• dizide erkekler icin cok ince bir gonderme var aslinda.

    fleabag neden hot priest'te
    tutuklu kaldi biliyor musunuz?

    cunku adam dinliyor!

    evet, dinliyor karsisindaki.

    isi bu; dinlemek.

    dinledigi icin sadece o duyuyor kameraya dogru olan konusmalarini da.

    ve fleabag ilk kez kendisini dinleyen birine rastliyor.
  • --- spoiler ---

    rahibin kızın iç sesini, kızın ise rahibin tilkisini görebilmesi aralarındaki ruh bağının bir simgesiydi sanıyorum.

    --- spoiler ---
  • hakkında borderline kişilik bozukluğu ekseninde iyi bir değerlendirme yazısına denk geldiğim dizi. iki kez izlediğim tek dizi olması nedeniyle benim gibi meraklılarıyla paylaşmış olayım.

    “dizideki en önemli unsur yıkılan dördüncü duvardır, bizi hikâyeye ve karakterin iç dünyasına dahil eder. fleabag olayları yaşarken bize dönüp espri yaptığında ya da o anda aklından geçenleri bize anlattığında giderek daha yakın hissederiz ona. başta tuhaf ya da sinir bozucu gelen yanları, içini gördükçe bize anlamlı gelmeye başlar. çevresindekilere garip gelen davranışlarını, biz onun iç sesini dinlerken anlayabiliriz. oysa en yakınındakiler bile fleabag'in neyi neden yaptığını hiç anlayamıyor gibidir, onu sadece uyandırdığı, çoğunlukla olumsuz olan duygularla tanımlarlar.”

    “dizinin ikinci sezonunda fleabag'in bir rahibe âşık olması tam da bu yüzden hem dramatik hem komiktir. ingilizlerin “father/baba” diye hitap ettiği rahipler, baba figürünün toplumsal bağlamda vücut bulmuş hali gibidir. fleabag, bekaret yemini nedeniyle kendisiyle sevişemeyecek ama aşkla sevdiği bir baba temsili bulmuş gibidir. dizideki rahip klasik bir rahip değildir, fleabag gibi disfonksiyonel bir aileden gelmiş, zaaf sahibi ve bu zaafların sembolizasyonu gibi gözüken tilkilerle başı dertte olan bir adamdır. ne zaman zaaflarından biri olan cin içse ya da fleabag'le yakınlaşsa ortaya çıkan ve o güne kadar sadece kendisinin gördüğü tilkileri fleabag de görür; o da fleabag'in dördüncü duvarı yıktığı anlarda söylediklerini işiten tek kişidir. birbirine benzeyen ama birbirinden ayrı iki insan; birisi bağ kurmamak için çevresindekileri kendinden uzaklaştıran, diğeri bağ kurmamak için kendisini rahip yapmış iki insan.

    fleabag'in asla birlikte olamayacağı birine âşık olması da tam olarak bağlanma sorunu yaşayan bir insanın yapacağı bir harekettir ama aşkın gerçekliğini sorgulamayacağım. hiçbir aşkın gerçekliğini sorgulamak psikiyatrinin işi değildir çünkü, dizilerde ya da gerçekte, ancak ruhsal dünyanın neresinden çıktığına göz atabiliriz, burada yaptığım gibi.

    en nihayetinde fleabag, duygusal olarak yeterli işlev göremeyen bir ailenin yarattığı örselenmiş bir çocukluğun tutarsızlıklarını erişkin hayatına taşıyan, iki büyük yasın üzüntüsünü içinde barındıran bir kadın. dışarıdan çok tuhaf ve dengesiz gözükse de onun içinden baktığımızda aslında ne kadar yalnız ve gerçekten yanında olacak bir insana ne kadar ihtiyaç duyduğunu görüyoruz.

    bir psikopatolojinin ya da problemli görünen herhangi bir halin, o kişinin özgün bakış açısından bakınca nasıl da farklı anlamlar kazandığını anlamak için fleabag harika bir seyirlik. insanlar görünenin çok ötesinde varlıklar; deniz yüzeyine bakıp gördüğümüz uçsuz bucaksız mavi ne kadar engin gözükse de denizin dibini de kattığımızda başlı başına bir evren haline geliyor, insanlar da yüzeylerinde görünenin çok ötesini taşıyor içinde. bunu bize bir kez daha, kahkaha ve hüznü iç içe geçirerek tüm duygusuyla ve dürüstlüğüyle anlattığı için minnettarlığı hak ediyor fleabag.”

    yazıyı kaleme alan isim esra koçak
  • (bkz: sadece ağlamak istiyorum, her daim)

    --- derin spoiler ---

    istediklerimi onlara söyleyemem. eve gitmek istiyorum. eşimi kucaklamak istiyorum. çocuklarımı, kızımı kollamak istiyorum. unutmak istiyorum. özür dilemek istiyorum. herkesten. tiyatroya gitmek istiyorum. bardakları bulaşık makinesinden çıkarıp onları dolaba dizmek istiyorum ve sonraki sabah, eşimi onlardan birşey içerken görmek istiyorum. onu iyi hissettirmek istiyorum.
    --- spoiler ---
  • günah çıkarma sahnesi:

    - bazen ne istediğimi bilmediğim için utanıyorum. aslında ne istediğimi biliyorum.

    + neymiş o?

    - aslında çok kötü bir şey istiyorum.

    birisinin bana sabahları ne giyeceğimi söylemesini istiyorum. ne yiyeceğimi, neyi seveceğimi, neden nefret edeceğimi, neye kızacağımı neyi dinleyeceğimi, hani müzik grubunu dinleyeceğimi, hangi konsere bilet alacağımı, neyin şakasını yapıp neyin şakasını yapmayacağımı; birinin bana neye inanacağımı, kime oy vereceğimi, kime aşık olacağımı ve bunları onlara nasıl ifade edeceğimi söylemesini istiyorum. sadece birinin bana hayatımı nasıl yaşamam gerektiğini söylemesini istiyorum peder..........."

    + diz çök! sadece diz çök!

    **********

    özgür bir birey olmanın sorumluluğu çok ağırdır. bu sorumluluğu taşımak istemediğiniz de ise faşizm gelir.

    dünya şu an tam da böyle bir akıl tutulmasından geçiyor.
  • türkiye'de doğup büyümüş ve bu dizinin baş karakterinin aynı kendisi olduğunu iddia eden 100 kişinin 95'i büyük ihtimalle izlediği diziyi pek anlamamış. ki yorumlara bakınca onların da çoğunun sadece benzerlik kurmakla kalmayıp bu karaktere içten içe özendiğini de görüyorum.

    türkiye'de hemen her kadın bu karakterden çok daha zorlayıcı tecrübelerle defalarca sınandığından aslında ya burada çizilen profilden çok daha başarılı olduğunun farkında değil ya da yaşadığı ülkenin koşullarından dolayı kendi toplam özgürlüğünü sadece cinsel özgürlükle tanımlayacak kadar sıkışmış vaziyette.

    oysa bence dizinin vermek istediği asıl mesaj batı toplumlarında insanların sorumluluk bilincinden giderek ne kadar uzaklaştığı ve ölümle baş etme konusundaki çaresizliği tatmadan sorumluluk bilincini kolay kolay geliştiremediği.

    ben şahsen londra'da hane gelirinin yüksek olduğu richmond, kensington, hampstead ve chelsea gibi semtlerde dünyaya gelip yetişkin olduğunda bile, tüm hayatında olduğu gibi, yaptığı en ufak bir hatanın bile tolere edildiği, her zaman bir ikinci şansının olduğu bir ailenin üyesi olarak; sorumluluğun ne olduğunu bilmeden geçirmiş bir insanın özenilecek bir karakter olduğunu düşünmüyorum.

    --- spoiler ---

    karakterimiz annesi öldüğünde bununla tam olarak nasıl baş edeceğini bilmiyor. kısa bir süre sonra babası da annesinin arkadaşlarından biriyle evlenince babasına karşı başlayan öfkesini bu ölümle baş etmek için bir motivasyon olarak görmeye başlıyor.

    bu noktada bence üstüne kafa yormaya değer bir şey var. baba, belki de eşinin ölümüyle onun arkadaşlarından biriyle birlikte olup eşiyle geçirdiği zamanı onu hatırlatarak bu ölümle baş etmeye çalışıyor. evlendiği kadınsa zaman zaman ölen annenin izini yok edecek, bazen de onu hatırlatacak tavırlar sergiliyor.

    bana kalırsa babanın bu ikinci eşi dizinin üstüne oturtulduğu konunun tamamen farkında. fleabag'in annesinin ölümüyle baş edemediğini biliyor ve kendi varlığı yüzünden sürekli annesini düşünerek acı çektiğini anlıyor. bu nedenle de fleabag'e karşı kendi en yakın arkadaşı olan annenin tüm izini evden silmeye, hatta fleabag'i ona acı veren aile evinden uzak tutmaya çalışırken babanın da eski eşine duyduğu özlemin farkında olarak onunlayken de en yakın arkadaşı gibi davranmaya çalışıyor.

    fleabag'in ikinci eş ve babasına karşı olan öfkesi türlü türlü durumlarda babasının ona gösterdiği gizli şefkatle birlikte azalıyor ve içten içe babasının annesinin kaybıyla bu şekilde baş ettiğini anlıyor. o noktadan sonra da duygusal bağlılık kurabileceği her erkeği yakınlık kurmanın en kolay yolu olarak gördüğü seksle kendine çekmeye çabalıyor çünkü babasından gördüğü yöntem bu.

    ancak içine doğup büyüdüğü korunaklı çevrede hata yapmanın bedellerini öğrenemeden koca bir kadın olduğundan en yakın arkadaşının sevgilisiyle yatıp arkadaşının da intiharına sebep olunca tamamen kontrolünü yitiriyor. daha annesinin kaybıyla başa çıkamazken bir de arkadaşını yitirince yine bildiği yöntemle herkese atlarken karşısına sonunda kendini başka insanların ilgisine tamamen kapatmış bir rahip çıkıyor.

    kendi yöntemi onun üstünde işe yaramayınca, rahibin de aslında öğrenmesi çok uzun yıllar alan otokontrolününün kaynağını sonunda idrak ediyor ve zamanın her türlü acının en iyi ilacı olduğunun farkına varıyor. bu öğrenmenin bedeliyse ne yazık ki hem annesinin hem de en iyi arkadaşının ölümü. ilk ölümle baş etmeyi zamana bırakamayıp sorumluluğu babasına yıkarak öfkeyle çözmeye çalışırken ikinci ölümüyse sorumluluğunu bir türlü kabullenemeyip öfkesini zamana yayarak yönetmeye çalışıyor.

    --- spoiler ---

    tüm bu incelemeye bakınca, özgürlük ve sorumluluk kavramlarının birbiriyle ilişkisini de göz önünde bulundurarak hikayeyi ölümle baş etme mücadelesi olarak gördüğünüzde ancak anlamlı hale geliyor dizi.
  • sadece bu repliği okuyarak izlemek istediğim diziler arasına girmiştir:

    aşkla ilgili özgün bir şey söylemenin kolay olmadığını fark ettim. ama şansımı denedim... aşk berbat bir şey! berbat! acı verici! dehşet verici! onun yüzünden kendinden şüphe ediyor, kendini yargılıyorsun. etrafındakilerden uzaklaşıyorsun. bencilleşiyorsun. ürkütücü biri oluyorsun. saçınla kafayı bozuyorsun. seni acımasız biri yapıyor! hiç söylemeyeceğin şeyleri söyletiyor ve yaptırıyor. tek istediğimiz o ve elde edince canımıza okuyor. onu tek başımıza yaşamak istemememize şaşırmamak lazım.
    içimizde sevgiyle doğarız ve onu nereye yönlendireceğimizi yaşayarak öğreniriz. hislerden bahsedildiğini çok duyarsınız; 'doğru olanı hissetmek kolaydır' katılmıyorum. insan doğruyu bulmak için güçlü olmalı. aşk zayıf insanlara göre değil. 'romantik olmak umut etmeyi gerektirir.' bence anlatılmak istenen sevecek birini bulduğunuzda umutlandığınızdır.
  • platformlardaki az sayıdaki orijinal işten biridir.

    özellikle dördüncü duvarın sadece bir bakışla yıkılmasını çok beğendim.

    --- spoiler ---

    fleabag, çeşitli anlarda kameraya konuşarak dördüncü duvarı yıkıyor.
    bu anlar, bazen o sırada gördüğümüz ama hatırlamadığımız bir karakteri hatırlatmak oluyor.
    bazen de durumla ilgili kendi hislerini paylaşmak oluyor.
    ara sıra da -ki bu favorim olur- sadece bir bakışla tepkisini göstermek oluyor.
    bunları yapmasının nedeni ise anlatacak bir hikayesi olması ve bunu biz izleyiciye kendi bakış açısından anlatmak istemesi.

    iyi de neden diğer herkes bu anları görmezken peder görebiliyor?

    1.
    çünkü fleabag kameraya dönüp konuşurken aslında orada olmayan bir şeye konuşuyor. orada izleyici varmış, onu dinleyenler varmış gibi düşünüyor.

    peder de öyle sayılır. çünkü peder de sürekli tanrı'yla, yani orada olmayan birisiyle konuşuyor.

    diziye göre, aynı dertten muzdarip iki insan ancak birbirini anlayabilir.
    bu yüzden her gün dua ederek tanrı'yla konuşarak dördüncü duvarı yıkan bir peder ancak dördüncü duvarı yıkan bir başkasını anlayabilir.

    finalde fleabag, kameraya bakarak "gelme" gibi bir şey diyor. çünkü hikaye burada bitiyor. daha doğrusu bizimle paylaşmak istediği hikayesi...

    2.
    bir yorumum daha var bu konuyla ilgili.
    fleabag'in tüm ilişkileri fiziksel. hiçbirisine karşı bir duygu beslemiyor.
    ama pederden gerçekten de hoşlanıyor. peder de ondan hoşlanıyor.
    bu, bize anlatılan kadarıyla daha önce olmayan bir şey.
    bu aşk, ikisinin de duvarlarını yıkmasını sağlıyor. ikisi de birbirlerini o duvarlar olmadan görüyor.
    fleabag'in kameraya bakarak dördüncü duvarı yıkmasını peder'in görmesi de aslında fleabag'in ördüğü bir duvarın yıkılması.
    peder'in fleabag'le birlikte olması da onun inancını ve kiliseye olan bağlığının yıkılması.
    dizi -belki de- aşk duvarları yıkmaktır diyor.

    --- spoiler ---
  • that's the very reason why they put rubbers on the end of pencils… because people make mistakes.
  • taze bir trajediyi kabullenmeye çalışırken aynı zamanda londra'daki yaşamla da baş etmeye çalışan genç bir kadını konu alan 6 bölümlük yeni bir ingiliz dizisi.

    konusu komedi olarak geçiyor; ama bence değil. oldukça iç acıtıcı sahneler ve diyaloglar var. bir anda yerinizde çivilenip kalıyorsunuz. ortalama 25-27 dakikalık bölümlerle bize, biz kadınları (bazen de erkekleri) anlatıyor. her şey yolundaymış gibi davranmaya çalışan, hiçbir şey yokmuş gibi devam eden kadınları. bölüm boyunca izleyiciyle iletişim halinde olması bilinen bir yöntem; ancak o kadar samimi bir şekilde bunu yapmışlar ki, sadece sizinle iletişim halinde sanıyorsunuz. sanki her şey aranızda bir küçük sırmış gibi.

    ilk 4 bölüm gayet iyiydi, 6 bölüm olacakmış. umarım sezonlar halinde çizgisini bozmadan devam eder.

    imdb

    (bkz: ukteydim doldum)

    aziz varlik uktesi imiş
    notu da şöyleymiş : http://www.bbc.co.uk/programmes/p040tlqx
hesabın var mı? giriş yap