• daha önce bu sahistan bahs etmistim bir entrym de, biz bunlari kitaplarimizda yazdik hep eheh neyse bu adami neredeyse her gün görüyorum bir süre ortalardan kayboldu ama az önce yine gördüm adam beni bildigin taniyor artik, beni gördü yüzüme bakti gülümsedi ama böyle hasret giderirlir vay gardasim sendemi burdaydin gibi birsey,
    sonra sisesini aldi hürrrr hürrr bir icti kitliktan cikmiscasina, bu sefer sütün yaninda bir de yogurt almis kerata bir tane de yogurt kabin da böyle müsli süt karisimi birsey vardi yalan olmasin simdi, sonra tisörtünü degisti ortalik yerde adam,
    garip garip sesler cikiyor adamdan, hizli hizli hareket etmeler hafiften tirsmiyor degilim sonucta yanimda sayilacak kadar yakin oturuyor, hatta hakkinda ona baka baka entry yazdigimi görse ne eder var git sen düsün yavrim ehe yasli teyze moduna gectim,
    ama bir caliskan bir caliskan ki görmelisiniz sürekli birsey yaziyor okuyor, zaten zeki insan normal olmaz derler al iste ispati, agzinda bir bisküvi cigniyor duruyor uzun süre öyle hareketsiz kaliyor sonra yeniden agizda dönüyor birseyler,
    ulan isi gücü biraktim adami izliyorum, garip dersen evet cok garip, aha galiba birsey dedi bana duymamazliktan geliyorum kalkip yanima gelip ne yaziyorsun bir bakayim derse neyse ki muhabbet o kadar degil henüz, her neyse iste müsliyi hüplete hüplete yemese iyiydi.

    'normal' insanlardan farkli davranislari olan kisiler.
  • ben, aslında hayvanlardan korkmayıp da sırf işte yeni sevgilisi olur ne bileyim dikkatini çekmek istediği biri olur bunların yanında hayvanlardan korkuyormuş gibi yapanları garip buluyorum.

    mesela bir tanesiyle bugün karşılaştım. arkadaşımla yemeğe gittik. hava güzel olunca bahçede oturduk.

    hemen karşı masada oturan yeni bir çift var. konuşuyorlar ediyorlar filan. derken bir baktım kız sandalyeyi kapmış kaçıyor. ne olduğunu anlamaya çalışırken bizden başka kızın ne yaptığını anlamayan bir başka canlıyla karşılaştık (bkz: kedi)

    hayır korktun kaçtın anlarım da sandalyeyi nereye götürüyorsun sanki el kadar kedi sandalyeyi yiyecek. bu arada yeni çift olduklarını da şöyle anladım " kızın bu davranışını çocuk gereksiz bir olgunlukla karşıladı. yıllanmış bir ilişki olsaydı çocuk da sandalyeyi nereye götürüyorsun derdi.

    kızın normalde hayvanlardan korkmadığını nereden biliyorum?

    dürüst olmak gerekirse bilmiyorum da ben kediden korkan insanları garipsiyorum işte elimde değil.
  • ne yaptığı, ne olduğu belirsiz insanlardır. tecrübelerime dayanarak diyebilirim ki ipleriyle kuyuya inilmez. adı üstünde gariplerdir çünkü. her an sizi dumur etme potansiyelleri vardır. olaylar onlarda ters işler.
  • göz teması kurmazlar, asosyal olurlar, normal hayata girmemeyi tercih ederler. isteseler de başaramazlar zaten girmeyi. onlara dokunmazsanız size bir zararları dokunmaz. kendi dünyalarında yaşayıp giderler.
    http://bit.ly/1ayha2c
  • lehçe şarkılar dinlerken ispanyolca çalışmamla aralarına katılmış bulunuyorum sanırım.
  • garip rüyalara sebep olurlar.

    birkaç gün önce yazlıkta yürüyüş yaparken başka bir sitenin içinden geçip yürüyeyim dedim. bahçesinde 20-25 yaşlarında biri vardı, elinde yeşil bir lazer ışığıyla. önce yere bir şey düşürdü onu arıyor sandım uzaktan bakınca. sonra yanından geçerken lazer tuttuğu şeyin kurbağa olduğunu gördüm. kurbağa ışığı takip ediyordu zıplaya zıplaya. arada bahçede zıplarken gördüğüm ve aman allahım ne kadar tatlış dediğim bir yaratık, ve şu an kaçmıyor çocuğun elindeki ışığa adeta koşuyordu. güzel hobiymiş dedim öyle can sıkıntısından yapıyorum hehe takip edişe bak dedi biraz daha konuştuktan sonra yürüdüm geldim. birkaç saat sonra da uyudum.

    uykumdan iğrenç bir rüyaya uyandım, etrafı kurbağalar basıyordu küreklerle alıp alıp atıyorduk, iğrenç koyu yeşil sıvılarla doluydu her yer ve tenimize değmesin diye uğraşıyorduk. tam bu iğrenç rüyadan uyandığım sırada vraak vraak diye kurbağa sesleri duydum, uyandım rüya bitti bu ses ne diye de panik oldum milisaniyeler içinde. korkudan ne bok yiyeceğimi şaşırmış haldeyken az biraz ayıkınca bunun karga sesi olduğunu, günün ağardığını falan fark ettim...

    delinin zoruna bak sen tut yeşil lazeri kurbağaya, ben de rüyamda göreyim... hayır bir de konuşması gayet aklıselim biriydi, sanki çok felsefi bir konudan bahseder gibi anlatmıştı hobisini.
    ne tatlıı diye çayırda çimende görünce sevindirik olduğum hayvan kabusum oldu manyak yüzünden.
  • mantolanmamış bir binanın 3. katında yaşayan yalnız bırakılmış bir adamdı a. arkasından deli diyenlerin en başında öz kardeşi geliyordu. sofraları ayrı, bahçe kapıları ortak olan kardeşi. bazen kaybolurdu , kimsenin nerde ne yapar bu adam diye kurcalamadığı bir adam olmasının rahatlığıyla. ortalıkta olduğu zamanlarda taksiye çıkardı. arabasında hep fiş olurdu ve taksimetresi hep komşu hakkı gözetirdi. bence deli değildi, sıkılırdı. sıkıldığı anlarda, biri duysun artık sesini diye bağırırdı. bir de çiviye tutturulmuş gibi duran, çarşaftan bozma perdelerle kapadığı camından bir şeyler fırlatırdı işte. bir pazar akşamı evde kendinden başka bir şey kalmadığını fark ettiğinde aklına bir fikir geldi. ah minel yerçekimi! kime torpil geçmiş ki bugüne kadar?
    öz kardeşi polis tutanaklarını imzaladı, mahalleli dedikodusunu yaptı, alzheimerli annesi öylece durdu. ruhuna helva kavrulmadı. dua deyince aklına fatiha gelen ve ne dediğinden bihaber halde, 5 saniyede veleddalin'e varmayı gurur sayan birileri tarafından cesedi toprakla kapandı. garip yaşadı, garip öldü a. arkasından kimse ağlamadı.
  • bizim servis şoförü. garip bir çocuk. garip adam.

    bana sürekli bir şeyler anlatıyor ve benim o anlattığı konuda bir yorumum olmamasına rağmen, kendi dediklerine "abi senin de dediğin gibi" diyor. ben de sonra "evet" diyorum.

    bana içerleniyor bazen. neden polis veya zabıta olmamışım! en azından bi belediyeye falan girmeliymişim. ilk başlarda işimin bu dediği işlere göre daha makul bir iş olduğunu, bu gibi mesleklerin bana göre olmadığını anlatmaya çalışmıştım ama artık uğraşmıyorum. "doğru diyorsun bi polis olamadık" diyorum. "neyse abi boşver takma" diyor. "evet" diyorum.

    alt geçitlerde havalı kornası ile gürültü çıkarmaya bayılıyor. "niye yapıyorsun bu gürültüyü" diyorum. "abi buna 500 lira para verdim, taktırdım." diyor. "taktırmasaydın la o zaman" diyorum. "olmaz abi, bu parayı verdiysem bu kornayı çalmak benim hakkım. benim tek zevkim de bu, yanlış anlama" diyor. ne diyeyim "evet" diyorum.
  • bugün gene cihangir yokuşunda nefes almaya çalışırken, biri önüme atladı. atladı diyorum çünkü 1.90 boyuyla önüme atladı yani. şaşkın ruh halim, neye uğradığını daha da şaşırdı. diyalog şu;
    - "excuse me, you're really beautiful"
    (o sırada beni nereden kesmiş olabileceğini hesaplamaya çalışırken...)
    - "where are u going?"
    + (bu sahnede bön bön bakıp, salak gibi sırıtıyorum) "thanks, i'm trying to breathe"
    (baktım zararsız görünüyor.)
    - "sorry to bother you" (el adamı nazikliği)
    + "nope, just...i need to go." (tekrardan mal gibi sırıtarak teşekkür edilir ve uzaklaşılır.)

    t: garip ama eğlendiren insanlar
hesabın var mı? giriş yap