• bi donem vardi ve cok modaydi.kelebkte yayinlarlardi 80 li yillarin unutulsa hic de fena olmaz filmlerini.her gun 6 resim gorerek filmi izlemis kadar olurduk.
    ama asil fotoroman sanati filmden alinti olmaz direk kendi hikayesine sahip olurdu.
    kucuk yaslarda ablasinin fotoromanlarini okuyup baska baska alemlere ucan insanlar taniyorum ben.hatta bi tanesi vardi, kizin sevgilisi uzayli cikiyodu da ufoya binmezden once agliyolardiydi, sariliyolardiydi.o supperdi.eee oo ...evet boyle diyenlerde taniyorum ben.
  • fotoro saplantısı olan kişi. (bkz: fotoromani)
  • "cumartesi saat dörtte" ilk turk fotoromanıdır.
    senaryo: turgut ozakman
    oyuncular: ısık yenersu, çigdem selısık, semih sergen, savas basar..
    ilk fotoromanın çıkısıyla fotoroman tutkuya donusmus, bir fotoroman gazetesi bile cıkmıs, annemin genclik yıllarında..
  • 33.600 modemle televizyon dizisi izlemek olayının benzediği şey. (şu sıra düdükle yapıyoruz o işi, can sıkıntısı işte)
  • sen bir fotoroman
    adim adim kare kare yol almisiz, sayfa sayfa
    sen bir cekip giden sevilen bahsedilen, yalniz kalmisiz bagira bagira

    sessiz kalmisiz gidenlere
    ruhsuz bakmisiz gulenlere
    sadece sen bil diye
    sadece sen gor diye

    sen bir deli kadin
    hic durmadin hep bagirdin yeter diye, bilmem niye

    sessiz kalmisiz gidenlere
    ruhsuz bakmisiz gulenlere
    sadece sen bil diye
    sadece sen gor diye

    unuttum unuttun bana koyar gecer ama bilmem
    kaldi yorulmadim seninle
    belki belki geri donersin diye bekledim

    sessiz kalmisiz gidenlere
    ruhsuz bakmisiz gulenlere
    sadece sen bil diye
    sadece sen gor diye
    sadece sen bil diye
    sadece sen sev diye..

    (bkz: ruj)
  • bu isimde bir dergi de olmasına karşı daha ziyade hürriyet gazetesinin kelebek eki ile anılır.
    70 sonu ve 80li yılların okuma alışkanlığı olmayan kitlelerine gazete dergi alışkanlığı kazandırdığı bir gerçektir.
    hikayeleri tipik türk filmleri ile aynı ayardadır zaten dönemin bütün film yıldızlarının da en az bir fotoromanı vardır.
  • yamulmuyorsam 1960'larda italya'da doğup yayılan bir tür. önce italyan popüler sinemasının ürünlerinden karelerin biraraya getirilmesiyle ortaya çıktığını, daha sonra kendine özgü bir türe dönüştüğünü sanıyorum. bu ürünler türkiye'de hayat resimli roman, cep fotoroman, ses fotoroman gibi adlarla yayınlanmıştı.
  • yasaklanmış olan en birinci şeylerden biriydi fotoroman bana annem tarafından gençken; o yüzden her türlü underground yolu izler; bütün fotoromanları okurdum. çok hoş bir erotik gerilim hatırlatırlar, 70'lere ait. franco gaspari, franco damiani, riccardo ve claudia bişey bişey en bilinen fotoroman yıldızlarıydı - bi de soyadlarını hatırlasam. tabi bi de arkadaşımdan alıp eve gizlice soktuğum fotoromanlarla, eve arkadaşımın evinden tahta kurusu taşımış olmam ve fotoromanların bulunup rezil olmuşluğum vardır.
  • her nasılsa tommiks, teksas, zembla, tom braks, mandrake ve zagor'un yanısıra keyif alarak okumayı becerebildiğim şeydi bu..
    erkek isimleri çok fiyakalı olurdu bunlarda.. yani adam yakışıklı olmasa bile sadece isimden kurtarabilirdi..
    bir de karedeki fotoğrafla diyalog pek uyumlu olmazdı..
  • “çingene aşkı”, zamanında çok sükse yapmış fotoromanlardan birisidir.
    fotoromanın “başrol” oyuncuları, çingene paprika rolünde mine mutlu, ona aşık olan yiğit rolünde engin çağlar ve olmazsa olmaz kötü adam gaddar rolünde engin solak var.
    filmin karakter oyuncusu ise, bu rollerin vazgeçilmezi nubar terziyan
hesabın var mı? giriş yap