• 1903 yılında, meiji dönemi sonlarına doğru yokohamalı bir samuray baba ve köylü bir anneden dünyaya gelen japon vatan haini.

    kaneko annesinin soyadı. babası ve annesi resmi olarak evli olmadıkları için ne babasının soyadı saeki'yi kullanabiliyor, ne soylu olabiliyor. doğduğundan 8 yaşına kadar resmî kayıtlara geçemeyen fumiko, sonunda annesinin kızkardeşi olarak kaydediliyor ve kütüğe bu şekilde giriyor. böyle yazınca sanki babası peydahlayıp terketti gibi gelmiş olabilir ama değil. fakir olsalar da babası, fumiko ve annesini mutlu yaşatıyor. desem de inanmayın. işi kötüleşmeye başladıktan sonra baba kendini kumara, içkiye ve kadınlara veriyor ve eninde sonunda aileyi terkediyor. babası basıp gittikten sonra annesi birkaç erkekle daha birlikte olsa da bir türlü dikişi tutturamıyor, fakirleştikçe fakirleşiyorlar. hatta annesi fumiko'yu geneleve satmayı dahi planlıyor ama vazgeçiyor ve sonunda onu japonya'dan uzağa, kore'ye göndermeye karar veriyor.

    kore'de babaannesi ile halası yaşıyor (o zamanlar oralar hep japonya'nın tabii) ve halanın çocuğu olmadığı için fumiko'yu evlat ediniyor. kore'deki ilk bir yılı gayet iyi geçiyor. gerçekten onu aileden biri gibi hissettiriyorlar, ona kendi soyadları ıwashita'yı bile veriyorlar. sonra işler değişiyor. kaneko soyadına geri dönüyor, evlatlığı iptal ediliyor ve herkese fumiko'yu acıdıkları için baktıklarını söylüyorlar. başta gerçekten de evlat edinmeyi planlıyorlar ama birlikte yaşadıkça onun samuray değil köylü görgüsüne sahip olduğunu görüp vazgeçiyorlar. fumiko artık bir beslemeye dönüşüyor. evin temziliğini hallediyor, yemek yapıyor, misafirleri karşılıyor. özetle hizmetçi muamelesi görüyor. tabii külkedisi masalındaki gibi değil. ne olursa olsun babaanne ve halasından kötü muamele ve şiddet görmüyor; okuluna bile devam ediyor. ilk ve orta öğretimini tamamladıktan sonra üniversiteye devam etmesine izin verilmiyor ve bundan sonra tam zamanlı bir hizmetçiye dönüşüyor. eğitim hayattı bittikten sonra evdekilerin muamelesi de değişiyor. zengin olmalarına rağmen çok az para alıyor, hatta dayak yemeye başlıyor. 1912 yılından beri yaşadığı kore'de geçirdiği yedi yıl boyunca korelilerin japon "işgalciler" tarafından horlanmasına da bolca şahit oluyor.

    1919 yılında fumiko 16 yaşına, yani evlilik çağına geliyor ve ona eş bulmak istemeyen babaannesi onu japonya'ya, annesinin yanına yolluyor. japonya'ya geldiğinde anneannesinin yanına yerleşen fumiko, burada dayısı (resmi kayıtlarda abisi) olan motoei ile aşk yaşamaya başlıyor. bir süre sonra fumiko babasıyla görüşüyor ve araları düzeliyor. hatta dayısı motoei ile evlenmek için babasını ikna etmeyi başarıyor. fakat bu evlilik asla gerçekleşmiyor, çünkü aynı anda başka bir erkekle daha ilişkisi olan fumiko'nun bakire olmadığı ortaya çıkıyor. bu olaydan sonra fumiko anneannesinin evinden babasıyla yaşaması için gönderiliyor. buradaki hayatı kore'den iyi olsa da refahlı geçmiyor. fumiko hâlâ üniversiteye gitmek istemesine rağmen babası izin vermiyor, bu yüzden tokyo'ya gidip yeni bir hayata başlamaya karar veriyor.

    tokyo'da gazeteci olarak işe başlayan fumiko, aynı zamanda ingilizce ve matematik gibi çeşitli kurslara da katılıp kendini geliştiriyor. sokaklarda propaganda yapan protestan selâmet ordusu ve sosyalist hareket gibi organizasyonlarla da tokyo'da çalıştığı dönemde tanışıyor. gazetedeki işinden istifa ediyor ve selâmet ordusu'nda bir aktivist oluyor. burada tanıştığı hıristiyan bir adamla da arkadaşlık kuruyor. arkadaşlık ilişkilerinin duygusal bir bağa dönüşmesinden korkan bu adam fumiko'yla ilişkisini kesiyor. fumiko da organizasyonu terk ediyor. selâmet ordusu'ndan yediği kazığı unutma arzusuyla arayışta olan genç kadın, bu sefer de sosyalist harekete katılmaya karar veriyor. kısa süre sonra sosyalistlerin kendi kendileriyle bile çelişen tutarsız tipler olduğunun farkına varan fumiko, bağımsız bir aktivist oluyor. perinçek gibi daldan dala atlayarak bir sosyalist, bir nihilist, bir anarşist derken nerede boktan ideoloji varsa onların peşinden koşuyor. sonunda 1922 yılında kızın hayatını kökünden değiştirecek bir koreli aktivist olan tipsiz mi tipsiz park yeol ile tanışıyor.

    park, seul'de bir lise öğrencisiyken japonya karşıtı ayrılıkçı 1 mart hareketi'ne katıldığı için 1919'da japonya'ya sürgün ediliyor. tokyo'da da rahat durmayan bu maymun suratlı kimçi, futeisha/bulryeongsa (kanunsuzlar) isimli bir anarşist örgüt kurup başına geçiyor. gazetecilik tecrübesi olan fumiko'nun katıldığı bu örgütte, bu ikisi kore ayrılıkçısı aşırı radikal yazılar yayımlayan iki dergi basıyorlar. hükümet karışıtı olduğunu inkar etmeyen futeisha örgütü, radikal yazılar yazmaya ve protesto eylemlerine düzenli olarak devam ediyor. derken zurnanın zırt dediği yere geliyoruz ve takvimler 1 eylül 1923 tarihini gösterdiğinde büyük kanto depremi patlak veriyor.

    yüz binden fazla kişinin öldüğü bu deprem, öğle saatinde gerçekleştiğinden ocak ve fırınlardan yayılan alevler pek çok yangına sebep oluyor. üstüne üstlük o sırada tayfun sezonu olduğundan, yangınların alevleri körüklenerek otuz binden fazla kişi de dev yangınlara kurban gidiyor. o yıllarda japonya'da bol bol bulunan koreli işçiler bu kaosu fırsat biliyor ve dükkanları yağmalıyor, hatta su kaynaklarını zehirliyor. tahmin edebileceğiniz üzere bizim futeisha ayrılıkçıları da bu haltı yiyen şerefsiz sarımsak çocuklarından biri. neyse sakinim. doğal olarak depremin hemen ertesi günü futeisha'nın lideri park yeol anlı şanlı büyük japonya imparatorluğu ordusu tarafından tutuklanıyor. yavuklusunun tutuklanmasını kendine yediremeyen fumiko kevaşesi de kendi boyunu aşan bir intikam planlıyor: japon imparatoruna suikast.

    tabii ki bunu beceremiyor ve daha bombaları elde etme aşamasındayken yakalanıyor, çünkü sen kim köpeksin japon imparatorunu öldürüyorsun. fumiko ve park yeol vatan hainliği suçundan hüküm giyip idama mahkum ediliyorlar. fakat cezaları çıkan bir af ile müebbete çeviriliyor. park yeol, bu cömert affı sarımsak gibi kabul ederken; fumiko zillisi bildiriyi yırtıp atıyor ve 1926 yılında hücresinde intihar ediyor. park yeol da 22 yıl hapis yattıktan sonra hücreyi sarımsak kokuttuğu için (muhtemelen) salınıyor ve 1949 yılında kuzey kore'ye dönüp ölüyor.
hesabın var mı? giriş yap