• futbol benzeri bir oyun. valla ilginç bir icat zannımca. hani kolay seyirlik filmler vardır, iş çıkışı gidilir ve doksan dakika boyunca sizi o günün ve tabii ki sonrakilerin derdinden alıkoyar, işte böyle bir şey benim için futsal. hızlı, zevkli bir oyun lakin eğer güçlü ekipler oynuyorsa, bütün hızına ve hoş varyasyonlarına rağmen atası ve hatta babası gibi tatsız tuzsuz, en azından meyvesiz geçebilen bir olay. temaşanın peşindekilere kolay lokmalarla, devlerin kapışmalarını tavsiye edeyim. lakin tecavüze yakın bir durum söz konusu, uyarmadı demeyin. rıza tabii ki de hukuka aykırılığı ortadan kaldırır diyerek devam edelim, bu cümleyi kurmasaydım, çok sevgili bir dostumla sittin sene çay içemezdim ya neyse...
    efendim biz buna quasi futbol diyoruz zira salonda oynanıyor. öyle bir saha ki, ben orada hentbol oynarım affedersiniz. çamuru, karı, güneşi olmayan bir yerde işin tadı olur mu, olmaz mı bilemedim. şimdi bir iki muzip dostum amsterdam'a uzayacak ve arena diyecek ya da amerikan futbolu stadyumlarından dem vuracak lakin sentetik duyguların adamı değilim, şimdiden söyleyeyim. salonda oynanırken bunun benzeri ve bir model eskisi, ne güzel taç yoktu, duvardan şov yapmak vardı, kale arkasından pas alınırdı falan filan. baktım seyrettim, bunlar kaldırılmış. hentbol sahasında yarım takımın oynadığı futbol olmuş. taçlı maçlı.
    fevkalade salon adamlarını seyrederken pür dikkat kesilin derim zira pek hızlı bir oyun; güzelliklerini bazen ağır çekimde yakalayabiliyorsunuz. branşın ağır sikleti kim diye soracaklara, hemen cevabını verelim. bu branş oluşturuldu oluşturulalı, bir ispanya rüzgârı esiyor. adamların millî takımının antrenörü, takım sporları tarihindeki en yüksek galibiyet ortalamalarınnan birini tutturmuş; eurosport'taki ingiliz yorumcuların yalancısıyım. ona benzer birşey söylemişlerdi yanlış hatırlamıyorsam. o yüzden ispanya oynuyorsa, babanızla, arkadaşınızla, sevgilinizle iddiaya girin, kaybetme olasılığınız pek düşük, eklemeden geçmeyelim...
    (bkz: 3 mart 2002 playas de castellon charleroi maçı)
  • ben yaklaşık 1-1.5 senedir futsal oynuyorum. futsal ülkemizde pek tanınan bir spor değil malesef. başlamadan önce ben de pek bilmiyordum futsalı. madem burası bir bilgi kaynağı, ben de elimden geldiğince futsal'ı anlatmak istiyorum sizlere.

    futsal, yani salon futbolu, futbola oldukça benzese de aslında pek de benzemez. kendine özgü kuralları olan, oyunun oynanış biçiminin futboldan oldukça farklı olduğu bir spor futsal.

    futsal, yani salon futbolu, adından anlayabileceğiniz şekilde salonda oynanır. futboldaki gibi kar, kış, yağmur, çamur, gece, gündüz gibi etmenler yoktur futsalda. bu kimilerine daha rahat gelir, kimileri ise hoşlanmaz bu durumdan. orası size kalmış.

    futsal maçları 20şer dakika şeklinde iki devrede oynanır. bu da gözünüze az gelebilir, ama inanın değil. top oyun alanının dışında olduğunda süre durar, sakatlık olduğunda süre durar, o yüzden bir maçın tamamlanması ortalama 1-1.5 saat sürer. futboldaki gibi zaman geçirme, yere yatıp süre çalma gibi bir olay yoktur futsalda. bu açıdan futboldan daha adildir bence.

    takımlar bir tanesi kaleci olmak üzere 5er kişiliktir. oyuncu değişikliği basketboldaki gibidir. bir oyuncu defalarca oyuna girip çıkabilir. bunda bi sınır yoktur. ve basketbolun aksine oyuncu değişikliği için oyunun durmasına gerek yoktur. top oyundayken de değişiklik yapılabilir. sadece kaleci değişikliklerinde oyun durur. oyuncu değişiklikleri çok sık olur çünkü futsal aşırı yorucu bir oyundur. futbolda top sizin bölgenizde değilken aktif olarak dinlenebilirsiniz ve 90 dakikayı tamamlayabilirsiniz. ama futsalda savunma hücum ayrımı pek yoktur. bütün takım hücum eder, bütün takım savunma yapar. sürekli hareket halinde olan oyuncular da doğal olarak çabuk yorulur. halı saha gibi değildir yani. halı sahadan daha büyük bir alanda, ve 4 kişi oynanır. müthiş yorucudur ve ben halı sahada süperim, futsalı da iyi oynarım diye bir yanılgıya düşmeyin. göründüğü kadar kolay değildir.

    ve futsal topu futbol topundan farklıdır. standart futbol topları "5" numaradır. futsal topları ise 3 veya 3+ üstüdür. yani futbol toplarına göre daha ufaktır. fakat futsal topları ağırdır. futbol toplarına göre havası daha iniktir ve futbol topları gibi sekmez. topa alışmakta güçlük çekilinebilir. fakat alışınca çok rahattır. ve size sert bir şekilde gelirse epey canınızı yakabilir. uyarmadı demeyin.

    futsalda kaleler ise hentbol kalesi boyutlarındadır. kaleciler futboldaki uçup kaçamaz pek. kalecinin olabildiğince ayakta durması makuldur. ve kalecinin pozisyon bilgisi çok önemlidir. doğru pozisyonda durursa bir kaleci, kalenin boyutlarını da düşünürsek, gol yemesi zordur. o yüzden tahmin edilenin aksine futsal maçları pek gollü geçmez. aut atışlarını kaleci kullanmak zorundadır ve topu elinden 4 saniye içerisinde çıkarmalıdır. yoksa diğer takıma endirek vuruş verilir. kaleci autu eliyle kullanmak zorundadır ve ceza sahasının herhangi bir yerinden başlatabilir.

    kaleciye geri pas ise en çok karıştırılan mevzulardan biridir. kaleci aut atışıyla oyunu başlattıktan sonra sadece iki şartla kaleciye geri pas yapılır. birincisi topun rakibin yarı sahasına geçmesi gerekir. o zaman kaleciye bir defa olmak üzere geri pas yapılabilir. bir daha kaleciye oynanabilmesi için topun bir kez daha rakip yarı sahaya geçmiş olması gerekir. bunun dışında, eğer top rakibe temas ederse de kaleciye bir defaya mahsus geri pas yapılabilir. ama futsalda kaleciye geri pas pek tercih edilmez. çünkü alan dardır ve kaleciye hemen baskı yapılabilir, kısaca çok risklidir ve zorunda kalmadıkça tercih edilmez.

    futsalda en yaygın dizilişler 1-2-1 veya 2-2 dir. taçlar ve kornerler ayakla kullanılır ve bu atışları kullanan kişi atışı 4 saniye içinde kullanmalıdır, yoksa atış diğer tarafa geçer. ve futsalda sertliğe pek izin verilmez, kayarak müdahale mesala, hakem direk faul çalar. ve faul sınırı vardır. 5. faulden sonra yaptığınız her faulde rakip penaltı kullanır. bu penaltı kaleye 10 metre uzaklıktan kullanılır. ceza sahasında yapılan faullerin penaltısı ise 6 metreden kullanılır. eğer bir oyuncu kırmızı kart görerse, o oyuncu oyundan ihraç edilir ve takımı 2 dakika bir kişi eksik oynar. eğer eksik oynayan takım 2 dakika dolmadan gol yerse kırmızı kart görenin yerine birisi girer ve maç 5'e 5 oynanmaya devam eder. kırmızı kart gören kişi ise tabi ki oyuna giremez. her iki takımın da her devre için birer mola hakları vardır ve mola 1 dakikadır.

    şimdilik aklıma gelenler bunlar, aklıma geldikçe eklerim daha. eğer sizin de sorularınız olursa hiç çekinmeden mesaj kutumu yeşillendirebilirsiniz.
  • ilk olarak 1930 yılında uruguay'ın dünya kupasını kazandığı zamanlarda uruguay'da çıkmış. ilk kurallarını da cehennemden çıkan çılgın profesor juan carlos ceriani yazmış.
    tabii uruguay'dan çıkmış olması brezilya'nın bu alanda da herkesin amına koymasına engel olmamış. yapılan 20 copa america futbol şampiyonasının 18 tanesini brezilya kazanmış. tabii bu arada yapılan 6 dünya şampiyonasının da 4 tanesini kazanmışlar.
  • uefa'nın salon futboluna verdiği isimdir.
    http://www.uefa.com/futsal
  • turkiyede hali saha sektorunun sekte vurdugu cok yorucu spor dali.
    komplo teorilerinden birisi der ki; futsalin yayginlasmasini amaclayan birisi ve bir grup aninda hali saha mafyasi tarafindan susturulmaktadir.

    yurtdisinda ozellikle kislari sert gecen yerlerde cok yaygin olan bu sporun turkiyede bilinmemesinin diger bir nedeni de ulkemizdeki spor salonlarinin sayisinin ve fonksiyonlarinin yetersizligidir. yurtdisinda daha cok okullarin spor salonlarinda oynanan bu oyunun mabedi salonlarin turkiye versiyonlarinda yere monte edilmis iki adet basket potasi spor salonu mimarisinin temelini olusturur.

    turkiyenin, ogrenci basina dusen spor salonu kullanma imkani en yuksek okulu ifl'de bir sure denenmis bu spor, tavanda asili durmaktan baska ise yarayan ve diger yirmi kusur ampulden farkli olarak yanmakta israr eden 2 adet ampulun de patlamasiyla 90'larin karanlik tarihine gomulmustur.

    bu spor dali, abd gibi futbol ve soccer kelimelerinin ayri kullanilma zorunlulugu olan ulkelerde yapildiginda beraber oynanan ve daha once hic tanimadiginiz kisilerin orijinleri konusunda turnusol oluverir. soyle ki; tamamen kosu ve beden kullanimina yonelik oynayan amerikalilarin yaninda ara pas yapabilen avrupalilar, kanatlardan gelen muz ortayi ceza sahasi disindakilere indirebilen ingilizler, mutlaka yesil formali irlandalilar, tamam ben geride oynarim diyip ne topu ne de adami geciren italyanlar, orta sahada bidi bidi kosmalarina ragmen hic bir zaman yorulduklarina sahit olunmamis kuzey afrikalilar, istedikleri zaman sahadaki herkese hatta hakeme bile calim atabilen guney amerikalilar, tanidik sozcuklerle konusan araplar (yallah, allah, masallah) ve de avrupa futbolu izleyip avrupada bildikleri takim soruldugunda manchester united'tan baska takim soyleyebilen ve de yapilan guzel bir hareketi gecmis bir dunya kupasi veya avrupa kupasindan bir ani ile orneklendiren gec gocmenler, gol attiginda filelerdeki topa bir kez daha vurup sag kolunu bilekten sallayarak kendisine saskin saskin bakip ayiplayan takim arkadaslarinin ustune cikmaya calisan turkler oyun esnasinda renklerini kolayca belli ederler.

    meraklisina not: abd'de nufusu 100bini gecmeyen kendi halinde bir kasabada "pick-up games" (toplama maclar) veya yerel turnuvalarda gol atildiginda adet geregi once kaleci teselli edilir daha sonra rakip takimi costurucu teselli sifatlari veya sadece "good job meeenn" kullanilir. peki ya gol atan mi?: eger bir turkse, sevincini arabasina binip evin yolunu tutana kadar saklamalidir. bes kisiyi calimlayip, doksana veya bacak arasindan gol atilsa bile eller kollar acilip veya bilimum enlemden (oooooo sesi esliginde) sallanip sevinmek rakip takimdan en az iki kisinin sonraki bir pozisyonda sizi asabilikle gereksiz hirs ile suclamasina yeter.
  • çok ilginç kuralları olan, futboldan kopamayan ama bir yandan da indoor sporlarındaki güzel kız popülasyonuna ağızlarının sularını akıtarak bakan uefa yetkilileri tarafından "hem top oynayalım hem de cıvırlarla kaynaşalım" mantığıyla vücuda getirilmiş spor dalı...
    bizzat sorumlusu olarak çıktığım bir maçtan önce bir saatte kurallarının anlatıldığı, iki-üç maça çıktıktan sonra da olayın %80'inin kapacağınız kadar kolay olan futsal sporu beş kişilik iki takımdan(aman biri kaleci olsun), sürüsüne bereket yedekten(değişiklik sayısı sebebiyle ki birazdan değineceğiz) ve 4 hakemden oluşan bir birlikteliğin ürünü olarak izleyicilere sunulur ve 20 dakikalık iki devre halinde oynanır.
    bu çılgın oyunda 7 adet yedek oyuncu, tıpkı basketbolda olduğu gibi belli noktalardan (kendi benchlerinin yakınındaki bir bölge oluyor bu noktalar) giriş çıkış işlemlerini hakeme, diğer hakeme, ve daha daha diğer hakemlere(buna da değelim sonra) haber vermeden istedikleri kadar yapabilirler. hatta kutsal* kitaplarına göre aynı anda beş oyuncuyu bile değiştirme hakları vardır.
    bu maçta görevli olan hakem sayısı dörttür ama uefa bunlardan birine hakem demeyi pek sevmez. bu dört hakemden masanın olduğu taç çizgisine yakın olan hakem birinci hakemdir ve ikinci hakemle aralarında çıkabilecek olası hırlarda son söz sahibidir. ikinci hakem diğer taç çizgisinin oralarda gezinir. bu iki hakemde de düdük vardır ve paylaştıkları bölgelere göre önlerinde olan faul ve fena hareketleri değerlendirirler. üçüncü hakem masada oturarak önemli bir iş yapıyormuş gibi sağı solu süzüp, daha önce belirttiğimiz cıvırlara hava atmaktadır. uefa'nın dördüncü kişiye hakem dememesinin sebebi o kardeşin(ki adı timekeeper olarak geçer) masraflarının ev sahibi federasyon tarafından karşılanmasıdır.
    oyun alanımız karamürsel sepeti biçiminde olup kaleler 3 metreye iki metredir. oyun alanı 25 metreye 15 metreden az ya da 42 metreye 25 metreden çoksa o maç oynanmaz, hır çıkar.
    iki adet penaltı noktası uydurmuştur bu oyunu uyduran uydurukçular. bunlardan biri kaleden 10 metre uzağa, ikincisi 6 metre uzağa bir nokta koyularak belli edilir. bu penaltı noktalarından uzak olanı, bir devrede 6 faul hakkını doldurmuş takımların yapacağı her faulden sonra rakip takımca kullanılır. yakın olanı da bildiğimiz penaltı noktasıdır.
    bu oyunda her ne kadar temiz olursa olsun tacklea ve şarja izin verilmez. yaptınmıydı faul derler; adamı rezil ederler. bu faulü kullanırken de rakip 5 metre öteye gitmek zorundadır.
    taçlar ayakla kullanılır, top tavana çarpınca endirek serbest vuruş olur ve böyle akıp gider maç. ben fazla sevmem ama seveni de hor görmem.
  • senelerce halı sahada oynadım, bir yıldır da futsal oynuyorum.

    rezalet... topu sekmiyor bir defa. topun altına giremiyorsunuz. futbolu neredeyse 2 boyutlu oynuyorsunuz. zemin sert olduğu için ayakta durmak daha zor, daha çabuk yoruluyorsunuz. yere düştüğünüz anda canınız daha çok yanıyor.

    eğer bir halı / çim saha takımı bulursam anında bırakırım oynamayı.
  • "oğlum salonda top oynanmaz" diyen anneleri uyuz etmek için oynandığına inandığım futbol çeşidi. futbolun her türlüsü gibi bunuda oynaması, izlemesi oldukça zevklidir.
  • 21 kasim - 5 aralik 2004 tarihleri arasinda taiwanda dünya sampiyonasi yapilan spor dalidir.

    acilis macinda ev sahibi taiwan, misira 12-0 gibi ohara bir skor ile yenilerek ev sahibi olma avantajini yer ile yeksan etmistir.

    eurosporttan yayinlanan kupada futbolseverlerin (futbolseven futsal da sever mantigindan hareketle) özellikle brezilyanin maclarini kacirmamasi gerekir. o dar alanda topu nasil maymun etmektedir bu cami$lar hayret etmeli, baska isimizi yokmus gibi kafamizda bunlarla halisahada baklavasina mac yapmanin zararlari hakkinda düsüncelere dalinmalidir.

    "brezilyanin macini kacirdim ulen tüh" diyenler üzülmesin, hemen italyanin macinin yayin saatine baksinlar... zira 14 kisilik italya takiminin 12si brezilya dogumlu, italyan pasaportlu, öz be öz brezilyali sambacilardir. italya'ya ebenin ami ali sami desek yeridir. eurosport spikeri dahi bu olayi "utanc verici" olarak nitelemis, "globalligin amina komussunuz be canlar" seklinde dizlerini dövmüstür.

    turnuva sonrasi editi: yari finalde brezilyayi eleyerek finale kalan ispanya, arjantini eleyip finale kalan italyayi 2-1 ile gecip sampiyon olmustur. brezilya 3., arjantin 4. olarak siralandilar efenim.

    surdan bakabilir ilgilenen bünyeler: http://www.fifa.com/…s/0,3919,futsal2004s12,00.html
  • eurosport'ta ve kimi geceler tve'de izleme fırsatı bulduğum futbol türü.

    tekniğe, çabukluğa ve esnekliğe dayalı olduğunu düşündüğüm futsal, afili hareketlerle dolu görüntüleri, çok kıvrak ve sağlam bilekleri, esnek vücutları, seri ve sert oyunları keyifle izleme imkanı veriyor.

    normal futbol topundan bir kaç numara küçük bir topla, daha küçük kalelerle, 6 kişiden oluşan takımlarla, pvc zeminde oynanan futsal, henüz ülkemizde yeterince tanınmıyor bile.

    oyuncularının (artık futbolcu mu futsalcı mı bilemiyorum...) çabuk, kuvvetli, bileklerine hakim ve dar alanda bir anda atraksiyonlar yapabilme, hızlı ve seri pasları sevme gibi özelliklere sahip olması gerekiyor.

    bugüne kadar izlediklerim içinde en başarılı ve güçlü ekiplerin başında gelen brezilya milli takımı, her maçında izleyicinin aklını başından alan bir dolulukta maçı götürüyor. adamların her oyuncusu inanılmaz teknik, bileklerine hakim, bazen yaptığı bilek hareketlerinin hızına yetişemiyorsunuz bile... beni bu entry'yi yazmaya iten bugün izlediğim, gördüğüm kadarıyle zayıf bir takım olan avustralya ile yaptıkları maçın daha ilk yarısında 45 şut, 8-0'lık bir skor yakalamışlardı.
hesabın var mı? giriş yap