• yeni bir deneme yapıp benfica ile kariyer açtım. amaç tamamen altyapıya yönelip genç yetenekleri geliştirip satmak. yani fabrikayı bir nebzede olsa daha da zenginleştirmek.
  • aynı bölgede 3 oyuncu kadar kadro derinliği varsa mutlaka birini sakatlamak gibi sadistçe eylemlerim oluyor, hayır çok oynatıp sakatlanmasa bu sefer öbür arkadaşı 'beni niye oynatmıyosun?' diyor dolayısıyla takım atmosferi düşüyor, 3 maç oynayan çıksın kasıyor. *
  • fenerbahçe ile 2022 yılındayım, kalede anthony lopes var*, şampiyonlar ligi'nde manchester city ve kopenhag'ı yenmişim, juventus deplasmanındayım, 1-0 öndeyim ve bilin bakalım ne oluyor. maç motoru ve engin fm adaleti devreye giriyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=aoqisncbcas

    böyle bir kaleci refleksi, onu geçtim insan refleksi olamaz. böyle bir animasyon hatası da olamaz, olmamalı. 1 yılda 3-4 güncelleme alan oyun, her sene 150-170 lira para isteyen oyunda bu hatalar olmamalı. bu gol eşitliği sağladı, bundan 7 dk sonra nispeten daha gerçekçi bir gol de 2-1 geriye düşmemize neden oldu. bundan sonra ne yapsan nafile. oyun senin kazanmanı istemiyorsa kazanamıyorsun.

    anthony lopes profili
    maç sonu
  • efsaneler serisi adı altına maradona'yı geri getirdiğim oyun

    efsaneler serisi | diego maradona - football manager 2019
  • son açtığım kayıtta henüz oyun başında "takımların fikstürü protesto etmesi nedeniyle 2022 dünya kupası avustralya'ya verildi" haberi gelmişti. henüz bu kayıtta 2022 yılına gelemedim ama bu durumda dünya kupası yazın yapılıyorsa keşke şansa denk gelmek yerine her kayıtta olsa bu durum.
  • sadece futbolla kalmayıp dünya siyasetinden de haberler hakkında da bilgi sahibi olabileceğiniz oyundur. boris johnson ekim'de brexit olacak diyor, fm ocak'ta olur diyor bakalım görecez hangisi doğru

    kaynak: https://eksiup.com/p/in107330xb3k
  • aşırı detaylı taktik ekranı yüzünden yeni bir kariyer açmadan önce tekrar tekrar düşündüren oyundur. ee insan hakkını vermek istiyor kariyer yapmışken. gazişehirle başarıdan başarıya koştuğumuz 3 sezon sonunda oyun fikstürü ve astronomik transferler beni soğutmaya başlamıştı artık.
  • kendisi en kısa süreli oynadığım fm serisi olarak hafızamda yerini aldı. sadece 2 gün oynayıp sildim.

    2018'i oynamamıştım. belki o yüzden bayağı değişik geldi. bu başlıkta spoiler*** vermeden yazanları denk geldikçe okuyordum ama neyin nerede olduğunu çözmek bile epey vakit aldı. en çok hoşuma giden şey gözlemcilik bütçesi oldu. eskiden tırt takımla bile onlarca oyuncuya gözlemci yollayıp kısa sürede tonla oyuncuyu nokta atışı olarak tanıyabiliyorduk. şimdi "bu gözlemci yolda taş mı yesin?" deyip harcırah ayırmışlar. çatır çatır para yiyor namıssızlar. öyle olunca da elde ne varsa onunla helva yapmaya uğraşıyoruz. en sevmediğim şey ise maç motoru mu diyorsunuz artık neyse o.

    oyuna hızlı başlangıç yapıp** bir brezilya 2.lig takımı** seçtim. seçim yaparken takımdan beklentinin ligi orta-alt sıralarda bitirmesi olmasına ve genç yetiştirmeye müsait olmasına baktım. kendi özelliklerimi de yarı profesyonel futbolcu ve en düşük lisans şeklinde seçtim. niyetim bu takımı adam edip üst lige çıktıktan sonra avrupa'ya geçmekti.

    oyunda her zaman ilk iş olarak ekibi elden geçiririm. burada da onu yapmaya kalktım ama avcumu yaladım. zaten filtreleri bulma faslı bile sıkıcıydı. filtreleri ayarlayınca da yüzüme bakan olmadı. oyunun rastgele ürettiği dandik 8-10 seviyesinde özellikleri olan personel bile benim verebildiğim maaşın 2 katını bekliyordu. mecburen elde olanların yanına o işe yaramaz adamlardan ekleyip o kısmı geçtim. gerçi ona rağmen sağlık ekibi ve gözlemci ekibim ligin en iyisine yakındı.

    bütçe aslında fena değildi. maaş-transfer bütçelerini ayarlarsam 1 tane 4 yıldızlık oyuncuyu bonservisiyle almaya yetecek kadar (500 bin euroya yakın) transfer bütçem oluyordu. takımda kimin nerede oynayacağını ve nerelerde eksik olduğunu çözmeye çalışırken çatır çatır bedava veya 20-30 bin euro bonservisle alabileceğim oyuncu önerileri gelmeye başladı. çoğu 30 yaş üzeri olsa da bedava gelip aylık 10 bin euro ve altında maaş bekleyen 3-3.5 yıldızlık adamlar karşıma çıkınca transfer olayına fazla kafa yormadım. transfer sezonu da kapanmayınca birkaç ayda 100 civarında oyuncuyu denemeye alıp yollamışımdır. onların arasından 6-7 tanesiyle sözleşme yaptım. bir de 5 yıldıza kadar gidebilecek potansiyeli olan tonla genci görünce resmen cennete düşmüş gibi oldum.

    sezon başlamadan önce denemeye aldığım 10'dan fazla oyuncu olunca (aslında çok daha fazla. kadro genişliğine bakınca neredeyse her mevkide 13-17 arası seçenek görüyordum) hazırlık maçlarının ilkini yedeklerimle ayarladım. kendi yedeklerim bana 4 tane salladı, 4-0. orada oyunu kapatıp çıkasım geldiğınde keşke çıksaymışım. devam ettim. nasıl bir işse benim ayarlamadığım antrenman kampı varken lig başladı. yine benim ayarlamadığım (hazırlık maçlarını ben ayarlıyordum) iki tane hazırlık maçı lig başlayınca maçlarımın arasında duruyordu. iptal de edilmiyordu. 5 günde 3 maç yaptım. ikisi lig maçıydı. neyse ki diğer hazırlık maçında insafa gelip 3 gün boşluk bırakmışlar.

    ikinci maçlar oynanırken ilk maçımı kaybettiğim halde sıralamam 3 falan olunca anlam veremedim. meğer lig başlamadan önce ne olduğunu anlamadığım 6 takımlı iki gruptan oluşan bir şeyin içindeymişim. oyunculara da konuşma yaparken ligi orta sıralarda bitiririz dediğimde ortalık kan gölüne döndü. üst yarıda bitiririz demeliymişim. neyse sonradan "haklısınız gençler" dedik ama adamlar zaten bizim seviyemizde değilsin diye tripliydiler hepten düşman kesildiler. neyse ki bedava transferlerden aristoteles diye 17'lik hızlı ve bitirici bir golcü aldım da o işi kurtardı. adamın her antrenman raporu 10.0 ve aramın tek iyi olduğu oyuncu da o. 5 maçta yanlış hatırlamıyorsam 8 gol 2 asist yaptı.

    en başta oyun motoru tırt demiştim ya, gerçekten çok sinir bozucu. fm 2014'teki maç motoru efsaneydi mesela. oyuncular tuhaf hareketler yapsalar da gayet gerçeğe yakın akıcılıkta ilerliyordu oyun. yırtıcı kanat diyorsa o adam o kanadı delip geçiyordu. bunda nasıl? adam topa müdahale edip hata yapmıyor onun yerine ağır çekim hareket etmeye başlayıp rakibi izliyor. üzerine gelen topa bakarken rakip 10 metre daha uzak olmasına rağmen hızlı çekime geçip topu kapıyor. hele bir maçta çıldırdım resmen. top rakipteyken benim adamların iki tanesi iç içe geçmiş bir biçimde adamdan 10 metre uzakta yana doğru uzun adımlarla yürüyorlar. adam da onların yürümediği tarafa pas atıp direkt 2 kişi eksiltmiş oluyor. bir ara da benim adamların hepsi kendi sahama çekilmiş dikiliyor ve rakip de orta sahada topun üstünde dikilmiş zıplıyordu. 4-5 saniye sonra ağır çekimde birkaç adım top sürüp yanındaki oyuncuya pas verdi. o da 4-5 saniye zıplayıp yana pas verdi. pası alan da aynısını yaptı. en son uzun pas yaptı da top taca çıkınca bu zulümden kurtuldum.

    bir de ne zaman devre arasında 3 oyuncu değişikliği yapsam sağ açıkta kim oynuyorsa o adam sakatlanıyor. 3 defa aynı şey başıma geldi. gerçekte de olabilir ama kafa dağıtalım diye oyun açmışken saçmalık olunca bir yere kadar çekiliyor. sonuçlar fena olmadığı için bu eziyete bir süre katlandım. o 6 kişilik ligimsiyi ikinci olarak tamamladım. kupadan da -beklenti üçüncü maçı görmemken- ikinci maçta penaltılarla elendim. o ikincilikle bir yere yükseleceğimi düşünürken yeniden 6 takımlı bir grup başladı. bu sefer de üçüncü oldum. gençlerim zımba gibiydi ama. 17-18 yaşında 4 tane ilk 11 oyuncum vardı ve hepsi de o 3-3.5 yıldızlı as oyuncuları kesip hak ederek formayı kaptılar. özellikle aristoteles çok canlar yakacak gibiydi. yalnız lig başladığında ilk maçta saçma sapan 1-0 yenilgi yaşayıp ikincide de maç motoru kanseriyle 1-0 geriye düşünce maçın ortasında oyunu kapatıp direkt sildim. tek tesellim transfere, personele, taktiklere ve antrenmana oturup zaman harcamamış olmamdı. taktiği hazır taktikten maç yapa yapa geliştirdim. antrenmanı da yardımcıya bırakmıştım zaten. bütün bunlardan sonra oyun beni açmadı diyebilirim.
  • alın size amme hizmeti. forvet eksiği olanlara ilaç gibi gelecek bi isim. lincoln adında 17 yaşında 5 yıldız potansiyelli bi brezilyalı var. 6-7 milyon civarlarına aldım. 17 yaşında takımın gol yükünü o kadar rahat çekiyor ki inanamazsınız. fırtınalar estiriyor resmen sahada. sürekli oynatıp geliştirirseniz dev takımlar direk takibe giriyor. dortmund sinsisinin bitmek bilmez tekliflerini reddediyordum ki bi baktım klüp bana sormadan kabul etmiş. 56 milyona gitti en sonunda. deli para kazanıyorsunuz ama giden gibisini bulmak da çok zor oluyor. neyse şu oğlanı alın işte.

    hangi takımda başladığını da siz bulun artık tüm gerekli bilgileri verdim ben.
  • 2. gözler önündeki kariyerimizin beklenmedik bir şekilde sonuçlandığı oyundur. nasıl mı? hemen anlatıyorum.

    kars 'ın dağlarında büyümüş bir çocuk olan uygar böcek büyük büyük dedesinin küçük radyosunda dinlediği sunderland maçlarıyla bu takıma hayran olmuştu. ve büyüyüp bir teknik direktör olunca elbetteki tek hayali sunderland'i çalıştırmak ve sunderland ile şampiyonlar ligi şampiyonu olmaktı.

    ilk sene belki de en zorlu sene idi. yaşlı ve gelecek vaad etmeyen oyuncularla dolu bir takım ve parasız olarak başladığımız ilk sezonda kaliteli sayılabilecek bir stoper kiralayarak ilk sezona başladık. isim olarak "ingiltere 1. ligi" olarak geçen ama ingiltere ligleri arasında 3. sırada olan bir ligdeydik. ilk sene son maça kalan bir mücadele ile ligde 2. olarak sky bet championship 'e çıkmaya hak kazandık. fakat bu süreçte sendelediğimizde kolumuzdan tutup bizi odasına çağıran ve lig çıkamazsan eğer seni kovarım diyen başkanın gerçek yüzüyle tanışacaktık.

    2. sezon takıma potansiyeli çok yüksek 17-18 yaşında bebeleri doldurmak zorunda kaldık zira kimse takımımıza gelmek istemiyordu. tüm bu transferler sonucu yönetime ve taraftarlara sky bet teki ilk yılımızda ligden çıkmamızın zor olduğunu anlatıp zamana ihtiyacımız olduğunu söyledim. başkan biraz mırın kırın yapsa da ilk senemizde lig çıkmamızın verdiği krediyle kabullenmek zorunda kaldı. bu 1 sezon boyunca oyuncularımız gelişmeye başlamıştı ama ligde 10. olarak 2. sezonumuzu bitirdik. ara transfer döneminde alexander isak 'ı büyük umutlarla takımımız katmıştık tam 4 milyon euro maaş ile fakat sözleşme detaylarına dikkat etmeyen yönetim başımıza büyük bela açtığımızın farkında değildi. 4,5 yıllık sözleşme imzalamıştık ve bunun başımıza neler açacağını tahmin bile edemezdik.

    3. sezon artık başkan premier lige çıkmamız gerektiğini söyledi. takımın çok genç olduğunu, bu baskıyı kaldıramayacağımızı söylesem de başkana laf anlatmak mümkün değildi. bari biraz para ver de oyuncu alalım dedim. geçen sene de verdiği para olan 40 milyon euro gibi iyi sayılabilecek bir bütçeyi önüme serdiler. dedemin de vasiyetini alarak düşünceli bir şekilde ve premier lige çıkacağımızın sözünü vererek odayı terk ettim. genç çocukları motive etmekten başka yapacak bir şeyim yoktu ve inanılmaz bir şekilde parlayan genç yıldızlar ile 1. ile aynı puanı alarak playofflara kalmadan averajla 2. olarak premier lige çıkıyorduk. taraftarlarda ve şehirde bir bayram havası vardı. 16/17 sezonunda premier lig e veda eden sunderland 21/22 sezonunda artık tekrar premier ligdeydi. fakat alexander isak 'ın sözleşmesindeki yıllık maaş artışı olan yüzde 40 ile ve aynı zamanda lig çıkma halindeki maaş artışı ile isak ın maaşı 8 milyon euroya dayanmıştı. toplam maaş bütçemiz 40 milyon iken verilen bu maaş çok fazlaydı ve başkan bundan beni sorumlu tutuyordu.

    4. sezon planlarımız sadece ligde kalabilmek üzerineydi. aynı zamanda isak 'ı premier ligte oynatıp pazarlayarak başka takımlara satabilecek ve mali dengeyi tekrar kuracaktık. planlar bu yöndeydi. fakat premier lig gerçekten zorluydu. geldiği ilk sene 18 maçta 13 gol atan 4 asist yapan ve 5 kez maçın adamı seçilen isak premier ligte 25 maçta 5 gol 4 asistle oynuyordu. sene boyunca önerdiğimiz hiçbir takım isak 'ı yüksek maaş beklentisinden dolayı almak istemedi. isak elimizde kalmıştı ama takım fena bir performans göstermeyerek ligi 11. sırada bitirmeyi başardı.

    5. sezon artık isak ın yerine müthiş bir forvetimiz doğuyordu. isak ın kötü oynadığı maçlarda yerine aldığımız samir youssef isimli genç yetenek müthiş işler başarmıştı ve formayı isak tan kapmıştı. fakat isak' ın maaşı 12 milyon euro olmuştu. takım maaş bütçesinin yüzde 25 ini kapsıyordu ki başkanla iplerin iyice gerilmesine sebep olmuştu. isak ı satamadığımız için en azından maaşının yüzde 30 unu karşılayan bir kulübe kiralık göndermeye karar verdik. fakat ligde beklentiler artmıştı. artık üst sıralarda bulunmamız isteniyordu. taraftarın karşısına çıkacak geçen senenin üstüne çıkacağımızı ve ilk 10 da ligi bitireceğimizi söyledim. söylemez olaydım. harika başladığımız ligde son dönemdeki kötü performansımız ile 15. bitirdik. müthiş bir jenerasyon yakalamıştık. önümüz çok açıktı. sadece biraz sabır gerekiyordu ama bunu başkana kesinlikle anlatamıyordum.

    6. sezona girmeden başkan beni yine odasına çağırdı ve soğuk terler döktüğüm toplantıyı gerçekleştirdik. verdiğim sözleri yerine getiremediğimden bahsediyordu sürekli sanki takımı premier lige çıkaran ben değilmişim gibi. ve sürekli isak 'ın maaşını yüzüme vuruyordu. kısmen haklıydı da zira isak ın maaşı 15 milyon euro olmuştu ve takıma hiçbir katkısı yoktu. satamıyorduk, kiralayamıyorduk. ve 1 yıl daha sözleşmesi vardı. başkanın beni kovmak için çağırdığını hissetmiştim ve son çare olarak ne yaparsam çok sevdiğim sunderland ile devam edebileceğimi sordum. bana sezon başında 5 lig maçında 9 puan alırsam ancak devam edebileceğimi söyledi. söyleyebildiğim tek şey tamam oldu ve odadan çıktım. fikstürü önüme aldım. maçlar sırasıyla evimizde tottenham, deplasmanda huddersfield, evimizde fulham, deplasmanda watford ve evimizde west ham şeklindeydi. tottenham dışında 4 maçta 3 galibiyet alma hesapları yaparak lige başladım. tottenham maçında şaşırtıcı şekilde 3-3 berabere kalarak 1 puan alacaktık. biraz rahatlamıştım ta ki huddersfield deplasmanına kadar. şok edici bir skorla 3-2 yenildik. fikstürdeki en kolay maçı kaybetmiştik. önümde 3 maç ve almam gereken 8 puan vardı. zordu ama imkansız değildi. evimizde fulham ı 3-1, deplasmanda watfordu 4-1 yenerek derin bir nefes aldım. evimizde west ham maçını kazanırsak 10 puan toplamış olarak yoluma devam edebilecektim.

    peki westham maçı ne mi oldu? işte dualar eşliğinde çıktığımız son west ham maçımız ve sonrasında yaptığımız basın toplantısını buradan izleyebilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap