• en çok güneş altında bir buçuk ay nerdeyse 24 saat çalışan işçilere ve restoran sahibi kadına üzüldüm sanırım. hadi billy dolandırıcı da diğer çalışanlardan biri de dememiş ki lan noluyoruz? işini iyi yapan bir dolandırıcı abimiz galiba. felaket göz göre göre geliyorum demiş. üst düzey manipülasyon örneği adeta.
  • belgesel genel olarak adeta catch me if you can misali aksiyonlu bir şekilde içine çekse de belgeselin sonunda yemek yapan o zenci kadının konuşması inanılmaz içime oturdu. onlarca insan milyon dolarlar kaybetmiş itibarları yerle bir olmuş, ama hiç biri kenara zor günler için 50bin dolar biriktirmiş bir kadının o parasını kaybetmesi kadar üzmedi. teyzemin gidip elini öpesim sıcak salep yapasım var. umarım bahamalarda mutlusundur tontonum benim.
  • içinde dünyanın en rahat adamı billy mcfarland'ı barındıran belgesel.

    yüzlerce villa satmışsın ortada villa yok, gemi olacak demişsin gemi yok, katılanlar adaya jetle getirilecek demişsin jet yok, festivale özel bakir bir ada olacak demişsin bahamalar'ın en kalabalık adasının şantiyeden bozma küçük bir bölümünü tutmuşsun, gurme yemek olacak demişsin paran yetmediği için lüks catering işi yalan olmuş, 5000 bilet satmışsın alanın kapasitesi 1000 kişi, line-up duyurmuşsun gruplar gelecek mi gelmeyecek mi belli değil. üstüne festivalden önceki gece yağmur yağmış, bütün yataklar çadırlar sırılsıklam olmuş. dünyanın gelmiş geçmiş en büyük festival fiyaskosunun geleceği artık kesinleşmiş. bir adada 5000 öfkeli kişiyle kalacaksın. vaziyet böyleyken adamın ilk fırsatta adadan kaçmak yerine kalabalığın önüne çıkıp "ya yapamadık işte ehe mehe" diyebilmesine sadece bakakaldım.

    utanma ve empati duygusu insanı kesinlikle sosyopat olmaktan alıkoyan iki temel duygu. bunların olmaması psikolojik bir rahatsızlık. izlerken kanepede ben utancımdan gerildim, adam zerre utanmadan çıktı masaya konuşma yaptı lan. hala inanamıyorum. sen nasıl bir ruh hastasısın?
  • festival'in ceo'su bill mcfarland'ın netflix yapımı belgeselin finansörlerinden biri olduğunu düşündürdü bana. belgeselin tamamında iyi niyetli*ancak bir şekilde başarısız olmuş bir girişimciyi anlatıp durdular. belgesel içinde ona yalancı, dolandırıcı, sahtekar denmesi, göz göre göre söylediği yalanlar, mağdurların ve çalışanların ağlamaklı gözlerle ''bize yüz binlerce dolar borç taktı'' demeleri de billy'nin aurasına zarar veremedi. son kısımda mağdurlar tarafından ticari dehasına övgüler yağdırılırken yaktığı puro ve bunu zevkle içişini barındıran sekansın tercih edilmesi bu fikri oluşturdu bende. billy'nin on sene sonra tekrar sahalara dönüp size bir şeyler satacaktır denmesinin de tesadüfi olmadığı kanaatindeyim. ilginçtir ki röportaj veren ada yerlisi usta başı belgeselin sonunda, parasını vermeyen, tüm ada halkıyla ve devlet büyükleriyle sorunlar yaşamasına neden olan, kendisine memleketini terk ettirecek düzeyde sıkıntılar yaşatmış billy'le sanki en güvendiği dostu aramışcasına telefonda konuşuyor. arayanın billy olup olmaması önemli de değil.
  • tavsiye eden, muhakkak izle hemen izle hadi izle diye beni dürtükleyen arkadaşıma milyonlarca kez alla senden razı olsun deyip whatsapptan da dua eden emoji yollamama sebep olmuş belgesel. evet bence baya belgesel. bahamalara mevsimlik olarak göç eden parti hayvanlarının belgeseli. spoiler vermeden konuyu kısaca söyleyeyim. 80 iqlu jet-setleri, modelleri, kıro rapçileri kiralayarak amerikan rüyası satan ve gördüğüm ilk karede sadece 2 adet atp harcayarak 'ahan da dolandırıcı bu galiba' dediğim bir amerikan jet fadılı, nam-ı diğer dahi entrepreneurın 250 bin dolar veren salakları, kasırgadan kalan afet çadırlarında konaklatarak ahajhkahkdhsak söğüşlemesi. ama en bombastik tarafı ise festival hazırlıkları sırasında, lan bu kadar sarhoş salak nereye sıçacak sorunsalının çıkması, ve sonrasıında gelişen olaylar, festivale fit bir şekilde katılmak için haftalar öncesinden spor salonlarında ter döken 500e yakın salak, ve festival tarihi geldiğinde gelişen olaylar. mass hysteria diye bir şey var ve bu da bir case olarak literatüre kaydedilmeli.

    edit : sonrasında arkadaşımla aramızda şöyle de bir diyalog gerçekleşmesine sebebiyet vermiştir.
    -blink 182 mesela, fanta gençlik festivaline katılsa 50 tl verip gider misin?
    -1 litrelik fanta kapağı bile götürmem.
    -beleş bilet bulsak gider misin?
    -biletleri okutacak salak ararız, bulursak da o parayla evde oturur içeriz bence.

    herkese tavsiye ediyorum. uzun zamandır böyle gülmemiştim.
  • fadıl akgündüz'ün düzenlediğini düşündüğüm festival.
  • amerikalı zengin piçlerinden milyonları cepleyip hepsini bir adaya lord of the flies misali bırakmışlar ya la ahuhahahahah. bizim gündem malum, o yüzden çok ses getirmemesi normal belki ama ecnebi twitter'ı yıkılıyor şu an.

    edit: festivali düzenleyen rapçi ja rule'un ağzından olayın özeti
  • netflix belgeseliyle haberim olan, asrin trollugu falan herhalde.
    hayir bir de belgeselde yansitilana gore bu billy denen az vitaminli inanamamis yasananlara falan, ulan felaket geliyorum demis resmen saka misiniz?

    ayrica ayni herifin kefaletle serbest birakilmasi sonrasi yine baska bir kalpazanlik denemesine soyunmasi inanilmaz, 7 sene mi ne hapis cezasi almis sanirim ama bence yeterli degil.

    olay o kadar inanilmaz ki kesin bir yerlerden bir bit yenigi cikacak diyorsun izlerken surekli..

    ayrica billy mcfarland denen adam tam anlamiyla bir evlat olsa sevilmez, bir insanin tipi bu denli itici olabilir ancak.
  • fyre festival'de yaşananlar sosyal medyanın aldatıcı dünyasının ne boyutlara ulaşabileceğini bize gösteriyor. ayrıca billy mcfarland gibi çok fazla düzenbaz var etrafta onun gibi hayal satan bir çok insan. dikkatli olmak lazım. son olarak tüm bu ünlülere özenen lüks düşkünü zenginlerin orada bir kaç günlüğüne fakirliği yaşamaları hoşuma gitti bu gerizekalılar bunu hakediyor dedim kesinlikle.
  • belgeselde oradan oraya koşan bir şeyma subaşı görmeyi umuyordum ama olmadı.

    sanırım festivalin 2 ya da 3. günü gelecekti.
hesabın var mı? giriş yap