free range
-
hap kadar yerlere kapatılmadan, özgür bir $ekilde (bkz: free) sağda solda dolanabilerek (bkz: range) yeti$tirilen hayvanlar (ör: tavuk) ve bunların ürünleri (ör: yumurta)...
-
-
mark e smith'in defalarca kez "two thousaaaand annnd ooooneeeee"* ve "also sprek zarathustra"* dedigi, nietzsche'ye, richard strauss'a ve stanley kubrick'in malum filmine* bir elden gonderme yaptigi the fall sarkisi. esasinda nazi ideolojisinin avrupa'ya yayilmasi, '90'larin baslarinda tekrar patlak veren ve guclenen neo nazi hareketi, balkanlarda baslayan savas, sscb'nin dagilmasi, demirperde diye bir seyin kalmamasi; ozetle avrupa'nin gectigimiz on yil* basindaki haliyle ilgilidir. veya bana oyle gibi geliyor. code selfish (tam yazilisiyla "code: selfish") albumunden...
-
(bkz: hür tavuk)
-
bir gün türkiye'ye gelmiş iskoçyalı bir gezgini misafir etmiştim. onunla markete gittiğimizde duymuştum ilk defa. marketlerinde bir bizdeki gibi fabrikasyon yumurtalar bir de free range- harbi köy mamülü- yumurtalar varmış.
-
-
çakma köy yumurtası.
tavukları bir süre dışarı salıyorlar, sonra yumurtalarını free range diye satıyor adamlar. aslında temiz hava almış tavuğun yumurtasından başka bir şey değil.
(bkz: organik yumurta) -
abd ve ab standartlarına göre günde en az 5 dakika kafeslerinden çıkarılan hayvanlar ve onların ürünlerine verilen ad.
öyle 24 saat o bayır senin bu bok benim dolaşmak yok. 5 dakika.