game of thrones
-
gunu gunune seyretmek gereken dizi, zira sokakta yururken bile spoiler yiyebiliosunuz. bu sebeple pazartesi gun icinde kimseyle iletisime gecmemeyi dusunuyorum.
-
--- 4x3 spoiler ---
4. sezon 3. bölümde bazı güzel sahneler izledik fakat 10 bölümlük çekilen bir dizi için çok yavaş ilerliyor
podrick ve tyrion'un vedalaştığı sahne mükemmeldi. podrick adamın dibiymişsin lan.
oberyn ve tywin'in konuştuğu sahne de çok iyiydi. oberyn karakteri cuk oturmuş resmen. rol aldığı sahneler çok iyi oluyor. diziye güzel bir hava kattı.
daario naharis'in neden değiştini bir türlü anlayamadım. ed skrein çok iyiydi o rol için. yeni gelen elemana bir gıcıklığım yok fakat o meeren'in önünde havasını yaptığı sahnede ed skrein olsaydı çok daha güzel olurdu.
genel olarak güzel bölümdü. gelecek bölümlerde biraz daha tempo kazanmasını bekliyorum.
--- spoiler --- -
-
bu dizideki gerçek karizmanın tyrion reis olduğunu gördüğümüz dizi
(bkz: kendi küçük ama yüreği büyük adam)
bu arada sarı gacı olayı iyice spartacus e bağladı, ağır ama derinden ve etkili gidiyor. spartacus demişken; tiberius ile ipnelik ve puştlukta yarışacak, tv tarihinin en itici ergen karakterlerinden cofrey piçinin şarabına zehir koyan kişinin de ellerinden öperim. -
son zamanlarda insanların çocuklarına içinde yer alan karakterlerin isimlerini verdiği dizi.
--- spoiler ---
teneşir üzerindeki joffrey'in gözüne konan zamazingolarla kör ölür badem gözlü olur deyimine selam çakmış herhal
--- spoiler --- -
bu dizi iyidir efendim. kim ne derse desin. kimse bu diziden müthiş efektli savaş sahneleri ya da medieval düello sahneleri beklemesin. entirika beklesin, suç beklesin, dedikodu beklesin, türlü şakalar komiklikler beklesin.
--- spoiler ---
daario naharis karakterini oynayan oyuncuyu değiştirerek beni hayal kırıklığına uğratmıştır :(
ne güzel oyuncuydu o yahu öyle tam karaktere uygundu. yakışmadı.
--- spoiler --- -
-
gençler gerçek hayattan spoiler veriyorum; lena headey ablamız, pedro pascal ile sevgiliymiş. yani cercei lannister ile oberyn martell.
oyunculuk ve entrika ile dolu mükemmel dizi. -
23 nisan tatilinden sonra gelen persembe gununu pazartesi sanmamla, internette yaklasik bir 15 dk suursuzca yeni bolumunu aramama sebep olmus dizi. boyle bir paranoya, bir histeri krizleri efendim sizofreni baslangici gibi etkileri var uzerimde. ayrica upuzun seri, jon snowu 5 dk daha fazla gostersen ölür müsün allahsiz hbo.
-
sezonun üçüncü bölümü ile devam ediyoruz. sanırım bu bölümle de ''yine bir şey olmadı'' şeklinde bol bol küfür yemiştir yapımcılar. bölüm analizine girmeden önce şunu söylemek ya da sesli düşünmek istiyorum. dizinin yapımcıları david benioff ve d.b weiss gerçekten de bazen kitabın ırzına geçiyorlar. bunun iki nedeni olabilir ;
1- kitapla pek alakaları yok. hatta bir kere -mecburen- okumuşlar. diziyi kendi kafalarına göre çekiyorlar. e işin ucunda para da var , g.r.r.m de buna pek ses etmiyor.
2- kitaba sadık kalmaya çalışsalar bunun önünü alamazlar. dizi senede on bölüm çekilmeye devam ederse on beş - yirmi senede falan biter.
elbette doğru şık ''2'' . bunu neden yazıyorum ; 1. şıkka inanan insanlarla tanıştım. şöyle anlatalım. george martin , dizi projesi önüne gelmeden önce çok kez dizi ya da film teklifi alıyor a song of ice and fire için. projeyi yapmak isteyen yapımcılarla konuştuktan sonra hepsini reddediyor. günün birinde david benioff ve d.b weiss kapısını çalıyorlar george amcanın. a song of ice and fire'ı bir dizi projesi olarak hayata geçirmek istediklerini anlatıyorlar. saatlerce süren muhabbetin ardından george martin , projeyi tek bir şartla kabul edeceğini söylüyor ; sorduğu soruya doğru yanıt verirlerse. yapımcı kankalar afallıyorlar tabi ki. george martin soruyu soruyor ; ''sizce jon snow'un anne ve babası kim ?''
yapımcı kankalar soruya doğru yanıt veriyorlar. george martin de projeyi kabul ediyor. demem o ki , bu adamlar kitapları sizden benden çok daha fazla yalayıp yutmuş adamlar. fetiş derecesinde seviyorlar a song of ice and fire'ı. e şimdi deli gibi de para kazanıyorlar. helali hoş olsun.
gelelim üçüncü bölüm analizimize ;
---s04e03 breaker of chains spoiler---
breaker of chains , daenerys targaryen'in ünvanlarından birisi , bunu söyleyerek başlayalım. the unburnt , mother , mother of dragons , mysha gibi ünvanlarının yanında benim en sevdiğim bu ; breaker of chains.
king's landing'de king joffrey baratheon yerde , annesi cersei lannister hemen başında dururken , çoğu kişiyi mest eden - aralarında ben yokum- o mosmor suratının yakın çekimiyle başlıyor üçüncü bölüm. cersei lannister delirmiş bir halde , tyrion lannister'ı yakalamalarını emrediyor askerlere. tyrion garibim , elinde şarap kadehi ile kaldı , bir yere kaçamadı. tabi yakalanması gereken bir kişi daha var ; sansa stark. ortalarda görünmeyince tywin lannister , kaçma ihtimaline karşı tüm limanların tutulmasını ve king's landing'den kimsenin çıkmayacağını buyuruyor. aslında bu emir sadece sansa stark için değil , ilerleyen dakikalarda göreceğiz.
sansa stark , king's landing'in karanlık sokaklarında dontos hollard ile koşturuyor. sansa'nın yerinde olsam dontos ile kaçmayı kabul eder miydim , bilemiyorum gerçekten. dontos'la beraber bindikleri kayıkla denize açılan ikili , büyük bir geminin yanına yanaştıkları zaman sansa belki de gemide kendisini bekleyen kişinin petyr bealish olmasını istemiyordu. petyr her daim sansa için büyük bir tehdit zira sansa , petyr'nin catelyn stark'a olan ve yıllarca küllenmemiş hislerini biliyor. hatta geçen sezon bir bölümde ''ne kadar annene benziyorsun.'' tarzı yılışmalarla da atak yapmıştı kendisi sansa'ya. neyse , denize düşen yılana sarılıyor işte. kendisini petyr'nin kollarında bulduğu zaman ''daha kötüsü nasıl olsa olamaz'' diye düşünmüştür eminim. dontos elbette petyr'nin kuklasıydı artık bunu söyleyebiliyoruz. altın için , plana sadık kaldı ve sansa'yı gemiye kadar getirdi. tüm o hikayeler , sansa'ya verdiği kolye. hepsi petyr'nin bir hamlesiydi. tabi sonunda da suratına arbeleti yedi. ne demiş petyr bealish ; ''i did warn you not to trust me, you know.'' sansa'yı eve götürdüğünü söylese de , gemi nereye gidiyor hep beraber göreceğiz.
margeary tyrell yasını kendince tutarken olenna redwyne kendisine durumun o kadar da kötü olmadığını anlatmaya çalışıyor. joffrey baratheon elbette margeary'nin umrunda değil. kraliçe olmasına ramak kala yaşanan bu suikast canını sıkmış hepsi o. ''ilk kocam erkeklerin dostluğunu kabul ediyordu ve kalbinden bıçaklandı. ikinci kocam hayvanlara işkence etmeyi seviyordu ve düğün günü zehirlendi. sanırım lanetliyim.'' böyle buyuruyor margeary. olenna'nın da söylediği gibi lanetli falan değil margeary , sadece westeros'da bir kralla evlenmek istiyorsan bunlara katlanacaksın. olenna , margeary'e joffrey ile evlenseydi durumun çok daha kötü olacağını anlatıyor ve ''sıradaki çok daha kolay'' olacak diyerek tommen baratheon'ı işaret ediyor. on dört yaşında , sadist bir kralla evlenmeyi kabul eden margeary , dokuz yaşında ve abisine göre çok daha iyi bir çocuk olan tommen'i mi kabul etmeyecek ? planın farkında ve kraliçe olmak uğruna hepsine uymaya hazır. lannisterlar plan yapmayı sever fakat en iyi planları her daim high garden tyreller'i yapar. -şimdilik- ayrıca meraklısına not ; olenna redwyne'in bu sahnede bahsettiği ve öldüğünde onu göstermeye götürdükleri kocası luthor tyrell. luthor , bir av esnasında elindeki arbeletiyle havaya bakarak at binerken , yere hiç bakmadığı için at bir uçurumdan aşağı düşüyor ve luthor ölüyor. böyle zeki bir kadının kocasına yakışacak ölüm değil. tabi tyrion lannister'ın olenna ile tanıştıktan sonra ''bence luthor kendisini bilerek uçurumdan aşağı attı.'' cümlesi var ki , canım benim.
great sept of baelor'da joffrey baratheon'un cansız bedeninin yanında annesi cersei lannister , kardeşi tommen baratheon ve dedesi tywin lannister dikiliyorlar. tywin , joffrey'nin ölümünün ardından kral olacak tommen'a krallıkla ilgili uzun süre akıllardan çıkmayacak bir ders veriyor. cersei ise görünen o ki hala joffrey'nin ölümüne inanamıyor. dokuz yaşındaki yeni kralımız tommen baratheon elbette olan bitenden habersiz , krallığı bir oyuncak olarak görüyor ve dedesinin sorduğu sorulara bir bir cevap veriyor. tywin'in bahsettiği üç kral bealor the blessed targaryen , orys baratheon ve roberth baratheon gerçekten önemli krallar westeros tarihi açısından. bealor the blessed belki de tarihte en çok sevilen westeros kralıydı. dindarlıkla kafayı yedi ve ölümü bu nedenle oldu tywin'in anlattığı gibi. orys baratheon , house baratheon'un kurucusudur. baratheonlar aslında targaryenlerle akrabadır ve fetih savaşında orys baratheon , storm's end'i kuşatarak o zamanlar storm's end'in hakimi olan storm king argilac'ı yenerek storm's end'i almıştır. bunun üzerine aegon , storm's end'i orys'e vererek hanedanlık kurmasına izin vermiştir. house baratheon'ın kurucusu olan ve oldukça adil bir yönetim sergileyen orys de uykusunda kardeşi tarafından öldürülmüştür. roberth baratheon'dan bahsetmeye gerek yok. söylenecek tek şey , tywin'in dediği gibi ''kazanmayı ve yönetmeyi aynı şey sandı.'' tommen kral ve evlenmesi gerekiyor. kraliçesi de belli ; margeary tyrell. house lannister ve house tyrell arasındaki ittifak bozulamayacak kadar önemli ve güçlü. bunun için kralı da , kraliçeyi de , ülkeyi de gözden çıkarabilirler. nedenini elbette ilerleyen bölümlerde hep beraber göreceğiz.
jaime lannister ve cersei lannister arasındaki sevişme - tecavüz- sahnesi de çok konuşulduğu için iki kelam etmek isterim zira öyle oturup konuşulacak bir şey yok. sanırım hayatta sık sık yaptığımız bir hatayı , dizi izlerken de yapıyoruz. her olayı , o zamanın şartlarına göre , hikayedeki ortam ve kurallara göre değerlendirmek lazım fakat biz bunu yapmıyoruz. nasıl olur da ölü çocuklarının yanında sevişirler ya da jaime böyle bir şeye kalkışır gibi sorular soruyoruz. sorana saygım var elbette. hatta dizide her şey hooop diye geçildiği için insanların bunu sorması da doğal fakat madem bölüm geçti , spoiler olmayacağını düşünerek söylemek isterim ki , joffrey baratheon öldürüldüğünde jaime king's landing'de değildi aslında. her şey olup bittikten sonra king's landing'e geldi hatta cersei ile ilk karşılaşmaları da cenazenin başına oldu. şimdi tüm bunları düşününce o kadar da -abeeeeees- gelmiyor bana nedense. doğru mu ? bence de değil fakat bu bir dizi , sosyal sorumluluk çalışması değil.
the hound ve arya , eyrie'ye ulaşmaya çabalıyorlar. the hound , arya'yı lysa arryn'e satıp büyük bir servete sahip olma hayalleri kurarken , mevcut şartlar hiç ama hiç iyi değil. atları beslemek için durdukları bir yerde karşılaştıkları bir riverlands sakini de aynı şeyleri anlatıyor iki kafadara. arya'nın the hound için ''babam. savaşta kafayı yedi.'' açıklamasının ardından gelen ''hangi hane için savaştı ?'' sorusuna , arya değil de the hound yanıt verseydi ne derdi acaba ? ''house tully'' yanıtı riverlandli adamı oldukça memnun ediyor ve iki kafadarı yemeğe davet ediyor. yemek sahnesi de oldukça eğlenceliydi. yedi tanrıya edilen duaya sabredemeyen the hound'un duayı bitirmesi , o leş gibi tavşan yahnisini yemesi vs.. adamın teklifini de sonunu planlayarak kabul etti elbette. ve arya , çok zekisin , harikasın ama o stark aptallığı hala gitmemiş üzerinden. the hound'un da dediği gibi ;''sen anlamadan önce daha kaç stark'ın kellesini kaybetmesi gerekiyor ?''
dragonstone'da stannis baratheon gergin , sinirli. blackwater savaşı'nı kaybettiğinden beri belini doğrultamadı. bir taraftan kafayı yiyen eşi , bir taraftan melisandre , bir taraftan da ne derse tersini yapan hand'i davos seaworth. stannis'in işi gerçekten zor. o da bunun farkında. davos'u huzuruna çağırtıp , joffrey baratheon'un ölüm haberini veriyor ve gendry - sülük kanıyla yaptırdığı şovu hatırlatarak gendry'i kaçırdığı için davos'a ateş püskürüyor. davos , stannis'e ordu bulmak için çalışma yaptığını ve bir kaç küçük aileyi , ittifaklarına kattığını anlatır. stannis elbette durumun farkında ; ''o kadar adamla bir ahıra bile akın düzenleyemeyiz.'' ordu yok , ordu satın almak için altın yok. stannis gerçekten zor durumda. davos , okuma yazma dersleri için shireen baratheon'un yanına geldiğinde minik kızdan da bir fırça yiyerek yerine oturuyor. işte her şey o anda kopuyor. shireen'in , davos'a okuması için verdiği kitabın adı ; ''`the life and adventures of elyo grivas, first sword of braavos`'' first sword , bir nevi lord commander of kingsguard. braavos sea lord - king - unu koruyan bir numaralı adam. neyse , davos kitabı eline aldıktan sonra braavos ile ilgili anılarını shireen'e anlatırken bir anda donuyor ve aklına çok ama çok güzel bir şey geliyor ! iron bank of braavos. şimdi bu demir banka önemli ; iron bank of braavos , diyarın en zengin ve güçlü bankası. dileyene dilediği kadar borç verirken , borçları toplamakta oldukça zalim olabiliyorlar. müşterileri krallar , kraliçeler , prensler vs.. öyle bildiğimiz kıytırık essos bankalarıyla karıştırmamak lazım. oldukça önemli bir güç. bankadan borç alıp , borcunu ödemeyen kralları devirmek için yeni krallar yaratan ve onları destekleyerek tahta geçiren , akabinde borcunu söke söke alan bir kurum. işte davos'un aklına bu banka geldiği an sevinçten deliriyor çünkü iron bank of braavos , stannis'e borç verirse , gelen borçla essos'dan dilediği kadar ordu satın alabilir ve tahtı ele geçirdikten sonra da borcunu ödeyebilir. bakalım iron bank ve stannis arasında nasıl gelişmeler olacak. zeki adamsın davos !
oberyn martell ile fantazi saatine devam ediyoruz. her bölüm sıkılmadan , utanmadan yazıyorum ama yine tekrar etmekte kusur bulmuyorum. oberyn martell bu değil arkadaş ! neden devamlı yatak yatak dolaşan , önüne geleni -öpmeye- çalışan bir adam portresi çiziliyor ? neden a song of ice and fire'ın -bence- en karizmatik adamı bu şekilde gösteriliyor anlamak mümkün değil ? illa meme-göt gösterecekseniz , yapın bir yan karakter , yapmadığınız şey değil , onunla gösterin. neyse sinirimi yatıştırıyor ve tywin lannister'la birlikte içeri giriyorum.
tywin lannister , torunu joffrey'nin zehirlenmesiyle ilgili soruları hızlıca soruyor zira bir şey çıkmayacağını o da biliyor. bu arada bir not ; oberyn martell zehirlerle ilgili eğitimini hisar'da değil , essos'da yerinde almış bir adam. neyse , tywin lannister'ın güzel olduğu kadar şaşırtıcı bir teklifi var oberyn'e. tyrion lannister'ın duruşmasında üç hakimden biri olmasını öneriyor. kendisinin yöneteceği , mace tyrell'in ikinci hakim olduğu ekibe üçüncü hakim olarak davet edilmek elbette oberyn için büyük bir sürpriz. bunun da yanında kralın baş danışmanlarından biri olarak küçük konseyde yer alması teklif edilince oberyn ; ''dorne'a bu kadar saygı duyduğunuzu bilmiyordum lord tywin'' diye soruveriyor. e sormakta da haksız değil. bu teklife nasıl yanıt verecek ilerleyen bölümlerde göreceğiz.
zindandaki tyrion lannister'ın ziyaretçisi podrick payne , kıyafetlerinin içinde ne sokabilmişse sokmuş içeri. podrick'den aldığı tüm haberler içerisinde tyrion'un tek şaşırdığı nokta , duruşmasında üçüncü hakim olarak oberyn martell'in yer alması. bunun dışında tyrion'u şaşırtan bir şey yok. oberyn'in duruşmada hakim olarak yer alacak olması her ne kadar tyrion'u şaşırtsa da , babasının neden böyle bir karar aldığını elbette biliyor tyrion ve babasına zindandan bir alkış gönderiyor. sansa'nın şehirden kaybolmasına da şaşırıyor elbette atlamayalım fakat bu beklediği bir şey. her neyse , podrick'i de nasıl bir sonun beklediğini bildiği için podrick'den kendisi aleyhine ifade vermesini ve bulduğu ilk fırsatta king's landing'den kaçmasını istiyor. artık tyrion'un elinde tek bir şey var , o da görüşmesine izin verilebilecek tek kişi olan abisi jaime lannister.
---kitaptan spoiler---
---kitaptan spoiler---
---kitaptan spoiler---
elbette ilerleyen bölümlerde göreceğiz ki tyrion'un çok daha beklenmedik bir ziyaretçisi ve o ziyaretçiden hiç beklenmeyecek bir teklif gelecek. içimiz acıyacak , ağlayacağız fakat her şey o an başlayacak. ah be viper !
---kitaptan spoiler---
---kitaptan spoiler---
---kitaptan spoiler---
the wall'dayız. yabaniler bir köye saldırıp yağmalıyorlar. amaçları , night's watch'a bir haber göndermek ve dışarı çekmek zira jon snow'un da dediği gibi castle black'de bin civarı crow'un olduğunu sanıyorlar. castle black'e taaruz etmek elbette intiharla eş değer yabaniler için. o yüzden belli bölgelere saldırı düzenleyerek night's watch'u dışarı çekerek vur kaç taktiği yapmak. tabi tüm bunların asıl amacı mance rayder'ın kuzeyden gelecek büyük ordusu için zemin hazırlamak. uzun bir süre yabanilerle zaman geçiren ve onlardan biri olan jon snow durumu seziyor. üzüldüğüm şey uzak kuzey'in asil halkı thennler'in yam yam olarak gösterilmeye devam edilmesi. yapmayın , etmeyin arkadaşlar. öncesinde dışarı çıkıp saldırıya uğrayan halkı kurtarmayı tehlikeli bulan night's watch , castle black'deki asıl sayılarının ortaya çıkma riskini göze alamıyor ve dışarı adım atıp yabanılların üzerine gitmeye karar veriyor. doğru karar , tebrik ediyoruz.
ve geldik daenerys targaryen'ın meereen seferine. meereen , slaver's bay'in oldukça önemli ve en zengin şehri. şehir daenerys'in daha önce ele geçirdiği astapor ve yunkai'nin kat ve kat büyüklüğünde. oldukça güçlü duvarlar ve iyi bir ordu tarafından korunuyor. great masters denen köle tüccarları tarafından yönetilen şehrin en önemli özelliği kat kat piramitlerle dolu olması. şehri yöneten grand masters da bu piramitlerde yaşıyor. stormborn , arkasındaki heybetli unsullied ordusuyla meereen'in kapılarına dayandığı zaman , kendisi de , meereenliler de şehrin bu şekilde alınamayacağını çok iyi biliyorlar. stormborn'un planı da bu yüzden zekice kurgulanmış. dany'nin ordusunu aşağılamak için , meereen şampiyonu şehrin kapılarından çıkıp dany ve ordusunun önünde işiyor. şampiyonun karşısına bir şampiyon çıkarmak lazım elbette. dany tüm teklifleri ''sen önemlisin , sen daha önemlisin , sen olmazsan olmaz.'' diyerek reddederken , daario naharis'i reddetmek için bir bahane bulamıyor. daario tabi ki çok usta bir savaşçı. meereen şampiyonunun önce atını indiriyor , sonrasında da arakhıyla bir darbede boğazını keserek yere deviriyor. ardından dany , kendisiyle özdeşleşen ''özgürlük konuşması''yla devam eden hamlesini , daha önce özgür bıraktığı kölelerin boyunlarına takılan zincirleri şehre fırlatarak tamamlıyor. oldukça başarılı bir sahneydi. işte bölümün adı breaker of chains de buradan geliyor.
ejderha kızımız essos'da slaver's bay turunu sürdürürken westeros her zamanki gibi çalkalanıyor. bakalım rotası ne tarafa doğru devam edecek. meereen'i alabilecek mi ?
---kitaptan spoiler---
---kitaptan spoiler---
---kitaptan spoiler---
tabi ki herkesin gözü strong belwas'ı aradı. sahi neden bu renkli karakter diziye katılmadı anlamıyorum. şu meereen şampiyonuyla yaptığı kapışmayı izlemeyi çok isterdim. hem belwas , daario gibi işemezdi de , sıçardı ! bu arada ilerleyen zamanlarda da görüleceği gibi dany meereen'i almakla , yönetmeyi aynı şey zannedecek ve çok sıkıntı çekecek. buradan da anlıyoruz ki büyüksün tywin lannister !
---kitaptan spoiler---
---kitaptan spoiler---
---kitaptan spoiler---
dördüncü bölüm oathkeeper'ı sabırsızlıkla bekliyoruz.
haftaya görüşmek üzere.
valar morghulis !
---s04e03 breaker of chains spoiler---
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap