• bir gagauz geleneği:
    canavar yortusu / kurt bayramı
    10-17 aralık

    geniş türk coğrafyası içerisinde küçük bir topluluk olan gagauzlar, hristiyan türkler arasındadır.
    din farklılığımıza rağmen yaklaşık dört yüz yıldır aynı dili ve aynı kültürü paylaştığımız gagauzlar, kendilerinden başka kimsenin türkçe konuşmadığı bir coğrafyada, ana dilinin gücü sayesinde yok olmadan günümüze kadar ulaşmışlardır.

    çağdaş zamanın içerisindeki yolculuklarına hristiyan olarak devam eden gagauzlar, dilleri, adetleri ve görünüşleri ile anadolu insanını aratmamaktadırlar.

    çok uluslu bir ülkede, örf ve adetlerini koruyan bu topluluk, milli ve manevi türklük değerlerine sadık kalmıştır. bunlardan biri ve en çok dikkat çekeni, canavar yortusu veya kurt bayramıdır.

    gagauzlar, türklüğün kutsal sembolü olan kurda çok önem vermişlerdir.
    kurt sembolünü bayraklarına taşımış, günlük hayata işlemiş, hatta gaguzyeri’nde tüketilen bir sodaya ‘’bozkurt’’ markasını vermişlerdir.

    diğer türk kavimlerinde olduğu gibi, bu hayvanın uğur getireceğine inanırlar ve çocuklarına erkek ismi olarak ‘’kurti’’, kadın ismi olarak da ‘’kurteza’’ ismini vermişlerdir.

    gagauzlar, kurda ‘’canavar’’ demektedirler.
    dillerinde kurt kelimesi bulunmasına rağmen onu bu isimle anmazlar ve ‘’canavar, bozbey, kuyruklu’’ gibi lakaplar takarlar.

    bunun sebebi; adı anıldığı zaman çıkıp geleceği inancıdır.
    (bizde ‘’cin’’ yerine ‘’üç harfli’’ denmesi gibi atalardan kalan bir tabudur.)
    bu duruma koşut olarak gagauz kadınları, kurttan söz ederken fısıldayarak konuşurlar.

    gagauz inançlarına göre kurt, insanları duyar ve anlar.
    gagauzlar, beddua ederken ‘’kurtlar kafanı isin!’’, ‘’kurtlar isin seni!’’ diyerek, yemin ederken ise ‘’canavar ursun!’’ diyerek kurt adını kullanırlar.

    yine başka bir deyişe göre, her dolunay çıktığında köy meydanlarına et parçaları bırakılır ki kurtlar eti alıp gitsin, kimseye zarar vermesin.

    her yıl 10-17 aralık tarihleri arasında canavar yortusu diye bilinen kurt bayramını kutlamaktadırlar.

    bölge halkı, bu ay geldiğinde, yaylaktan inerler ve özel kutlamalar düzenlerler. kutlama süresi, 2-7 gün arasında değişmekte ve bu günlerde oruç tutulmaktadır.

    (ortodoks kilisesince kabul edilen ibadetlerin dışında oruç ve hac ibadeti de yapmaktadırlar.)

    burada dikkat edilmesi geren en temel husus; gagauzlar, hristiyan olduktan sonra bile atalarının kutsal totemini unutmamış ve dahi onu başka hiçbir hristiyan toplumunda görünmeyen bir bayramla dinlerine yerleştirmişlerdir.

    kurt bayramı, kadınların kesici alet kullanmamaları, saçlarını taramamaları gibi çeşitli yasaklar barındırır.
    bayram süresince yeni elbise dikmezler, çünkü kurtların yeni dikilmiş/dokunmuş elbiseli insanlara saldıracağına inanırlar.

    inanışa göre, insan bir kurtla karşılaşırsa, üst giysisini çıkarıp kurda fırlatmalıdır. yoksa, kurt kendisini mutlaka yer. erkekler ise kutlama boyunca çalışmazlar, tarladaki ve evdeki her türlü işte çalışmaları yasaktır.

    gagauz şair todul zanet’in bir şiiri;
    hodul hem serbest canavar,
    sana baş iiltti dedelär.
    sora geldi “ayılar”, “aslannar”
    yabancı halklardan yabancı inançlar.
    seni sa ilktän unuttular,
    sora da heptän çaldılar.
    yabancı dinneri sokup fikirä,
    sana verilän kurban erinä,
    seni kendini yapêrlar kurban
    boz kurdum, boz beyim, boz tanrım,
    benim canavar yortularım,
    benim serbest canavarım.

    (babaoğlu, 2011)
    kaynakça
    argunşah, mustafa (2002). ‘’gagauz türkleri’’, t.c kültür bakanlığı, ankara.
    bozkurt, ismail (1999). ‘’ıv. uluslararası gagauz türkleri sempozyumu’’, doğu akdeniz üniversitesi kıbrıs araştırmaları merkezi yayınları, kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti.
    babaoğlu, nikolay (2011). ‘’gagauz folkloru’’
    karanfil, güllü (2017). ‘’gagauzlarda kurt ve adları’’
    ece, emrah (2017). ‘’gagauzlarda kurt bayramı’’.

    görsel

    görsel
  • turancı olduklarını iddia eden ülkücülerin sırf ortodoks oldukları için türklük dairesinin dışında tuttukları soydaşlarımız. dinleri farklı olmasına rağmen kimliklerini korumuşlardır.
  • hatta bunlarin isimleri hristiyan isimleridir, soyadlari ise turkcedir. chris tokmakci gibi.
  • 1930'larda, romanya'da 250 bin kadar gagavuz yaşamaktadır.
    bu dönem aynı zamanda türkiye cumhuriyeti'nin bir çok balkan ülkesinden olduğu gibi romanya'dan da türk göçmenleri ülkeye göç ettirmeye çalıştığı dönemdir; zira türkiye ciddi anlamda bir nüfus sıkıntısı çekmektedir. özellikle gayrimüslimlerin ülkeden ayrılması ile birlikte elinde sanat tutan kimse kalmamıştır, bu boşluk balkanar'dan getirilen eli iş tutan, nispeten eğitimli türm/müslüman kitlilerle doldurulmaya çalışılmaktadır.

    o dönemde türkiye'nin romanya büyükelçisi olan hamdullah suphi tanrıöver, ülkedeki türk azınlıkla birlikte, kendi deyimiyle 'dinleri hariç her şeyi, dilleri, gelenekleri' türkler ile birebir aynı olan gagavuzların da türkiye'ye göç ettirilmesi yönünde uzun zaman çalışır. o sıralar köşe yazarlığı yapmakta olan ve balkanlar'daki gezisini bir kitap haline getirmiş olan yaşar nabi nayır da bu konuda destek verir.

    görüş şudur: gagavuz türkleri, ne osmanlı zamanında ne tc zamanında hiç bir ilgi gösterilmemiş olmamasına rağmen, dillerini, kültürlerini ve türklüklerini muhafaza edebilmiş bir topluluktur. eğitimli ve dinamiktirler. balkanlardaki diğer türk ve müslüman halkların bıkkınlığı ve kaderciliğine kapılmamışlardır, çalışkandırlar ve türkiye'ye göçe sıcak bakmaktadırlar. bu eğitimli kitlenin tc'ye kazandırılmasının ülkeye her açıdan fayda sağlayacağına inanırlar.

    ancak o dönem iki sıkıntı vardır:
    1) tc, ekonomik ve organizasyon nedenlerinden dolayı, balkanlardan gelen türk/müslüman kitleleri dahi layıkıyla yerleşime tabi tutamıyor, organizasyonu sağlayamıyordu.
    2) türkiye içinde, gayrimüslim olanların ülkeye geterilmesine karşı bir muhalefet vardı. bunlar, "karaman rumlarını bile gönderdik, şimdi ortodoksları türk olsalar bile getiremeyiz" diyorlardı.

    benim ahsi kanaatim, o dönemde, 1929 krizinin de etkisiyle zor zamanlar geçiren türk/müslüman halkın, yurtdışından gelen bu ortodoks kitleye yapılacak her türlü yardımdan rahatsız olacağı ve "din elden gidiyor, müslüman açken gavur el üstünde tutuluyor" propagandasından da çekinildiği yönünde.

    ama genel olarak bakılırsa, o dönem gagavuzlar türkiye'ya gelmiş olsa, hem türkiye için hem de gagavuzlar için çok iyi olurdu. zira türkiye hem eğitimli, dinamik ve istekli bir nüfusa kavuşur, hem de türkiye'nin başının belası sünni anadolu muhafazakarlığı ve tek din, tek dil, tek millet safsataları biraz olsun ırılabilirdi.

    gagavuzlar da, 2. dünya savaşı sonrasında gelen komünizm baskısı altında kalmaz, şenleneceği bir vatana kavuşurdu.

    olmadı, olamadı.

    ileri okumalar için bakınız:

    http://www.yesevi.edu.tr/files/article/43.pdf

    http://yayinlar.yesevi.edu.tr/…iles/article/175.pdf

    http://atam.gov.tr/…yukelciligi-ve-gagauz-turkleri/
  • ulkucu kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın ne büyük bir bok yediklerini anlatmanın tek yolu olan türk kabilesidir. türkiye'deki türklerden daha türk olan bu boyun tamamı hristiyandır. ülkücülere göre de dünyadaki bütün türkler müslüman olmalıdır. türk islam sentezi yapılmaya çalışılmakta ve bunun dışında olmaya çalışan türkler de dışlanmaktadır. özellikle türkiye'deki alevi türkler, inanılmaz derece ülkücüler tarafından dışlanmaktadır. hadi onları dışladın, bu insanları ne yapacaksındır? bunlar da bırak aleviliği senin gözünde gavur sayılan hristiyandır. şimdi kendi bokunda boğulmak üzere olan ülkücülük düşüncesi, dinle birleşince de ayrı bir tiksinç olduğu gagavuz türklerinin dışlanmasıyla daha da güzel anlaşılmaktadır.
  • adnan menderes üniversitesi öğrenci derneği
    http://aduod.sitemynet.com/…dunyasi/gagavuz.htm'den alıntı

    gagavuz türkleri, türkçe konuşan ortodoks türklerdir. ukrayna'da, moldovya'nın bucak bölgesinde, ismail ve bender yörelerinde, basarabya'da, bulgaristan'ın varna ve balçık bölgelerinde, romanya'nın dobruca bölgesinde, 20 yüzyılın başlarından itibaren de kazakistan'da taşkent ve fergana'da, akyubinsk'te, semipalantisk'te ve balkanlar'ın bazı bölgelerinde yaşamaktadırlar.

    20. yüzyılın başlarında bir kısmı türkiye'ye yerleşmiş bunlardan bazıları hıristiyanlığı'nı sürdürmüş, bazıları da islamiyet'i seçmiştir. 20. yüzyılın başlarında moşkov gagavuz türkleri'ni yaşadıkları bölge ve ülkelere göre şöyle gruplandırır :

    i) makedon gagavuzları: makedonya'nın güney-doğusunda yaşarlar.
    ii) gacallar: bulgaristan'ın deliorman bölgesinde yaşayan peçenek türkleri'nin müslüman olan torunlarıdır. konuştukları ağız gagavuz türkçesi'ne çok yakındır.
    iii) sürgüçler (surguçlar): dobruca'nın yılanlık (mai) ve kokarca (pietrani) köylerinde yaşarlar. soy bakımından oğuz ve peçenek türkleri ile ilgilidirler.
    iv) yunanistan gagavuzları: keserya bölgesinde yaşarlar. bugün bu ülke ve bölgelerin bir kısmında önemli bir gagavuz varlığından söz edilemez.

    1989 nüfus sayımına göre, bağımsız devletler topluluğu'nda 197.164 gagavuz türkü yaşamaktadır. gagavuzlar'ın %77.5'i, yani 152.752'si moldovya'ya bağlı özerk bir bölge olan gagavuz yeri'nde, %16.2'sini meydana getiren 32.017'si ukrayna'nın odessa bölgesinde, 10.057'si rusya federasyonu'nda, 978'i ise kazakistan'da yaşamaktadır. diğer ülkelerde yaşayan gagavuzlar'ın sayısı hakkında elde net ve doğru bilgiler yoktur. bulgaristan'da yaşayan gagavuzlar'ın nüfusu hakkında 250-300 bin, 340.000, 60.000, 5.000 gibi birbirini tutmayan rakamlar verilmektedir. bu rakamların bu kadar farklı olmasının sebebi, bulgar yönetiminin türkler'e uyguladığı asimilasyon politikalarının ulaştığı başarı konusundaki görüş ve değerlendirme farklılıklarıdır. romanya'daki gagavuzlar'ın da 5-6 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir.

    gagavuz türkleri'nin bu kadar dağınık yaşamaları sebebi ile özellikle yunanistan ve bulgaristan, aralarındaki din ve nüfuz çekişmelerinde gagavuz türkleri'ni kullanmaya çalışmışlar; bu iki ülke de kendi hesabına gagavuzlar'ı türkleştirilmiş yunan veya bulgar gibi göstermeye çalışmışlardır. bu iddiaların aksine gagavuzlar, içinde yaşadıkları millet veya topluluğa uyma mecburiyetinden dolayı yunanca, bulgarca, romence veya ,rusça konuşmak ve bu milletler gibi görünmek mecburiyetinde kalmışlardır.

    gagavuzlar'ın kökeni çok tartışılan bir konudur. paul wittek yazıcıoğlu selçuknamesi'ne dayanarak gagavuzlar'ı selçuklu hükümdarı ii.izzeddin keykavusla anadolu'dan dobruca'ya gelen türklerden getirmeye çalışmışsa da ortaya atılan yeni belge ve fikirlerden; peçenek, uz ve kumanlarla anadolu selçuklu türkleri'nin sentezi olan bir türk topluluğu oldukları anlaşılmıştır.

    gagavuz adı; gag oğuz. gag uz, kara uz, gök oğuz, kalauz gibi boy adları ve selçuklu hükümdarı keykavus'un adından getirilmektedir. gagavuzlar'ın inançlarında ve sosyal hayatlarında eski türk kültürünün ve islamiyet'in bazı unsurlarının bütün canlılığı ile yaşadığı görülmektedir.

    hıristiyanlık'ta kurban kesme emri olmadığı halde kurban kesip fakirlere dağıtırlar. zekat ve fitreye benzer bir yardımlaşma usulleri vardır. fakirlere yardımda bulunur, bağış yaparlar. domuza duydukları nefreti ifade eden domuz düğünü adlı bir oyun oynarlar. bozkurtu kutsal bilirler ve onu yüceltmek için "canavar yortusu" yaparlar. gagavuzlar'ın dini ayinlerinde slavca kelimeler geçse de, müslümanlar gibi arapça ve farsça kaynaklı allah, peygamber, melek, cennet, cehennem, din ve günah kelimelerini kullanırlar .

    gagavuz türkçesi, oğuz grubu türk şivelerindendir; tarihi şivelerden kıpçak ve bulgar türkçeleri ile yaşayan şivelerden türkiye, kırım tatar, karay türkçeleriyle ve balkan türk ağızlarından peçenekler'in torunları olan gacal türkleri'nin ağzıyla yakınlık göstermektedir. gagavuz türkçesi'ne slav, romen ve yunan dillerinden kelimeler girmiştir. cümle kuruluşunda görülen devriklikler dışında türkiye türkçesi'ne çok yakın olan gagavuz türkçesi'nin iki ağzı vardır:
    i) merkez ağzı: çadır-lunga ve komrat bölgelerinde konuşulur. yazı dili bu ağza dayanır. arka damak ünlüsü ä (gecä, bän v.b.) ve á (sırıdár, konacák v.b.) merkez ağzına has ünlülerdir. bu ağzın bir özelliği de h- ve v- ünsüzlerinin korunmasıdır.
    ii) güney ağzı: vulkaneşt bölgesinde konuşulur. yazı dilinin merkez ağzına dayanmasına rağmen güney ağzından da bazı özellikler taşır. bu ağzın bazı özellikleri şunlardır: iki ünlü arasındaki ünsüzlerin düşmesi ile diftonglar ortaya çıkmaktadır: burdeim < burdayım, ziet < eziyet v.b. ünlü yanında -y- ünsüzünün düşmesiyle uzun ünlüler ortaya çıkar: ii < iyi, büüle < böyle v.b. -v- ve h- ünsüzleri düşer: aucı < avcı, arman < harman, üyük < höyük. merkez ağzı ve yazı dilinde şimdiki zaman eki -ar, -er, güney ağzında -ıy, -iy 'dir. gagavuz türkleri kendi ana dilleriyle eğitim yapabilecekleri bir yüksek okuldan mahrumdur. ancak ilkokullarda "gagauz dili'' adıyla yetersiz bir ders kitabı okutulmaktadır .

    ağustos 1988'den beri "ana sözü" adıyla bir gazeteleri çıkmaktadır buna son yıllarda gagauz sesi adlı bir gazete daha katılmıştır. kendi dil ve kültürleri ile ilgili eğitimi azerbaycan'daki türkoloji bölümlerinde yapabilmektedirler.

    gagavuz türkleri 20. yüzyılın başlarına kadar yazılı bir edebiyat ortaya koyamamışlardır. anadolu'daki hıristiyan türkler'in türkçe olarak yunan harfleriyle yazdıkları eserleri okudukları bilinmektedir. bu eserler, daha çok dini konulu veya kaynağını sözlü gelenekten alan kitaplardır. "incil", "azizlerin hayatı ve kıssaları", "kilise şarkıları", "aşık garip", "kerem ile aslı" ve "köroğlu" bu tür eserlerden bazılarıdır. karamanlılar olarak bilinen bu türkler'in türkçe yazdıkları kitaplar gagavuzlar'a kendi dillerinde dini eğitim ve türkiye türklüğü ile kültürel bağları koruma imkanı sağlamıştır.

    gagavuz türkleri, 19. yüzyılın sonlarına kadar bütünüyle balkanlar'da yaşadıkları için, balkan türklüğü ile de yakın temas içinde olmuşlar ve onlar vasıtası ile sözlü türk kültürünün eserleri olan "nasreddin hoca" (nastraddin), "türkmen kızı", "yemen türküsü" gibi pek çok anonim edebiyat mahsulünü öğrenmişlerdir. diğer yandan öbür balkan milletleriyle kurdukları yakın ilişki sonucu, bulgar, yunan, sırp edebiyatlarındaki türk düşmanlığı işleyen bazı balladları da yakından tanımışlardır.

    gagavuz türkçesiyle yazılan ilk eser 1811'de viyana'da yayınlanan "psaltır"dır. o dönemden bu güne adar gagavuz türkçesiyle 40 civarında eser yayınlanmıştır. 20. yüzyılın başlarında gagavuzlar'ın türk milleti'nin bir parçası olduğunu ısrarla savunan baş papaz mihail çakır, "basarabyalı gagavuzların istoryası", "romence- türkçe (gagauzca) laflık", "incil'in türkçe tercümesi", "dua kitabı", "kilise tarihi" gibi eserleriyle romen harfli bir gagavuz türkçesi yazı dili ortaya koymuştur. 1944'te basarabya'nın sovyetler birliği'ne bağlanmasıyla birlikte kültür hayatında kısa süreli bir sessizlik dönemi yaşanmış: 1957'de kiril esaslı alfabenin düzenlenmesinden sonra yeniden bir hareketlilik başlamıştır.
  • adı oğuzların gök oğuz boyundan gelen bu türk boyu prtodoksluğu benimsemiş ve daha çok moldovya da oturmakta ve türkiyede ağır hizmet elemanı olarak çalışmaktadır. yunanistan'da da yerleşik küçük bir gagavuz grubu vardır. ve yunanlılara göre de gagavuzlar türkçe konuşan rum halkındandır.
    yahudiliği seçen türk boyu ise sanırım hazarlar veya harzamşahlardır hazar denizinin kuzeyindeki türk boylarından biridir 13. kabile adlı kitabı okuyan varsa daha geniş bilgi verebilir.
  • turk olduklari icin ruslar tarafindan goce zorlanmis, hristiyan olduklari icinse anadoluya geldiklerinde musluman turkler tarafindan koylere kabul edilmemis, ortodoks-hristiyan turk toplulugu.
  • karadenizin kuzeyinde yaşayan büyük çoğunluğu hristiyan, bir kısmı yahudi olan türk kökenli halk.
  • bugün paska bayramlarını kutluyorlar.
    tıpkı bizim bayramlarda yaptığımız gibi heyecan içinde ve neşeyle.
    ne yapacaksınız diye sordum, yumurta boyayacağız paska çöreği yiyeceğiz dediler sevinçle gözleri parlayarak
    gerçekten inanarak severek kutluyolar bayramlarını
    sanki türkçe konuşan herkes müslüman olmak zorundaymış gibi hissediyoruz önşartlı olarak bizler ve dolayısıyla senin benim gibi türkçe konuşan birinden bu kadar samimi bir şekilde duyulunca insana ilk zaman bi garip gelse de gözlerindeki bayram sevincini görünce bütün önyargılar yok oluyor.
    çok sempatik ve güleryüzlü insanlar. tanışın seveceksiniz.
hesabın var mı? giriş yap