• ingilizce'de bir deyimdir, "bırak allah aşkına" ,"yok artık" gibilerinden bir manası vardır ki "for god's sake" deyimi ile benzer yerlerde kullanılır.
  • yapma kurbanın olayım yea ile gözünün yağını yiyeyim arasında şift değiştirdiğim bişey bu.
  • (bkz: jack o neill)
  • kasabian'ın oldukça başarılı albümü. çok net kendilerinin en iyi albümlerinden biri. içinde sevmedğim şarkı olmadı neredeyse. beklediğimize değen bir albüm olmuş.
  • spotify üzerinden yayınlandığı gün dinlemeye başladığım kasabian albümü. bence gayet güzel olmuş. yani grubun olgunluk albümü olduğunu hissediyorsunuz albümü dinlerken. ayrıca albümde leicester city'nin şampiyonluğundan sonra king power stadium'da verdikleri konser de bulunuyor parçalar halinde. açılışı da manidar şekilde underdog şarkısıyla yapmışlar.*

    benim albümdeki favori şarkılarım, ill ray, wasted ve the party never ends oldu. ama bunların arasında en çok öne çıkan da wasted oldu benim için.

    özetle, dinleyin ve dinlettirin. pişman olmayacağınız bir albüm yapmışlar. ellerine sağlık.
  • jim steinman saheseri meat loaf mükemmelligi. ı was lost you were gone. öyle bir şey işte...
  • 48 13 gibi başta sarmayıp, sonradan kendisine aşık ettiren bir diğer kasabian albümü.

    ilk dinlediğimde comeback kid dışında kulağımı arşınlayan şarkı olmamıştı. sonra sziget'te ill ray ile beni vurdular. o konser açılışı hala aklımda. yok böyle bir canlı performans.

    sonra tekrar dinleyeyim dedim albümü, bu sefer bütün şarkılar güzel gelmeye başladı, şimdi ayırt edemiyorum.

    bi tarz değişikliği var grupta ama bunu keskin bir şekilde yapmadığından dolayı dinleyici soğumuyor (bkz. el camino>>>>turn blue)

    elektronik öğeler arttı ama önceden bu kadar fazla olmasa da vardı. bütün albümlerinde vardı. kendi tarzını oluşturdu artık adamlar. elektronik çok denilen bu albümde bile müthiş riffler, sololar var.
  • ingiliz kökenli ülkelerde kullanılan bir deyiştir.

    türk dilinde doğrudan karşılığı yoktur. siktir git ile hadi canım oradan, yeter be, yeter ulan karşılıklarını tonlamaya ve söylenilen an'a göre kapsar.

    fuck off deyişinde genellikle, anlık sinir, sinirle ilgili baştan savma içeriği gözlemlenirken, "for crying out loud" çoğunlukla bir eylem üzerinde saplantılı hale gelen kişilerin, tekrarlayan eylemleri çevresindekileri bunalttığı için kullanılır. aslında, derin bir fark olduğu düşünülebilir ama yaşam içinde, fuck off ile for crying out loud'un ayrımı artık zorlaşmıştır. şahsen, fuck off doğrudan argo karşılanır ve orta karar bir mekanda yalandan da söyleyen kişi ayıplanırken, "for crying out loud" ile, bu sözün söylendiği kişinin ayıplanması, itici bulunması yüksek olasılıktadır.

    "for god sake", "for the love of god" deyişleri de yerine, söylendiği an'a göre for crying out loud" deyişi ile aynı anlama gelebilir.

    ortak noktaları, söylenen kişinin geneli itibariyle bıkkınlık, kızgınlık gibi ruh hallerinde olmasındadır. lakin, hep böyle olmayabilir. ortam yumuşatma, iğneleme amacı güttüğü halde, espiri olarak kullanımı da yaygındır. bu sebeple zaman zaman "sarcasm" moduna dönüşerek ortamda bulunanların anlık kafalarını karıştırır. biraz da ortamdaki bu havaya göre, içinde bulunan ortamın ruh halini pozitif ya da negatif etkileyebilir.
  • ing. anasini satayim
  • önceki gün malum ortamlara düşmüş eğlenceli kasabian albümü. west ryder pauper lunatic asylum'dan sonra en çok beğendiğim albümleri oldu. bundan bir önceki 48 13 de aşırı keyifli bir albümdü. 48 13'in ilk single'ı eez-eh ve bu albümün ilk single'ı you’re in love with a psycho grubun daha rahat ve eğlenceli bir tarza göz kırptığının göstergesi. albümün ilk şarkısı ill ray (the king) muazzam.

    rocktan epey uzaklaşmışken bu abilerin yeni albüm çıkarmaları güzel oldu.
hesabın var mı? giriş yap