• iskoç aydınlanması'nın en önemli temsilcilerinden biridir. 1694 yılında irlanda'nın kuzeyinde iskoç bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. o zamanlardaki düşünürlerin kahir ekseriyeti gibi, presbiteryen bir papazın oğlu olarak dublin'in en öenmeli dini kurumlarında eğitim almıştır. zaten o dönemlerde en baba eğitim genelde kiliseler ve diğer dini kurumlarda verlmektedir. zekası ve derin düşünceleri beraberinde hocalarının ilgisini çeken hutcheson glasgow ünivesitesi'ne gönderilir. burada mantık, felsefe, klasik diller ve ilahiyat alanlarında tahsil görmüştür. öğrenimi sonunda presbiteryen bir papaz olarak mezun olan hutcheson bir akademi kurmakla görevlendirilmiştir. sonrasında mezun olduğu glasgow üniversitesi'ne ahlak felsefesi profesörü olarak atanmış ve ölünceye dek burada sakin bir hayat sürmüştür. en önemli eserleri `inquiry into the original of our ideas of beauty and virtuevesystem of moral philosophy'dir.hobbes'un vemandeville`'in insan doğasıyla ilgili genel görüşleri olan "insanın her zaman bencil ve kötü olduğunu" dile getiren pesimist ve kinik, görüşlere karşı çıkarak, günümüz için klişe olan insanda asli bir iyilik hasletinin bulunduğunu iddia etti. hemen aklımıza voltaire ile leibniz arasındaki candide tartışması gelmekte. dahası hutcheson her zaman insanın egoist olmadığını, başta adı geçen filozofların eylem ve olgulara verdiğimiz tepkileri anlamadıklarının, ahlaki takdir ve yergilerimizin onlrın düşündüğünden çok daha derin olduğunu iddia etmiştir.

    hutcheson insanların:
    1) doğal olarak iyi olan ile ahlaken iyi olan
    2) ahlaken iyi ile ahlaken kötü olan
    3)doğrudan ya da özsel olarak iyi olan ile araçsal olarak iyi olan
    gibi ayrımlar yaptığını öne sürer.

    jeremy bentham'dan önce faydacılığı savunan, hem bentham hem de diğer faydacılara yol gösteren hutcheson "çok sayıda insan için en büyük mutluluk" ilkesini savunur. faydacı etik anlayışına sahip olan hutcheson, bu ilkenin tüm insanlarda olduğunu söyler.
    ona göre iyilik ve hayırseverlik erdemli eylemlerdir. bu eylemler bizde hoşlanma duygusu yaratır. bu hoşlanma, kişiye sağladığı yarardan bağımsızdır. ona göre ahlak duyusu doğal bir yetidir.

    locke'un güzellik ve erdem'in nesnel karşılıkları bulunmadığını söylemesine içerleyen hutcheson, locke'un haz ve acı yorumunun çok dar kapsamlı olduğunu, onun beş duyudan başka duyular olmadığı görüşüne de karşı çıkar. locke'un güzellik ve ahlak duyularını görememesi çok büyük bir yanılgıdır ona göre. insan doğası locke'un tahayyül ettiğinden çok daha fazla karmaşıktı.
  • sanatın temeline içsel duyuyu koymuştur. güzellik ona göre adına güzel duyusu da diyebileceğimiz içsel bir duyudur ve bir nesnedeki belirli özelliklerin kişiler tarafından tasarlanmasıdır. bu anlayışa göre güzellik nesnel bir özellik değildir ancak kişilerin nesnelerdeki belirli unsurları belirleyebilme yetisidir. bir kimse örneğin sarı bir toptan edindiği izlenimi tasarlayarak ona "sarı" diyebiliyorsa benzer şekilde bir nesnedeki belirli özelliklerle karşılaştığında bu özellikleri tasarlayarak nesneleri "güzel" olarak değerlendirebilir. buna göre hutcheson bir nesnede "tekdüzelik ve çeşitliliğin bileşik oranı" olduğunda kişide güzel düşüncesinin olduğunu iddia etmiştir.
  • "en büyük sayıda insana en büyük mutluluğu veren eylem en iyidir."
  • ahlak felsefesi'ni iskoçya'ya getiren adam da diyebiliriz kendisine. fikirleriyle david hume ve adam smith'e referans olmuştur ayrıyeten.
  • kant'ın ve david hume'un üzerinde büyük etki yapan iskoç papaz. kilisesindeki cemaatin büyük kısmı kendisini sevse de bir kısmına göre "iyi ve müşfik tanrı hakkında saatlerce gevezelik eden aptal bir kaçık"tır.
hesabın var mı? giriş yap