• içinizde fırtınalar koparken, etrafa bir şey diyemediğiniz, anlatamadığınız, milletin sizin hakkınızda türlü türlü kararlar aldığı sikik bir durum.

    --- eduardo galeano'dan alıntı ---

    cardona köyü'ndeki komşularının bakış açısına göre, yaz kış aynı elbiseyle dolaşan toto zaugg müthiş bir insandı:
    - "toto asla soğuk almaz," diyorlardı.
    toto bir şey demiyordu. soğuk alıyordu. alamadığı şey paltoydu.

    --- eduardo galeano'dan alıntı ---

    (bkz: anan ölsün yokluk)
  • bunu hep maddiyatla ilintili düşünmüştüm ben. ancak peri gazoz'unu okuduğumdan yani garibanlık içermesi gereken yoksul çocuğun anılarında garibanlıktan eser bulamadığımdan beri fikrim değişti.
    sonra düşündüm, ''nedir bu anıları farklı kılan?'' ve buldum; sevecen bir babanın varlığıydı o. ve artık bence garibanlık, ne yetimlik ne yoksulluk; garibanlık sevgisiz bir çocukluk, babanın yokluğu, ki varken de yok olabilir o.
  • birkaç aydır işsiz olan babam az önce eve geldi. baktım üzerinde ona göre 2 beden kadar bol bir palto; ki o paltoyu geçen yıl dedem bana vermişti. dolabımda bir yerlerde duruyordu.
    baba dedim o palto sana çok bol değil mi?
    _hıı... yoo dedi babam gülerek, keyif alırmışçasına söylemeye çalıştı bunu. başka tarafa bakarak ekledi
    "ben bol seviyorum evlat, böyle daha rahat ediyorum."
    tanım: bazen bir babanın sesiymiş.
  • ''garibanlık, dalgaların kıyıya vurması gibidir.
    ne zaman birinden medet umsan kendini kıyıya köşeye atılmış bulursun.
    aslın da dalgalar da gariban, dalgalar gökyüzü kadar mavi değillerdir...''

    antoloji.com.. hasan can
  • recep dayın'nın hazin hikayedisir.
    recep dayı zar zor çalışıp evi geçindirip iki çocuğunu okula gönderip emekli olmuş ama büyük oğlan üniversiteye girince para yetmiyor. ek iş bulması lazım günlük 20-30 lira yevmiye ile inşaat bekçiliği yapıyor recep dayı.
    ankara'da bir sitedeki müstakil evlerin birinin tadilatına koyuyorlar recep dayıyı, işçileri takip etsin gece gündüz kalsın, o iki kuruş birşey kazansın, evde de işler yürüsün. sabah akşam peynir ekmek yer recep dayı, gece soğuk evde bir yere kıvrılır ama mutludur herhalde oğlu bu sene girdi üniversiteye.
    böyle bir soğuk mart gecesi öldü recep dayı, artık gece üşümeye dayanamayıp, oradan buradan bulduğu kömürü yakayım dedi, zehirlendi.
    onlarca kişi 300-500 metre yanında sıcacık yatağında uyurken garibanlıktan öldü recep dayı. 51 yaşındaydı, oğlunun mezun olduğunu bile göremeden öldü.
  • empati kurulabilecek bir ruh hali değildir.
  • iki dakikalık bir anıya konu olmuştur. buyrun
  • gariban hep gariban kalır, garibanlık onların giydiği eğreti bir kıyafettir. bu eğretiliği ise hasta düşen toplum verir; varlıkla yok olan bir edinim değildir. kiminin yabancılığı ötekinin yarası olur, her şey bu kadar yalın aslında.

    edit: imla ve cümlede devamlılık.
  • en çok içimin cız ettiği şey birini gariban bir halde görmek sanırım. dünya üzerinde çok fazla acı var evet ama birini boynu bükük görünce ya da kendimi bu halde bulunca içim çok garip bir acıyla doluyor. içimde yukarı doğru fokurdayan bir volkan var gibi hissediyorum. kimsesiz hissetmek çok hasar bırakıyor insanda.
  • adaletin olmadığı, üstüne insanlığın da öldüğü bir toplumda yaşıyorsan, nesilden nesile aktarılır. sadece maddiyat ile ölçülmez, kimsesiz olmak bir de üstüne anlaşılamamak eklendi mi tamamlanır işte bu süreç.

    bu toprakların kaderidir, yüreği insani duygularla çarpan herkes garibandır aslında... hatta anadolunun özüdür garibanlık. yayladan köye, köyden yaylaya göçtür, ölümle son bulan bir yoldur.
hesabın var mı? giriş yap