• full frame crop sensorlare karşı avantajlar sunsa da bir full frame kullanıcısı olarak bana pazarlama stratejisi olarak görünüyor.

    full frame denen 35mm film boyutunun hangi bilimsel araştırmalar sonucu ortaya çıktığını biliyor musunuz? ben bilmiyorum, o dönem çok fazla araştırma yapıldığını da sanmıyorum. 35mm medium format kameraları küçültmek ve daha taşınabilir boyuta indirmek için piyasaya sürüldü ve başarılı da oldu zamanında. fotoğrafçılığın bu kadar yaygınlaşmasında katkısı olduğu aşikar. ancak 35mm öyle sihirli bir formülün ürünü değil. 36mm ya da 25mm de çok bir değişiklik yaratmazdı.

    full frame cihazlar crop sensorlere karşı bazı avantajlar sunuyor elbette.
    1. daha geniş açı - adı üzerinde crop sensorler çarpanla çalıştıklarından aynı lens ile full frame kadar geniş açı sunamıyor
    2. daha iyi iso performansı - 1-2 sene önceninfull frame makinalarının yakaldıkları performansı crop sensorler bugün yakalamış durumda, ulaşılmaz bir şey değil kesinlikle
    3. daha iyi bokeh - bu tamamen optikle ilgili, frame de crop sensorle çektiğiniz aynı portreyi çekmek isterseniz, objeye daha çok yaklaşmanız gerekecektir, bu da odakta olmayan alanlarda daha güzel bir görüntü oluşturur.

    dezavantajları nedir?
    1. boyut - makinanın olmasa bile kaliteli lenslerin (özellikle zoom lenslerin) boyutları ve ağırlığı çok fazla artar full frame de. sony a7 gibi şık bir makinaya eşek kadar lens takmak zorunda kalabilirsiniz. aynasız makinaların en büyük artısını götürür bu dezavantaj
    2. daha kötü zoom performansı - 200mm bir lens crop sensorde 300mm çalışır. bu nedenle crop sensor özellikle vahşi doğa, spor fotoğrafaçılarının çok işine yarar.
    3. fiyat - fiyat meselesini biraz açmak gerekiyor. bodyler pahalı ancak daha önemlisi full frame lensler çok pahalı. yakın kalitedeki bir crop sensor lense ödeyeceğiniz miktarın 2 katına rahatça ulaşır full frame uyumlu lensler. full frame e geçme planı yaparken bunu göz ardı etmemek gerekli. sadece body alıp bu işten sıyrılamayacaksınız. asıl harcama lens tarafında.

    eğer sizin için para önemli değilse, geniş açıda çok performans almak istiyorsanız, 1-2 sene öncenin full frame iso performansı sizin yeterli değilse hiç beklemeyin full frame e geçin.

    bu sorulara cevabınız hayır ise iyi bir crop sensor makina her şey için yeterli.
  • d-slr makinelerde algılayıcı boyutu, yalancıktan (crop factor) olmayıp hakikaten film boyutunda (36x24mm) olunca bu vasfı kazanmış oluyorlar.

    full frame format makineler canon'un ve kodak'ın elinden çıkmış şu ana dek.

    son günlerdeki cazip full frame format dilber ise canon eos 5d.
  • beklenen yeni digital devrim gerçekleşiyor. artık bir çok marka, eski ve yeni bodylerinde full frame sensör kullanacak. giriş seviyesine yakın fiyatlarda full frame makinelerin gelmesi çok uzun sürmeyecek. 2014-15 sezonu bu bahsettiğim konunun miladı olacak.
  • full frame sensörlü az sayıda dijital fotoğraf makinası bulunmakta, bunlar da oldukça yüksek fiyata satılmaktadırlar. ancak, lens uyumluluğu bir yana, dijital makinalarda sensör boyutunun büyümesi, görüntü kalitesinin artması, haliyle standardın yükselmesi anlamına gelir. bildiğim kadarıyla, leica bırakın 35 mmyi medium formata eş boyutlarda sensöre sahip bir dslr piyasaya sürdü. her ne kadar bu makina (yalçınların da katkısıyla) ülkemizde 50 kusur milyar gibi bir fiyata satılıyor olsa da, varlığı, üreticilerin eğiliminin ne yönde olduğunu açık etmektedir. ilerde fiyatları genelin ulaşabileceği bir yere çekilebilirse, aklı selim her kişinin tercihi full frame olacaktır.

    lens uyumluluğuna gelindiğinde ise, full frame olmayan dslrların modeline/markasına bağlı olarak yaptığı şey, basitce, 35 mm bir makinadan elde edebileceğiniz sonucu belli oranda kırpmaktır. (crop factor, canonda 1.3x ve 1.6x nikon dxlerde ise 1.5x) bu makinalar (full frame sensörü bulunmayan), bütün lenslerle uyumlu olmakla beraber, sadece kendileri için üretilmiş lensler de mevcuttur. (nikon dx ya da canon ef-s gibi) haliyle bu lensler full frame dijital ya da miniature format (135 format, 24x36 mm) filmli bir slrla uyumlu olmayacaktır. bu tip makinası olanlar (mevcut dslrların çoğu full frame değildir), ilerde full frame bir makina alabileceklerini de düşünmeliler ve lens tercihlerini buna göre yapmalıdırlar. bu lensler full frame bir makinayla kullanılmadıkları sürece tam performans çalışmayacaktır elbet, ancak dx ya da ef-s tipi lensler zaten 'kısıtlanmış' lensler olduklarından, kullanıcı açısından değişen bir şey olmayacak, üstüne ilerde full frame'e geçilmesi halinde de lensler uyumlu olacaklardır. çoğu kişinin elinde oluşan dx ya da ef-s sermayesi ise, benim gözümde sadece yanlış yatırımdır. (tabi sermaye gibi bakılmıyor, geçici olarak kullanılmak için, fiyatlarının uygun olmasından kaynaklı alındıysa o başka) kaldı ki üretici kullanıcıların elindeki lensleri düşünerek karar alıyor olsa bile, herhalde fx ya da ef lens 'sermayesi', yeni nesil 'kısıtlanmış' lenslerinkinden çok daha güçlü bir 'sermaye' olurdu.

    sonuç olarak full frame sensöre sahip makinaların, tek eksisi ulaşılabilirlikleridir. bunun dışında sensörün büyümesi görüntü kalitesini arttırır ve lenslerin potansiyellerini kullanmamıza izin verirler. eninde sonunda full frame'lerin fiyatları düşecek ve yaygınlaşacaktırlar.

    ps: bir dijital makinanın, full frame olması, çözünürlüğünün ya da görüntü kalitesinin filmin sağladığı çözünürlüğe ya da görüntü kalitesine ulaştığı anlamına gelmez. ancak full frame olmayan dijitallere göre daha iyi sonuçlar elde edebilirler. dijitale karşı bir duruşum varmış gibi de görünmek istemem, konu daha çok ne yapmak istediğinizle ve ne kadar vaktiniz olduğu ile ilgilidir. bir film banyo etmek bir saate yakın zaman alır ve tek bir baskı yapmak da şansınız yardım bile etse en az yarım saat sürmektedir. demem o ki, bu bir 'film dijitali döver' argumanı değildir. sadece dijital bir makinayla elde edilen sonuçların filmli bir makinayla elde edilenlere ulaşamadığı ve yakın bir gelecekte de ulaşamayacağı gerçeğini dillendiriyorum.
  • her ne kadar fotoğraf firmaları full frame ismiyle pazarlamaya çalışsa da fotoğraf terminolojisinde küçük format olarak bilinir.

    ( diğer formatlar hakkında detaylı bilgi için: bakınız orta format.)

    tarihte ortaya leica firmasıyla ortaya çıkmıştır. aslında işin başında 35mm olarak bilinen film bir fotoğraf filmi bile değildir. leica kameralar sinema filmi çekilirken eş zamanlı kareler çekilerek filmin banyosundan önce deneme baskısı almak için tasarlanmıştır. bu kameralar daha sonra geliştirilerek gezi ve sokak fotoğrafçılığında kullanılmaya başlanmıştır.

    profesyonel diye pazarlansa da bu ismi fotoğraf emekçisi muhabirlerin, düğün/ event fotoğrafçılarının sıklıkla kullanmalarından alır. dinamik aralık, iso performansı, taşınabilirlik ve çözünürlük olarak yüksek kalite konusunda orta formatın gerisindedirler. bu tip sensör kullanan makinaların genel özelliği spor anını, haberi yakalamak için focus ve takip özelliklerinin güçlü olmasıydı ki son zamanda bu üstünlükleri yavaş yavaş ortadan kayboldu.

    elde taşınabilen makinalarda kullanılan en büyük format olduğu bilgisi ise tamamen yanlıştır. gfx 100, gfx 50r, gfx 50s, hasselblad x1d ıı, hasselblad 907x 50c ,leica s3... küçük formatın fiyat olarak avantajlı olduğu da tamamen yanlış bir bilgidir.

    açıkçası reklam çekimleri, moda çekimleri, mimari çekimler ve paysage fotoğrafçılığında orta format ile aynı fiyat aralığında olmasına rağmen, performans olarak eğer sadece sensör boyutuyla değerlendirecek olursak orta formatın çok gerisindedir. bu nedenle üst düzey fotoğrafçılar tarafından pek tercih edilmez. . ek olarak doğa, spor, gezi, sokak ve dokümanter fotoğrafçılıkta da apsc makinalardan farklı bir özellik sunmaz, taşınabilirlik ve fiyat olarak apsc makinaların çok gerisindedir. bir zamanlar netlik derinlik ve iso performansı olarak üstünlüğe sahiptiler ancak bu geçmişte kaldı.

    açıkçası 35mm döneminde en yaygın bulunan film boyutu 35mm idi. hindistan'a da gitsen, kübaya da gitsen 35 mm film bulabiliyordun. eski orta format makinalar da genellikle rolleiflex gibi modeller hariç çok ciddi boyutlarda idi. sonrasında eldeki müthiş lens koleksiyonlarını kullanabilmek için küçük format ile devam edildi. bu lens koleksiyonları her zaman bir bağlayıcılık sağladı. bugün elinizde ciddi paralar eden lensler varsa küçük formata devam etmeniz mantıklı, ancak cep telefonlarının 8 krop sensörlerinin, işlemcilerinin bu hale geldiği bir dünyada ortalık iphone 11 mi güzel çekiyor yoksa dslr mı videoları ile dolmaya başlamışken ( elbette dslr ama bu videolar yaklaşmakta olan bir şeylerin habercisi) insanların sıfırdan yatırım yapacaklarsa tekrar oturup düşünmelerinde fayda var. örneğin iphone-pro işlemci gücü vs ile belki de en gelişmiş fotoğraf makinalarından biri olmaya aday. evet belki bokeh konusu sıkıntılı vs ama bütün bunların gelişmesi kaç sene hatta pardon belki de kaç ay daha sürecek. bugün artık fotoğraf makinalarının uzun ömürlü olmasını sağlayacak pek az şey kaldı, 1 tanesi arayüz. ekranda tuşlara basmadan çok hızlı makinenizi kullanabilmeniz. dokunmatik ekranlar, telefon arayüzleri fotoğrafa gerçekten uygun değil. diğeri ise veri genişliği. en başta söyleyeceğim şeyi en sonda söyleyeyim. 2020 senesinde bugün bir makinenin performansını değerlendirirken sensör boyutundan çok kaydettiği veri genişliği önemlidir.

    malesef teknoloji öyle bir boyuta geldi ki bu yazdığım entri daha girilirken eski moda kalmış olacak. son olarak bu entriyi niye girdiğime gelelim. piyasada fullframe diye bir pazarlama furyası var. öncelikle youtube odaklı devam eden, ve bütün amatör kullanıcıları sanki küçük format kullanmıyorlarsa yeterince iyi fotoğraf çekemiyorlarmış gibi bir algıya sokmaya çalışan bir ortam var. öncelikle orta format asıl üst düzey ve profesyonel kamera boyutudur. ikincisi tahmin edildiği kadar pahallı ve tasinamaz değildir. spor muhabirliği gibi çok niş bir kullanım aramayan üst düzey bir fotoğrafçının kullanımına da apsc kameraların seviyesi gerçekten yeterlidir. şu anda apsc kameralar ile küçük format kameralar arasında gerçekten bir fark kalmadı. national geographics'e calisan, pariste moda dunyasini sallayan fotografcilar apsc tercih ediyorsa, yuksek kalite aradiklarinda orta formata gidiyorlarsa bunun bir nedeni var. son olarak şunu diyebilirim 2020 senesinde eğer size nakit olarak geri dönüşü olmayacaksa bu sistemlere artık ciddi yatırımlar yaparken 2 kere düşünmekte de fayda var çünkü artık her gün çok ciddi bir teknolojik kırılımın eşiği haline geldi.
  • sonunda leica m9 modeliyle m serisinde ilk full frame'ini yapmıştır.
  • (bkz: nikon d700)
  • yıllar geçtikçe kendi fikirlerimden de vazgeçip kurtulur oldum. milletin klavyenin başında ff ama şöyle böyle mimimi, apsc şöyle ama mimimi, mft de şöyle mimimi demesinden öyle sıkıldım ki çok saçma geliyor artık. farkında veya farkında olunmadan tüketim isteğini uyandırmak için yapılan pr çalışmalarından başka bir şey değil.

    youtube, canon usa kanalı canon 5d mark 4'ü tanıttıktan sonra videonun sonunda daha iyi bir fotoğraf kalitesi için apsc sahipleri 5d mark 4'ü düşünebilir, diyordu. işte bu küllüyen bir yalan. güncel apsc bir makina mis gibi eşit oranda fotoğraf kalitesi üretebilir.

    ff makinem var ama param olsa mesela şu an bir tane apsc makine almak istiyorum. ama bu döviz kuruyla bir şey alınmaz, neyse.

    denildiği gibi en iyi fotoğraf makinesi elinizin altında yanınızda bulundurduğunuz cihazdır, bu akıllı telefon bile olabilir.

    sevdiğim bir düşünür "fotoğrafçı" zack arias, bu konudaki gürültüye son vermiştir.

    https://m.youtube.com/watch?v=phyidejt3ky
hesabın var mı? giriş yap