• bana göre sosuke' nin daha sempatik olduğu anime.

    --- spoiler ---

    özellikle ponyo' yu karaya vurmuş halde gördüğünde, kumsalda, denize girmek üzereyken terliklerini ayaklarıyla arkaya doğru fırlatışı, kova içinde ponyo' yu saklarken "kedi gelir mi ki buraya" diye kendi kendine söylenip etrafına bakması, ponyo her uyuduğunda öldü sanıp heyecanla uyandırmaya çalışması, yaşlı teyzelere gösterdiği alaka... sosuke' nin etrafındaki herkes, sosuke' nin karakterinden kaynaklı çok şanslıymış gibi geliyor bana, ponyo da buna dahil.

    --- spoiler ---
  • filmde 1907 ve 1871 tarihlerinin sırrı bu tarihlerde olan tsunami'lerle ilintili. ponyo'nun babasının çabası muhtemelen tüm dünyayı sular altında bırakmak üzerine, o zaman geldiğinde dünya tamamen okyanus canlılarına kalacağı için artık insanların ikiyüzlülüğüne katlanmak zorunda kalmayacaklar. ama o kadar da kötü olmadıkları için her seferinde sadece bir tsunami yaratıp karşılığında insanlara bir gelin hediye etmekteler.

    edit: nette biraz araştırınca üstte yazdıklarım galiba sadece benim teorim.
  • çok basit bir hikayesi olmasına rağmen inanılmaz büyüleyici bir film. miyazaki denizaltında öyle bir dünya yaratmış ki bakakalıyorsunuz. ilginç yaratıklar, gerçek hayatta olması imkansız gariplikte ve büyüklükte balıklar. bir de ponyo ve bi sürü tatlı şirin kardeşi var.

    çok bir spoiler veresim, anlatasım var ama daha hiç kimse seyretmediği için yazmayayım.

    ponyo ve kardeşleri çok tatlılar. ponyo'nun annesi inanılmaz büyüleyici, babası pek bir garip. sümerbank pijaması gibi ceketlerle dolaşıyor.

    ne demiştik: hikaye çok basit. bittiğinde ya bu muydu diyorsunuz, ama çok güzel anlatılmış. insanı sürüklüyor.
  • --- spoiler ---

    şimdi çok kötü diğmesini sevenleri monitör başına davet ediyorum. çünkü haddimi aşarak bu filmden çıkardığım felsefi sonuçları huzurlarınıza sunuyorum. buyrun;
    -insanlar özünde iyidirler.
    -birleşip toplum olduklarında kötü sonuçlar doğar.
    -yine de toplum içinde yaşayan bireyler iyi olmayı sürdürürler.
    -kötü insan yoktur, kötü sistem vardır.

    şimdi bu muhteşem sonuçlara nasıl ulaştığımı aktarıp entry mi sonlandıracağım;
    -film denizin aşırı derecede kirli olduğu bir yede başlamaktadır.
    -bu yerin bir tersane kasabası olduğunu sonradan anlarız.
    -denizi bok götürmekte iken, insanlar uyduruk bir çalışma ile denizi temizlemeye çalışırlar. ama sonuç başarısızdır.
    -sosuke* nin annesi, babası ve kendisi iyilik dolu insanlardır.
    -sosuke nin çevresi de iyiliksever insanlarla doludur.
    -filmdeki tek olumsuz karakter olan bir huzurevi sakini de sonradan hem haklı çıkar, hem de dünya tatlısı oluverir.
    -ponyo* nun babası olumsuz karakterine insanlardan nefret ettiği için bürünmüştür
    -insanların başına ne kadar felaket gelirse gelsin bencilleşmezler, dayanışma ruhuyla hareket edip gülümserler.
    -ama öyle bir sistem oluşturmustur ki insanlar, doğanın dengesini altüst etmişlerdir, diğer canlıların yaşamını tehdit etmişlerdir.

    kişisel kanaatim insanların iğrenç bencilliklerini asla yitirmeyecekleri yönündedir. ancak pembe hülyalara dalmak için harika bir filmdir. anne sevgisini göstermesi de muhteşemdir. yönetmeniyle aynı fikirde olmasak da herkesin izlemesini isteyeceğim filmdir.

    bir de filmde şu nokta vardır ki vurlgulanmalıdır; filmde yaşayan insanlar pink floyd un animals albümünde üzerinde durduğu üç insan grubundan sheep e üyedirler. pigs kesiminden kimseler görünmemektedir buna rağmen bu sistem içinde mutlu yaşamaktadırlar. öyle ki kasabalarını sel bastıktan sonra evlerini barklarını yitirmişken bile yüzleri gülmektedir. ayrıca baş rol oyuncumuz sosuke nin annesi bu sistemin sorunlu üyeleri olan geriatrik toplumun rehabilitasyon merkezinde çalışmaktadır. bir nevi sosyal güvenlik sistemlerinin kanseri sayılabilecek yaşlılara yara bandı niteliğinde bir yerde çalışmaktadır. sistem arızalarını gidermekle uğraşmaktadır.

    --- spoiler ---
  • insana "ben de ponyo istiyorum lan, benim neyim eksik" dedirtiyor bak baştan söylim.

    olm bir yaratığın yüz ifadesi bu kadar mı güzel yapılır ya? miyazaki sen manyak mısın kardeşim? ya ekranı ısırasım geliyor izlerken. neyse, hevesinizi kaçırmayayım, gidin izleyin.

    (yarın yeşil kova alıcam ben)
  • bu film hakkında çok farklı bir şey söyleyemeyeceğim açıkçası. herkesin dediği gibi, bir sen to chihiro no kamikakushi değil, ponyo'nun babasının ne yapmaya çalıştığını falan zerre anlamadım, hikaye hem basit hem de eksik gibi. lakin güzel işte gene de. ponyo'yu da çok sevimli bulmayacak insan yoktur sanıyorum. ama benim asıl hastası olduğum iki şey var. ilki, yaşadıkları yer. bildiğin village tipi bir yer burası, evleri tek başına kayalıkların üstünde falan, hiç bana göre değil ama hasta oldum. küçük bir sahil kasabasına taşınmak istiyorum diyenler böyle bir yerden bahsediyorlarsa söz veriyorum artık kendileriyle dalga geçmeyeceğim. o deniz kenarındaki yol olsun, kayalıkların tepesindeki cam duvarlı evleri olsun aklım çıktı yemin ederim. ikincisi, sosuke'in annesi risa. nedenini anlatacaktım ama kelimeler kifayetsiz kaldı. herkesin hayatında böyle bir kadın olsa dünya çok daha güzel bir yer olurdu. ponyo'nun annesi falan diyenlereyse bir şey demiyorum. bildiğin kızıl saçlı deniz kızı lan. risa'nın araba kullanışını izlemeyi bin kere tercih ederim.
  • ponyo'nun annesinin anlatılamaz derecede güzelliği, ponyo'nun delifişekliği (en çok da uyuklamaları), acar genç capon delikanlısı sosuke, onun annesinin kocasını beklerken geçirdiği sinir krizi ve studio ghibli eserlerinin her zamanki incecik masal - gerçek geçişleri leziz bir izlenim sunuyor. böyle muhteşem bir "tsunami" yorumu daha olamaz sanırım.
  • çocukken kurdugum hayallerin filmi.
    temiz temiz denizler kapımızın onune kadar gelse,içinde renkli balıklar yuzse, oyuncak gemilere binip gezsek, hoop diye camdan atlayıp suya dalıversek.
    kabuslarımdaki tsunamiden tut da, denizlerin içine yapan trollere kadar hersey var bu dunyada. lafını esirgememiş yine miyazaki usta.

    (bkz: miyazaki sen bizim her seyimizsin)
  • sinemadan tatlı bir gülümsemeyle çıkmanızı sağlayan depresyon ilacı gibi bir filmdir. renklerin güzelliğinin ve karakterlerin şirinliğinin sizi sarıp sarmaladığı büyülü bir dünyada kayboluyorsunuz âdeta.

    *
  • artık kuzusu ile miyazaki izleyebilen bir şanslı olarak pek mutluyum. ponyo'yu beşinci kez seyrettikten sonra (buna da şükür) sabah kahvaltıda;

    -anne sen de bana ponyo'nun sevdiği pastırmadan* alar mısın?

    -?

    - jumbo olsun.
hesabın var mı? giriş yap