• kendini tek ve farkli gorursen, digerleriyle iletisim ve etkilesimde bulunmazsan beraberligin sinerjisi ve butunlugun bir parcasi olmadigindan bazi alanlarda geriye dusersin veya bunun dezavantajini yasarsin anlamina gelen etki. japon galapagos etkisi olarak da bilinir. butunluk, iletisim, etkilesim ve sinerji avantaj getirir. diger acidan da sadece dezavantaj degil, pozitif etkilerinin olabilecegini de dusunenler vardir. ornegin, bu kisiler, japon teknolojisinin global standartlarina takilmadan ozgur ortamda daha guzel isler cikarabilecegini dusunurler ve yalnizlik yaraticiligi artirir derler.

    son olarak, japonlarin 2000'li yillarda basta ekonomi ve teknoloji olmak uzere diger gelismelerde 80 ve 90'lardaki gibi ilerleyemeyisini galapagos etkisinin sonuclarina bile baglayanlar vardir. bu kisiler, yeterince uzun vadede galapagos etkisinin olumsuz sonuclarinin olumlu sonuclarindan daha fazla oldugunu dusunurler.

    ayrica

    (bkz: galapagos)
    (bkz: galapagos adalari)
  • japon bir arkadaşıma neden denizli'ye geldiğini sorduğumda bahsettiği sendrom.
    neresi olursa olsun eğer diğer ülkelerle ve insanlarla etkileşim halinde bulunmazlar ise zamanla kendilerinin istemsizce pasifize olma ihtimallerinin olduğunu, kendi içlerinde kalarak dış dünyadan ayrışabileceklerini ve bundan toplum olarak çekindiklerini söyledi.

    bir nevi toplumsal etkileşim hassasiyeti.
  • kendi halinde, sessiz, rus edebiyatiyla buyumus bir kisilik olarak üniversiteye başlarsaniz bu sendromu yasamaniz kuvvetle muhtemeldir. lone wolf veya hayat hikayesinin antagonist i gibi takilmayi secerseniz vizelerde ve finallerde o kucumsediginiz gruplar sorulari hatta bazen cevaplari aralarinda paylasip 60+ alirken siz konulardan bihaber surunur 8 yil okul bitirmeye calisirsiniz ya da bitiremez birakirsiniz. kabugu erken kirmak önemli. araya karisamiyorsaniz hic degilse rol yapin belki gercek arkadas bile edinebilirsiniz.
  • temel olarak galapagos küçük adalar grubudur. bu adalar ana kıtadan uzaklaştıklarından beri üzerindeki canlılar ayrı bir şekilde izole ortamlarında evrimleşmişlerdir. bu süreçte adalar da birbirlerinden ayrı olduklarından kendi aralarında da evrimsel farklılıklar oluşmuştur. örneğin bir adanın kaplumbağları zürafa gibi uzun boyunluyken ve boylar 1.5 metreden fazlayken diğer adanın kaplumbağları güdük 60 cm yüksekliğinde tıknaz hayvanlardır. bu hayvanların ana kara ile ise hiçbir ilişkisi yoktur. adaların farklılıkları evrimsel bir benzersizlik ve çeşitlilik oluşturmuştur.

    gelelim galapagos etkisine, global marketlerdeki yüksek satış rakkamları, yırtıcı rekabet ortamı müşteri odaklı rekabet stratejilerini dayatır, firmaları baskı altına alır. oysaki sony'nin ilk çıkardığı ve japon yemek kutusundan esinlenerek tasarladığı walk-man konsepti gibi yaratıcı konseptler bu tip kaygılardan uzak kendi değerlerine odaklanarak, kendi öz habitatları içerisinde evrimleşerek veya tasarlanarak geliştirilebilir.
  • mütedeyyin avanaklar evrim yok diyedursun, evrim mekanizmasının teknoloji ve iş dünyasında nasıl çalışabileceğinin mükemmel bir örneğidir. elbette iktisadi ve teknolojik koşulların yeterince gelişkin ve kültürel paradigmanın dünyadan tamamiyle ayrıksı olduğu japonya'da doğmuş ve anlamını bulmuş bir kavramdır. bununla birlikte şartların geliştiği herhangi bir ülkede de gerçekleşmesi mümkündür ki günümüzdeki en büyük namzet hiç şüphesiz çin halk cumhuriyeti.

    kabaca, dünyada halihazırda erişilebilir olan bir ürünün; tamamen bağımsız bir şekilde, iç pazarın gereksinimleri doğrultusunda geliştirilmesiyle oluşan ürün gamını ifade eder. böyle bir gelişim, ilgili ürünün dış piyasaya pazarlanması engeller ve ürünün dünya pazarındaki muadili olan ürünlerin de iç pazara entegrasyonunun önüne geçebilir.

    muhakkak ki firmalar için bir müthiş bir yıkımdır; ellerindeki daha gelişkin ürünü, o veya bu sebepten dış piyasalara arz edemeyip büyük bir kardan olacaklardır.
    bunun en tipik örneği, japon mobil telefon piyasasıdır; tuşlu telefonlara gitgide daha fazla japonya odaklı özelliklerle ekleyen telefon üreticileri ne yazık ki ellerindeki bu *gelişkin* aletleri dış pazara satamamış ve okyanusun karşı tarafında yükselen akıllı telefonlara mağlup olmuşlardır.

    daha tarihi bir örneği ise; amerika'nın, kendi coğrafi yapısı, kentleşme özellikleri ve petrol zenginliğine göre şekillendirilmiş yerel amerikan arabalarının denizaşırı pazarlarda yeterince alıcı bulamaması ve petrol krizi ile birlikte yerlerini avrupalı ve japon araba üreticilerinin küçük motorlu araçlarına bırakmasıdır.

    -belki de japon mobil telefon pazarında yaşananlar, otomobil endüstrisindeki yaşanmış olanların bir intikamıdır...

    iş dünyası için her ne kadar kabus senaryolarından biriymiş gibi dursa dahi, küreselleşmenin çetin bir şekilde hüküm sürdüğü milenyum çağında, hala yerel motiflerin tektipleşmeye karşı duruyor olması umut verici. kaldı ki galapagosizasyon tamamiyle kötücül değildir, zira iç pazara dönük geliştirilmiş bu ürünler, pazarı dış ürünlerin penetrasyonuna karşı koruyacak ve yerel firmalara rekabet avantajı sağlayacaktır.

    kaldı ki mevzunun bir problematik olmasında, bilhassa japonya özelinde, fazla yerelleştirmeden ziyade gerikafalı yaşlı japon patronlarının payı olduğunu da iddia etmek mümkündür. yine japon iş etiğindeki farklılıklardan ve iç pazarın semirticiliğinden dolayı dışarıya yeterince agresif ve iştahlı açılmamak yahut kolektif tüketimcilikle trendleri çok hızlı takip eden japonların aksine, sürü psikolojisinden azade bireyci batılıların bu ürünlere hücum etmemesi yüzünden japonları heveslerinin kırılmış olması da mümkündür.

    kanımca bu sendromdan kurtulmuş en nadide vaka ise manga ve uzantısı animelerdir. japon estetiğinin, batılı çizim, basım ve animasyon teknikleriyle harmanlamasıyla türetilen bu sektör, barındırdığı bütün yerelliğe rağmen dünya çapında pazarlanabilen ürünler olarak dış pazarlarda talep görmektedir.

    günün sonunda, şirketlerin ve girişimcilerin galapagos sendromundan ürkerek, ürünlerini sıkıcı ve tektip birer meta haline getirmek yerine; hem içerideki tüketiciyi cezbedecek özellikleri ile iç pazarda avantaj sağlayacak hem doğru pazarlanabilirse egzotik bir kılıf ile dışarıya arz edibilecek ürünler ortaya koyması, çok daha makul görünmektedir.
  • kimse normal olamaz bu hayatta fakat bu bir sorun değil fakat toplumla adaptasyon önemlidir.

    insanlar gerçeklerden kaçabilir fakat hislerinden kaçamaz. gece yatakta yatarken hislerinize yaslanacaksınız her ne kadar olağan olanaklar penceresinden kızıp öfkelenseniz de.

    mesele bir şeyler anlatmak değil. hayat hem karmaşıktır hem olağan akışı çok basittir. iki zamanda da dengede olmak önemlidir.

    geleceğini doğru inşa etmek ve refaha ulaşmak için adaptasyon önemlidir. adaptasyon için neler gerekli onları bilmek gerekir. dilse dil, teknikse teknik, meslekse meslek.

    adaptasyon önemli bir konudur, toplumsal hayatını da etkiler, para kazanmanda da.

    adaptasyonsuzluğu, adaptasyonun önemini ve galapagos sendromonu captain fantastic filmi aslında çok güzel özetler. anarşi fetişcilerin özellikle izlemesi gereken bir film.

    sözün özü hayatın olağan akışı, herkes atina mermeri yalayamaz her dakika.

    her şey gönlünüzce olsun, güzel yarınlarda görüşmek üzere...

    all we have left

    (bkz: izole hayat kıskacı)
hesabın var mı? giriş yap