• bir türlü izleyicinin istediğini vermeyen, izleyici ile eğlenen, haneke imzalı başyapıt... izleyici diye bahsettiğimiz şey de klasik hollywood yapımlarına maruz kalmış bizler. ilk filmi izlemedim, yeniden çevriminden bahsediyorum.

    şimdi filmdeki ezber bozan sahnelere bakalım:

    --- spoiler ---
    1-çocuğun çitten bir türlü tırmanamaması.
    2-ann'i soyunurken göremememiz, kameranın kaçması.
    3-yine ann'in evden kaçtıktan sonra bir arabaya denk gelememesi.
    4-şu meşhur kumanda ile geri alma sahnesi..tobby nin vurulması ile nihayet "oh" çeken seyircinin sevinci kursağında kalmıştır.
    5- teknedeki bıçak..o bıçak izleyicinin son umuduydu...onu bile çok gördü bize haneke...filmin başında kazara tekneye düşen bıçak mutlaka kullanılacaktır-lar yok .
    6-katillerin izleyici ile iletişime geçmesi. hadi buna "renk" diyelim.
    7-cep telefonunun kurumaması..ne yalan söyleyeyim, cidden çalışmasını bekliyordum.

    bütün klişeler ters düz edilmiş.

    --- spoiler ---

    özetle haneke, klasik gerilim filmlerinin "değilini" sergiliyor bize..bir tür scary movie.
  • la pianiste'i izleyip haneke'den nefret etmiş biri olarak, zorunluluktan oturdum bu filmi izlemeye. iyi ki oturmuşum. benim (ve muhtemelen sözlük yazarlarının büyük çoğunluğunun) olduğu gibi televizyonla, muhteşem hollywood aksiyonlarıyla, reality-şovlarla(ve hatta artık bbg ve türevleriyle) büyümüş bir nesil için şok edici bir film. hayret, filmin burjuvazi eleştirisi gözlerden kaçmıyor ama benim gibilerin suratlarına attığı tokat(lar) bir iki cümleyle geçiştirilip bir kenara bırakılıyor.

    efendim, bu filmde hollywood'un bizim dimağımızın önemli bir kısmını oluşturan şablonları birer birer tersine çevriliyor; sadece bunla kalsa iyi, bir de o şablonlardan birebir bizim de sorumlu olduğumuz yüzümüze vuruluveriyor. basit şeylerden çıkan gerginlikler, bıçak, basit bir çitten çıkamayan çocuk, komşularından yardım istemeyen anne gibi, normal bir izleyiciyi zıvanadan çıkaracak şeyler bir yana; "siz de onları tutuyorsunuz değil mi?" repliğiyle, kadının ailesinin önünde soyunması ve bunun gösterilmemesiyle ve kumanda sahnesiyle apaçık suçu bizim üzerimize atıveriyor. bu filmi izlerken, adamın bacağından yaralandığı andan itibaren aramızdan bir kişi bile kötü adamların bir şekilde "haklanmasını" istememiş midir acaba? neden kaçıp kurtulmalarını istemiyoruz da, aileyi tutarak meşrulaştırılmış bir şiddet görmek istiyoruz? neden ailesinin önünde soyunan kadının göğüslerine bu kadar meraklıyız? neden şiddetin seslerini durmakla kalmayıp kendisini de görmeyi bu kadar çok istiyoruz?

    kaçınılmaz olarak, en azından giysilerle ve şiddetle a clockwork orange'ı hatırlatsa da, bence bambaşka şeyler söyleyen bir film funny games. bana da aslında amaç itibariyle daha çok buñuel'in, tamamiyle korkunç, esef verici şeyleri izlemekten sadistik bir zevk alan izleyicileri rahatsız edip yermek için çektiği "las hurdes"'i (veyahut tierra sin pan ya da türkçesiyle ekmeksiz toprak) hatırlattı.
  • turkeçeye "orospu çocukları" diye çevrilip vizyona girse ismi, içeriği kadar seyirciyi rahatsız etmeyecek film.. filmi izlerken korkmadım, gülmedim, üzülmedim, gerilmedim, heyecanlanmadım ama film bittiginde sanki hepsini yaşadım. bir bar kavgasından çıkmış gibiydim.
  • haneke'nin brechtçi yabancılaştırma efektlerini ustaca kullandığı film.

    --- spoiler ---

    çocuğu öldürüldüğü sahnenin öncesi ve sonrasının bir kısmı uzunca tek bir plan olarak çekilmiştir. önce ana olay olan çocuğun ölümünü göremeyiz, o sırada mutfaktaki gencin yemek hazırlayışı gibi gereksiz ve rutin bir sahne izleriz. haneke'nin niyeti şiddetin sömürülüşüne karşı olmak olduğundan ölüm sahnelerini ne dramatize ne de estetize eder. silah sesinden sonra kamera içeri döner ve sabitleşir. burada kilit nokta olayların bir kısmınının kadrajın dışında gerçekleşmesidir. plan sekans çekilen sahne, kesme olmadığından tüm gerçekliğiyle akar ama seyirci sabit kameranın çerçevesine hapsedilir, hareket alanı kısıtlanır.

    kadının peter'i öldürdüğü sahnenin kumandayla geriye doğru sarılışı, yaşananların film olduğuna dair sohbetler çok açık yabancılaştırmalardandır.

    godard'ın sık kullandığı yöntemlerden kameraya bakma hadisesi ise filmin sonunda arno frisch'in tüm yaptıklarının üzerine bir tebessümle kameraya baktığı sahnede "sen daha izle bunları, sizin eve de uğrayacağım bir ara." havası yaratır.

    --- spoiler ---
  • kurbanlarına uyguladıkları şiddet, ekip olarak belirli bir kostüm kullanmalarıyla insanın aklına a clockwork orange filmini getirmemesi kaçınılmaz film. tek fark kurbanlarının fikirlerine önem vermeleri ve oyuna mutlak katılımlarını beklemeleri. film sadece burjuvaziye değil sistemin tüm değer yargılarını yerle bir ediyor kanımca. filmin başında botta kalan bıçağın sonradan ortaya çıkmasıyla, hollywood filmlerindeki son dakika sürprizlerine gönderme yapan micheal haneke bir iletişimsizlik klasiği yaratmış.
  • akşam yayınlandığında kaçırdığım için gece 3 te terkrarını izlediğim muhteşem gerilim filmi..seyirciyi "yumruklayan" klasik bir heneke filmi daha...korkutmak için illa etrafı kan gölüne çevirip,süpriz finaller peşinde koşmanın şart olmadığını gösteren bir filmdir..müzikler özenle seçilmiştir örneğin küçük çocuğun komşu villaya kaçtığı bölümde psikopatımızın açtığı o filmin başındaki sert müzik,ilk cinayet sırasında arka plandaki araba yarışı sesleri sinir bozucudur..ilk cinayet sonrası katiller evden "tüyelim" modunda uzaklaştıklarında filmin süresi göz önüne alındığında geri geleceklerini tahmin edebildik ama gelişleri gayet ihtişamlı oldu(karanlıktaki araba,yuvarlanan golf topu)..ayrıca olayların başlamasına yol açan şu "yumurta isteme" süreci diyaloglarıyla insanın tüylerini ürpertiyor,"defalarca sorulan "neden" sorusunun yanıtsızlığı film boyunca bi türlü rahatlamamıza izin vermiyor..katiller evi terkettiklerinde dakikalarca sabit kameradan hareketsiz anneyi izlememiz etkileyiciydi..ama filmin en hoşuma giden sahnesi şöyle gelişmiştir: filmin başında baba oğluyla tekneyi hazırlarken elindeki bıçağı teknenin içine düşürür..biz bi hollywood filminde biliriz ki "o bıçak bi şekilde filmin bi yerinde tekrar ortaya çıkacak ve olayların gidişatını değiştirecektir"..evet bıçak filmin sonunda yine ortaya çıkmıştır,anne tekneye bindirildiğinde son bi denemeyle hayatta kalmak için onu kullanmaya kalkar,ama psikopatımız bunu görür,küçük bi hamleyle bıçağı denize fırlatır..kanımca bu da hollywood gerilim filmlerine bi göndermedir..
  • konu olarak aslinda cok alisilagelmis yeni sapik yan komsu hikayesi gibi görünse de amerikan filmlerini seyrederken hatta sirf bu nedenle seyretmezken duyulan mutlu son garantisi yok bu filmde. ama hep bir ümidi var. bu da öyle bir gerginlik yaratiyor ki saclarini gece gece yoluyor ya da battaniyenin altina giriyorsun.
    cok basarili gerilim sahneleri var. ama ismine aldanmamak lazim. komik oyun filan yok. zaten filmin orjinalinde funny icin "komisches" deniyor, bu da sacma dercesinde absürd-rahatsiz edici demek.

    --- spoiler ---
    filmi izlerken ister istemez keskeler üretiyorsun. keske verseydi en basta o yumurtalari diyorsun örnegin. halbuki hic alakasi yok. amac sinir bozucu gerilim olsun.
    en gücüme giden de sapiklardan birinin ekrana dönüp "onlarin tarafindasiniz degil mi" demesiydi.
    evladim cik o evden artik, mutlu mesut ailecek tatile cikmislar tabii ki onlarin tarafindayiz.deli mi ne
    --- spoiler ---
  • daha önce izlememiş bir arkadaşa izletirken, tam kumanda sahnesinde dvd-divx'in kumandasını elinize alıp geriye sarıyormuş gibi yaparak az sonra arkadaşınızın yüzünde oluşacak şapşal ifadeyi zevkle izleyerek eğlenebileceğiniz film.
  • michael haneke'nin 1997 yapimi, dunyada ve ulkemizde en bilinen filmi. arno frisch'in paul karakterinin, yine bir haneke filmi olan 1992 yapimi "benny's video"da yine arno frisch'in oynadigi benny'nin ta kendisinin buyumus ve iyice sapitmis hali oldugu dusunulebilir. "benny's video", hayatini (siddet icermesi gerekmeyen ama genelde iceren) video goruntuleri uzerine kurmus 14 yasindaki bir cocugun hikayesidir; "funny games"de ise bu video olayina gonderme niteliginde olabilecek bir uzaktan kumanda sahnesi vardir ki gorulmeye degerdir.
hesabın var mı? giriş yap