• bana sorarsanız bu animenin en iyi yazılmış karakterleri greed ve roy mustang dir.
  • orijinal adı "hagane no renkinjutsushi" olmakla birlikte ingilizce adındaki full ile metal kelimeleri de birleşik yazılmalıdır.
  • ben bu animeyi izlerken gözyaşlarımı tutamıyorum . çok acıklı buluyorum.--- spoiler ---

    bedeni olmayan kardeşin hali içimi acıtıyor
    --- spoiler ---
    bir an önce çözsünler bu olayı artık dayanamıyorum vallahi.
  • death note kadar kötü bir netflix filmi daha. totally çöp. fullmetal seviyorsanız sike sike izleyeceksiniz tabii insan meraktan izliyor ama beklentiyi hiç yükseltmeyin.
  • bilince, insana, varlığa, hayata dair güzel vurgular var.

    --- spoiler ---

    aslında hikaye simya, insan ve yaşam/ölüm üzerine derin bir felsefe üzerine kurulu. üzerine okuma yaptıkça daha iyi anlaşılıyor.

    homunculus dediğimiz varlık tam olarak insanın zıttı değil. yine de insan denen varlıkla eşit takas gibi değiş tokuşlardan mustarip. insan ve homunculus, her ikisi de et parçasından oluşuyor. ama insan kaynağını yaşamın kendisinden alıyor. bilinçli olma ve hep daha ilerisini arzulama gibi yetileri var. en önemlisiyse insanın attığı her bir adım aslında onun ölümüyle sonuçlanacak bir yolda ilerleme teşkil ediyor. çünkü ölüm insanın yazgısı.

    homunculus ise teknik olarak ölümsüz. ölümden mahrum olduğu için de insan gibi ölmeye dair bir yazgısı yok. o yüzden gidebileceği yegane yol aslında yaşayan bir varlığa dönüşmek. bunun yanında insanı insan yapan bilinç, arzudan da mahrum. insanla homunculus'un eşit takasla ayrıştığı noktalar işte tam olarak burası. aslında her şey burada kilitleniyor çünkü lust karakteri anıya, hafızaya sahipken diğer homunculuslar arasında yaşamın değerini, edward ile al'in yaşama olan vurgusunu en iyi anlayanı da kendisi. bu yüzden, diğer homunculuslar sürekli efendilerine getir götür yapan objelerden ibaret iken lust adı üstünde yaşama arzusuna lust = arzu sahip. yaşayan bir varlık olmayı çok istiyor ve kendini bu uğurda feda bile edebiliyor. diğerlerindeyse böyle bir farkındalık, feda etme gibi irade, arzu etme durumu yok.

    o yüzden lust insan olmayı hiçbir zaman başaramasa bile homunculus'lar arasında ona en yaklaşanı.

    bunun yanında simyada ve fiziksel hayatta eşit takas ilkesi olduğu sürekli vurgulanıyor. ama son bölümlere geldikçe anlıyoruz ki, eşit takas ilkesi sadece fiziksel düzlemde bir al ver durumundan ibaret. gerçek hayattaysa adalet diye bir şey olamaz. çünkü bunu engelleyen iki şey var = ilahi adalet ve kaos.

    materyalist açıdan bakarsak günümüz hayatı tamamen kaotiktir. hesaplanamayacak kadar çok denklemin sürekli akıp gittiği neden sonuçlar silsilesi üzerine kuruludur. bu yüzden öngörülemez, hesaplanamaz, formüle edilemez. bir diğer noktaysa, bizim asla idrak edemeyeceğimiz bir neden sonuç ilkesi olduğu için bazen biz doğru olduğunu düşündüğümüz bir şey bile yapsak beklemediğimiz bir sonuç alabiliriz. çünkü sadece kaosun bir matematiği vardır, o ne derse o olur. bunlara ek olarak kaos işin içinde rastlantı gibi bir boyut da barındırır. manevi açıdan bakarsak, ilahi adalet denen şey günlük hayattaki bütün denklemlerin üstündedir. sonuç olarak ilahi bir güç biz ne yaparsak yapalım kıyameti de getirebilir, tufanı da, başka şeyleri de. tüm bunlar bizim eşit takas ilkesi olarak gördüğümüz, anladığımız şeylerin üstündedir. gandalf bile diyordu ya, en bilgeler bile olayların sonucunu göremezler çünkü çok zor meselelerdir diye, biraz buna benziyor.

    --- spoiler ---
  • görsel olarak avrupa havası estirirken felsefe olarak buram buram asya vurur yüzünüze. sonunda buna uygun olarak kişinin kendisi tanrıdırı verir. zaten ed kendini dinsiz diye tanıtmıştır ki kişinin kendisi tanrı iken kime tapabilir. izleyin hiçbişey anlamasanız bile çok güzel.
  • duyduğuma göre şaheser animelerden biri. nihayet başladım, şu an ilk iki bölümü bitirdim ve hoşuma gitti.

    -ilk bölümden birçok sosyolojik gönderme görmek güzeldi.
    -ilk bölüm boyunca karakterlerin cinsiyetini ve yaşını anlamaya çalıştım. ikisi de erkekmiş galiba ama neden sesleri kız sesi hala çözemedim.
    -koskoca felsefe taşını filozof taşı diye çevirmeleri üzdü.
    -bir anda giren aşırı kanlı sahnelere bayıldım.
    -ikinci bölümde papağan çok korkunçtu. bazı sahnelerinde gerçekten korktum.
    -simyacılığın prensipi diye geçen bizim kimyada lavoisier'in kanunu olarak öğrendiğimiz kural, ana fikirlerden biri sanırım. güzel olmuş ama sarışın çocuğun 10dkda bir söylemesi biraz cılkını çıkardı.
    -siyah saçlı şuh kadının adı lust dı, acaba 7 büyük günahı mı işleyecek merak ettim.
    -son olarak araya giren komik sahneler de çok tatlı.
    şimdilik sürükleyici ve kendini izleten, orijinal bir animeye benziyor. ve hala hiç spoiler yemedim, yaşasın!!
  • 12 sene falan oluyor izleyeli hala aklımda ne ağlamıştım. benim de yaşı bana yakın kardeşim var, arkadaş gibi büyüdük biz de, gereğinden fazla empati yapmıştım.
    benim için türü dramdır başkası için bilemem.
  • o kadar derin ve katmanlı bir animedir ki üstünde araştırma yapılsa, tonlarca sosyoloji ve psikoloji verisi çıkar.
  • bugün bitirdiğim anime. muh te şem... anime izlemeye yeni başlamış biri olarak bayıldım. death note ve hunter x hunter sonrasında başlamıştım ve görüyorum ki her izlediğim anime diğerinden daha çok fazla zevk veriyor. şimdi neye başlayacağım, onu bilmiyorum.
hesabın var mı? giriş yap