• mainede bir outlet merkezi..her turlu markanin bulunabilecegi, korkunc ucuz bir alis veris sehri.. bolgenin tum ekonomisi amerikanin hatta dunyanin dort bir yanindan gelen turistlerin biraktigi dolarlara baglidir.. (bkz: kittery)
  • amerikanin maine eyaletinde bulunan, sinirlari icersinde yuzlerce markanin outlet magazasini barindiran kasaba. icinde birde avrupadan ozel getirttikleri forma krampon gibi seyler dahil sadece futbol ekipmani satan super mi super bir dukkan vardir. ayrica l l bean markasinin merkezi buradadir.
  • houston in en guneyinde kucuk bir sahil kasabasi. brazosport adinda bir de lisesi vardir. bir de port cafe si vardir. en iyi kahvalti orada cikar. hispanic populasyonu da oldukca fazladir. insan bazen meksikada mi yoksa amerika da mi oldugunu sasirir.
  • bahama adalarında 27.000 nüfuslu bir şehir.
  • kittery'den farkı tüm outletlerin küçük bir kasaba içindeymişçesine sıralanmış olmasıdır. kittery'de olmayan the north face, llbean gibi bazı markaları da içermesi yönünden kittery'den daha avantajlıdır diyebilirim. maine eyaletinin sağlam gelir kapısıdır dış para akışı dolayısıyla.
  • the newton brothers'ın life of crime filminde çalan güzel enstrümantal parçası.

    http://www.youtube.com/watch?v=hw9a1-_4fv4
  • lizbon'da bir outlet center. vasco da gama köprüsünün şehre uzak bacağının oradadır.
  • 2013 yılında 2,5 ay kaldığım adadır , ilk başlarda her şey güzel olsada , aşırı nem ve sıcak belli bir süre sonra çin işkencesine dönüştü , lagun denizlerinde yüzerken , agresig mako köpekbalıklarından korkmasamda , deniz için gördüğüm dev kırmızı yengeçler daha bir ürkütücü geldi. bir daha gidersem siksinler.
  • ~ 300 milyon dolar değerinde, birçok insanın varlığından bile haberi olmayan, yeraltı dünyası (bkz: sanat eseri) parçalarının tutulduğu mekanlara verilen isim. güvenlik üst düzeyde sağlanılmaktadır ve (bkz: gizlilik) esastır. müzelerde dahi göremeyeceğiniz bir sürü kıymetli parçalar buralarda bekletilir.

    bilyon dolarları olan zengin insanlar, pahalı sanat eserlerini bir yerlerden satın alıp, freeport'larda saklar ve değerlenmesini ümit ederler. iki sebeple freeport'lar tercih edilir. bir: malum, parçalar aşırı derecede değerlidir ve üst düzey güvenlik gerekir. onun yanı sıra, ısı kontrolü vs. gibi işlerde yoğun bir harcama gerektireceği için bu işler profesyonellere bırakılmak istenir. böyle kafaları rahat olur.

    ikinci sebep ise, ülkelerin (bkz: vergi)lendirme farklılıkları. düşünsenize, new york'tan bir davinci resmi satın almanız durumunda %8 vergi ödüyorsunuz. diyelimki, 2.2 milyon dolara bir parça satın alsanız; o eserin %8 vergisi, 176 bin dolara tekabül ediyor. çok para. bunu ödememek için, bunun gibi güzide eserleri bir freeport'a getirtiyorsunuz ve buralarda uzunca bir süre bekletiyorsunuz. amaç yatırım tabii.

    neden freeport? çünkü, burası gibi yerler bir nevi ülkesiz mekanlar. yani, ülkelerin arasında kalmış gizli mekanlardan. bu arada, bunlardan öyle her yerdede bulamazsınız. mesela, en meşhur olanı, (bkz: geneva)'da idi, sonra karlı bir iş olduğu için luxembourg'da bu pazara girdi... sonra singapur açtı ve en sonunda, amerika'da dahi açıldı bir tane freeport.

    bir vergilendirme cenneti olan delaware'de tıpki bir depo gibi, yüksek tavanlı bir bina içerisinde, kimseye bahsedilmeyen ve hakkında bilgi verilmek istenmeyen (bkz: mistik) bir mekan açıldı. bu mekanda amerikan gümrük kuralları geçerli olsa da, o küçücük kara parçası amerika'ya ait değil. sistemi kurmuş yani adamlar. vergi ödemiyorlar.

    olayın en başına gidelim: bu freeport'lar nasıl ortaya çıktı? şöyleki, 18. yüzyıl'ın ortalarında, isviçre'de (bkz: tahıl) ve (bkz: çay) gibi ürünlerin tüccarlar tarafından geçici olarak, freeport'larda bekletilip, geçici olarak vergiden muaf tutulup, sonra ürünlerin satışı gerçekleştiğinde, vergiyi ödemeleri gibi bir geleneksel yöntem ile çıkmıştır. mantıklı idi.

    daha sonraları, zamanın zenginleri buraların farkına varıp, (bkz: altın) ve (bkz: şarap) gibi eşyalar tutmaya başlayıp, aleni buraları depo olarak kullanmaya başlamış ve başka bir deyişle buralardan nemalanmışlar.

    konumuza geri dönecek olursak, bugünlerde, buralarda pahalı sanat eserleri, kolilerin içerlerinde gizli şekillerde uyumaktalar ve tabii kimsenin göremeyeceği şekilde kaderlerine terk edilmiş durumdalar. bu yüzden, birçok sıradan insan bu sistemi yadırgıyor ve diyorki haklı olarak, buralar bildiğin sanat eserlerini bizlerden şaklıyorlar para kazanacağız diye. neden bu parçalar müzelerde sergilenmiyor. buraların lakabı anti müzeler. adamlar haklı.

    kaynak: [https://open.spotify.com/…si=kxku6zystmgmte_ohsjpva https://open.spotify.com/…si=kxku6zystmgmte_ohsjpva]
hesabın var mı? giriş yap