• radyolojinin en eski ve temelini oluşturan göruntuleme sistemlerinden biridir..
    bu yöntemle beraber normal filmlerde görülemeyen yapılar kontrast madde denilen ilaçlarla boyanarak görünür hale getirilir... kontrast maddeler, baryum ve iyot gibi radyoopak maddeler içeren ilaçlardır... kontrast maddeler, uygulanacak incelemenin türüne göre, hastaya içirilerek, lavman yapılarak, idrar sondası yoluyla veya enjeksiyonla damardan verilir... kontrast madde verilmesini takiben, incelenen organ monitörize edilir ve doktor tarafından ekranda izlenerek çeşitli pozisyonlarda filmler çekilirek tanı konulmaya çalışılır..
  • hasta kişi inceleme sırasında az miktarda radyasyon alır.. ancak bu tetkiklerin faydası, az miktarda ve hastaya zarar yaratmayan radyasyonun zararlarının yanında çok fazladır... çekimi yapan doktor ve teknisyenler, radyasyona her gün maruz kalmaktadır ki; tedavisi olacak kişinin korkmasında veya lan ölecem şimdi handikapına girmesi olmayası bır probleme bunalım yaratması anlamınada gelebilir kanımca..
  • bu yöntemle;
    -kalın barsak* filmi: (makattan alınan 1.5 litre kadarlık baryum çözeltisi ile) çekilebilir...
    -üst sindirim sistemi*** filmi: hastaya gaz yapici tablet ve baryum kontrastlı madde oral yoldan içirilerek çekilir..
    -ince barsak filmi: enteroklizis ve kontrast madde içirilmesi ile çekilir..
    -idara yollari* filmi: miksiyon sistografisi ve idrar kültürü testleri ile çekilir..
    -kadin üreme organlari * filmi: histerosalpingografi yöntemi ile ve hastanın son adet döneminin başlangıcından itibaren 8-11 gunluk bir zaman aralıgında çekilir..
  • prensibi röntgen çektirmek ile benzerdir, fakat röntgen girişimsel olmayan (hasta vücuduna herhangi bir müdahale yapmayan) bir metod iken, burada radyoopak (ışına karşı opak davranış sergileyen) bir madde ile hastanın fonksiyonel durumuna bakılabilir. bu açıdan mri ve fmri arasındaki ilişkiye benzer bir ilişkileri vardır. anjiyografi'den farkı ise, hastanın dolaşım sistemine değil diğer sistemlerine (genelde sindirim) teşhis konulmasına olanak sağlar.

    floroskopi'de çok az radyasyon verilir hastaya röntgene göre fakat hasta bu radyasyona uzun süreli maruz kalır. yine de riski çok daha düşüktür. düşük radyasyon oranının olması sebebiyle görüntü röntgene göre çok daha soluk çıkar, bunun için photomultiplier gibi bazı mekanizmalarla görüntünün kontrastı arttırılır, ekrana öyle düşürülür.
  • hareketli, gerçek zamanlı x-ray görüntüsü sağlayan görüntüleme yöntemi.
  • (bkz: nükleer tıp)
  • thomas edison tarafindan bulunmustur.

    bir x-ray filminde kemik doku beyaz (radyoopak), yumusak/yag doku siyah (radyolusent) gorunurken, floro goruntusunde tam tersi, kemikler siyah, yumusak/yag doku ise beyaz gorunur.
  • girişimsel tedavilerin ilerlemesinde rolü büyüktür skopinin.

    kas iskelet sistemi girişimlerinde scopy kullanacak doktor kişisinin sağlam bir anatomi bilgisi olmalıdır.

    hatta düz anatomi de yetmez, kesitsel anatomi bilgisi olmalıdır.

    hatta bu da yetmez, anterior-posterior görüntü, lateral görüntü ve oblik görüntüleri kendi beyninde hayal ederek birleştirip iğne ucunun nerede olduğunu anlayacak kadar 3 boyutlu düşünme yetisi gelişmiş olmalıdır.

    hatta bu da yetmez kontrast madde vererek yayılımı yorumlayacak şekilde tecrübe sahibi olmalıdır.

    son olarak iğneyi tunnel vision ilerletecek şekilde el becerisi olmalıdır.

    ama alıştıktan sonra skopi kullanmak çok keyiflidir, hastaya minimal invaziv girişimle maksimum fayda sağlayan tıbbi tedavi yöntemlerinden birisidir.

    radyasyon maruziyeti abartılıyor, x ışını tüpü masanın altında olursa, radyoaktif saçılım* hattından uzak durulursa, kurşun yelek ve boyun koruyucu takılırsa ve gereksiz continue çekim yapılmazsa bir akciğer grafisi kadar bile radyasyon almaz uygulayıcı.*

    tomografi ile girişimsel işlem yapan bölümler var, mesela girişimsel radyoloji gibi, onlar radyasyon açısından daha riskli bir bölüm tabi ama floroskopi iyidir iyi, kullanmak lazım.
hesabın var mı? giriş yap