• bir gazetede instagram'daki popüler kullanıcıların övüldüğü bir röportajda görüp, her halttan haberim olması gerektiği için takip etmiştim. bir süredir de gönderileri dikkatimi çekmekte.
    okuduğu kitapları ve okuma hallerini paylaşmakta gördüğüm kadarı ile. genel olarak güzel bir eylem olsa da kitap okumayı aşırı stilize hale getirmekte kanımca. yani bir kitabı en çok hissedebilmek için, özel bir yer, an yaratmak, kitap okuma spotify listesini oluşturmak gerektiği izlenimi akmakta fotoğraflardan.
    kanımca, hanım kızımızın yarattığı bu hiper gerçeklik içinde, bu kullanıcıyı takip eden kişi kitap okurken yanında yeni demlenmiş kahvenin olması (15 dakikada soğur), yumuşak bir ışığın duvarlardan yansıması (gözü bozar), romantik parçaların kulaklıktan mırıldanması (dikkati dağıtır) gerektiğini ve arada "...ah ve kitaplar" gibi cümleleri içeren fotoğrafları internet mecralarında paylaşmaşılmasının şart olduğunu düşünecektir.
    kitap denen şey işten çıkışta sığamadığınız servisin koltuğunda, pidecide tek başınıza yemeği geçiştiriken ya da tuvalette oh lan sessiz yer buldum sevinciyle daha çok okunmakta.
    tabi böyle stilize etme fufuokur'un iş modeli de olabilir. ya da "benim normalim bu hacu" da diyebilir. bir şey diyemem.
    fakat yine kanımca " deniz tuzu sayfalara düştüğünde o yazarla el ele tutuşup ege'nin bir köyünde zeytin topladığınızı hissediyorsunuz" dan daha sık geliyor " servisçi eleman ışığı kapamasa bari lan, daha bir bölüm emizlerim benim durağa kadar" düşüncesi. kitap okumaya yeni yeni başlamış ergeni korkutmamak lazım denizin tuzu ile bence. ya da korkutmak lazım bilemedim şimdi...
  • güzel bir kitaplığı, güzel bir kedisi, güzel mobilyaları ve de güzel bir evi olan güzel bir kızın, güzel kitaplardan güzel alıntılar yapıp çektiği güzel fotoğraflar eşliğinde bir güzel paylaştığı güzel bir instagram hesabı.

    hayır kızla bir alakam da yok, neden bu kadar güzelledim ben de bilmiyorum sözlük...
    şurdan
  • kitap paylaşımları yapan, belki de konu kitap olduğu için çok tanınmayan bir instagram sayfasıdır.

    epey önce instagramda rast gelmiştim, takip ediyordum. yalnızca okuduğu kitapları, alıntılar veya kendi yorumları ile paylaşırdı. sanırım sonradan dayanamadı buna, herkes gibi kendini göstermek istedi. sayfanın da havası bu değişimden etkilendi tabii.

    ben o kadar kitabı okuduğunu düşünmüyorum. hadi okuyor diyelim, kendini ifade edebilmek için instagram’ı seçtiyse okuduklarını da hiç anlamıyor demektir. bir çelişki var ortada. paylaştığı kitaplar arasında gerçekten güzel kitaplar var. o kitapları okuyan birinin, kitap okumak için kahve, kedi, loş ışık, renkli koltuk şartmış gibi yaşaması da ayrı bir çelişki.

    ikea kataloğu gibi evi ve kalitesi, renkleri başarılı fotoğrafları için takip edilebilir. çok okunanlar listesinden seçme kitaplar paylaşmıyor, bu bir artı olarak eklenebilir.

    yukarıda birisi “ruhunda karanlık yok kadının” demiş, görüyor ve arttırıyorum; cebinde de parası çok. bunu da göstermeyi seviyor.
  • fotoğraflarına, evine, güzelliğine lafım yok. kitap konusunda instagramda ondan çok daha iyi hesaplar var ama fufu fotoğraf ve alıntılarındaki özenle insanların daha çok ilgisini çekiyor. ancak yazmasın. yazıları gerçekten çok yavan. takipçi kitlesi şakşaklıyor olabilir ama ben bu kadar ruhsuz yazan az insan gördüm. nedeni de başarılı yazarlarda olan bir şeyin onda olmaması. ruhunda karanlık yok kadının.
    tanım: yazmasın dedirten biri.
  • tsundoku hastaligindan muzdarip oldugunu dusundugum sahis. (bkz: kitap alma hastaligi) kitap okurken ne kadar estetik gorunecegi ensidesini tasiyor belli ki. dolayisiyla elindeki kitap da dekor olmaktan oteye gidemiyor. alma, depolama, dekore etme, fotograf cektirme, rafa geri koyma. yazdiklarina deginmiyorum bile.
  • daha önce yazıları için çok ruhsuz demiştim ama resimlerini sevdim. zamanla özgün şeyler yapabilir gibi geliyor.
  • kaydır yapmadığı için takdir edilesi.
  • kendisini çok uzun yıllardır takip ettiğim instagram kullanıcısı. instagram kullanıcısı dediğime bakmayın kendisi şu sıralar masa dergisinin editörlüğünü yapıyor, hatta bu sayı ilk editörlük yaptığı sayıydı dergide yanılmıyorsam (mart 2018). fakat benim için başarılı bir okur olsa da, başarılı bir yazar olma noktasına henüz geçmemiş kişidir. çünkü kitaplara dair muazzam fotoğraflar çekip, çok güzel alıntılar paylaşıp bir de hayvan sevgisini de eklediği o başarılı instagram hesabı sonrası yazdığı yazılar bende hayal kırıklığı oluşturdu, çünkü beklentim çok büyüktü. sanırım hakkında yazmak istediği her şeye dair o kadar çok okudu ki, yazarken istemsizce veya bilerek aşırı çok alıntı kullanıyor. bu durum bende yazıyı okurken sanki funda acar'ı değil de alıntılara dair fikir belirten birini okuyormuşum hissi yaratıyor. dolayısıyla şu an yazdığı yazıları net birer yazı olarak değerlendiremiyorum ama zaman geçtikçe umut ediyorum ki en az instagram hesabı kadar güzel bir kitabı olur, yazılarından oluşan. ama şu dönem yazıp blog üzerinden paylaştığı yazıların çoğu alıntılardan ibaret ne yazık ki.
  • yine karşıma çıkınca entari girdiğimi hatırlayıp, ne yazmışım diye baktığım.
    biraz yanlış anlamışım sanırım.
    bu birey düz zenginmiş. stereotip zengin meşgaleleri ile uğraşıyor. seramik yap, tatile gidip otel öv, farkındalık atölyelerinde takıl, vs. kitap da bu meşgalelerin bir parçası
    ben de, "mesleğe katabileceğim ve bana katacağı bir şey kalmadığı için bıraktım" diyen tuzu kuru bireyle, organize servisinde kitap okumaya çalışanı karşılaştırmışım. aymazlık işte.
  • çok beğeniyorum çok :) hem fotoğrafları, hem yazıları, hem hayata karşı dik ve zarif duruşu. iyi ki keşfetmişim dediğim bloggerlardan. (bkz: masa dergi)
hesabın var mı? giriş yap