür. insanı yaşadığı dünyadan soyutlayan, gülümseten öyküler yazmış adamın şimdilik en sevdiğim öyküsüdür de aynı zamanda. her şeye hazır gençlik ruhunu yaşatır kısacık anda.
  • kütüphanede bi anda masamda parlayan kitap 15dk falan sürdü sanırım
    açken okumayın
    tokken de okumayın acıkırsınız
    en iyisi yemek yerken okuyun siz
  • murakami'nin son zamanlarda piyasaya sürülen, dört illüstrasyonlu kitabından biridir. diğerleri için;

    (bkz: tuhaf kütüphane)
    (bkz: uyku) #107592386
    (bkz: doğum günü kızı)

    kitabın içeriğinden bahsetmeden, illüstrasyonlu kitaplarında öne çıkan bir konudan söz edelim önce; büyük puntoyla yazılmış hepi topu 76 sayfalık bir öykü kitabı için türkiye şartlarında yüksek fiyatlı bir kitap. tabii burada, kısa bir öykü olmasından mütevellit, murakami okuyan, murakami okumayı seven insanlar olarak, kitabın fiyatını eleştirmek en doğal hakkımız. aslında söylemek istediğim; murakami'nin öykü kitapları, ciltli ve karton kapak olarak iki farklı seçenek ile basılmış olsaydı belki, ticari kaygı ile basılmadığına inanabilirdim. bu benim kişisel fikrim.

    spoiler kaçabilir dikkat diyelim;

    kitabın ilk bölümü, açlıktan, mideleri sırtlarına yapışan çocukların, mahallelerindeki bir pastaneye saldırmaya - çalmaya değil- karar vermesiyle başlar. olaylar umdukları gibi devam etmeyince, bu saldırı, zihinlerinde hiç unutamayacakları bir yere yerleşir.
    kısacık olan ilk bölümde verebileceğimiz detay çok az. ikinci bölümde ise, bu saldırıya karar veren çocuğun artık büyüyüp evlendiğini okuyoruz fakat bir sorunu var ki bir türlü çözüm bulamıyor: o da bir türlü doymaması. bunun nedenini kitapta ilerledikçe anlıyoruz. bahsedilen bu sorunu eşiyle birlikte çözmeye çalışıyorlar ve ortaya ilginç bir eylem çıkıveriyor.

    murakami'yi takip eden bir okursanız, tavsiye ederim; ama illaki okumalısınız diyemiyorum.
  • haruki murakami'nin - yine ve yeniden - sonunda "eeee ne okudum ben şimdi." dedirten romanıdır.

    1000k' da yorumlara bakıyorum kült eser falan diyen insanlar var. diğer insanların görüp benim göremediğim ne var gerçekten bu konuda aydınlanmayı çok isterim.

    (bkz: fırın saldırısı)
    (bkz: uyku)
    (bkz: tuhaf kütüphane)
    (bkz: doğum günü kızı)

    bu dört kitabı da okudum ve artık bu seri hakkında az çok bir fikrim var. bence tamamen ticari kaygılarla piyasaya sürülmüş hepsi.

    murakami'nin çok beğendiğim eserleri var ama bence bu serideki ticari kaygıları kendine gölge vuruyor. hepi topu 60-70 sayfa olan kitaplar illüstrasyonlu diye 35-40 liraya satılıyor. ha ben bu dört kitabı da kütüphaneden alıp okudum. kütüphanesinde bulunsun isteyen okuyucular elbette olacaktır. koleksiyon yapmak isteyebilirler.ama maalesef bu ülkede bunun koleksiyonunu yapacak kadar zengin değilim. hatta bir çoğumuz değiliz.

    bir arkadaş öneri yapmış başlıklardan birinde. ben de ayrı ayrı basılacağına bu dört öyküyü tek kitaba mümkünse normal kağıda basılıp makul bir fiyata satılmasını dilerdim.
hesabın var mı? giriş yap